İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/317 Esas 2023/586 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/317
Karar No: 2023/586
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/317
KARAR NO: 2023/586
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30.11.2020
NUMARASI: 2019/1058 E. - 2020/642 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01/04/2008 tarihinde Acentelik Sözleşmesi imzalandığını, 04/06/2016 tarihinde müvekkiline tebliğ edilen ihtarname acentelik sözleşmesinin 3 ay sonra hüküm doğuracak şekilde davalı firma tarafından tek taraflı ve haksız şekilde müvekkile tahsis edilen bölgede acentelik faaliyetlerini gereği gibi yerine getirmediğinden bahisle sözleşmenin feshedildiğini, Kadıköy ... Noterliğinin 29 Haziran 2016 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya tebliğ edildiğini ancak hiçbir cevap verilmediğini, müvekkilinin acentelik sözleşmesi hükümleri çerçevesinde doğan tüm yükümlüklerini layıkıyla yerine getirdiğini, davalı firma tarafından müvekkiline “başarı sertifikaları” verildiğini, müvekkilinin davalı firmaya yıllık 688.620.00 TL tutarında sipariş hacmi kazandırdığını, davalı tarafın tebliğ aldığı ihtarnameye hiçbir cevap vermediğini, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1477 E sayılı dosyası ile açmış oldukları davanın takipsiz bırakılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, arabulucuğa başvurduklarını ancak anlaşamadıklarını, tüm bu nedenlerle müvekkilinin davalı taraf ile arasındaki acentelik sözleşmesi çerçevesinde hak kazandığı denkleştirme tazminatının davanın açıldığı tarih itibariyle bilirkişi marifetiyle hesaplanarak tespiti ile işleyecek faiz ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir Davalı vekili savunmasında özetle; Huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığını, acentelik sözleşmesi sebebiyle talep edilebilecek denkleştirme tazminatı taleplerinin fesih tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, müvekkil şirket ile davacı ... arasında 01/04/2008 tarihinde bir acentelik sözleşmesi imzalandığını, davacının acentelik görevlerini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle acentelik sözleşmesinin Beyoğlu ... Noterliğinin 10/05/2016 tarih ve ... yevmiye nolu ihbarnamesi ile müvekkili tarafından haklı olarak fesih edildiğini ve fesih yazısının davacıya tebliğinden sonra davacı tarafın fesih yazısının içeriğini kabul etmediğini ve hak ve alacaklarının tespiti ve talebi amacıyla Kadıköy ... Noterliğinin 29/06/2016 ve ... yevmiye nolu ihtarnameyi gönderdiğini, ihtarnameden sonra taraflar arasında herhangi bir uzlaşma sağlanamadığından davacı tarafça İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1477 E sayılı dosyası ile denkleştirme tazminatı talepli alacak davası açıldığını ancak davalı tarafça takip edilmeyen dosya hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu müşteri listesinin gerçeği yansıtmadığını, davacının acentelik sözleşmesinin ilk yıllarını başarılı bir performans gösterdiğini ancak takip eden yıllar da bu başarısını devam ettiremediğini, davacının acentelik ilişkisinin haklı nedenlerle fesih edildiğini tüm bu nedenlerle süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davanın esasına girilmesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...TTK 122/4 maddesi uyarınca; Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. Somut olayımızda İstanbul Anadolu 1. ATM 'nin 2016/1477 e. 2019/413 K. Sayılı ilamı uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmekle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ile dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile meydana gelmiş olan zamanaşımı kesilmesi de hükümsüz hale geldiğinden açılan davanınn TTK 122/4 uyarınca zamanaşımı süresi içinde açılmadığı ve davalı tarafın süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmakla..." gerekçesiyle, açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile 01.04.2008 tarihinde acentelik sözleşmesi imzaladığını, 04.06.2016 tarihinde tebliğ alınan ihtarnamede sözleşmenin üç ay sonra hüküm doğuracak şekilde tek taraflı ve haksız olarak müvekkilinin tahsis edilen bölgede acentelik faaliyetlerini gereği gibi yerine getirmediği bahisle fesih edildiğini, cevabı ihtarname düzenlendiğini, davalının cevap vermediğini bunun üzerine İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1058 Esas sayılı dosyası ile denkleştirme tazminatının tahsili talebi ile dava açılmış ise de davanın zamanaşımı nedeniyle reddedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin 8 sene devam eden sözleşme süresi boyunca davalı firmaya kazandırdığı müşteriler ve sipariş hacimlerinin dilekçede yer aldığını, davalı firmaya toplamda yıllık 688.620,00 TL tutarında sipariş hacminin kazandırılmış olduğunu, 8 senenin toplamının göz önünde bulundurulduğunda 2.100.000,00 TL sipariş hacmi sağladığını ,bilirkişi incelemesi ile meblağların netleşeceğini, daha önceden açılan davanın takipsiz bırakılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, yasal süre içerisinde zorunlu arabulucuk başvurusunun yapıldığını, anlaşamama tutanağının 05.12.2019 tarihinde düzenlenmesi sonrasında 19.112.2019 tarihinde davanın açıldığını, yerleşik Yargıtay kararları gereğince ilk davanın açılması ile zamanaşımının kesildiğini, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinden sonra yeniden zamanaşımı süresinin işlemeye başladığını bu hususun göz ardı edildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasının ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK'nın 122. maddesi uyarınca acentelik sözleşmesinden kaynaklı portföy tazminatı (denkleştirme alacağı)'na ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, taraflar arasında 01.04.2008 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığı, davacının acente olduğu, davalı şirket tarafından Beyoğlu ... Noterliğinde düzenlenen 10.05.2016 tarihli ihbarname ile taraflar arasında imzalanmış olan 01.04.2008 tarihli acentelik sözleşmesinin TTK'nın 121. Maddesi gereğince ihbarnamenin muhataba tebliğinden itibaren 3 ay sonra fesih edileceğinin bildirildiği tahsis edilen şirket arabası, telefon cipi ve şirkete ait tüm belgelerin iadesinin belirtildiği, ihbarnamenin 2. maddesinde muhatabın sözleşme ile kendisine tahsis edilen bölgede acentelik faaliyetlerini gereği gibi yerine getirmediğinin anlaşıldığı hususunun belirtildiği, davacı vekili tarafından davalı tarafça gönderilmiş olan ihbarnameye karşılık olarak Kadıköy ... Noterliğinde düzenlenen 29.06.2016 tarihli cevabı ihtarnameyi düzenlendiği, cevabı ihtarnamede, ihbarnamede yer alan fesih nedeninin gerçeği yansıtmadığını , kabul etmediklerini sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının tespiti ile tahsili amacı için kanuni yollara başvurulacağının belirtildiği, ihtarnamenin davalı şirkete 01.07.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça 30.12.2016 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1477 Esas sayılı dosyasında alacak davasını açtığı, mahkemenin 2019/413 Karar ve 09.04.2019 tarihli kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeksizin 10.09.2019 tarihinde kesinleştiği, davacının iş bu davayı açmadan önce 18.10.2019 tarihinde arabulucuğa başvurduğu, 05.12.2019 tarihinde son tutanağın düzenlendiği ve iş bu davanın 17.12.2019 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında, sözleşmenin varlığı, sözleşmenin davalı tarafça fesih edilmiş olduğu, davacının daha önceden aynı nitelikte davayı açmış olduğu ve takipsiz bıraktığı konularında herhangi bir ihtilaf yoktur.Uyuşmazlık, davanın yasal süre içerisinde açılıp açılmadığına ilişkindir. Genel olarak denkleştirme tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Somut olayda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK'nın 122. maddesinde açıkça "denkleştirme istemi" olarak tanımlanan, doktrinde de "müşteri tazminatı", "portföy tazminatı", "portföy akçesi" olarak da ifade edilen bu tür tazminattır. TTK'nın 122/4. maddesi uyarınca denkleştirme isteminin sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekir. Bu sürenin niteliği hususunda öğretide görüşbirliği olmadığı, hak düşürücü süre mi yoksa zamanaşımı süresi olup olmadığının yasal düzenlemede açıklanmadığı; maddenin gerekçesinde de sürenin niteliğinin uygulama tarafından belirlenmesi gerektiği yazılıdır. Acentenin denkleştirme istemini ileri sürmesi bir irade beyanıyla gerçekleşecek olup, bu beyanda bulunulmaması halinde acente TTK'nın 122. maddesinden doğan hakkını kaybetmektedir. Dolayısıyla denkleştirme miktarı kadar alacak hakkı kazanmanın ön koşulu, irade beyanının yöneltilmesidir. Bu düzenleme göstermektedir ki denkleştirme talep hakkı tipik bir bağımlı ve kurucu yenilik doğuran haktır. Yenilik doğuran haklar için öngörülen süreler hak düşürücü süre niteliğindedir (Burak Sak, Denkleştirme İstemi Sorunları, Yüksek Lisans tezi s.181) 6102 sayılı TTK' nın 122. maddenin 4. fıkrasında öngörülen sürenin niteliği hususunda öğretide görüş birliği olmadığı, hakdüşürücü süre mi yoksa zamanaşımı süresi mi olduğunun yasal düzenlemede açıklanmadığı; maddenin gerekçesinde de sürenin niteliğinin uygulama tarafından belirlenmesi gerektiği, sebebinin de hukuk geliştirme olanaklarının önünün kapatılmaması olarak gösterilerek bu hususun uygulamaya bırakıldığı anlaşılmaktadır. Kanunda dava açılmasından söz edilmeyip tazminat talebinin ileri sürülmesinden söz edildiği hususu dikkate alındığında, bir yıllık sürenin dava açılması için değil, tazminat talebinin ileri sürülebilmesi için bir hakdüşürücü süre olarak anlaşılması gerektiği kabul edilmelidir. Bu durumda davacının bir yıllık süre içinde denkleştirme tazminatı hakkını ileri sürmüş olması gerekir. Somut olayda davacı tarafça TTK'nın 122/4. maddesi gereğince 30.12.2016 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1477 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açılmıştır. Ne var ki 09.04.2019 tarihli kararla, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. TBK'nın 154. maddesinde zamanaşımının kesilmesi durumları arasında mahkemeye başvurularak dava açılması da yer almaktadır. Ancak HMK'nın 150.maddesinin 7. fıkrasında "Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır" düzenlemesi yer almaktadır. Davacının açılmamış sayılmasına karar verilmesi ile birlikte, dava açılmasının bütün hukuki sonuçları ortadan kalkmış olduğundan hak düşürücü süre içinde talebin, açılmamış sayılan davayla davalıya yöneltildiğinden de söz edilemeyecek olup davacı vekilinin aksı yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı eldeki davayı 17.12.2019 tarihinde açmıştır. Sözleşme ilişkisi 10.05.2016 tarihli ihtarnamenin tebliği tarihi olan 04.06.2016 tarihinden itibaren ihbarnamede belirtildiği üzere üç ay sonra yani 05.09.2016 tarihinde sona ermiştir. Bu durumda davacının ilk açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olduğu da dikkate alındığında, iş bu davayı en geç 06.09.2017 tarihinde açarak talep hakkını ileri sürmesi gerekir iken bu süreye riayet edilmemiştir. Arabulucuğa başvuru tarihinin 18.10.2019 tarihi olması da sonuca etkili görülmemiştir. Bu nedenle davacının TTK'nın 122/4 hükmü gereğince istem hakkını sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren yasal sürede ileri sürmemiş olması nedeniyle davanın süre gözetilerek reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 06.04.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Full & Egal Universal Law Academy