İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1435 Esas 2023/553 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1435
Karar No: 2023/553
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1435
KARAR NO: 2023/553
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08.03.2022
NUMARASI: 2022/99 Esas - 2022/171 Karar
DAVA: Şirket Yönetim Kurulu Kararının İptali
Taraflar arasındaki yönetim kurulu kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; sermaye artırımına dayanak teşkil eden 13.12.2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararı'nın iptali için tarafınca İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2021/772 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını, bu dava devam ederken Sermaye Piyasası Kurulunun 03.02.2022 tarihli onayı ile Sermaye Artırım Kararı verildiğini, bu sebeple hak kaybı olmaması için bu kerre, TTK hükümleri gereğince tescil ve ilandan itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde bu davayı açtıklarını, ... A.Ş.'nin borsada işlem gören hisselerinden 250.000 adedine sahip bir hissedar olduğunu, kendisi gibi küçüklü - büyüklü hisselere sahip binlerce hissedar olduğunu, davalı şirketin, gerçekte sermaye arttırımını gerektirecek bir sebep ve ihtiyaç olmamasına rağmen, dürüstlük kuralına aykırı olarak sermaye artırıma ilişkin aldığı karar neticesiyle kendisinin ve diğer azınlık pay sahiplerini zarara uğradığını, şirketin buradaki tek amacının, bu tarz bir kararla hisseyi baskılayarak, zaten bedelliye katılacak gücü kalmamış küçük yatırımcının elindeki hisselerini kat be kat zararına elinden çıkarmasını sağlamak ve böylece şirketteki hissesini, diğer paydaşların zararına olacak şekilde arttırmak olduğunu, zira davalı şirketin 2020 yılında 18 milyon zarar açıklamasına rağmen %400 bedelli sermaye arttırımı yapıldığını, 2021 yılında ise 256 milyon kar açıklamasına ve önceki dönem sermaye arttırımından gelen kasada 400 milyon olmasına rağmen %125 sermaye arttırımı yapmaya çalışıldığını, somut olayda artırım kararı konusu ve amacı itibariyle dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, zira bu durumda çoğunluk pay sahiplerinin sermaye arttırımı hakları azınlık pay sahiplerinin zararına olacak şekilde hakkın kötüye kullanılması şeklinde ortaya çıkmakta olduğunu, ortaklığın mali durumu gerektirmediği halde veya gerektiğinden fazla arttırım yapılarak azınlık pay sahiplerinin ortaklıktaki sermaye ve pay oranlarının küçültülmesi/azaltılmasının amaçlandığını, sermaye arttırımında vergisiz kullanılabilecek iç kaynaklar var iken, bedelli yeni pay alma haklarını kullanamayacakları bilinen azınlık pay sahiplerinin ödemesiz pay alma oranlarını düşürmek amacıyla yapıldığının kuşkusuz olduğunu, sırf dış kaynaklardan sermaye arttırımı yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının çoğunluk pay sahiplerinin sermaye arttırımı haklarını kötüye kullandıklarını ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarının göstermekte olduğunu, davalı şirketin kasasında para varken (256 milyon kar ve önceki dönemden gelen 400 milyon) yeni bir sermaye arttırımına ihtiyaç duyulmaması gerektiğinin açık olduğunu, buna rağmen 2020 yılı sermaye arttırımından gelen paranın yatırımcılara harcanmaksızın, kendisinin ve diğer azınlık hisselerinin baskı ile düşürülerek, hissedarların yeniden para vermek veya zararlı bir şekilde satmak zorunda bırakılmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmekte olduğunu, bu kapsamda sermaye arttırımı kararının yasaya aykırılık oluşturmakta ve iptalinin gerektiğini, ayrıca davalı şirketin sermaye arttırımı için SPK'ya yapmış olduğu başvuruda yanlış rakamlar ile izahname sunumunun yapıldığını, yönetim kurulu kararında %125 arttırım öngörülürken, başvurusunda %400 gibi arttırımdan bahsederek çelişki yarattığını, yalnızca bu durumun bile kararın iptal edilmesini gerektirdiğini beyanla öncelikle işin ivediliği ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun sermaye artırımı ile ilgili karar vermesinden önce, Yönetim Kurulu Kararının yürütülmesinin geri bırakılması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bu Kararın Uygulanması için Sermaye Piyasası Kurulu'na yazı yazılmasını, Sermaye Piyasası Kurulu'na yazı yazılarak Sermaye Artırım Kararı'nın Feshi için dava açıldığı hususunun şerh verilmesine, 03.02.2022 tarihinde onaylanan Sermaye artırımının feshine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Somut olayda, davacı eldeki işbu dava ile davalı şirket tarafından 13/12/2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile alınan ve 03/02/2022 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylanarak tescil ve ilan edilen sermaye arttırımının feshine karar verilmesini talep etmiştir. Bununla birlikte davacı, yine dava dilekçesinde 03/02/2022 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylanan Sermaye Arttırımına ilişkin Yönetim Kurulu Kararının iptali için İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını belirtmiştir. Bunun üzerine Mahkememizce UYAP üzerinden celbedilen İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 Esas sayılı dosyası ile işbu dava dosyası birlikte incelendiğinde, her iki davanın tarafların aynı olduğu, her iki davada da dava dilekçesinin ''Konu'' ve ''Netice-i Talepleri'' kısımları hariç birebir aynı olduğu, İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 Esas sayılı dosyasında davanın konusunun ''Davalı şirketin Sermaye Arttırımına ilişkin 13/12/2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararlarının İptali'', netice-i talebin ise, 13/12/2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararının İptali olduğu, eldeki işbu davada ise davanın konusunun ''03/02/2022 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu Tarafından Onaylanarak Tescil ve İlan edilen davalı şirketin Sermaye Arttırımının Feshi'', netice-i talebin ise 03/02/2022 tarihinde onaylanan Sermaye Arttırımının Feshi olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla eldeki işbu davanın konusunu ve netice-i talebini oluşturan 03/02/2022 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylanarak tescil ve ilan edilen ancak feshi istenen Sermaye arttırımının dayanağı davalı şirketin 13/12/2021 tarihli yönetim kurulu kararıdır. Davacı taraf İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 Esas sayılı dosyası ile işbu davadaki dilekçelerinde ''Davanın konusunu'' ve ''netice-i talebini'' farklı olarak göstermişse de Mahkememizce esas itibariyle davaların konularının aynı olduğu kanaatine varılmış, bununla birlikte davanın taraflarının da aynı olması ve daha önceden açılmış -İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 Esas sayılı dosyası- ve halen görülmekte olması nedenleriyle derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Zira davacı taraf, eldeki davada da husumeti SPK'ya değil, davalı şirkete yöneltmiştir. Bununla birlikte bir an için derdestlik durumunun oluşmadığı kanaatine varılsa dahi, burada HMK'nın 114.maddesinde düzenlenen bir diğer dava şartı olan hukuki yarar konusuna da kısaca değinmek gerekir. Zira yukarıda da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, davacı eldeki dava ile 03/02/2022 tarihinde onaylanan Sermaye Arttırımının Feshini talep etmiştir. Davacı tarafından 03/02/2022 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylanarak tescil ve ilan edilen ancak feshi istenen Sermaye arttırımının dayanağı ise davalı şirketin 13/12/2021 tarihli Sermaye arttırım kararının da alındığı yönetim kurulu kararıdır. Yine davacı, dava dilekçesinde 03/02/2022 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylanan Sermaye Arttırımına ilişkin Yönetim Kurulu Kararlarının iptali için İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını belirtmiştir. Binaenaleyh İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 Esas sayılı dosyasında davalı şirketin 13/12/2021 tarihli Sermaye arttırım kararının da alındığı yönetim kurulu kararının iptal edilmesi durumunda ortada eldeki davada Sermaye Piyasası Kurulu tarafından tescil ve ilan ederek onaylanan ancak feshi istenen Yönetim Kurulu da kalmayacaktır. Derdestlik dava şartı olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen nazara alınır. İzah edilen gerekçeler nedeniyle davacının 03/02/2022 tarihinde onaylanan sermaye arttırımın feshine ilişkin talebi bakımından davanın HMK'nın 114/1-(ı) ve 115/2 fıkraları uyarınca derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğu..." gerekçesiyle, davanın 6100 sayılı HMK'nın 114/1-(ı) ve 115/2 fıkraları uyarınca derdestlik nedeniyle dava şartı noksanlığından usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Somut olayda artırım kararı konusu ve amacı itibariyle dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, zira bu durumda çoğunluk pay sahiplerinin sermaye arttırımı hakları azınlık pay sahiplerinin zararına olacak şekilde hakkın kötüye kullanılması şeklinde ortaya çıktığını, ortaklığın mali durumu gerektirmediği halde veya gerektiğinden fazla arttırım yapılarak azınlık pay sahiplerinin ortaklıktaki sermaye ve pay oranlarının küçültülmesi/azaltılması amaçlandığını, sermaye arttırımında vergisiz kullanılabilecek iç kaynaklar var iken, bedelli yeni pay alma haklarını kullanamayacakları bilinen azınlık pay sahiplerinin ödemesiz pay alma oranlarını düşürmek amacıyla yapıldığının kuşkusuz olduğunu, sırf dış kaynaklardan sermaye artırımı yapılmasına ilişkin yönetim kurulu karası çoğunluk pay sahiplerinin sermaye arttırımı haklarını kötüye kullandıklarını ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını gösterdiğini, buna rağmen 03.02.2022 tarihinde sermaye artırımı kararının onaylandığını, Burada yapılması gereken işin huzurdaki dosyanın İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/772 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesi olacağını, çünkü iki davada ki taleplerin farklı olmakla birlikte doğuracakları sonuçlar itibariyle de farklı olduğunu, bu sebeple davanın usulden reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 13.12.2021 tarihli sermaye arttırımına ilişkin yönetim kurulu kararını 03/02/2022 tarihinde onaylanan SPK'nın iş bu sermaye arttırımı kararının onayının feshinin istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince davanın derdestlik ve hukuki yarar dava şartı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafından, davalı şirketin yönetim kurulunun 13.12.2021 tarihli yönetim kurulu kararı ile sermaye arttırımı kararı alındığını, iş bu yönetim kurulu kararının iptali için İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/772 E sayılı dosyasında dava açtığını, iş bu dava derdest iken, SPK tarafından 03.02.2022 tarihinde sermaye arttırım kararının onaylandığını, SPK nın sermaye arttırım kararının onayının feshine karar verilmesi talep edilmiştir. Davanın, davalı şirket yönetim kurulunun 13.12.2021 tarihli sermaye arttırım kararını onaylayan SPK 'nın 03.02.2022 tarihli onay kararına yönelik olarak açıldığı, davada SPK nın 03.12.2022 tarihli sermaye arttırım kararının kaldırılması talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Oysa davada SPK hasım olarak gösterilmemiş, yönetim kurulu kararına konu şirket hasım gösterilerek açılmıştır. Kaldı ki ilk derce mahkemesi karar gerekçesinde işaret edildiği üzere, SPK'nın 03.02.2022 tarihli sermaye arttırımına onayı, davalı şirketin yönetim kurulunun aldığı 13.12.2021 tarihli yönetim kurulu kararına dayalıdır. Bu kararın iptali istemiyle davacı tarafından davalı şirket hasım gösterilerek İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/772 E sayılı davasının açıldığı ve derdest olduğu ihtilafsızdır. Eldeki davada da davacı SPK'nın 03.02.2022 tarihli kararı ile onaylanan aynı yönetim kurulu kararının feshini istemiştir. Davanın konusu, tarafı ve sebebi aynıdır. İlk derece mahkemesi kararı isabetli olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklama ışığında ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.03.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Full & Egal Universal Law Academy