İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/989 Esas 2023/584 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/989
Karar No: 2023/584
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/989
KARAR NO: 2023/584
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02.02.2021
NUMARASI: 2020/144 E. - 2021/109 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Kuzuluk markasının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 5(1) C maddesi gereğince değişen mevzuat gereği bölge isimlerinin kullanılma yasağı nedeniyle davalı şirkete ait Sakarya İli, Akyazı İlçesi, ... Mahallesinde bulunan 16.01.2013 tarihli ... ruhsat numaralı doğal minarelli su İşletme ruhsatının firma isminin değiştirilmesine ve bu maksatla başka bir firma olan davacıya devrinin zorunlu hale geldiğini, bu sebeple TTK 371. maddesinin amir hükümleri gereğince davalı şirketin 06.03.2019 tarihli yönetim kurulunun aldığı kararla doğal minarelli su İşletme ruhsatının müvekkili şirkete devir edildiğini , müvekkili şirketin fabrikayı çalışır hale getirmek ve tekrar üretime başlatmak maksadıyla bütün imkan ve kabiliyetini ortaya koyarak önce davalı şirketin piyasa borçlarını ödediğini sonra Orman İl Bölge Müdürlüğüne ödenmemiş 1.000.000,00 TL’ye yakın kira borçlarını kapattığını ,Sakarya Valiliği nezdinde yaptığı devir müracaatın da 13.03.2019 tarihinde devir işleminin onaylanması ile sonuçlandığını ,yıllardır sadece tüketerek yaşayan ve diğer şirketlerin yönetimini oy çokluğu entrikaları ile devir alıp şirketlerin içerisini boşaltmaktan başka bir şey yapmayan şu an ki davalı şirket yönetiminin , şirketlerin hepsinin kurucusu ve ayakta kalmasının iskeleti olan ...’nın bu çabalarını baltalamak için Sakarya Valiliğine 01.10.2019 tarihinde müracaat ederek verilen devir onayının iptalini istediğini, Sakarya Valiliği’nin 09.01.2019 tarihli cevabı yazı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/5130 Esas sayılı dosyası için vermiş olduğu ilamında yönetim kurulunun üç yıllık süresi dolsa dahi yeni kurul seçilene kadar görevlerine devam edeceği denilerek ve devamla 5686 sayılı kanunun 14. maddesi atfedilerek arama ve işletme ruhsatlarının hukuki bir sakınca olmadığının belirlenmesi durumunda 5. maddede belirtilen şartlara haiz gerçek veya tüzel kişilere devredebilir denilerek talebin reddedildiğini , Sakarya İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesinin red kararı verdiğini , davalı şirket ortaklarından ...’nın babasının ölümünden sonra işlerden uzaklaşıp ,borçlandığını , borçların bir kısmının affedilmesi ve bir kısmının yapılandırılması için amcası müvekkili ...’ya başvurduğunu ,müvekkilinin şirketlere olan borçları ortadan kaldıramayacağı cevabı karşısında İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesine tespit davası açtığını ,02.01.2020 tarihinde açılan davanın 15 Nisan 2020 tarihine duruşma günü verilmişken davanın erkene alınarak 04.03.2020 tarihinde ilk duruşma yapılarak kararın onaylandığını , 10.03.2020 tarihinde gerekçeli kararın yazıldığını ,30.03.2020 tarihinde kesinleştirildiğini ,mahkemenin 2020/9 Esas sayılı dosyasında şirket eski yönetim kurulunun 06.03.2019 tarihinde almış olduğu işletme ruhsatının devri kararının butlan olduğunun tespiti davasında , bu dava nedeniyle hakları ihlal edilecek müvekkili şirketin taraf gösterilmeden davaya dahil edilmeden hukuka aykırı bir şekilde davanın sonuçlandırıldığını ,bu kararın hukuken yok hükmünde olduğunu iddia ederek, davalı şirketin 06.03.2019 tarihli yönetim kurulunca alınan 9,78 hektar ruhsat alanına sahip Adapazarı ... paftasında yer alan Doğal Mineralli su işletme ruhsatının davacı şirkete devrine ilişkin taraflar arasındaki 01.02.2019 devir sözleşmesinin geçerli olduğunun tespitine, yönetim kurulu kararının hukuken geçerliliğinin tespitine ,İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/9 Esas, 2020/178 Karar sayılı ilamının hukuka aykırı bir şekilde oluşturulup kesinleştirildiğini iddia ederek telafisi imkansız zararların önlenmesi için iş bu davanın sonuçlandırılmasına kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;dava açmadan önce arabuluculuk kurumuna başvurulması gerektiğini öncelikle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddedilmesi gerektiğini, davacının aktif dava ehliyetinin olmadığını ,dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında hukuken geçerli olduğunun tespitini talep ettiği 06.03.2019 tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti yönünde İstanbul Anadolu 12 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/9 Esas, 2020/178 Karar sayılı dosyasında dava açıldığını yargılama sonunda yönetim kurulu kararının TTK m.391 gereğince batıl olduğunun tespitine karar verildiğini ,kararın kesinleştiğini, HMK 303 madde çerçevesinde verilmiş şeklen ve madden kesin bir hükmün mevcut olduğunu ,davacı tarafın , maddi gerçeklikten uzak ,beyan ve iddialarını kabul etmediklerini,müvekkili şirketin 1949 yılında kurulmuş köklü bir şirket olduğunu, mevzuat değişikliğinden çok uzun zaman öncesinde tescil edildiğini ,bu nedenle mevzuat uyarınca bölge isimlerinin kullanılması yasağının istisnasını oluşturduğunu ,davacı iddialarını kabul etmediklerini, şirketin 25.02.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı ile seçilen yönetim kurulu üyelerin 3 yıllık görev sürelerinin 25.02.2019 tarihinde sona erdiğini ,06.03.2019 tarihli yönetim kurulu kararı İle devir esnasında yönetim kurulunun görev süresinin sona erdiğini, müvekkili şirketin eski yöneticilerinin aldıkları karar ile kendilerinin hissedarı ve yöneticisi oldukları davacı şirkete söz konusu ruhsat devir işlemini gerçekleştirdiklerini , yapılan işlemin kötüniyetli bir işlem olduğunu, mahkeme tarafından 06.03.2019 tarihli yönetim kurulu kararının TTK m.391 uyarınca batıl olduğuna karar verdiğini bu kararın kesinleştiğini , davacı tarafın ilamın yok hükmünde olduğunu iddia ettiğini ,herhangi bir hukuki dayanağının olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Mahkememizce yapılan yargılamada İstanbul Anadolu 12. ATM'nin 2020/9 Esas sayılı dosyası ile Sakarya 1. İdare mahkemesinin 2019/983 esas sayılı dosyasının celbedildiği görülmüş ve dosyalar incelenmiştir. Yapılan incelemede Anadolu 12. ATM nin dosyasında dava dışı şahıs tarafından davalı şirket aleyhine davamız konusu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti talebi ile dava açıldığı ve cevap dilekçesi ile davanın kabul edildiği nedeni ile kararın kesinleştiği ve ilgili yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespit edildiği tespit edilmiştir. Eldeki davada davacı tarafından ticari işletmenin devrine dair sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti talep edilmiştir. Zira Anadolu 12. ATM nin kararı ile yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilse de verilen bu hüküm kanunen mahkememiz davacısı aleyhine bir hüküm doğurmayacaktır. Başka bir deyiş ile geçerli bir yönetim kurulu kararına binaen işletmeyi devralan davacının eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır zira devre konu ticari işletmenin kullanımı davalı tarafından engellenmemektedir. İzah olunan gerekçeler ile davacının davasının açılmasında hukuki yarar bulunmadığı tespit edilmekle..." gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; iddialar tekrar edilerek davacıların hukuki faydası ve sorumluluğu çerçevesinde taraf olmadıkları ve savunma haklarını kullanmadıkları tamamı hukuka aykırı bir şekilde dizayn edilen yok hükmünde ve geçersiz olduğundan kesin hükümden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının hukuka aykırı olarak verildiğini, savunma hakkı ortadan kaldırılarak gereği gibi incelenmeyen ve esasa girilmeyen dava sebebi ile müvekkili şirketin hak ve menfaatlerinin ciddi şekilde zedelenmesine yol açacağını, mahkemenin esasa girilmeden red kararının kaldırılması gerektiğini veya talepleri doğrultusunda düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 01.02.2019 tarihli "Marka , Demirbaş Devir ve Satış Sözleşmesi" nin geçerli olduğunun ve davalı şirketin 06.03.2019 tarihli devre ilişkin yönetim kurulu kararının hukuken geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, taraf şirketler arasında, alıcı davacı şirket, satıcının davalı şirket, konusu, mülkiyeti davalı şirkete ait olupta satma kararı ve alıcı firmanın da satın almaya ilişkin karar aldığı , bilançoda stoklar başlığı altındaki ilk madde ve malzemelerin ,mamüllerin ,ticari malların ve diğer stokların , bilançoda duran varlıklar başlığı altındaki tesis makine ve cihazları ayrıca KUZULUK ‘un Türk Patent ve Marka kurumlarından aldığı ürün markalarının , maden suyu üretimi ve satışı ile ilgili resmî kurumlardan aldığı ruhsat ve izinlerden oluşan maddi varlıklar ve gayri maddi hak ve varlıklardan ibaret olduğu, 01.02.2019 ti” Marka, Demirbaş Devir ve Satış Sözleşmesi “ imzalandığı ,davalı şirketin 06.03.2019 tarihli 2019/03 karar nolu , yönetim kurulu başkanı ... ve yönetim kurulu başkan yardımcısı ...’nın katılımı ile sahibi oldukları Sakarya İli ,Akyazı İlçesi , ... Beldesinde ... ( İntibak) nolu 9,78 hektar alanı bulunan doğal mineralli su işletme ruhsatının davacı şirkete devir edilmesine ,izin belgesinin devir edilmesine kararı alındığı ,davacı şirketin aynı tarihli 2019/05 karar nolu , davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ... ve yönetim kurulu başkan yardımcısı ...’nın katılımı ile gerçekleştirilen yönetim kurulu kararı ile davalı şirkete ait doğal mineralli su işletme ruhsatının davacı şirkete devrine ,izin belgesinin devir alınmasına kararı alındığı ,davalı şirketin ,Sakarya Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ‘nın 13.03.2019 tarihli ruhsat devrine dair işlemin iptali davasının reddedildiği ,davalı şirket adına ... tarafından davalı şirkete karşı 02.01.2020 tarihinde şirketin doğal mineralli su işletme ruhsatının devrine ilişkin 06.03.2019 tarihli yönetim kurulu kararının TTK m.391 gereğince geçersizliğinin tespitine dair dava açıldığı ,İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/9 Esas, 2020/178 Karar ve 04.03.2020 tarihli kararla davalının davayı açıkça kabulü nedeniyle davanın kabulüne ve davalı şirketin 06.03.2019 tarihli yönetim kurulu kararının TTK 391 maddesi gereğince batıl olduğunun tespitine karar verildiği ,dava konusu yönetim kurulu kararını alan dava dışı eski yönetim kurulu üyelerinin istinaf talebinin İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.04.2020 tarihli ek kararı ile dosyanın tarafı olmadığı gerekçesiyle reddedildiği ,karatın 30.03.2020 tarihinde kesinleştirildiği, kesinleşen karara karşı ... ve ... tarafından yargılamanın iadesi talep edildiği, İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/806 Esas, 2020/708 Karar ve 16.12.2020 tarihli kararı ile reddedildiği ,red kararına karşı yargılamanın iadesini talep edenlerin istinaf talebinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/399 Esas, 2021/443 Karar ve 25.03.2021 tarihli kararı ile reddedildiği, Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 2020/722 Esas, 2021/386 Karar ve 14.04.2021 tarihli kararı ile davalı şirket tarafından Sakarya Valiliği ‘nin işletmenin devir işlemine dayanak yönetim kurulu kararının batıl olduğunun mahkeme kararı ile tespit edildiği ve iptali gerektiği gerekçesi ile açılan iptal davasının kabul ile sonuçlandığı işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Tespit davası HMK'nın 106. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede, tespit davası yoluyla, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının yada yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edileceği, tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerektiği, maddi vakıaların tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturmayacağı belirtilmiştir. Tespit davalarının dinlenebilmesi için, genel şartların yanında iki şarta daha ihtiyaç vardır. Bunlar özel dava şartları olup, birincisi tespit davasının konusunun yalnız bir hukuki ilişki olup ikincisi ise davacının bu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması gerekliliğidir. Her dava için dava şartı olan hukuki yararın önemi özellikle tespit davasında kendini gösterir. Bir hukuki ilişkinin mevcut olması keyfiyeti yalnız başına tespit davası açmaya yetki vermez. Bundan başka hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yarar bulunmalıdır. Eda davaları ve inşai davalarda davacının hukuki yararının bulunduğu karine olarak kabul edilir. Tespit davası sonucu davacının hukuki durumunun kesin hükmü teşkil edecek şekilde tespitinden ibaret etkileri usul hukuku alanında kalan bir müessese olup, daha kapsamlı bir hukuki himaye sağlayan yolların bulunması halinde tespit davası açmakta kural olarak hukuki yarar yoktur. Tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır (Emsal nitelikteki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004, 7-411/477 sayılı kararı da aynı yöndedir). Somut olayda davacı tarafça tespit isteminde bulunulmuştur. Eldeki dava hukuki niteliği itibariyle belirli karar ve sözleşmenin tespitine yönelik bir tespit davası niteliğinde olup, bu şekilde bir tespit talebinde bulunmakta davacının hukuki yararının bulunmaması nedeniyle, davacının Anayasa'dan kaynaklı adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğinden söz edilemez. Bu nedenle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 06.04.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Full & Egal Universal Law Academy