İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/922 Esas 2023/498 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/922
Karar No: 2023/498
Karar Tarihi: 23.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/922
KARAR NO: 2023/498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/01/2020
NUMARASI: 2016/1190 E. - 2020/62 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket ortaklığından çıkma- ayrılma payının tahsili
Taraflar arasındaki limited şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma payının tahsili davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2012 yılında %15 sermaye payı müvekkiline ait olmak üzere iki ortaklı olarak kurulduğunu, kuruluş aşamasında diğer ortağın yetkili müdür olarak belirlendiğini, aynı yıl içerisinde diğer ortağın teklifi ile müvekkilinin payın %15 pay devir alarak şirketteki payını %30'a çıkardığını, 2013 yılı Mayıs ayına kadar şirketin herhangi bir geliri olmadığını, bu süre içinde her iki ortağın şirket işleriyle uğraşmasına rağmen şirketten para alınmadığını, 2013 yılı Mayıs ayında yapılan ilk satışın ardından diğer ortak ...in müvekkiline, Haziran ayından itibaren 3.000,00 USD maaş alacağını bildirdiğini, müvekkiline ise herhangi bir ücret veya mali hak tanınmadığını, şirketin kurulduğu tarihten itibaren kar payı dağıtmadığını, müvekkiline emekleri karşılığı ücret ve benzeri bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin başka geliri bulunmaması nedeniyle sıkıntı yaşadığını, diğer ortağın şirketteki müdürlük yetkisini kötüye kullandığını, müvekkilinin diğer ortakla anlaşarak ortaklıktan ayrılmaya çalışmasına rağmen, ancak müvekkilinin alacakları ve sermaye paylarının ödenmediğini, şirketteki mali haklarının verilmesi için müvekkilinin sürekli şekilde oyalandığını, pay devir sözleşmelerinde taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğini, müvekkilince sermaye taahhüdünden fazla ödediği miktarın tahsili için İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/803 Esas dosyası ile iptal edildiğini, müvekkiline iletilen mali tabloların incelenmesinde, müdür olan ortağın 2015 yılından itibaren maaş almaya başladığının öğrenildiğini, oysa TTK hükümlerine göre, müdüre verilecek maaşın ancak ortaklar kurulunca belirlenmesinin gerektiğini, müvekkilinin şirkette %30 ortak olmasına rağmen ortaklar kurulu toplantısından haberdar edilmediğini ve bu konuda bilgi verilmediğini, müvekkilinin şirket hakkındaki bilgi taleplerinin ısrarla yerine getirilmediğini, müvekkilinin katılması gereken ortaklar kurulu toplantılarına çağrılmadığını, şirket kayıtlarında yapılan usulsüzlüklerin gizlenmesi için bir çok usulsüzlükler yapıldığını, bu işlemler için genel kurul kararları alınmaya çalışıldığını, haksız kesintilerin bu şekilde yasal hale getirilmeye çalışıldığını, oysa müvekkilinin her türlü emek ve çabayı göstermesine rağmen bu süre içinde şirketten hiç bir ad altında para alamadığını, diğer ortağın tutumu nedeniyle ortaklık ilişkisinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek, davacının, davalı şirketin ortaklığından çıkmasına izin verilmesini, şimdilik 1.000,00 TL ayrılma akçesinin faiziyle birlikte, ayrıca müvekkilinin davalı şirketteki bir bıçık yıllık fiziki emeğine karşılık şimdilik 1.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının, müvekkili şirketin %30 hissedarı olduğunu ve davacının şirket hakkındaki tüm esaslı mali bilgilere sahip olduğunu, mali tabloların şifahi talep üzerine davacıya verildiğini, dava dilekçesinde de bu mali tablolardaki bilgilerin kullanıldığını, davanın, şirket müdürünün aldığı huzur hakkına dayandırıldığını, oysa müdürün 10.05.2015 tarihinden itibaren 6.000,00 TL huzur hakkı almasına rağmen bu miktarın ekonomik koşullar nedeniyle 15.03.2016 tarihinde 3.500 TL'ye indirildiğini, ortaklar kurulu kararının davacı tarafından imzalanmadığını, şirketin kötü yöneltildiğine ilişkin kanıt sunulmadığını, şirket müdürü ve %70 hisseye sahip olan ...'in davacının amcası olduğunu, davacının iddiaları ispatlayacak herhangi bir bilgi ve belge sunulanıadığını, şirketten çıkma için gerekli koşulların oluşmadığını, davacının şirket işlerinde çalıştığı iddiasının gerçek olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...davalı şirketin iki ortaklı olduğu, davacının davalı şirkette %30 pay sahibi olduğu, diğer ortağın % 70 pay sahibi olduğu, davacı ile davalı şirketin diğer ortağı ...'in başlangıçta ilişkilerinin iyi olduğu ancak ilerleyen süreçte hakim ortağın yönetim tarzından dolayı aralarının bozulduğu, şirketin kuruluşundan bu yana genel kurulunun yapılmadığı, şirket müdürlerine huzur hakkının genel kurul kararı ile belirlenmesi gerekirken bunun yapılmadığı, davalı şirketin diğer ortağı ...' in tek imza ile kendisine ücret takdir ettiği ancak buna karşın davalı şirketin kurulduğundan beri kar payı dağıtmadığı ve davacıya kar payı ödenmediği, şirket kayıtlarını davacının inceleme hakkını kullanamadığı, bunun hakim ortağın yönetim biçiminden doğması nedeniyle davacının şirket ortaklığından çıkma isteminin yerinde olduğu anlaşılmakla davacının ortaklıktan çıkma talebinin kabulü ile davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına, karar tarihine yakın bilirkişi raporu ile tespit edilen çıkarılma bedeli olan 78.543,69 TL ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. ...'e maaş adı altında ödenen toplam 175.450,00 TL' nin genel kurul kararı olmadan ödendiği tespit edilmekle 175.450,00 TL gider olarak kabul edilmemiştir. Diğer yandan davacı, davalı şirketteki çalışmasının karşılığı olarak ücret alacağının tahsilini talep etmiş ise de buna ilişkin delil dosyaya sunulmadığı gözetilerek ücret alacağı talebinin reddine" gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının TTK'nın 638/2 maddesi uyarınca davalı ... Tic ve San. Ltd. Şti'nin ortaklığından çıkarılmasına, 78.543,69 TL çıkma payının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, davacının 1.000,00 TL ücret alacağı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının HMK'nın 297/1-c maddesi uyarınca gerekçe içermediğini, kararda delillerin hiçbir şekilde tartışılmadığını, sadece karara en yakın tarihli olduğu için bilirkişi raporunun ve oradaki belirlemelerin kabul edildiğini, “hakim ortağın yönetim biçimi” gibi genel ifadeler kullanılarak somut olaylar arasında hiçbir değerlendirme yapılmadığını, Ortaklıktan çıkma koşullarının gerçekleşmediğini, dava dilekçesinin 1. sayfasının 3. Paragrafındaki beyanlardan, şirket müdürün aldığı ücretin davacı tarafından bilinerek kabul edildiğini gösterdiğini, davacının şirket müdürü ve %70 oranında paya sahip olan ...’in yeğeni olduğunu, dava dilekçesinde belirtildiği gibi kuvvetli aile bağları nedeniyle tarafların bir birlerine bilgi verdiklerini, akrabalık ilişkisi nedeniyle ortakların sıklıkla görüşmesi nedeniyle şirket işleyişi ile ilgi bilgi verildiğini ve davacının şirket ortaklar kurulu kararından haberdar olduğunu, bu hususun davacı tarafından da inkar edilmediğini, ortaklar kurulu kararının kendisiyle paylaşıldığı halde davacının imzalamaktan imtina ettiğini, davacının karara esasında onay verdiğini, tüm mali tabloların talep ettiği ölçüde davacı ile paylaşıldığını, dava dilekçesinde de davacının şirketin mali durumundan haberdar olduğunu belirttiğini, müdürün aldığı huzur hakkına karşı yasal yolları tüketmeden doğrudan doğruya ortaklıktan çıkma talep edilemeyeceğini; Şirket müdürünün 2015 ila 2018 yılları arasında aldığı iddia edilen tutarın “şirket gideri” olarak kabul edilmemesi yönündeki ilk derece mahkemesi kararının somut bir gerekçeye dayanmadığını, karara esas alınan raporda, bu yıllarında ücret olarak toplamda 175.450,00 TL ücret alındığının belirlendiğini ve bu miktarın aylık bazda asgari ücretin de altında olduğunu, şirket müdürünün uzun süreli iş ve yöneticilik tecrübesi bulunduğunu, 20 yıl süresince davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olarak atandığını, bu nedenle alınan ücretin makul olduğunu, bu ücretin şirket müdürünün şirket işlemlerini fiilen yapması nedeniyle verildiğini, son bilirkişi raporunda kısmen ifade edildiği üzere, davalı şirketin 2012-2018 yıllarında toplamda 122.719,36 TL zarar ettiğini ve öz kaynağının 122.719,36 TL olduğunu, şirketin zarar etmesi nedeniyle 01.05.2015’ten itibaren kadar alınan 6.000 TL huzur hakkının, ekonomik koşullar nedeniyle 15.03.2016 tarihinde aylık 3.500 TL’ye indirildiğini, müdürün harcanan emeğinin artmasına rağmen ücretinin azaltıldığını, bu durumda müdürce alınan huzur hakkının şirketin öz varlığına eklenerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının limited şirket ortaklığından çıkmasına ve ayrılma akçesinin tahsili ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %30 oranında paydaş olduğunu, şirketin %70 payının şirketi münferiden temsile yetkili olan diğer ortağa ait olduğunu, müdür yetkisini kullanan ortağın şirketten, usulüne uygun şekilde alınmamış ortaklar kurulu kararına istinaden huzur hakkı adı altında para tahsil ettiğini, ortaklar arasındaki ilişkinin temelinden sarsılması nedeniyle ortaklığın çekilmez hale geldiğini ileri sürerek, şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, çıkma payı alacağının tahsiline ve şirkette yaptığı çalışmaların karşılığı uygun bir ücret takdirine istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu, dava dışı ortağın geçerli bir ortaklar kurulu kararı olmaksızın tek imza ile aldığı kararla şirkette ücret aldığını, geçersiz işlemle alınan bu miktarın şirketin ortaklardan olan alacaklarına eklenerek bulunan çıkma payının tahsiline ve davacının davalı şirketin ortaklığından çıkarılmasına karar verilmiştir. Davalı vekili, çıkma koşullarının oluşmadığını, yakın akraba olan ortakların şirketin işleyişi hakkında bilgi sahibi olduklarını, müdür olan ortağın aldığı aylık ve huzur haklarından davacının haberdar olduğunu, şirketin mali yapısı ve müdürün gösterdiği emeğe karşı aldığı ücretin makul olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Limited şirket genel kurulunun yetkisinin düzenlendiği TTK'nın 616. maddesi gereğince, müdürlerin ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları genel kurulun devredilemez yetkilerindendir. Somut olayda, şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığı, dava dışı ...n şirketin %70 oranında paydaşı ve şirketi münferiden temsile yetkili müdürü olduğu, şirket genel kurulunca alınan bir karar olmaksızın müdür olan ortağın tek başına aldığı 01.05.2015 tarihli kararla, şirket müdürüne 6.000,00 TL ödenmesine karar verildiği, şirketin mali durumunun bozulması nedeniyle aynı şekilde tek imza ile 15.03.2016 tarihinde alınan kararla müdür maaşının veya huzur hakkının 01.03.2016 tarihinden geçerli olmak üzere 3.500.00 TL ye düşürüldüğü ve bu şekilde şirket müdürüne 2015-2018 yılları arasında 175.450,00 TL ödendiği anlaşılmıştır. Şirketin öz sermayesinin eksi olduğu ve müdüre geçerli bir genel kurul kararı olmaksızın ödenen bu miktarın, şirketin ortaktan alacağı olarak kabul edilerek şirket öz sermayesi içinde değerlendirilerek, sermaye payına denk gelen kısmın çıkma payı olarak tahsiline karar verildiği görülmüştür. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin anonim şirket müdürü ile ilgili verdiği 30.11.2022 tarih ve 2021/3181 Esas, 2022/8502 Karar sayılı ilamda; " TTK'nın 394. maddesi gereğince tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı, ikramiye, prim, yıllık kârdan pay ve ücret ödenebilir. TTK'nın 370/2. maddesi uyarınca yönetim kurulu tarafından yönetim yetkisinin müdür olarak üçüncü kişilere devri mümkün olup, şirket yönetimince şirkete genel müdür atanması durumunda da, sözleşmede açıkca öngörülmese de şirket genel müdürlerine de aynı şekilde anılan mali hakların ödenmesi mümkündür. T.C. Anayasası’nın 18. maddesine göre angarya yasaktır. Böylece, yönetim ve temsile dair yetki ve görevlerini yerine getirirken şirket yöneticilerine emeklerine karşı ödeme ve kazandırmalarda bulunulmaktadır. O halde, davacının şirket müdürü olarak çalışmasından dolayı genel kurulca alınmış bir hüküm olmasa bile davacı için uygun bir ücret tayin ve takdir olunmalıdır. (Yargıtay 11. HD. 04.03.1991 1991/9421 E.-1464 K., G. Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler Hukuku, 3. Baskı, Cilt 2, s:1919 vd.). Bu durumda işin mahiyeti, sarf edilen emek ve mesai, müdürün vasıfları ve davalı şirketin koşulları da nazara alınarak emsale göre bir ücretin belirlenerek, çıkma payı alacağında dikkate alınması gerekirken..." şeklinde tespitler yapılmıştır. Anılan kararda da belirtildiği üzere, bir tüzel kişide kural olarak tüzel kişiyi temsil eden üst yönetim ve müdürlerin mali hakları genel kurulca belirlenmelidir. Ancak, genel kurulca bu konuda bir karar alınmadan bir kişinin genel kurul veya ana sözleşme ile müdürlüğe seçilmesi halinde, şirket adına işlemler yapan, emek ve mesaisinin büyük kısımını şirket işlerine ayıran yöneticinin hiç bir ücret talep edemeyeceğini savunmak, hayatın olağan akışına uygun düşmez. O halda şirket işlerinde doğrudan çalışan müdürün tüm ücretinin ortaktan alacak gibi değerlendirilerek karar verilmesi yerinde değildir. Bu nedenle, davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının dikkate alınarak, bu açıklamalara göre bilirkişiden ek rapor alınması ve karar alınmasa dahi davalı şirket ölçüsündeki bir şirketin yönetimini üstlenen müdürün yıllara göre alabileceği makul bir ücret veya huzur hakkınını belirlenerek, bu miktarın dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik delillerle karar verilmesi yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.23.03.2023
KANUN YOLU:HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.

Full & Egal Universal Law Academy