İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/684 Esas 2023/680 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/684
Karar No: 2023/680
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/684
KARAR NO: 2023/680
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/01/2022
NUMARASI: 2020/569 E. - 2022/20 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili Derneğin optik müessese işleten şirketlerden oluşan Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince kurularak, optik faaliyeti yapan kuruluşların yasal düzenlemeler ile meslek ahlakına uyumunun sağlanması ve üyelerin menfaatlerinin korunması amacıyla faaliyette bulunduğunu, 5193 sayılı Kanun'un 4.maddesi uyarınca optik malzemenin satışının sadece bu mesleği icra etme ruhsatı bulunan ve optisyen unvanına sahip kişilerce gerekli izinlerin alındığı iş yerlerinde yapılabileceğini, buna rağmen bir kısım kişilerce kendi unvanları dışında başka unvanlarla internet siteleri üzerinde satış yapmaya devam ettiklerini, Kanuna dayalı olarak çıkarılan Yönetmeliğin 25.maddesinde de bu hususların belirlendiğini, ayrıca Yönetmelik gereği reçetenin bir nüshasının iş yerinde bulunması ve deftere kaydedilmesi gerektiğinden internet üzerinden satışın mümkün olmadığını, internet üzerinden kontak lens satışının ilgili müesseselerin fiziki şartları düzenleyen Yönetmelik hükümleri nedeniyle kamu sağlığına aykırı olduğu gibi bu şekildeki satışın 5193 sayılı Kanuna dayalı olarak çıkarılan Yönetmeliğin 25.maddesine ve Tıbbi Cihaz Satışı Tanıtımı ve Reklam Yönetmeliği'nin 26.maddesine de aykırı olduğunu, davacının mevzuat hükümlerine aykırı şekilde internet ortamında kontak lens ve solüsyon satışının aynı zamanda TTK'nın 55.ve 56.maddeleri kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalı tarafından internet sitesi üzerinden kontak lens satışı işleminin haksız rekabet olduğunun tespitine, haksız rekabet oluşturan faaliyetlerin önlenmesine, TTK'nun 56/1-e maddesindeki şartların oluşması ve müvekkili derneğin kişiliğini zedeleyen eylemler nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin oneline lens satımı konusunda optisyenlik ruhsatnamesi ve müessesesine sahip olduğunu, ancak bir kısım lens depolarının oligopol piyasa oluşturarak tekel konumuna gelmek ve rekabetsiz ortam oluşturmak amacıyla kanunun dolanması suretiyle yasal olan satışın engellenmesi için çalıştıklarını, kontak lens satışının ruhsat sahibi müesseseler ile bunların internet siteleri üzerinden yapıldığını, bu tür bir davanın davacı dernek tarafından değil üyeleri tarafından açılması gerektiğini, bu sebeple davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, mevzuat gereği reçetesiz satışın yasak olduğunu, oneline satışın ise yasak olmadığını, ticari işlem olmayan ve doğrudan ticari faaliyeti bulunmayan davacı derneğin bu tür bir davaya açamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... Taraflar arasındaki ihtilaf davacının haksız rekabet kapsamından müdahalenin men-i ve manevi tazminat açısından husumet ehliyetin bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. TTK.m.56/I-b maddesine göre, haksız rekabet sebebiyle zarar gören kişilerin, haksız rekabetin men’ini talep etmeleri mümkündür. Bu davalarda, kusur ve zarar aranmamakta, haksız rekabet teşkil eden eylem devam ettiği yahut tekrarlanma tehlikesi mevcut olduğu sürece zamanaşımı da işlememektedir.Ticaret Kanununda düzenlenen müdahalenin meni, haksız rekabeti sona erdirmeyi ve önlemeyi kapsamakta olup; bunun için haksız rekabetin devam etmesi veya tekrarlanma tehlikesi bulunması gerekir. Tehlikeden kasıt da, kısa vadede gerçekleştirilmesinden çekinilen hukuka aykırı davranıştır. Bu kapsamda Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesinin e bendine göre, iş şartlarına uymayan, özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış sayılmakta, bu eylemler ile ilgili müdahalenin meni ve şartları varsa manevi tazminat talebi de mümkündür. Fakat bu hükme binaen karar verebilmek için, ihlal edilen bir iş şartını varlığı haricinde taraflar arasında rakiplik ilişkisi veya buna bağlı olarak husumete yöneltebilme ehliyeti bulunmalıdır. İş şartının ihlalinden kaynaklanan haksız rekabette, sair rekabet hallerinden farklı olarak taraflar arasında rakiplik ilişkisinin mevcut olması gerekmektedir. Fakat bu rekabet dar şekilde yorumlanmayıp; tarafların rakip olarak kabul edilmesi için, aynı alanda faaliyet göstermeleri değil, taraflar farklı sektörde faaliyet gösterseler dahi, taraflardan birisinin iş yaşantısı şartlarına aykırı davranması sonucunda, diğer tarafın zarar görmesi ya da zarar tehlikesine maruz kalması yeterlidir. Niza konusu olayda, davacı dernek olduğundan, iştigal alanı ile ilgili olarak davalı ile rekabet etmesi mümkün olmamakla beraber, Ticaret Kanununun 56. Maddesinde bu tür kişiler hukuku sujelerine ilişkin özel düzenlemeler getirilmiştir. İlgili maddeye göre, ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar, tespit, men, eski hale iade davalarını açabilmektedirler. Bu bakımdan ticaret, sanayi odaları ve borsaların herhangi bir yetkiye gerek olmaksızın dava açma hakkına haiz oldukları kabul edilmekte, mesleki ve ekonomik birlikler ile tüketici birliklerinin dava açabilmeleri için ise bu hususta dava açmalarına dair bir yetkinin tüzüklerinde açıkça gösterilmiş olması ve üyelerinden en azından birinin dava açma hakkına sahip bulunması gerektiği kabul edilmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin 2019/246 Esas, 2020/962 Karar sayılı İlamı’nda da, ilgili hükme binaen davacı derneğin dernek tüzüğü de getirtilerek dava ehliyetinin belirlenmesi yönünde karar verilmiştir. Dosyaya getirtilen davacı dernek tüzüğünde, tespit, men, eski hale iade ile ilgili verilmiş bir yetkiye rastlanılmamıştır. Bu bakımdan davacının üyelerinden biri için Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesinin e bendine göre, davalıya karşı dava açma hakkı olduğu kabul edilse dahi, ilgili dernek tüzüğüyle üyeleri adına bu davayı açma hakkının davacı derneğe verilmediği görülmektedir. Ticaret Kanunu’ nun56. Maddesi nazara alındığında davacının hem manevi tazminat hem de müdahalenin meni davası açmakla ilgili husumet ehliyeti olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece, hukuka açıkça aykırı bir şekilde müvekkili derneğin dava açma ehliyeti olmadığından bahisle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, HMK'nın 113.maddesi ve TTK'nın 56/3 hükmüne göre, müvekkilinin eldeki dava konusu ile ilgili dava açma ehliyeti bulunduğunu, internetten ürün satışının yapılamayacağını, bu hususun haksız rekabet hukuku açısından sektör kapsamında bir iş şartı haline geldiğini, tüzel kişilerin manevi tazminat isteyebileceklerini, kanun koyucunun dava açma hakkını vermiş olmasının temel nedeninin, ilgili kurum veya kuruluşun kendi üyelerinin menfaatinin korunmasını sağlamak olduğunu, müvekkilinin, optisyenlik mesleğini icra etmekle yetkili kılınmış sadece optisyen ve gözlükçülerin üye olabildiği bir dernek olduğunu, Derneklerin, üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak maksadıyla ve dernek tüzüğünde yer alan amaç doğrultusunda, bu amaca aykırı olmamak kaydıyla faaliyette bulunabileceğini, üyelerinin hak ve çıkarları doğrultusunda yargı yoluna başvurabileceğini, davalı şirketin mevzuata aykırı reklam, pazarlama faaliyetlerinin, müvekkili Derneğin mevzuata uygun bir şekilde ticaretini yapan optisyen-gözlükçüleri maddi ve manevi anlamda zarara uğratmakla haksız rekabet hükümleri kapsamında ilgili pazar nezdinde rekabet edemez hale getirdiğini, müvekkilin dava ve taraf ehliyeti bakımından bir eksikliğinin bulunmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK'nın 54 ve devamı maddeleri uyarınca, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucund, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalının internet ortamında kontakt lens satışının haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir. TTK'nınn 56/1. maddesinde haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin; fiilin haksız olup olmadığının tespiti, haksız rekabetin men'i, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, kusur varsa zararın tazmini ve TBK'nın 58. maddesinde öngörülen şartların bulunması halinde manevi tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 3. fıkrasında ise ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsa ve tüzüklerinde üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer mesleki ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicinin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil topum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumların da birinci fıkrada düzenlenen haksız rekabetin tespiti, men'i ve haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabetin yanlış ve yanıltıcı beyanlarla yapılması halinde bunların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını için dava açabilecekleri kabul edilmiştir. Dosyaya getirtilen davacı Derneğin Tüzüğünde üyelerinin menaatlerini korumak amacıyla tespit, men, eski hâle iade ile ilgili dava açma konusunda verilmiş bir görev ve yetkiye rastlanılmamıştır. Bu bakımdan davacının eldeki bu davayı açma yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. TTK'nın 56. Maddesinin 3. fıkrası nazara alındığında, Tüzüğünde üyelerinin ekonomik menfaatlerini koruma konusunda yetkisi bulunmayan davacı derneğin hem manevi tazminat hem haksız rekabetin tespiti hem de müdahalenin meni davası açmakla ilgili aktif husumet ehliyetinin olmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın bu sebeple reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.04.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Full & Egal Universal Law Academy