İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/123 Esas 2023/428 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/123
Karar No: 2023/428
Karar Tarihi: 05.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/123
KARAR NO: 2023/428
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/776 Esas, 2019/1156 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafın müvekkilinden aldığı mallara karşılık cari hesap bakiyesinde yer alan ödenmemiş faturalardan dolayı müvekkilinin davalıdan 42.134,54 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin makina imalatı konusunda faaliyette bulunduğunu, davacı firmaya borcunun bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenmiş olan faturanın müvekkilinin ticari defterlerinde yer almadığını, ispat yükünün davacıda olup davacının müvekkilinden alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiğini, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını savunarak davanın reddi ile davacı yan aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya kaynak ve boya yapılmasına ilişkin işçilik hizmeti verildiği, bu kapsamda davacı tarafından davalıya 103.740 kg. ürün teslim edildiği, verilen hizmet karşılığında davacı yanca 25/08/2017 tarihli ve 142.134,54 TL tutarlı faturanın düzenlenerek 26/08/2017 tarihinde davalıya gönderildiği, faturaya davalı tarafından yasal süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle fatura içeriğinin kesinleştiği, dönem içerisinde davalı tarafından fatura borcuna karşılık olmak üzere toplam 100.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin düşülmesi sonucunda davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan bakiye 42.134,54 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle Davanın kabulü ile, Davalının Büyükçekmece ...İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra takibine yönelik itirazının iptaline, takibin devamına, Takip konusu asıl alacak tutarı olan 42.134,54 TL üzerinden hesaplanacak % 20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemenin gerekçeli kararında müvekkilinin faturayı iade etmediği ve bu suretle de fatura içeriğine itiraz etmediğinin belirtildiğini, ancak bu hususun doğru olmadığını, zira söz konusu faturanın ticari defterlerine kaydedilmediği gibi aynı gün davacı şirkete iade edildiğini, müvekkili ile alacaklı olduğu iddiasındaki davacı taraf arasında birim fiyatlara uygulanacak rakam için herhangi bir sözleşme bulunmadığını, tarafların toplam iş bedeli olarak 100.000,00 TL üzerinden mutabık kaldıklarını ve bu rakamın da davacıya ödendiğini, bu husunun bilirkişi raporunda da belirtildiğini, yine gerekçeli karar da İTO'dan istenen birim fiyatlardan bahsedildiğini, ancak bu rakamların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, serbest piyasa koşullarında her tacir/esnafın ticaretini; istediği veya anlaştığı rakam üzerinden serbestçe yapabileceğini, bu noktada İTO'nun birim fiyatlara uygulanacak rakamının hükme esas alınabilecek bir değeri bulunmadığını, İTO'nun müzekkere cevabının serbest piyasa şartlarına aykırılık oluşturan bir durum olduğunu, her firma farklı fiyatlar sunabildiği için zaten piyasa da "fiyat teklifi" denilen bir teamül bulunduğunu, bu nedenle İTO'nun birim fiyat rakamının somut uyuşmazlık açısından hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, somut davanın her iki tarafın da tacir olduğunu, basiretli bir tacirin tüm işleri yazılı ve ispatı mümkün olması gerektiğini, basiretli tacir kavramı gereği davacı tarafın davasını ispat edemediğini, zira alacaklı olduğu iddiasındaki rakamın "nereden kaynaklandığı ve neye göre hesaplandığı" konusunda yazılı ve kesin bir delili dosyaya sunamadığını, kaldı ki herhangi bir sözleşme veyahut vesaikin olmadığının bilirkişi raporu ile de doğrulandığını, dosyada mevcut bilirkişi raporunun sonuç kısmının (4) nolu paragrafında "... ancak işbu birim fiyat ile ilgili tarafların mutabakatlarına ilişkin herhangi bir vesaikin bulunmadığı" belirtilmek sureti ile davadaki haklılıklarının net olarak ortaya konulduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davalıya ait makine parçalarına davacı tarafça kaynak ve boya işlemi yapılması konusunda sözlü sözleşme akdedildiği ve sözleşme kapsamında davacı yanca davalıya 103.740 kg. ürün teslim edildiği ve davalı yanca davacıya toplam 100.000,00 TL ödeme yapıldığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf; yapılan işin birim fiyatının belirlenmesi ve bu itibarla iş bedelinin hesaplanması noktasında toplanmaktadır.Davacı sözleşme ile biim fiyatın 1.1611 TL, toplam iş bedelinin de 142.134,54 TL olarak kararlaştırıldığını, iş bedelinin 100.000,00 TL'sinin davalı yanca ödendiğini, bakiye iş bedeli ödenmediğinden icra takibi yapıldığını ileri sürmüş, davalı ise toplam iş bedelinin 100.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu bedelin de davacıya ödendiği yönünde savunmada bulunmuştur. Davacı yüklenici yanca davalı iş sahibi hakkında 25/08/2017 tarihli fatura alacağına istinaden Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasında faturaya dayalı olarak 42.134,54 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı yan defterleri üzerinde yaptırılan inceleme akabinde mali müşavir ... tarafından hazırlanan 03/04/2019 tarihli raporunda; davacının düzenlemiş olduğu 142.134,54 TL tutarlı faturanın davacının ticari defter kayıtlarında kayıtlı olup fatura karşılığında davalının farklı zamanlarda yapmış olduğu toplam 100.000,00 TL ödemesinin bulunduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle 42.134,54 TL bakiye alacağının bulunduğu, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş olan sevk irsaliyelerinde fason işler için gönderildiği ibaresinin yer aldığı, bu irsaliyeler ile davalı tarafça 110.100 kg. ürün karşılığında davacının imalat işçiliği yapmak suretiyle 103.740 kg. kısmını gönderdiği, kalan 6.360 kg. kısmın iade edildiğine dair imzasız belge sunulmuş olduğu, davalının 103.740 kg. üzerinden hizmet verdiğinin kabulü durumunda birim imalat işçiliğinin kg.başına 1,1611 + KDV tutarında alacağın hesaplandığı, irsaliyeler ve ödeme dekontları dikkate alındığında taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının kabulünün gerektiğini, imalat işçiliğine ilişkin taraflar arasında sözleşme bulunmadığı, yine işçilik bedeline ilişkin tarafların mutabakatına dair kayıt bulunmadığı belirtilmiştir. Eser sözleşmelerinde, kural olarak yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır. Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 481. maddesinde; “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Dairemiz kararları ile Yargıtay (Kapatılan) 15 HD, (Kapatılan) 23. HD ve 6.HD'nin yerleşik içtihatları ve uygulamasında da; eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı kabul edilip sözleşmede bedel yazılı olmaması ya da sözlü sözleşme ilişkisinde tarafların bedelde anlaşamamaları halinde yüklenicinin gerçekleştirdiği imalât bedelinin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 366. ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nın 481. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanacağı kabul edilmektedir. Dairemizce yapılan incelemede; mahkemece yalnızca davacı taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılması suretiyle davacı yüklenicinin sözleşme ile davalı iş sahibine yaptığı işlerin yapıldığı yıl itibariyle mahalli serbest piyasa rayiç bedelinin belirlenmesi, bu şekilde belirlenecek iş bedelinden tarafların kabulünde olan 100.000,00 TL iş bedeli ödemesi düşüldükten davacının alacağı kalması halinde davacı alacağına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın sadece davacı yan ticari defterleri esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 12/11/2019 tarih, 2018/776 Esas, 2019/1156 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy