İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/399 Esas 2023/430 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/399
Karar No: 2023/430
Karar Tarihi: 05.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/399
KARAR NO: 2023/430
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2018/457 Esas, 2019/925 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, yanlar arasındaki cari hesap alacağına istinaden müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayıl dosyasından takip başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının bastığı ürünlerin ayıplı olduğunu, söz konusu ayıpların müvekkilinin sözleşme konusu ürünlerden sağlayacağı faydayı ortadan kaldırdığını, müvekkilinin basımı ayıplı olan ürünleri iade alması için davacıyı uyardığını ve bu hususta davacıya gereken ihbarlarda bulunduğunu, ancak davacı yanca hatalı ürünlere yönelik bir çalışma yapılmadığını savunarak davanın reddi ile davacı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacı şirket defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 28.625,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalının bilirkişi incelemesi için defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, davacı şirketin defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, dolayısıyla davacının 2016 yılına ait ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil edeceği, yine itiraz edilmeyen ve davacı defterleri ile de teyid edilen mutabakat mektubu da dikkate alındığında, davalının davacıya 28.625,00 TL borcunun bulunduğu ve bu borcun ödenmediği, davalı tarafın icra takibinden önce temerrüde düşürülmediği ve takip öncesinde faiz istenemeyeceği, davacının alacağına icra takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği ve alacak likit olduğundan ve itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul ... İcra Dairesi'nin ... Esas sayılı dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 28.625,00 TL asıl alacak yönünden devamına ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20'si oranında 5.725,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı tarafından haksız olarak takibe konulan faturaya ilişkin müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının müvekkilinin talebi üzerine bastığı ve göndermiş olduğu ürünler in ayıplı çıktığını, müvekkilinin bu ürünleri davacıya iade etmek istediğini bildirdiğini, ancak davacı tarafından bu ürünlerin teslim alınmadığını ve haksız olarak icra takibi başlatıldığını, taraflarınca Türk Borçlar Kanunu'nun 219. ve 225.maddeleri gereğince ayıplı malların kabul edilmeyerek ve bedellerinin ödenmediğini, mahkeme ara kararı gereğince, dava konusu fatura bedelinin karşılığı olan ayıplı ve hatalı olan toplam 254 ürünün bildirildiğini, ancak bu ürünler ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, mahkeme dosyasında tanzim ettirilen bilirkişi raporunda yalnızca davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiğini ve bu defterlere göre kanaat bildirildiğini, müvekkiline ait cari hesaplar ve ticari defterlerin değerlendirilmediğini, dava konusunu oluşturan ayıplı ürünlerin incelenmediğini, davacının ticari defterlerinde, dava konusu fatura bedeli kadar yani 28.625,00 TL alacaklı olduklarına dair ibarelerin olması nedeniyle, başka hiçbir hususta inceleme yapılmadığını, davacı ticari defterlerinden taraflarınca faturanın tebliğ alınmadığına ve ürünlerin ayıplı çıkması nedeniyle faturaya itiraz edildiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığını, tarafların tüm iddia ve delillerini değerlendirmenden ve gerekli tüm inceleme ve araştırmaları yapmadan davanın kabulüne karar verilmesi ve müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmetmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Yanlar arasında davalıya ait ürünlerin davacı yanca basılması konusunda sözlü eser sözleşmesi akdedildiği tarafların kabulündedir. Yanlar arasında sözleşme ve içeriğine, iş bedeline ve ürünlerin davalı yana teslim edildiğine yönelik bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yanlar arasındaki ihtilaf, davalı yana teslim edilen 254 adet ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği ve ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında fatura alacağına istinaden İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasından 28.625,00 TL asıl alacak ile 2.340,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.965,39 TL alacağın tahsili için 26/08/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan mali müşavir ... tarafından hazırlanan 17/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2016 yılına ait ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil ettiği, dava dosyası taraf ticari defterleri ve delil niteliği dosyaya sunulu evraklar ve yapılan inceleme neticesinde davalı şirketin davacı şirkete 28.625,70 TL borçlu olduğunun belirtildiği ve mahkemece yalnızca davacı taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak hazırlanan anılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır. Oysa; davalı işin ayıplı yapıldığı ve ayıp ihbarının süresinde davacı yana bildirildiği yönde savunmada bulunmuş, davacı vekili süresi içerisinde verdiği cevaba cevap dilekçesiyle, davalı yanca süresi içerisinde müvekkiline ayıp ihbarı yapılmadığını, kaldı ki davalı tarafça iddia edilen bu hususta da herhangi bir somut delil ortaya konulmadığını belirtmiştir. Benzer uyuşmazlıklarda mahkemece yalnızca ticari defterler üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır. O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece davalının işin ayıplı ifa edildiği yolundaki savunması ile ilgili delillerin toplanıp, ayıp ihbarının makul sürede yapılıp yapılmadığı üzerinde de durularak, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olması halinde mahallinde ürünler üzerinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılması suretiyle toplanan delillerin değerlendirilmesi, varsa öncelikle ayıplı işlerin bedelinin hesaplanması ve ayıplı işler bedeli düşüldükten davacının alacağı kalması halinde davacı alacağına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak sadece davacı yan ticari defterleri esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Kabule göre de, davacı yanca dava dilekçesinde davalı yanın İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile 28.625,00 TL asıl alacak ve 2.340,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.965,39 TL alacak üzerinden takibin devamı talep edilmiş, davalı yanca borcun tamamına itiraz edilmiştir. Tevzi formunda harca esas değer olarak 28.625,00 TL asıl alacak belirtildiği ve davacı yanca bu miktar üzerinden harçlandırma yapıldığı halde mahkemece davacının talebi açıklattırılmadan hem asıl alacak hem işlemiş faiz yönünden hüküm tesisi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 28/11/2019 tarih, 2018/457 Esas, 2019/925 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy