İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/602 Esas 2023/678 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/602
Karar No: 2023/678
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/602
KARAR NO: 2023/678
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2021
NUMARASI: 2021/732 E. - 2021/730 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile ... Ltd. Şti.arasında 20.10.2017 tarihinde yetkili satıcılık sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile yetkili satıcı şirketin, ... tarafından dağıtımı yapılan ürünleri kendi nam ve hesabına bağımsız işletmeci sıfatıyla satışının yapılmasını üstlendiğini, böylece yetkili şirketin, müvekkili şirketin dağıtım ağına dâhil olduğunu, sözleşme kapsamında yetkili şirketin farklı tarihlerde açılan toplamda 11 farklı mağazada bayi sıfatıyla hizmet verdiğini, söz konusu mağazalardan beş tanesinde asıl kiracı konumunda müvekkili şirketin olduğunu, yetkili şirkete ekonomik olarak avantajlı bir durum yaratmak ve bayilik hizmetinin ifasını sağlamak adına farklı tarihlerde imzalanan alt kira sözleşmeleri ile mağazaların yetkili şirkete kiralandığını, beş mağazada yetkili şirket ile müvekkili şirket arasında bayilik ilişkisinin yanında alt kira ilişkisi de bulunduğunu, yetkili satıcılık sözleşmesinin 2. maddesinde yetkili şirket bakımından rekabet yasağı öngörüldüğünü, ancak yetkili şirketin, rekabet etmeme yükümlülüğüne rağmen ... Mah. ... Cad. No:... Çorlu-Tekirdağ adresinde işletmekte olduğu ... mağazasını, bu sektörde faaliyet gösteren rakip firmalardan “...” mağazasına dönüştürdüğünü, böylece sözleşmeyi ağır ve kötüniyetli bir şekilde kasten ihlal ettiğini, sözleşmenin ihlali üzerine yetkili şirkete Beyoğlu ... Noterliğinin 28.06.2019 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak şirketin aykırılığın giderilmesi yönünde hiçbir girişimde bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, bundan dolayı cezai şart alacağı doğduğunu, taraflar arasındaki alt kira sözleşmelerinin de usulüne uygun feshedildiğini ancak davalı şirketin taşınmazları tahliye etmeyerek haksız işgal ettiğini ileri sürerek, davalı şirket yönünden; sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespitine, sözleşmenin 16. maddesi uyarınca 1.658.672,32 TL cezai şartın 02/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, haksız işgali sebebiyle 32.763,00 TL haksız işgal tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, davalı ipotek borçluları olan davalı ...den ipotek limiti olan 1.250.000 TL'nın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, davalı ...den 3.750.000 TL bedelli ipotekli taşınmazların paraya çevrilmesi yoluyla tüm alacağın tahsiline ve ilamlı takip yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, ilk olarak 2019/672 Esas sayılı dosyası ile açılan bu davanın, davalılar ... ve ... yönünden 09.11.2021 tarihinde tefrikine karar verilerek eldeki dava dosyasına kaydının yapıldığı, 15.11.2021 tarihinde de dosya üzerinden istinafa konu kararın verildiği görülmektedir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davanın tefriki gerektiğini, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olan Çorlu Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğundan yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin ipotek borçlusu olduklarını, cezai şart ve haksız işgal tazminatından sorumlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Dava; davacının dava dışı ... Paz. Ltd. Şti'den varlığını iddia ettiği ceza-i şart ve haksız işgal tazminatı alacaklarının tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi istemine ilişkindir. Mahkememizin 2019/672 esas sayılı dosyasında, davalılar ... ve ...'e karşı açılan ipoteğin paraya çevrilmesi talepli davanın tefrikine karar verilmiş ve dava iş bu esasa kaydedilmiştir. Dosya kapsamına alınan ipotek resmi senetleri kapsamında; davalı ...'in maliki bulunduğu, Çorlu İli ... Mah. ... ada ... parselde kain ... Kat... nolu bağımsız bölümü üzerinde, davacı lehine, davacının ... Paz. Ltd. Şti ile veya bizzat davalı ile akdedilmiş/akdedilecek yetkili satıcılık sözleşmeleri başta olmak üzere her türden sözleşmeler ve/veya sözleşme harici hukuki sorumluluk doğuracak her hangi bir hukuki fiil ile her türlü ticari ilişki, tazminat, ceza-i şart, icra inkar tazminatı, yargılama gideri, geri ödeme sorumluluğu, kanundan doğan sorumluluk, kefalet sorumluluğu ve cari, hesap hükümleri nedeniyle doğan alacakların, yine üçüncü kişilerin ... Elektrik şirketi veya davalıdan olan alacaklarının davacı tarafından temlik alınması halinde bu alacakların teminatını teşkil etmek üzere 2.750.000,00-TL limitli ipotek hakkı tesis edildiği; yine davalı ...'in maliki bulunduğu, Çorlu İli ...(...) Mah. ... ada ... parselde kain ... Kat... nolu bağımsız bölümü üzerinde, davacı lehine, davacının ... Paz. Ltd. Şti ile veya bizzat davalı ile akdedilmiş/akdedilecek yetkili satıcılık sözleşmeleri başta olmak üzere her türden sözleşmeler ve/veya sözleşme harici hukuki sorumluluk doğuracak her hangi bir hukuki fiil ile her türlü ticari ilişki, tazminat, ceza-i şart, icra inkar tazminatı, yargılama gideri, geri ödeme sorumluluğu, kanundan doğan sorumluluk, kefalet sorumluluğu ve cari, hesap hükümleri nedeniyle doğan alacakların, yine üçüncü kişilerin ... şirketi veya davalıdan olan alacaklarının davacı tarafından temlik alınması halinde bu alacakların teminatını teşkil etmek üzere 2.400.000,00-TL limitli ipotek hakkı tesis edildiği anlaşılmıştır. Davacı işbu dosyanın tefrik edildiği davada; ... Paz. Ltd. Şti ile birlikte ipotek borçlusu sıfatıyla ... ve ...'e karşı da dava açmış, davacı ile davalı ... şirketi arasındaki 20/10/2017 tarihli bayilik sözleşmesinin ve alt kira sözleşmelerinin haklı nedenle feshedildiği iddialarına dayalı olarak ceza-i şart ve haksız işgal tazminatı alacağının ... Şikreti'nden tahsil edilmesini talep etmiştir. Ayrıca bu alacaklarının teminatı olan ve az yukarıda bahsedilen ipoteklerin paraya çevrilmesini dava yolu ile talep etmiş ve ipotek borçlularına karşı dava açmıştır. Taşınmaz rehninin bir türü olan ipotek hakkının amacı, borcun vadesinde ödenmemesi yüzünden rehinle teminat altına alınan alacağın tahsil edilememesi halinde rehinli alacaklının teminat konusu taşınmazı paraya çevirterek, elde edilen meblağdan alacağını tahsil etmesini sağlamaktır. Ancak rehinli alacaklıya doğrudan taşınmazı paraya çevirme yetkisi tanınmamıştır. İpotek alacaklısı, taşınmazın paraya çevrilmesi hakkını İİK'nun 145 ila 153 maddeleri arasında düzenlenen rehnin(ilamlı veya ilmasız) paraya çevrilmesi yoluyla takip hükümlerine uyarak kullanabilir(bkz. Oğuzman/M. Kemal, Eşya Hukuku, 9. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2002,s. 700 vd) . İİK'nun 150/h fıkrası uyarınca alacağın veya rehin hakkının veya her ikisinin ilamla veya ilam mahiyetinde belge ile tespit edilmiş olması halinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ilamlı takip yapılabilir. Burada gözden kaçırılmaması gereken husus, alacağın ve/veya ipotek hakkının varlığının uyuşmazlık konusu olduğu durumlarda, alacağın ve/veya geçerli bir ipoteğin varlığının mahkemece tespit edilmiş olmasıdır. Yoksa mahkemenin, varlığı uyuşmazlık konusu olmayan ipoteğin paraya çevrilmesine karar verme yetki ve görevi bulunmamaktadır. Mahkeme sadece varlığı ve geçerliliği uyuşmazlık konusu olmayan ipoteğin temin ettiği alacağın doğup doğmadığına ve muaccel olup olmadığına ilişkin hüküm tesis eder. Başka ifade ile ipotek alacaklısının, varlığı ve geçerliliği uyuşmazlık konusu olmayan ipotekli taşınmazların paraya çevrilmesini doğrudan mahkemeden talep etmesine yasal olanak bulunmadığı gibi, böylesi bir talebin ileri sürülmesinde hukuki yararı da mevcut değildir. Yine İİK'nun 149 maddesi uyarınca alacak üçüncü kişiye ait taşınmaz üzerinde kurulan ipotek ile temin edilmişse ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılırken borçlu ve ipotek borçluları aleyhine birlikte takip başlatılmak durumundadır. Burada ipotekli takip için zorunlu takip arkadaşlığı söz konusudur. Davacı tarafça iş bu davanın tefrik edildiği 2019/672 esas sayılı dosyada İİK 149 hükmüne dayalı olarak zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan bahisle hem asıl borçlu olduğu iddia edilen şirket hem de ipotek borçluları yönünden birlikte dava ikame edilmiş ise de; elde bir ipotek takibi değil bir dava mevcuttur. Somut olayda davacı lehine tesis edilen ipoteklerin varlığı uyuşmazlık konusu da değildir. Uyuşmazlık, ipoteklerin temin ettiği ceza-i şart ve haksız işgal teminatı alacaklarının varlığı ve miktarına ilişkindir ve bu uyuşmazlık iş bu davanın tefrik edildiği dosya davalı şirket ile davacı arasındaki yetkili satıcılık ve alt kira sözleşmeleri çerçevesinde çözümlenecektir. Bu uyuşmazlık bakımından da ipotek borçlusu olan davalıların zorunlu dava arkadaşlığından bahsedilemez. Somut olayda; ipoteğin varlığı uyuşmazlık konusu olmadığı için, davacının yetkili satıcılık sözleşmesi ile alt kira sözleşmelerinden doğduğunu iddia ettiği alacağının tahsili için mahkemeden ipoteğin paraya çevrilmesine karar verilmesini talep etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira davacının, varlığı ve geçerliliği uyuşmazlık konusu olmayan ipoteğe dayalı olarak davalılar aleyhine İİK 145 ve devamı maddeleri kapsamında ilamsız ipotek takibi yapma, yahut İİK'nun 150/h maddesine dayalı olarak, ipoteğin temin ettiği ve doğduğu iddia olunan alacağın borçlusu ... Şirketi aleyhine alacağı mahkeme ilamına dayalı olarak ilamlı ipotek takibi yapma imkanı mevcuttur. İzah edilen tüm bu gerekçeler ile davacının, davalılara karşı açtığı, ipoteğin paraya çevrilemesine karar verilmesi talepli davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. " gerekçesiyle davanın HMK'nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece her ne kadar İİK.'nın 150/h maddesi gereğince 2019/672 Esas sayılı dosyasındaki davalılardan ... hakkında karar alınması yeterli olduğu gerekçesiyle davalılar yönünden davanın tefrik edilerek dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ise de ipotek verenler borçtan şahsen mesul olmadıkları için İİK'nın 150/h maddesinin olayda uygulanamayacağını, TMK'nın 887.maddesinin emredici nitelikteki olduğunu, hükümde, ödeme isteminin icra takibi ile sınırlandırılmadığını, tam aksine hangi aşamada olursa olsun ödeme isteğinin borçlu ile birlikte borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotek verenlere yapılmasını zorunlu olduğunu, Yargıtay HGK'nın 2005/19-220 Esas, 2005/288 Karar sayılı kararına göre ipotekli taşınmazın maliki şahsen sorumlu değil ise ipotek borçlusuna ödeme istemi yapılmaksızın doğrudan doğruya ipotekli taşınmaz malikinden borcun ödenmesinin istenemeyeceğini, borçlu ile ipotek verenler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, çünkü açılmış bir takip olmadığı gerekçesinin de yerinde olmadığını, asıl borçlu ile borçtan şahsen mesul olmayan ipotek veren arasında hem takip ve hem de dava arkadaşlığı zorunlu olduğunu, önceden ilamsız icra takibi açılmamış olmasının zorunlu dava arkadaşlığını ortadan kaldırmasının mümkün olmadığını, ancak icra takibi açılmış olması ve ipotek verenlerin icra takibine itiraz etmemeleri halinde ipotek verenler hakkında dava açılamayacağını, ortada ipotek verenler hakkında kesinleşmiş bir icra takibi olmadığına göre dava açılmasını engelleyen usul veya maddi hukuka dair hiçbir yasa hükmü olmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/2993 Esas, 2019/5315 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğunu, TMK'nın 873/3.maddesi gereğince de davalılar hakkında ilamlı icra takibi açabilmek için davada husumet yöneltilmesi gerektiğini, anlan yasa hükmü gereğince aynı alacak için birden çok taşınmazın rehnedilmiş olması halinde, rehnin paraya çevrilmesi istemini taşınmazların tamamı hakkında yapılacağını, bununla birlikte, icra dairesi onlardan ancak gerektiği kadarını paraya çevireceğini, asıl borçlu davalılar tarafından verilen başka ipotekler de olduğunu, borçtan sorumlu olmayan davalılara ait bu taşınmazların paraya çevrilmesini istemenin alacaklı için zorunlu olduğunu, davalılara husumet yöneltilmeden maliki oldukları ipotekli taşınmazların satılmasını istemenin mümkün olmadığını, İİK ve Yargıtay Kararlarına göre müvekkil şirketin ilam olmadan borçlular hakkında doğrudan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi açamayacağını, İİK'nın 149. maddesine göre ilamlı icra takibi için ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmesi ve alacağın muaccel olmasının şart olduğunu, davalılar tarafından verilen ipoteklerin, limit ipoteği olarak tesis edilmiş olduğunu, kayıtsız şartsız borç ikrarı olmadığını, Yargıtay Kararlarına göre müvekkil şirketin İİK'nın 150/ı maddesindeki düzenlemeden yararlanmasının da olanaklı olmadığını, doğrudan ilamlı icra takibi açma hakkının, 150/ı maddesindeki şartlar varsa sadece banka ve kredi veren kuruluşlar için mevcut olup diğer alacaklılara böyle bir hak tanınmadığını, bu nedenle de davalılar hakkında birlikte dava açıldığını, icra takibinden önce dava açmakta ayrıca hukuki yarar olduğunu, davalıların belki icra takibine itiraz etmeyecekleri ve böylece dava açılmasına gerek kalmayacağını, dosyadaki beyanlara, açılan karşı davaya ve hatta davadan önce keşide edilen ihtarnamelere bakıldığında söylenmesinin mümkün olmadığını, dava açılmadan önceki beyanlarına göre icra takibine itiraz edecekleri tartışmasız olan davalılara icra takibi açıp itiraz etmesinden sonra dava açılmasının yargılamayı geciktirmekten başka bir amaca hizmet etmeyeceğini, kaldı ki asıl borçlu hakkında zaten alacak davası açılabileceği, tüm davalılar yönünden itirazlarının birlikte değerlendirileceği davanın açılmasında tüm tarafların hukuki yararı olduğunu, alacağının varlığını kanıtlamak için dava yerine icra takibinin açılması gerekir gerekçesinin, adil yargılanma ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, yetkili satıcılık sözleşmesinin haklı nedenle feshinin tespiti, cezai şart ve haksız işgal tazminatının tahsili ile davalı ipotek borçlusu ...’den ipotek limiti olan 1.250.000 TL'nın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, davalı ...’den 3.750.000 TL bedelli ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla tüm alacağın tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava ilk açıldığında, mahkemenin 2019/672 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiş olup, davalılar ... ve ... ile birlikte davalı ... Ltd. Şti.'ne yöneltilerek, davalı şirket yönünden; sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespitine, sözleşmenin 16. maddesi uyarınca 1.658.672,32 TL cezai şartın 02/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, haksız işgali sebebiyle 32.763,00 TL haksız işgal tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, ipotek borçluları olan davalılar ...den ipotek limiti olan 1.250.000 TL'nin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, davalı ...den 3.750.000 TL bedelli ipotekli taşınmazların paraya çevrilmesi yoluyla tüm alacağın tahsiline ve ilamlı takip yapılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece verilen 09.11.2021 tarihli ara karar ile davalılar ... ve ... yönünden davanın tefrikine karar verilmiş ve eldeki dava dosyasına kaydı yapılmış, istinaf konusu karar ile de davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacı ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasında 10.10.2017 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesi bulunduğu, davacının sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek feshin haklı olduğunun tespiti ile cezai şart ve haksız işgal tazminatı talep ettiği, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle alacağın tahsiline karar verilmesini istediği; ipotek belgelerine göre, davalı ...'in maliki bulunduğu Çorlu İli ... Mahallesi, ... ada, ... parselde kain ... kat... nolu bağımsız bölümü üzerinde, 16.05.2018 davacı lehine, davacının ... Paz. Ltd. Şti.ile veya bizzat davalı ile akdedilmiş/akdedilecek yetkili satıcılık sözleşmeleri başta olmak üzere her türden sözleşmeler ve/veya sözleşme harici hukuki sorumluluk doğuracak her hangi bir hukuki fiil ile her türlü ticari ilişki, tazminat, ceza-i şart, icra inkar tazminatı, yargılama gideri, geri ödeme sorumluluğu, kanundan doğan sorumluluk, kefalet sorumluluğu ve cari, hesap hükümleri nedeniyle doğan alacakların, yine üçüncü kişilerin ... şirketi veya davalıdan olan alacaklarının davacı tarafından temlik alınması halinde bu alacakların teminatını teşkil etmek üzere 2.750.000,00-TL limitli ipotek hakkı tesis edildiği; yine davalı ...in maliki bulunduğu, Çorlu İli, ...(...) Mahallesi, ... ada, ... parselde kain ... kat;... nolu bağımsız bölüm üzerinde, 23.06.2017 tarihinde davacı lehine, davacının ... Paz. Ltd. Şti ile veya bizzat davalı ile akdedilmiş/akdedilecek yetkili satıcılık sözleşmeleri başta olmak üzere her türden sözleşmeler ve/veya sözleşme harici hukuki sorumluluk doğuracak her hangi bir hukuki fiil ile her türlü ticari ilişki, tazminat, ceza-i şart, icra inkar tazminatı, yargılama gideri, geri ödeme sorumluluğu, kanundan doğan sorumluluk, kefalet sorumluluğu ve cari, hesap hükümleri nedeniyle doğan alacakların, yine üçüncü kişilerin ... şirketi veya davalıdan olan alacaklarının davacı tarafından temlik alınması halinde bu alacakların teminatını teşkil etmek üzere 2.400.000,00-TL limitli ipotek hakkı tesis edildiği anlaşılmaktadır. İpotek, TMK'nın 881. maddesi uyarınca halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bir alacağı güvence altına almak için tesis edilir. Taşınmaz rehininin bir türü olan ipotek hakkının amacı, borcun vadesinde ödenmemesi üzerine ipotek konusu taşınmazın paraya çevrilmesi ile alacağın tahsilini sağlamaktadır. İpoteğe konu taşınmazın borçlunun mülkiyetinde olması şart değildir. Diğer bir deyişle, ipotek tesis edilen taşınmaz borçlunun olabileceği gibi üçüncü bir kişi de borç için taşınmazı üzerinde ipotek tesis edebilir. Bu durumda aksi kararlaştırılmamışsa üçüncü kişi borçtan kişisel olarak sorumlu olmayıp taşınmaz ile sorumludur. İpotek tescil ile doğar ve ipoteğin temin ettiği alacağın varlığına ilişkin delil teşkil etmez. İpotekte alacağın varlığı tescil ve ipotek belgesi dışında kalan delillerle ispat edilmelidir. Zira ipotek belgesinin görevi alacaklı lehine bir ipoteğin tescil edilmiş olduğuna delil teşkil etmektir. Alacağın varlığı tescil veya ipotek belgesi dışında kalan delillerle ispat edilmelidir. İpotek doğmuş bir borç için konulmuş ve ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı içeriyorsa ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapılabilir. Buna karşılık ipotek kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını içermiyorsa o zaman başvurulacak yol ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takiptir. İpotek hakkının kullanılması hususunda icra takibi yapılmasının yanında dava yoluyla bu hakkın kullanılmasına engel bir yasa hükmü ise bulunmamaktadır. Bu bilgilere göre somut olayın değerlendirilmesinde; borçtan şahsen sorumlu olmayıp asıl davadaki davalı şirketin doğmuş ve doğacak borçları için taşınmazlarını ipotek veren davalılar yönünden ipotek hakkının dava yoluyla kullanılmasına engel bir durum bulunmadığı gibi davanın tefrik edildiği asıl dava dosyasındaki davalı-borçlu şirkete yönelik tespit, cezai şart ve haksız işgal tazminatının tahsili taleplerinin eldeki davadaki davalılara yönelik ipoteğin paraya çevrilmesi talebi ile birlikte görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi hususunda da davacının hukuki yararı bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi işbu davadaki davalılara yönelik taleplere ilişkin olarak tefrik kararı verilip ayrı bir esas kaydı yapılarak davanın görülmesi de hatalı olmuştur. Bu durumda mahkemece, tefrik edilen eldeki dava dosyası yönünden birleştirme kararı verilerek yargılamaya devam olunması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu sebeplerle, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK'nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK'nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.13.04.2023
KANUN YOLU: HMK'nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.

Full & Egal Universal Law Academy