İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1544 Esas 2023/699 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1544
Karar No: 2023/699
Karar Tarihi: 18.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1544 Esas
KARAR NO: 2023/699
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2021
NUMARASI: 2020/68 E,2021/222K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında 18.02.2014 tarihinde ...2 nolu Franchising Sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında 18.02.2014 tarihinde akdedilen Franchising Sözleşmesi ve Taahhütname gereğince ... Franchisse olarak faaliyet gösterdiği temsilciliğe ait sözleşme yenilenmediğini ve müvekkili şirket ile sözleşmesel ilişki son bulduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan araştırmalarda Franchise Alan olarak akdedilen sözleşmeye aykırı olarak ...’tan ayrıldığı, 28.02.2019 tarihinden sonra aynı adreste “... ” markasıyla emlakçılık faaliyetine devam ettiği, dolayısıyla işbu sözleşme ve taahhütnameye aykırı hareket ettiğinin tespit edildiğini, söz konusu durum tespit edildiğinde müvekkili şirketin, 05.04.2019 tarihinde Beyoğlu ... Noterliği'nden ... Yevmiye Numaralı ihtarname göndererek söz konusu ihlale ilişkin 1 aylık (2.000 USD) cezai şart tutarını ihtarnamede belirtilen müvekkil şirkete ait İBAN Numarasına davalı borçludan ödemesini talep ettiğini, fakat buna karşılık davalı borçlu herhangi bir ödeme veya geri dönüşte bulunmadığını, ihtarname ile verilen sürenin geçmesi ile temerrüde düşen davalı borçlu aleyhine 08.05.2019 tarihinde İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile söz konusu cezai şart tutarı olan 2.000 USD'nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu söz konusu icra takibine mesnetsiz ve kötü niyetli olarak ettiğini ve takibi durdurduğunu, belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile takibin devamına, %20'ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağı düzenlemesinin Anayasa ile güvence altına alınan çalışma özgürlüğü ilkesine aykırı olduğunu, Anayasa’ya aykırı sözleşme hükmü geçerli olmadığından, söz konusu hükme dayanılarak cezai şart bedeli talep edilmesinin de hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, taraflar arasında münakit Franchising Sözleşmesi’nde öngörülen rekabet yasağı hükmünün Anayasa hükümlerinin yanı sıra, Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) ve 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ne de aykırı olduğunu, bir an için rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğu kabul edilecek olsa dahi, fesih veya ayrılma söz konusu olmadığından somut olayda Franchising Sözleşmesi m. 7’nin uygulanması mümkün olmadığını, yani cezai şart talep edebilmek için sözleşmede öngörülen şartların oluşmadığını, davacının icra inkâr tazminatı taleplerinin reddi gerekmekle birlikte, davacı kötü niyetli olup %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, davanın öncelikle dava şartı eksikliğinden reddine, açıklanan nedenler yönünden esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: "...Taraflar arasında franchısıng sözleşmesinin bulunduğu, davalı yanın davacı yan ile aralarında yapılan sözleşme gereği unvanını kullanarak emlakçılık yaptığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıl süre ile geçerli olduğu ve süre sonunda yenilenmeme nedeni ile sona erdiği, davalı yanın aynı adreste emlakçı olarak çalışmaya devam ettiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasında ki ihtilaf sözleşmenin 7-a ve taahhütnamenin 7-a maddeleri gereği davacı yanın cezai şart isteminin haklı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Dava konusu sözleşmenin fesih başlıklı 7-a maddesinde taraflarca "... Franchısse fesih ya da ayrılma tarihinden itibaren 1 yıl süre ile aynı adreste emlakçılık yapamaz..." maddesine, yer verildiği , ek nitelikteki taahhütnamenin 7-a maddesinde ise davalı tarafından " 1 yıllık süreye riayet etmediğimiz takdirde ...'A 1 yıllık sürenin sonuna kadar her ay 2000 USD+KDV tazminatı derhal nakden ve defaten ödemeyeceğimizi..." taahhüt edildiği görülmüştür. Davalı yanın ödemeyi taahhüt ettiği cezai şartın taraflar arasında ki sözleşmenin feshi ya da ayrılma halinde sözleşmenin sona ermesi durumunda kararlaştırıldığı, sözleşmede "ayrılma" ibaresinden kast edilen anlamın açıklanmadığı, taraflar arasında ki sözleşmesinin süre sonunda yenilenmeme nedeni ile sona erdiği, bu durumun fesih ya da ayrılma olarak nitelendirme olanağının bulunmadığı, mahkememizce kabul edilmiş olup taraf arasında imzalanan sözleşme gereği şartları oluşmayan cezai şart nedeni ile alacak ve itirazın iptali isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklindeki gerekçe ile davanın ve kötüniyet tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki 18.02.2014 Tarihli franchise sözleşmesinin davalı tarafça mail olarak gönderilen ''01.03.2014 tarihinde ... Franchise ile 5 yıllık imzalamış olduğumuz sözleşme 28.02.2019 tarihi itibariyle sona ermiştir. Sözleşmenin sona ermesi ile birlikte önümüzdeki süreçte ... ile franchise sözleşmesini yenilemeyeceğimizi üzülerek bildirmek isterim.'' şeklindeki bildirim ile sona erdirildiğini, Taraflar arasında akdedilmiş olan Franchising Sözleşmesi'nin 7-a maddesine göre; ''Franchisee, işbu Franchising sözleşmesini dilediği zaman feshedebilir.Franchisee fesih tarihinden itibaren ... adı altında hiçbir faaliyet göstermeyecektir.Ayrıca hiçbir şeklilde ...la ilgili belge ,tabela ,kimlik kartı ,malzeme ve benzeri kullanamaz.Franchisee fesih ya da ayrılma tarihinden itibaren 1(bir) yıl süreyle aynı adreste emlakçılık yapamaz. '' Bu sözleşmenin eki olan 2014-02/620 nolu Taahhütnamenin 7-a maddesinde davalı :''Bir yıllık süreye riayet etmediğimiz takdirde , ...'a 1 yıllık sürenin sonuna kadar her ay 2000 USD + Kdv tazminatı derhal nakden ve defaten ödeyeceğimizi kabul ve taahhüt ederiz.'' şeklinde olduğunu, Davalının bu taahhütünü yerine getirmediği gibi sözleşmesi sona erer ermez aynı adreste ,rakip firma olan ... markasıyla emlakçılık faaliyetine devam ettiğini, Türk Ticaret Kanunu m.123'de acentelere rekabet yasağı anlaşması yapma hakkını verildiğini, TTK 123.maddesine göre; Acentenin, işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bulunan bir belgenin acenteye verilmesi gerektiğini, Anlaşmanın en çok, ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için yapılabileceğini ve yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği konulara ilişkin olabileceğini, Davalı ile olan acentelik sözleşmesinin Davalı tarafça '' 01.03.2014 tarihinde ... Franchise ile 5 yıllık imzalamış olduğumuz sözleşme 28.02.2019 tarihi itibariyle sona erdirildiğini, Mahkeme gerekçeli kararında cezai şartın,sözleşmenin feshi ya da ayrılma halinde kararlaştırıldığı, ayrılma ibaresinden kast edilen anlamın açıklanmadığını söylediğini, Mahkemenin red gerekçesinin hatalı olduğunu, Fesih ya da ayrılmadan kast edilen gayet açık olduğunu, ayrılmadan kast edilenin her türlü ayrılma olup, davalının sürenin sona ermesi nedeniyle ayrılması da yasanın 121.maddesinin 2.fıkrasında sayılan ayrılma olduğunu, Rekabet yasağı anlaşması ile franchise verenin haklı çıkarları koruduğunu, Serbest piyasa ekonomisinde kişi ve işletmeler bir yandan başkalarıyla rekabet ederken, diğer yandan da işletmeye ait iş sırlarını, üretim, dağıtım, know-how gibi bilgileri rekabetçi piyasada, rakiplerden saklamak zorunda olduğunu, franchise sözleşmelerine konan rekabet yasağı anlaşması Türk Ticaret Kanunu'nun gereği olduğunu, Türk Ticaret Kanununda verilen rekabet yasağı anlaşması yapma hakkı azami 2 yıllık süre ile sınırlandırıldığı için Anayasa'daki çalışma ve sözleşme özgürlüğüne aykırı olduğu kesinlikle iddia edilemeyeceğini, ... kendi markasının bilgi ve birikimini Franchiseeleriyle paylaşmakta ve bunun karşılığında da T.T.K.m.123 gereği sözleşme sona erdikten sonra en az 2 yıl rekabet etmeme hakkı kazandığını, ki somut olayda müvekkilinin bunu 1 yıl olarak belirlediğini, buna uyulmaması halinde 1 yıl süresince aylık 2000 USD +KDV ödenmesi şartını getirdiğini, aynı yerde ... tabelasının indirilerek rakip marka ...'ın tabelası ile ... markasının zarar görmesine mani olunması için ve Aynı yerde çalışması hali nedeni ile sözleşmeye dayalı tazminat talebinde bulunduklarını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağı düzenlemesinin Anayasa ile güvence altına alınan çalışma özgürlüğü ilkesine aykırı olup kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğunu mahkemenin kararında bunu değerlendirmediğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinde; kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olarak düzenlenen sözleşmelerin kesin hükümsüz olduğu düzenlendiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 23. maddesi, kimsenin özgürlüklerinden vazgeçemeyeceğini veya özgürlüklerini hukuka ya da ahlaka aykırı olarak sınırlandıramayacağını, Anayasa m. 48 uyarınca herkes dilediği alanda çalışma hürriyetine sahip olduğunu, Taraflar arasında akdedilen Franchising Sözleşmesi incelendiğinde ise m. 7/a’da sözleşmenin feshinden itibaren bir yıl içerisinde müvekkilin aynı adreste emlakçılık faaliyeti yapamayacağının hüküm altına alındığını, Oysa ticari hayatın bir gereği olarak aynı alanda farklı şirketlerle çalışılması gayet doğal olduğunu, sözleşme hükmü ile müvekkilinin milyonlarca lira yatırım yaptığı bir yerde gelir elde etme amacıyla ekonomik faaliyette bulunma hakkı tamamen kısıtlandığını, Franchising Sözleşmesinin m. 7/a hükmü kelepçeleme sözleşmesi hükmünde olduğunu ve geçersiz olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/17736 E. ve 2013/9814 K. sayılı, 13.05.2013 tarihli kararında;“Dava, cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4-9. maddesinde “işbu sözleşmenin geçerli olduğu süre ile sözleşmenin taraflarca sona erdirilmesinden itibaren 2 yıl içerisinde müşteri temsilcisi işbu sözleşme çerçevesinde yürüttüğü işe benzer ya da rekabet halinde ... Franchise Alan'ın işi ile bir başka şekilde bağlı işi bu sözleşmenin geçerli olduğu ilçe sınırları dahilinde yapamayacaktır” hükmü yer almakta ve maddenin devamında ihlal halinde, davalının cezai şart ödeyeceği öngörülmektedir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, her ne kadar madde metninde geçen “ilçe”nin hangi ilçe olduğu belirtilmemiş ise de, tarafların, davacının faaliyet gösterdiği yerin bulunduğu ilçe sınırlarını kastettikleri açık olduğundan mahkemenin bu yöndeki gerekçesine itibar edilemez. Anayasa'nın 48. maddesi uyarınca herkes çalışma hürriyetine sahip olup uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 Sayılı Kanunun 19, 20, 155, 161 ve TMK'nın 23. maddeleri karşısında davalının daha önce çalıştığı ilçede sözleşmenin sona ermesinden sonra 2 yıl süre ile mesleğini icra edememesi bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bu hüküm ve dolayısıyla da buna dayalı cezai şart koşulu da geçersizdir" denilmekle tarafın ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan rekabet yasağı ve cezai şart hükmünün kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olmakla geçersiz olduğu açıkça belirtildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/5108 E. ve 2020/2422 K. sayılı, 05.03.2020 tarihli kararında somut olaydaki duruma benzer şekilde rekabet yasağı ve rekabet yasağıyla bağlantılı olarak cezai şart düzenlemesi içeren sözleşme hükmünün Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetine aykırı olduğu ve bu hürriyete aykırı şekilde sözleşme yapılamayacağı vurgulandığını, birebir aynı nitelikteki uyuşmazlık konusunda ilk derece mahkemesi tarafından verilen ret kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/18465 E. ve 2015/2778 K. sayılı, 02.03.2015 tarihli kararı ile onandığını, İlk derece mahkemesinin gerekçesinde Franchising Sözleşmesi’nin m. 7/a hükmünün geçersizliği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması eksik değerlendirmeyle sonuca varıldığını gösterdiğini, kararın gerekçe yönünden düzeltilmesini talep ettiklerini, Franchising Sözleşmesi m. 7/a hükmü, anayasal hükümlerin yanı sıra, Türk Ticaret Kanunu ve 2002 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ne de aykırı olduğunu, Ancak gerekçeli kararda bu kapsamda da herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, müvekkilinin ekonomik özgürlüğünü aşırı ölçüde kısıtlayan 7/a maddesi kesin hükümsüz olduğunu, Rekabet Hukuku ilkeleri doğrultusunda 2002/2 sayılı Dikey anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nin 5. maddesine göre de franchise ilişkisi franchise alana müşteri çevresi, üretim sırları gibi bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve bu bilgilerin kullanılması franchise verenin önemli bir zararına sebep olacaksa geçerli kabul edilebileceğini, ancak somut olayda davacı nasıl bir zarara uğradığını, müvekkilinin aynı yerde çalışmaya devam etmesi ile uğradığı zarar arasındaki nedensellik bağını da ortaya koyamadığını, Davacının takibin başlatılmasında kötü niyetli olduğu sabit olduğundan, müvekkili şirket lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, mahkemenin red gerekçesini koşulların neden oluşmadığını açıklamadığını, davacının Franchising Sözleşmesinin çalışma hürriyetine aykırı düzenlemelerinin geçersiz olduğunu bildiği ve/veya bilebilecek durumda olduğunu, bir an için rekabet yasağı ve bağlantılı cezai şart düzenlemesinin geçerli olduğu kabul edilecek olsa dahi, ilk derece mahkemesinin de isabetle tespit ettiği üzere, somut olayda ayrılma veyahut fesih durumu söz konusu olmadığından, cezai şart talep edilmesi zaten mümkün olmadığını, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi kanuni bir gereklilik olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-928 E. ve 2019/658 K. sayılı, 13.06.2019 tarihli kararının dikkate alınması gerektiğini belirterek kararın bu yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: Davaya konu İstanbul ... İcra Dairesi'nin ... takip sayılı dosyasında; 2.000,00 USD cezai şart, 10,74 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.010,74 USD alacak için (12.383,34TL) davacı yanca davalı aleyhine ilamsız takip balatıldığı, ödeme emrinin 10.05.2019 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği davalı tarafından yasal süresinde (17.05.2019 tarihinde) sunulan itiraz dilekçesi ile takibe itiraz edildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE Dava, İİK'nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya konu takip, franchise sözleşmesindeki rekabet yasağının ihlaline dayalı cezai şart alacağına ilişkindir. Taraflar arasındaki 18.02.2014 Tarihli franchise sözleşmesinin fesih başlıklı 7/a maddesinde; franchise alanın fesih ya da ayrılma tarihinden itibaren bir yıl süreyle aynı adreste emlakçılık yapamayacağının hükme bağlandığı, bu süre içinde eşi veya ikinci derece dahil hısımlarının sözleşme adresini emlak ofisi olarak kullandıramayacağı, bu adreste emlak işi yapan kişi ve kuruluşlara ortak olamayacağı, burada çalışamayacağının düzenlendiği, sözleşmenin ayrılmaz eki ve parçası niteliğinde olduğu belirtilen taahhütnamenin 4.maddesinde sözleşme süresinin 5 yıl olduğu, 7.maddesinde franchise sözleşmesinin 7. Maddesi olan fesihin (a) bendinde belirtilen bir yıllık süreye riayet edilemediği takdirde ...'a 1 yıllık sürenin sonuna kadar her ay 2.000 USD+ KDV tazminat ödeneceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme 5 yıl süreli olup sözleşme süresi sonunda yenilenmemiştir. Mahkemenin gerekçesinde kabul edildiği üzere davalı sözleşme süresinden sonra sözleşme adresinde emlakçılık faaliyetini sürdürmüştür. Bu durumda sözleşmenin 7-a maddesine aykırılık oluştuğu sabittir. Davalı taraf, sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin maddelerinin hukuka aykırı olduğunu, geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de; davalının franchise sözleşmesine konu aynı işyerinde, aynı iş kolunda faaliyette bulunması rekabet yasağının ihlali niteliğinde olup sözleşmede rekabet yasağına konu olacak adres bilgilerinin açıkça belirtildiği, sürenin bir yıl olarak belirlendiği, bu durumda süre, yer bakımından sınırlayıcı hükümle getirilen cezai şart hükmünün geçerli olduğunu kabul etmek gerekir. Davalı vekili istinafında, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'ne göre de cezai şartın geçersiz olduğunu istinaf istemi olarak ileri sürmüş ve gerekçenin düzeltilmesini talep etmiş ise de; Tebliğin konusu başlıklı 2.md ve rekabet etmeme yükümlülüğü başlıklı 5/b maddesinin 2.bendine göre ilgili tebliğ somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı gibi bu yönden cezai şartın geçersiz olduğu iddiası da yerinde görülmediğinden davalı yanın istinafının reddi gerekmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın cezai şart alacağına ilişkin başlattığı takipte davalının itirazının kısmen iptaline karar vermek gerekirken eksik inceleme ile aksi yönde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça dava açılırken 2000USD nin dava tarihindeki TL karşılığının harçlandırıldığı (2000 USDx5,94= 11.880TL), takipteki 10,74 USD işlemiş faiz isteminin harçlandırılmadığı dikkate alınarak harçlandırılan tutara göre değerlendirme yapılmıştır. Takibe konu alacak likit olup sözleşmede açıkça yer aldığı, keza davacı tarafça davalıya bu hususta ihtarda da bulunulduğu dikkate alındığında itiraz haksız olmakla davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gereklidir.Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, - 6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/68 Esas, 2021/222 Karar sayılı, 23.0.3021 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- DAVANIN KABULÜNE, Davalının İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası yönünden takibe İTİRAZININ KISMEN İPTALİNE, Takibin 2000USD asıl alacak ile asıl alacağa 3095 sayılı Kanun 4/a maddesi gereğince uygulanacak faiz oranı üzerinden DEVAMINA, 11.880TL'nin %20'si olan 2.376,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Alınması gereken 811,52TL harçtan peşin alınan 140,97TL harcın mahsubu ile bakiye 670,55TL harcın davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davacı tarafça yapılan 140,97TL peşin harç, 54,40TL başvuru harcı ile 81,25-TL posta tebligat gideri ki toplam 276,62-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, - İstinaf talebi reddedildiğinden davalıdan alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, -İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 23,50-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 185,60-TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, -İstinaf yargılaması için davalı taraça yapılan istinaf masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy