İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/889 Esas 2023/482 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/889
Karar No: 2023/482
Karar Tarihi: 23.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/889
KARAR NO: 2023/482
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26.12.2019
NUMARASI: 2016/808 E. - 2019/912 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava konusu şirkette 90.943 TL nominal değerde hisseye sahip olduğunu ve % 19.9 oranında şirketin ortağı olduğunu, 23/05/2016 tarihli 2015 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul toplantısında (6) numaralı gündem maddesi altında alınan şirket yönelim kurulu üyelerine ödenecek ücretin tespitine ilişkin kararın iptaline karar verilmesi gerektiğini, İptali talep edilen karara göre Yönetim Kurulu üyelerine ödenecek yıllık toplam ücretin 372.000.00 TL olduğunu, şirketin 31/12/2015 tarihli bilançosuna göre yıllık kârının sadece 139.938.22 TL olduğunu, ödenecek ücretin kâr oranına kıyasla fahiş olduğunu, davalı şirketin gelirinin tamamının sahip olduğu tek taşınmazdan elde ettiği kira geliri olduğunu, kararın asıl amacının, yönetim kurulu üyesi olmayan davacı ortağın payına düşecek olan kâr oranının azaltılması ve mali haklardan yararlanmasına engel olunması olduğunu, iptali talep edilen kararın eşit işlem, şeffaflık ve sermayenin korunması ilkelerine aykırı olduğunu, pay sahibinin vazgeçilmez haklarını ihlal ettiğini ve örtülü kazanç dağıtımına sebep olduğunu ileri sürerek 23/05/2016 tarihli genel kurulda alman (6) numaralı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; Yönetim Kurulu üyelerine ödenecek ücrete karar verme yetkisinin şirket genel kuruluna ait olduğunu, davacının diğer ortaklarla beraber yönetim kurulunda olduğu 2006-2010 tarihleri arasında görevi sebebiyle ücret aldığını, o dönemde bu ücretin tüm üyeler bakımından toplanı 11.250 Euro olduğunu ve ücret ödemesine herhangi bir itirazının bulunmadığını, açılan davanın bu bakımdan çelişkili davranış yasağı oluşturduğunu. 2007 yılından beri yönetim kuruluna ortalama 10.000 Euro ücret ödendiğini, yönetim kurulunun şirket esas sözleşmesinin izin verdiği şekilde, yeni gayrimenkuller edinilmesi ve projeler hazırlanması için çalışmalar yürüttüğünü, yeni yatırım kararları alınacağını, yönetim kurulu üyelerinin sorumlululukları gereği ücret almaları gerektiğini, genel kurulun 2013 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin kâr dağıtımı yaptığını, davacının 2013 ve 2014 yıllarına ait genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin alınan kararların da daha önce iptalini talep ettiğini, ancak 2013 yılına ilişkin alınan kararın iptal isteminin hakkın kötüye kullanılması gerekçesiyle mahkemece reddedildiğini, dosyanın temyiz aşamasında olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Açılan dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, 23.05.2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 6. Madde kararının iptalini talep etmekte olup davacı toplantıya katılmış ve muhalefet oyunu tutanağa geçirmiş olduğundan iptal davası açma hakkı bulunmaktadır. 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 6. Madde yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin olup karar verilen ücretlerin şirkete maliyeti yıllık 372.000 TL'dir. Davalı şirket tek sahibi olduğu taşınmazı kiraya vermekte olup alınan kira alacağı şirketin tek gelir kaynağıdır. Şirketin 2015 yılı itibariyle 139.938,22 TL yıllık net kar elde etmesine rağmen bu tutarın üç katı fazla olan oranda yönetim kurulu üyelerine yıllık 360.000 TL ücret ödemesi yapması örtülü kazanç aktarımına girmekte olup şirket pay sahiplerinin kar payı hakkı zedelenmektedir. Bu husus gözönüne alındığında davacı olağan genel kurul toplantısında alınan 6. Maddenin iptalini talep etmekte haklı olup..." gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalı ... İnş. AŞ'nin 23/05/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin 6.maddenin iptaline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın davalı şirket tarafından yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin 6.maddesinin iptali istemine ilişkin olduğunu, mahkemece 6. maddenin iptaline karar verildiği, alınan kök ve ek rapor arasında açık çelişki bulunmasına rağmen çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosya kapsamında yer alan ve aynı hukuki uyuşmazlık konusu ile ilgili aynı olguları araştırıp inceleyen bilirkişi raporları arasında çelişkiler olması halinde mahkemece hüküm aşamasına geçmeksizin bu çelişkilerin giderilmesi gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları ışığında karar değerlendirildiğinde 2 rapor arasında açık çelişki olduğunu, genel kurulda alınan yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücrete dair kararda hiçbir şekilde mevcut yönetim kurulu üyelerine kar aktarımı niyeti bulunmadığını, 2006 dahil 2010 yılları arasında genel kurul toplantılarında davacı ya da yönetim kurulu üyesi olarak ücret ödenmesine karar verildiğini, davacının bu kararlara hiçbir itirazda bulunmadığını, bugün kendisinin yönetim kurulunda yer almadığı için ödenen ücrete itiraz ettiğini, müvekkili şirketin 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında 100.000,00 TL tutarında ortaklara kâr dağıtımı yaptığını, müvekkilinin hiçbir şekilde kârı azaltmak gibi bir politikasının bulunmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, anonim şirket genel kurulunda alınan kararın TTK'nın 445. maddesi gereğince iptaline ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının davalı şirketin hissedarlarından olduğu ve davalı şirket tarafından 23.05.2016 tarihinde genel kurul toplantısının yapıldığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı şirketin 23.05.2016 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısının yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine dair gündemin 6. maddesinin kanun, esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı, iptali gerekip gerekmediği, mahkemece alınan kök ve ek raporlar arasında çelişki bulunup bulunmadığı ve kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına dairdir.Dosya kapsamından, davalı şirketin 23.01.2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısının gündeminin 6. maddesinde ,yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesi hususunun müzakere edildiği ve 01.01.2016 tarihinden başlamak üzere yönetim kurulu üyelerinden ...'na aylık net 16.000,00 TL, yönetim kurulu üyesi ...'na aylık net 10.000,00 TL ve yönetimi kurulu üyesi ...'ye aylık net 5.000,00 TL aylık ödenmesi hususunun müzakere edildiği, davacı şirket hissedar vekilinin söz alarak, fahiş ücretler ve ek giderler ile birlikte şirkete inanılmaz bir maliyet çıkarılacağı, yönetim kurulu üyelerinin bu ücretleri hak edecek görev yapmadıklarını, yapılan bu ödemelerin şirkete ve şirket yönetim kurulu üyelerine 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırılması yolu ile örtülü kazanç dağıtılması hakkındaki hükümlerinin uygulanmasına sebep olacağı, emsale göre fazla ödenen tutarların kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamayacağından şirketin ve yönetim kurulu üyelerinin vergi mevzuatını ihlal ettiği suçlaması ile karşı karşıya kalmasına sebep olacağı, yapılan bu ödemelerin örtülü kazanç yapıldığı sonucunu doğurduğu, maksatlardan birinin de yönetim kurulunda yer almayan azınlık hissedarlara yapılacak kar payları ödemelerinin bu şekilde eritilmesi ifadelerine yer verildiği ve gündemin 90.943 muhale1et oyuna karşılık 366.057 oyla kabul edildiği, davacı hissedarın TTK 445. Maddesi gereğince 3 aylık süre içerisinde iş bu davayı açmış olduğu, taraflar arasında görülen birden fazla genel kurul kararın iptaline dair uyuşmazlığın olduğu, dosyaya örneği ibraz edilen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/646 Esas, 2015/824 Karar sayılı kararında, davacı tarafça davalı şirketin 29.04.2014 tarihli genel kurulunda yönetim kurulunun ve denetçinin seçimine yönelik 4 numaralı, yönetim kuruluna ücret ödenmesine yönelik 5 numaralı vb. kararların iptaline dair dava açmış olduğu, mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiği, ret kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5118 Esas, 2017/4360 Karar ve 14.09.2017 tarihli ilamı ile "... Genel kurulun 5. maddesiyle, yönetim kurulu üyelerinden Başkan ....’na aylık 4.000 Avro net, yönetim kurulu üyeleri ... ile ...’ye aylık ayrı ayrı 3.000 Avro net ücret ödenmesine davacı vekilinin 90.943 muhalefet oyuna karşılık 366.057 kabul oyuyla çoğunlukla karar verilmiştir. Finansal tabloların müzakeresi ile buna bağlı olan yönetim kurulunun seçimine ilişkin davalı şirketin genel kurulunun 4.maddesinin görüşülmesinin de ertelenmesi gerektiği nazara alındığında, genel kurulun 5. maddesinde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin isimleri zikredilmek suretiyle her birine aylık ücret belirlendiğinden, ismen yapılan bu belirlemenin yönetim kurulunun seçimi maddesi ile bağlantılı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yönetim kurulu başkan ve üyelerine huzur hakkı verilmesine ilişkin maddenin de ertelenmesi gerekirken görüşülüp karara bağlanması doğru olmamıştır. Kaldi ki, davacı vekili yönetim kuruluna bu şekilde ödeme yapılmasının esas sebebinin şirketin tüm kârının yönetim kurulu üyelerine bu şekilde dağıtılarak, yönetim kurulu üyesi seçilmeyen ve ortak olan davacıya hiç bir kâr dağıtımının yapılmaması olduğunu belirterek muhalefet şerhi vermiştir. Bilirkişi raporuyla da belirlendiği üzere işletme konusu sadece bir arsanın üzerine üst hakkı kurulması suretiyle taşınmazın kiraya verilmesi olan ve tek geliri de bu taşınmazın kirasından elde edilen gelir olan davalı şirketin elde ettiği yıllık kira gelirinin 230.000 Avro, yönetim kurulu üyelerine ödenen yıllık toplam ücretin ise yıllık 120.000 Avro olduğu dikkate alındığında şirketin elde ettiği gelirin yarısından fazlasının yönetim kurulu üyelerine ücret olarak dağıtılmasına karar verildiği görülmektedir. TTK 507/1.maddesi uyarınca "Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına payı oranında katılma hakkını haizdir...". Şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma haklarının zayıflatıldığı, belli ortaklara örtülü kâr dağıtılması sonucunu doğuracağı bir gerçektir. Dolayısıyla şirketin elde ettiği gelir ile yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilen ücretler nazara alındığında, yönetim kurulu üyelerine verilmesine karar verilen huzur hakkının şirketin geliri, yapılacak işler ve yönetim kurulunun görevleriyle orantılı olmadığı, dava konusu genel kurulun 5 numaralı maddesinde alınan kararın belli ortaklara örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu kabul edilmeli, bu kararın eşitlik dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğu nazara alınmalıdır. Bu suretle; dava konusu davalı şirketin olağan genel kurulunun 4 numaralı maddesi ile alınan yönetim kurulunun seçimine ilişkin kararın ve 5. maddesi uyarınca huzur hakkı belirlenmesine ilişkin olarak alınan kararın iptali gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir..." ifadelerine yer verildiği anlaşılmıştır. 02.11.2018 tarihli serbest muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi raporunda, dosyada sunulan 2015 Yılına ait olağan genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, gündemin 6.maddesiyle alınan kararın oy çoğunluğu ile alındığı ve Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edildiği, görüldüğü gibi davacı lehine de 2006 ile 2010 yılları arasında aynı şekilde ücret ödenmesine karar verildiği, bu durum karşısında , davacının mahkeme huzurundaki talebini ileri sürmesinin TMK'nın 2.maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, davalı şirketin 2014 yılı yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücrete ilişkin genel kurul kararının iptali talepli davalarının ret kararının, örtülü kar dağıtımı olduğu ve dahası eşitlik - dürüstlük kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle Yargıtay tarafından bozulduğunu belirterek ,yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 11.04.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, şirket üzerinde üst hakkı kurmak suretiyle tek sahip olduğu taşınmazın kiraya verildiği, şirketin tek gelir kaynağının bu taşınmazdan elde ettiği gelir olduğu, başkaca bir faaliyette bulunmadığı, dava konusu genel kurulun ait olduğu faaliyet yılında yıllık net kârın 139.938.22 TL olduğu, 2015 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporunda açıklandığı üzere, şirketin herhangi bir yatırım planı olmadığı gibi şirket faaliyetlerine ilişkin önemli bir gelişme de yaşanmadığı, yönetim kurulu üyelerinin niteliklerine ve harcadığı yoğun mesaiye ilişkin soyut iddialar dışında herhangi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığı, bu durumda yönetim kurulu üyelerinin yıllık şirkete maliyeti ile şirketin yıllık net kârı arasında ciddi oransızlık olduğunun değerlendirildiği, zira 2015 yılına ait yıllık kâr miktarı yönetim kurulu faaliyet raporunda da yer aldığı üzere karı 139.938.22 TL olan bir şirketin yönetim kurulu üyelerine kârın yaklaşık üç katı turarında yıllık 360.000 TI ücret ödemesi yapmasının doktrinde de ifade edildiği şekilde örtülü kazanç aktarımı sayılacağı ve pay sahibinin vazgeçilmez haklarından biri olan kâr payı hakkını zedeleyeceği, ilaveten davacı pay sahibinin 2013 yılından beri açmış olduğu dosya içerisinde bilgileri yer alan iptal davaları göz önüne alındığında şirketin hakim ortaklarının sistematik olarak kârın azaltılmasına yönelik bir mali hak politikası benimsedikleri izleniminin ortaya çıktığı ve bu süretle TTK m. 357'de yer alan eşit işlem ilkesine aykırı davranıldığının söylenebileceği, davalının davacı pay sahibinin kendisinin de yönetim kurulu üyesi olduğu ve ücret aldığı dönemlere ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, dava açmadığını: ancak kendisi dışında pay sahipleri yönetim kurulu üyesi olup ücret aldığında dava açtığını ve bunun çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil edeceğini savunduğu, bir genel kurul kararının iptalinin ancak bir dava yoluyla ileri sürülebileceği, iptal davası ile genel kurulda alınan tüm kararların iptali talep edilebileceği gibi bir ya da birkaç kararın da iptali talep edilebileceği, bu anlamda her genel kurul kararının birbirinden bağımsız olduğu, davacının daha önceki yıllarda genel kurul kararlarına muhalif kalmamış olmasının dava konusu genel kurul kararı için sahip olduğu iptal davası açma hakkını ortadan kaldırmayacağı, nitekim dava konusu şirketin 2013 yılına ait genel kurul toplantısında yönetim kuruluna ödenecek ücretlere ilişkin aldığı kararın iptaline ilişkin yerel mahkemece verilen red kararının yukarıda belirtilen gerekçelerle Yargıtay 11. HD. 14/09/2017 tarih. 2016/5118 E. Ve 2017/4360 K. sayılı kararı ile bozulduğu, yine benzer şekilde, dava konusu şirketin 2016 yılına ait genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücrete ilişkin alınan kararın iptali talebinin, İstanbul 1. ATM 08/03/2018 tarih. 2017/554 E, ve 2018/222 K. sayılı kararı ile yerel mahkemece kabul edildiği, arz ve izah olunan nedenlerle: dava konusu 6 numaralı kararın, şirketin faaliyetleri. yönetim kurulu üyelerinin harcamış olduğu mesai, üstlenmiş olduğu sorumluluk, şirketin yıllık kâr miktarı ile karşılaştırıldığında fahiş olduğu, hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve iptaline karar verilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre genel kurul gündeminin 6. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir.Davalı vekili tarafından her iki bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu iddia edilmiş ise de 1. bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişi Mali Müşavirdir. Mali Müşavir bilirkişinin, Anonim şirketin genel kurulunda alınan kararın iptal şartlarının oluşup oluşmadığı yönünde görüş bildirmesinin mahkemece kabulü mümkün olmayacaktır. İş bu davada Mali Müşavir bilirkişinin görevinin, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlardaki mali verileri incelemekten ibaret olduğunun kabulü gerekir. Söz konusu bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, bilirkişinin mesleki ve görev tanımının dışına çıkarak beyanda bulunmuş olması 2. bilirkişi raporu ile çelişki olduğu anlamını taşımaz. Kaldı ki 2. bilirkişi raporunda da 1. bilirkişi raporunda bilirkişi görevini üstlenen bilirkişide yer almakta olup ayrık bir görüşe yer vermemiştir. Bu nedenlerle, davalı vekilinin bilirkişi raporları arasında çelişki olduğuna dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. TTK'nın 445.maddesinde, genel kurul kararının iptali üst başlığı ile iptal sebepleri düzenlenmiştir. Aynı Kanun'un 446. maddesinde sayılan kişilerin kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul aleyhine üç ay içerisinde iptal davası açabileceklerine yer verilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında görülmekte olan ve sonuçlanan önceki yıllara ait genel kurul kararlarının, yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine dair gündem maddelerinin iptali davalarına dair alınan kararlarda, şirketin gelirinin yarısından fazlasının yönetim kurulu üyelerine ücret olarak dağıtılmasına karar verildiği, TTK'nın 507/1. maddesi gereğince her pay sahibinin esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına pay oranında katılma hakkını haiz olduğu, şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma hakkının zayıflatıldığı, bu kararın belli ortaklara örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu, dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğu belirtilmiştir. Eldeki davada bilirkişi raporları ile tespit edilen davalı şirketin mali verilerine göre yıllık kâr miktarının şirketin faaliyet raporunda yer aldığı üzere 139.938,22 TL olduğu, yönetim kurulu üyelerine kârın yaklaşık üç katı tutarında yıllık 360.000,00 TL ücret ödemesi yapılmasının örtülü kazanç aktarımı sayılacağı ve pay sahibinin vazgeçilmez haklarından biri olan kâr payı alacağını zedeleyici nitelikte olduğu açıktır. Bu sebeple, mahkemece fahiş miktarda, hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu anlaşılan dava konusu genel kurul kararının iptal iptal edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, bu neden davalı vekilinin istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23.03.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Full & Egal Universal Law Academy