İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/377 Esas 2023/467 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/377
Karar No: 2023/467
Karar Tarihi: 23.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/377
KARAR NO: 2023/467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28.12.2022 tarihli Ara karar
NUMARASI: 2022/729 E. - 2023/227 K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir kararına karşı davalı şirket vekilinin itirazının reddine dair verilen ara karara karşı, davalı vekili tarafından derdest dava dosyasında istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... Tic. A.Ş.'nin kurucusu ...'in üç çocuğundan birisi olduğunu, kendisi dışında iki tane abisi bulunduğunu, şirkette aktif bir görevde bulunmamasına rağmen 01/10/2007 tarihinde kendisine babası ... tarafından geçmiş olan şirketin % 5 'lik bir oranına karşı gelen hisse payının rızası dışında alındığı ve kendisine bu yönde hiçbir bilgi verilmeden hukuksuz işlemin gerçekleştiğini, konunun çözümü için ihtarnameler gönderilmiş ise de ihtara bir cevap verilmediğini, aynı şekilde ikinci ihtara da cevap verilmediğini, müvekkilinin şirketten uzak tutulduğunu, şirket toplantılarına katılımının engellendiğini, müvekkilinin şirketin beş hissedarından biri iken rızası dışında ortaklıktan çıkarıldığını, müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmış olması sebebiyle haklarından mahrum kaldığını, davalı şirketin bir aile şirketi olması sebebiyle müvekkilinin annesi, babası ve erkek kardeşleri ile şirket merkezinde toplanarak bir araya geldiğini 01/10/2007 tarihli 45 sayılı ortaklar kurulu kararı ile şirket ortaklarından ... in 500 adet payından 50 adet payına karşılık gelen 2.500.000,00 YTL'nin müvekkili ...'ye devredilmesine oy birliği ile karar verildiğini, yapılan hisse devrinin 05/10/2007 tarihinde tescil edildiğini, 6917 sayılı 17.10.2007 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, hisse devri ile müvekkilinin şirketine "Ortak" olarak yazdırdığını ve 50 adet payın karşılığı olan 2.500.000,00 YTL tutarı ile şirketin hissedarı olduğunu, şirketin nevi değiştirmek suretiyle A.Ş.ye dönüştüğünü, kararın 11/04/2008 tarihinde tescil edilerek 7046 sayılı 21/04/2008 tarihinde yayımlandığını, yayınlanan şirketin ana sözleşmesinin 6.maddesinde "Sermaye ve Hisse Senetlerinin Nev'i ile madde 7. "Hisse Senetlerinin Devri" 'nin düzenlendiğini, ana sözleşmenin 6. Maddesinde davalı şirketin sermayesinin 50.000.000 YTL kıymetinde olduğu, bundan 2.500.000 YTL'sinin müvekkili ...'ye ait olduğunun düzenlendiğini, yine aynı maddenin devamında "Hisse Senetleri Nama Yazılıdır" ibaresinin yazıldığını, 7.maddede hisse devir işlemlerine ilgili olarak şirketin ortaklarının hisselerini bir başkasına devir edebilmesi ve hisse devrinin geçerli olabilmesi için şirket yönetim kurulunun ve yine şirketin genel kurulu üyelerinin tamamının kabulü ve pay defterine kayıt işlemleri yapılması ile mümkün ve geçerli olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile şayet müvekkilinin davalı şirkette yer alan hisselerinin devredilmesi durumu olmuş ise kendisinin de ana sözleşmede yer alan madde 7.gereğince davalı şirketin bir ortağı olması nedeniyle diğer tüm ortaklarla birlikte hisse devir işlemine rıza göstermiş olması ve devredilen hissenin pay defterine işlenmesi gerektiğini, bu nedenle pay hisse devir işlemlerinin yok hükmünde olması gerektiğini, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları incelendiğinde müvekkilinin 18.06.2010 tarihinde şirket nezdinde gerçekleşen Olağan Genel Kurul Toplantısına kadar 2.500.000 hisse karşılığı olan 2.500.000,00 TL tutarında hissedar olarak göründüğünü, 18.06.2010 Tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında davalı şirket sermaye artırımına giderek şirketin sermayesininin 50.000.000,00 TL 'den 100,000.000,00 TL çıkarıldığını, 18.06.2010 tarihli sermaye artırımından sonra şirket içi hisse dağılımının 29.000.000 hisse karşılığı 29.000.000,00 TL ..., 30.000.000 hisse karşılığı 30.000.000,00 TL ..., 30.000.000 hisse karşılığı 30.000.000,00 TL ..., 10.000.000 hisse karşılığı 10.000.000,00 TL ..., 1,000.000hisse karşılığı 1.000.000,00 TL ... Tic, Ltd, Şti' ne ait olduğunu, 18,06.2010 tarihli sermaye artırımından sonra davalı şirkette müvekkilinin babasının, erkek kardeşlerinin ve annesinin hissedarlığının devam ettiğini, yeni ortak olarak ... Tic. Ltd. Şti'nin katıldığı ve müvekkilinin adının ortaklıktan çıkarılarak hisselerinin de elinden alındığının görüldüğünü, tüm bu sürecin müvekkilimizin iradesi ve rızası dışında hukuksuz bir şekilde davalı şirket ve ortakları tarafından yürütülmüş olduğunu ve bugüne kadar getirildiğini, müvekkilinin , davalı şirketin aile şirketi olmasından kaynaklı bu süreçte olabildiğince mağdur edildiğini, müvekkilinin doğmuş veya doğacak haklarından mahrum bırakıldığını, müvekkilinin yokluğunun ispatı mümkün olmadığından hissedar olduğu şirketi ve şirket ortaklarının sahip olduğu % 5 oranındaki hissenin nasıl elinden çıktığını ispata davet ettiğini ve bu konuda davalılardan hiç birisinin cevap vermediğini, gönderilen ikinci ihtarname de cevapsız bırakıldığını, HMK madde 390'daki “yaklaşık ispat” koşulunu yerine getirdiklerini, müvekkilinin rızası dışında elinden çıkan ... Anonim Şirketin'deki % 5'lik hissesinin bu hisse miktarına karşılık gelecek kısmına ihtiyati tedbir kararı konulmaması durumunda şirket hisselerinin dava süresince başkaca üçüncü kişilere devri halinde bu kişilere karşı yeniden dava açılması gerekeceğini, müvekkilinin hakkına erişimini ciddi şekilde zorlaştıracağını belirterek tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 12.10.2022 tarihli kararında; davacı dava konusu olan davalı ... Tic. A.Ş.'deki 2.500.000 hisseye karşılık 2.500.000,00 YTL değerindeki % 5 'lik hisselerinin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla tedbir talebinde bulunmuş olup, mevcut durumda dava konusu edilen hisse senetlerinin üçüncü kişilere devir veya temlik edilmesi durumunda ileride telafisi mümkün olmayan ve hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaştıracak durumların ortaya çıkmasının önlenmesi yönünden HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca hisse senetleri bedeli olan 2.500.000,00 TL'nin takdiren % 20 'si oranında yatırılacak teminat karşılığında dava konusu hisse senetlerinin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. 1-)İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ İLE; davaya konu edilen davalı ... Tic. A.Ş. 'de % 5 oranındaki hissenin üçüncü kişilere devrinin % 20 oranında 500.000,00TL tutarında nakdi teminat yatırılması veya aynı miktarda kesin ve süresiz muteber bir bankaya ait teminat mektubunun sunulması halinde ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE DEVİR VE TEMLİKİNİN ÖNLENMESİNE, 2-İhtiyati tedbir kararının uygulanması tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde talep edilmediği taktirde tedbir kararının kendiliğinden kalkacağının İHTARINA, ihtarın iş bu ara kararın tebliği ile yapılmış sayılmasına, 3-Yasal süresi içerisinde kararın uygulanmasının talep edilmesi ve teminata ilişkin ara kararının yerine getirilmesi halinde kararın mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce infaz edilmesine, bu hususta davalı ... Tic. A.Ş. Ve Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına," " karar vermiştir. Bu karara karşı, davalı şirket vekili tarafından, HMK'nın 394/ 2. maddesi uyarınca, yasal süresi içinde itiraz edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 28.12.2022 tarihli ara kararında; "İhtiyati tedbir kararı verilen husus somut uyuşmazlığın konusu olması ve 6100 sayılı HMK'nın 389/1. Maddesindeki "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir" şeklindeki düzenlemeye dayanılmaktadır yasal hükmü ile HMK 390/3 maddesindeki yasal düzenleme karşısında davalı tarafın ihtiyati tedbir kararının kaldırılması yönündeki talebinin reddi gerekmiştir. Ancak davacı tarafın dava dilekçesinde bildirdiği dava değerine davalı tarafın yaptığı itiraz doğrultusunda Antalya 1 ATM'nin 2021/589 Esas 2022/300 Karar sayılı dava dosyasının UYAP üzerinden celp olunarak yapılan incelenmesinde; davalı şirketin öz sermayesinin tespit edildiği, tespite göre davacı tarafından eksik yatırılan harcın ikmali ile birlikte mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararı uyarınca yatırılacak %20 oranındaki teminat miktarının 17.449.433,50 TL ye çıkartılması gerektiği anlaşılmak sureti ile davacı tarafa yatırılan teminat miktarı mahsup edilmek sureti ile eksik teminatın yatırılması için süre verilmesi gerektiği, davalı tarafın bu yöndeki itirazının kabulüne karar vermek gerektiği anlaşılmıştır. 1-Davalı tarafın mahkememizce verilen 12.10.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine ..." ara karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalı ... Tic. AŞ vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın dilekçesindeki tedbir talebinin mevcut hali ile karar kurmaya elverişli olmadığını, davacı tarafın ileri sürdüğü, soyut iddialardan ibaret gerekçesiz ve hukuki dayanaktan yoksun talebinin tam olarak hangi hisseler üzerine hangi yasal gerekçeler ve hangi delillere dayanılarak tedbir talep edildiği yaklaşık ispata yönelik ne gibi delillerin bulunduğu hususlarını somutlaştırılması gerekir iken bu hükmün yerine getirilmediğini, mahkemeye yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını ve sadece teminat tutarının artırılması yoluna gidildiğini, müvekkili şirketin hali hazırda üç ortağının bulunduğunu davacının hangi ortağının hisseleri üzerine tedbir konulmasının istediği ve tedbirin mahiyetinin net olarak açıklanmamış olmasına rağmen mahkeme tarafından şirketin %5 hissesi üzerine denmekle hangi ortağın hisseleri üzerine ve hangi gerekçe ile tedbir kararı verilmiş olduğunun açıklanmadığını, bu nedenle uygulanması imkansız bir tedbir kararı verildiğini, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacı tarafın ödemeleri, bilhassa 180.000.00 TLnin neden ödendiğini, ve kabul ettiğini ispat etmesi gerekir iken bu husus mahkemenin göreviymiş gibi ceza hakiminin maddi gerçeğe ulaşma yükünü aynı zamanda hukuk mahkemesinin de görev sorumluluğundaymışçasına mahkemeyi bir araştırma yapma yükümü altına sokma çabasına girildiğini, davacının davasını ve isteminin gerekçelerini ispatla mükellef olduğunu, HMK 389. maddede uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir şeklinde düzenleme karşısında uyuşmazlık konusunun ne olduğu, kime ait hisselerden oluşan %5 oluşturduğu, tedbir talebinin dahi somutlaştırılmadığını, davacının haklılığının yaklaşık ispat etmesi gerektiğini, dava konusu olayda yaklaşık olarak hiçbir şekilde gerçekleşmediğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, ihtarnamede tek taraflı olarak kullanmış olduğu ifadeler neticesinde yaptığı hukukla ilgisi olmayan çıkarımlar nedeniyle de ispat yükünün ne de ispatın ne şekilde hangi deliller ile yapılacağına dair yasal hükümlerin yer değiştirmeyeceğini ya da davacı isteğine göre değişmeyeceğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, aynı iddia ve beyanlar ile yapılan şikayet neticesinde Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle 2022/88869 soruşturma sayılı dosyada takipsizlik kararı verildiğini, itirazın reddedildiğini, davacı tarafından 12 yıldır haberdar olunmadığı iddiasının açıkça hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şirketin durumu ve boyutu itibariyle hisselerin bir 3. kişiye devrinin ihtimal dahilinde olmadığını, hisselerin davacının da taraf olduğu sözleşmesel ilişki neticesinde satışa konu edilerek devir edildiğini iddia ederek, itirazın reddine dair ara kararın kaldırılmasına, itirazın kabulüne ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, derdest dava içinde, HMK'nın 394. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair ara kararın istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kabulüne dair verilen ara karara karşı davalı şirket vekilinin itirazının reddine dair verilen ara karara karşı, davalı şirket vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, dava dilekçesine ekli olarak, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarına ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi örneklerini, davacının davalılara göndermiş olduğu ihtarnameleri ve cevaba ihtarnameleri dosyaya ibraz etmiştir. HMK'nın 389/1.maddesi ''Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. '' hükmünü, 390/3.maddesi "Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır'' hükmünü, 391/1.maddesi ise '' Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir" hükmünü içermektedir.Somut olayda ihtiyati tedbire konu edilen şirket hisselerinin davacıya ait iken adının ortaklıktan çıkarılarak hisselerinin de elinden alındığı iddiası ile iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu edilen hisselerle ilgili olarak iddialar kapsamında ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre HMK'nın 390/3. fıkrası gereğince yaklaşık ispat şartının yerine getirilmiş olduğu gerekçesiyle verilen ihtiyati tedbir kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davalı şirketin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu sebepler, yargılamanın devam eden aşamalarında değerlendirilmesi mümkün olan hususlar olduğundan ve geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbirin koşullarının somut olayda mevcut olup mahkeme tarafından aynı yasal düzenleme kapsamında durum ve koşulların değişmesi hâlinde tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması mümkündür. Dosyanın mevcut durumu itibariyle ilk derece mahkemesince itirazın reddine dair verilen ara kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 ve 394/5 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1 ve HMK'nın 394/5. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbire itiraz eden davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1 ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.03.2023
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.f ve 394/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.

Full & Egal Universal Law Academy