İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/859 Esas 2023/475 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/859
Karar No: 2023/475
Karar Tarihi: 23.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/859
KARAR NO: 2023/475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02.12.2019
NUMARASI: 2018/1059 E.- 2019/1135 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. arasında 14/03/2014 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli bayilik protokolü imzalandığını, davalı bayinin söz konusu sözleşme ve protokolden kaynaklanan taahhüt ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve yapılandırılan borçlarını ödeyememesi üzerine bayinin talebiyle taraflar bir araya gelerek yeni şartlar üzerinden 11/02/2016 tarihli yeni akaryakıt bayilik sözleşmesi imzaladıklarını, bu protokol ile davalı bayinin borçlarının yeniden yapılandırıldığını, yıllık satış taahhüdünün de daha geniş bir zaman içinde gerçekleştirilecek şekilde düzenlendiğini, hatta 6 ay ödemesiz dönemden sonra ödenecek şekilde kredi sağlandığını, borcun yapılandırılması şartlarını içeren protokol'ün 3.1.6 maddesi ile davalı bayinin protokol tarihi itibari ile ...'e vadesi geçmiş 1.321.682,00 TL, vadesi gelmemiş 468.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.789.682,00 TL borcu bulunduğunu bu borcu işleyecek vade farkı dahil olmak üzere toplamda 2.616.000,00 TL olarak ödeyeceğini, söz konusu miktarı kayıtsız şartsız borç ikrarı anlamında kabul ettiğini, bu ödemeyi taksitler halinde yapacağını ve 36 adet bono vermeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, davalı bayinin protokol kapsamında vermiş olduğu bonolardan 3'ünü ödememesi ve bu süreçte yapılan tüm görüşmelerin de olumsuz sonuçlanması neticesinde müvekkili şirket tarafından bayiye ihtarname gönderildiğini işbu ihtarnamede senetlerin vadesinde ödenmemesi nedeni ile borcun tamamının muaccel hale geldiğini, toplam borcun ihtarname tarihi itibari ile 2.625.938,00 TL olduğunu bu borcun aylık %6 üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesi aksi taktirde bayilik sözleşmeleri ve protokollerden kaynaklanan hak ve alacaklar saklı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile borçların teminatınrı teşkil etmek üzere ..., ..., ... adlarına kayıtlı İzmir ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii, ... ada, .. parsel no'da kayıtlı müvekkili şirket lehine tesis edilmiş 1.000,000,00 TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin başlatılacağı hususunun davalı bayi ile ipotekli taşınmazın maliklerine ihtar edildiğini, davalıların belirtilen muacceliyet ihtarına itiraz etmeleri, herhangi bir ödeme yapmamaları nedeni ile Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket lehine tesis edilmiş olan 1.000.000,00 TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibinde yetkiye, borca, faiz ve ferilerine yönelik itiraz ettiklerini, davalı bayiinin bir süre daha ticerete devam ettikten sonra taraflar arasında imzalanmış akaryakıt bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; Müvekkili şirketin davacıya dava dilekçesinde belirtildiği şekilde bir borcunun bulunmadığını, davacı şirket ile müvekkili davalı arasında muhtelif zamanlarda akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, bunlardan ilkinin 14/03/2014 tarihli sözleşme olup, sözleşmede karşılıklı edimleri yüklenerek borç altına girdiklerini, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini ancak karşı tarafın edimlerini eksik yerine getirdiğinden dolayı müvekkili şirketin akaryakıt temininde sıkıntılar yaşadığını, akaryakıt tedarikinin uzun süredir yapılamaması nedeniyle işletmenin faaliyetinin durduğunu, ancak davacı şirket tarafından müvekkile mal verilmemesi ve sözleşmenin devamı hususunda sorun çıkartılması neticesinde müvekkili şirketçe sırf iş yürüsün ve ticari faaliyetini devam ettirebilsin diye borçlu olmadığı halde dava dilekçesinde de belirtilen 11/02/2016 tarihli protokol ve sözleşme imzalandığını, davacı tarafın hiçbir aşamada müvekkilinin talep etmesine rağmen hesap ekstresi göndermediği gibi ısrarla müvekkili şirketin borçlu olmadığı meblağları talep ettiğini, müvekkilinin davacı tarafa böyle bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan 11/02/2016 tarihli sözleşmenin gabin nedeni ile geçersiz olduğunu, müvekkilinin işbu sözleşmeyi ticari hayatının sona ermesi tehdidi ile karşı karşıya kalmamak için imzaladığını, taraflar arasnda münakit sözleşmenin genel işlem koşulları yönünden değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, taraflar arasında imzalanmış 14/03/2014 tarihli sözleşmenin 3.1.6. Maddesi gereği takibe konu teminatın hükümsüz olduğunu, davacının başlattığı takibin sözleşmeler hukukuna ve ticari teamüllere aykırı olduğunu, tümerrüt koşulları oluşmadığından faize ilişkin kayıtların kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafça ileri sürülen sözleşmenin müvekkilce haksız şekilde feshedildiği iddiasının gerçekle bağdaşmadığını savunarak , davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... davacı şirket ile davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. arasında 14/03/2014 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli bayilik protokolü imzaladığı, davalı bayinin söz konusu sözleşme ve protokolden kaynaklı borçlarının 11/02/2016 tarihli protokol ile yeniden yapılandırıldığı, borcun yapılandırılması şartlarını içeren protokol'ün 3.1.6 maddesi ile davalı bayinin protokol tarihi itibari ile ...'e vadesi geçmiş 1.321.682,00 TL, vadesi gelmemiş 468.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.789.682,00 TL borcu bulunduğunu ve bu borcu işleyecek vade farkı dahil olmak üzere toplamda 2.616.000,00 TL olarak taksitler halinde 36 adet bono ile ödemeyi taahhüt ettiği, ancak taahhütlerine uymadığı, ihtarname tarihi itibariyle davacı alacağının 2.716.255,87 TL hesaplandığı, davalını bahsettiği icra müdürlüğüne yapılan ödemelerin düşülmesine rağmen geriye kalan alacağı ipotek limitinin üzerinde kaldığı anlaşılmakla davacı tarafın davasının kabulü ile Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına ve alacak likit olduğundan ve itiraz haksız olduğundan asıl alacak üzerinden hesaplanan 200.000-TL (asıl alacağın %20'si) icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair..." gerekçesiyle, davanın kabulüne, Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın borç kaynağı olarak müvekkili şirket ... ile olan protokole dayandığını, protokolde yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri ve icra daireleri olarak belirlendiği gerekçesiyle mahkemenin yetkili olduğunun ileri sürüldüğünü, davalı gerçek kişilerin protokolle bağlı olmadıklarını ,genel yetki kural gereğince yerleşim yerleri olan ... ve özel yetki kuralı gereği taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olan ... İcra Dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin davacıya dava dilekçesinde belirtildiği şekilde borcunun bulunmadığını, akaryakıt bayilik sözleşmelerinin imzalandığını, ilk sözleşmenin 14.03.2014 tarihli olup tarafların karşılıklı edimlerini yüklenerek borç altına girdiklerini, sözleşme kapsamında müvekkilleri tarafından gerekli teminatların verildiğini, ödemelerin zamanında yerine getirildiğini, davacı şirketin müvekkile şirkete mal vermemesi, sözleşmenin devamı sırasında sorun çıkarıltılması neticesinde müvekkili şirketçe sırf işin yürümesi mal alımına devam ederek ticari faaliyetine devam ettirebilsin diye 11.02.2016 tarihli protokol ve sözleşme imzalanarak gerçekte borçlu olmadığı bir meblaya imza atıldığını, davacının gönderdiği ihtarnamesi ile alacak kalemlerinden bahsedildiğini, müvekkili şirketin borçlu olmadığı meblağların talep edildiğini, taraflar arasında imzalanan 11.02.2016 tarihli sözleşmenin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu, sözleşme ile borçlu olmadığı kadar büyük bir meblağa imza attırıldığını, ticari defterlerinin incelenmediği için bu hususun aydınlatılmadığını, gabin durumunu değerlendirmekte fayda olduğunu, gabinin aşırı yararlanma olarak TBK 28. maddede düzenlendiğini, sözleşmenin genel işlem koşulları yönünden değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için genel işlem koşulları teriminin kullanıldığını, TBK 20. maddesine göre genel işlem koşullarının bir sözleşme yapılırken düzenleyenin ileride çok sayıda ki benzer sözleşmede kullanılmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olduğunu, taraflar arasında imzalanan 14.03.2014 tarihli sözleşme gereğince takibe konu teminatın hükümsüz olduğunu, madde metninde görüleceği davacı tarafça takibe konu edilen 1.000.000,00 TL bedelli ipoteğin tali nitelikte olduğunu, yani ... tarafından adına tescil edilecek hisseler üzerinde de ipotek kuruluncaya kadar geçici olarak 2. Derecede 1.000.000,00 TL bedelle tesis edildiğini, mahkeme kararı neticesinde ... üzerine tescil edilerek bu pay üzerinde de ipotek tesis edildiğini, bu nedenle takibe konu ipoteğin sözleşme gereğince fek edilmesi gerektiğini, hukuken takibe girişilmesinin mümkün olmadığını, başlatılan takibin sözleşmeler hukukuna, ticari teamüllere aykırı olduğunu, 3 adet senet toplamı 90.000,00 TL iken tüm borcun muaccel hale getirilerek tahsili talebinin hakkaniyete aykırı olduğundan müvekkilinin iktisaden mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek olduğunu, temerrüt oluşmadığını, davacı tarafça ileri sürülen sözleşmenin müvekkillerince haksız şekilde feshedildiği iddiasının gerçekle bağdaşmadığını, uyuşmazlığın çözümü için tek bir bilirkişi raporu aldırılmakla yetinildiğini, rapora itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor dahil aldırmaya gerek duyulmadığını, uyuşmazlığın çözümü için yalnızca davacının ticari defterleri incelenerek rapor tanzim edildiğini, gabin koşullarının değerlendirilmediğini, dosyada ödeme belgelerinin değerlendirilmediğini ancak raporda tarafların yapılan ödemeler ve buna ilişkin dekontların değerlendirilmeye alınmadığını, diğer dosyada alınan rapor ile de çelişkiler bulunduğunu, çelişkilerin giderilmesi gerektiğini, raporda 14.12.2016 tarihi itibariyle 340.225,87 TL gözüktüğünü bu hususun müvekkilinin ticari defterleri ile örtüşmediğini, ipotek veren kefil ... tarafından dekontları sunulan toplamda 705.000,00 TL davacıya müvekkilinin bilgisi dışında ödendiği şirket kayıtlarında dönem içinde düşünmediğinden o tarih itibariyle 249.938,87 TL olarak gözüktüğünü bu sebeplerle müvekkili şirketin defter kayıtlarının incelenmesi gerektiği, Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/836 Esas sayılı şikayet dosyasının derdest olduğunun 13.04.2014 tarihli sözleşmeye istinaden toplamda 1.306.959 TL ödendiğini 693.041,00 TL ödenmediğini davacının edimini gerektiği gibi yerine getirmediğini, müvekkili şirketin davacıdan 650.911,49 TL alacaklı konumunda olduğunu, davacı tarafça 17.03.2017 tarihli tahsilatın borçtan düşülmemesi hususlarının takibin kötü niyetle yapıldığını açıkça gösterdiğini, müvekkilinin ticari defterleri incelemeden hüküm kurulmuş olmasının eksik inceleme olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin zayıf tarafı olarak ticari anlamda zor durumda bırakıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, davacı şirket ve davalı şirketin akaryakıt bayilik sözleşmesi ile ticari ilişkisinin bulunduğu, bu kapsamda birden fazla sözleşme ve protokollerin düzenlendiği, davalı gerçek kişilerin hissedar olduğu, İzmir ili, ... ilçesindeki taşınmaz üzerine davacı şirket tarafından 21.04.2014 tarihinde 1.000.000,00 TL bedelli olarak ipotek tesis edildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, ipoteğe konu taşınmazın İzmir ili ... ilçesinde olması ve ayrıca yetkili yerle ilgili olarak düzenlemenin yer aldığı protokolde gerçek kişilerin bulunmaması nedeniyle yetkili icra dairesi ve mahkemesinin Bakırköy İcra Daireleri ve Mahkemeleri olduğuna dair kabulünün yerinde olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan 11.02.2016 tarihli sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) hususlarını taşıyıp taşımadığı, takibe konu edilen teminatın hükümsüz olup olmadığı, sözleşmenin TBK'nın 20 ve devamı maddeleri gereğince genel işlem koşullarına uyup uymadığı ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin yalnızca davacının ticari defter ve kayıtları incelenerek hüküm tesis edilmiş olması ve ayrıca davalıların rapora beyan ve itirazları değerlendirilmeksizin karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket ve davalılardan .... Ltd şirketi arasında 14.03.2014 tarihinde akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin konusunun 2. Maddede İzmir ili ... ilçesi ... adresinde bulunan kayıtlı taşınmaz üzerinde sözleşmenin icrasına tahsis edilmiş akaryakıt istasyonu ve müştemilatının işletmeciliği ve bayiliği, iş bu sözleşme ile bayiye verildiğine ve çalıştırılacağına ilişkin olduğu, sözleşmede ayrıca hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiği, sözleşme feshine 16. maddede yer verildiği, sözleşmede ,sözleşme hükümlerinin belirtilen şartlarda aykırı hareketten dolayı davacı şirket tarafından her zaman fesih edebileceği ve bayilik ilişkisini sona erdirme hakkı olduğunun belirtildiği, 14.03.2014 tarihli olarak ayrıca taraflar arasında protokol düzenlendiği, protokolün 3.1. bendinde, taşınmaz üzerinde bulunan istasyonla ilgili olarak 5 yıl süreyle akaryakıt bayilik sözleşmesinin imzalanacağının belirtildiği, protokolün 3.1.6. bendinde bayinin protokol, bayilik sözleşmeleri ek anlaşma ve başkaca protokol ve sözleşmelerden doğmuş ve doğacak borçlarına teminat teşkil etmek üzere tapu kaydı yazılı istasyonun yazılı bulunduğu taşınmaz üzerinde davacı tarafından belirlenecek kayıt ve şartlarla 1. derece 4.000.000,00 TL bedelle ipotek tesis etmeyi beyan ve kabul ettiği, ilk aşamada söz konusu tapuda hisse sahibi ..., hisse sahibi ..., hisse sahibi ...ın belirtilen hisseleri üzerine ipotek tesis edileceği, geriye kalan ... adına olan hisselerin ikame edilen dava neticesinde ... adına tesciline müteakip bu hisseler üzerinde de aynı miktarda ipotek tesis edileceği, söz konusu hisse üzerinde ipotek tesis edilinceye kadar bayinin İzmir ili ... ilçesi, ... köyü ... parsel nolu tarla vasıflı taşınmaz üzerinde 2. dereceden 1.000.000,00 TL bedelli ipotek tescil edileceği, 2. dereceden 1.000.000,00 TL bedelle tesis edilen bu ek ipoteğin fek edileceğinin belirtildiği, taraf şirketler arasında aynı şekilde 11.02.2016 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve 11.02.2016 tarihli protokol düzenlendiği, protokolün 3.1.6. maddesinde bayinin yatırım ve ceza şartlarından kaynaklanan borçları hariç olmak üzere iş bu protokol tarihi itibariyle davacıya vadesi gelmiş 1.321.682,00 TL, vadesi gelmemiş 468.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.789.682,00 TL borcu bulunduğu, bu borcu işleyecek vade farkı olmak üzere toplamda 2.616.000,00 TL olarak ödeyeceği, söz konusu miktarı kayıtsız şartsız borç ikrarı anlamında kabul ettiği, bu borcu 25.04.2016 takip eden her ayın 25.de 25.04.2018 tarihine kadar 30.000,00 TL 25.04.2018 ve takip eden her ayın 25.gününde 25.04.2019 tarihine kadar 158.000,00 TL'lik taksitler halinde ödeyeceği, bu ödemeleri teminen 36 adet bono vermeyi kabul ve taahhüt ettiği, söz konusu bonolardan herhangi birinin bayi tarafından vadesinde ödenmemesi ve eksik ödenmesi durumunda herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın bayinin tüm borçlarının muaccel hale geleceğinin belirtildiği, protokolün 6. maddesinde bu protokolden kaynaklanan ihtilafların çözümünde Bakırköy ve İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin münhasıran yetkili olduğunun belirtildiği, davacı şirket tarafından Bakırköy ... Noterliğinde düzenlenen 14.02.2016 tarihli ihtarname ile toplam 2.625.938,00 TL'nin ödenmesi aksi halde belirtilen borçların teminatı teşkil etmek üzere ipoteğin paraya çevrileceğine dair davalılara ihtarda bulunulduğu, ihtarnamede 11.02.2016 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve eki olarak imzalanan aynı tarihli protokolün 3.1.6. maddesine göre yatırım ve ceza şartlarından haricinde ödenecek hususların belirtildiği, davalılardan şirket ile davalılar ... ve dava dışı ... tarafından ihtarnameye cevap verildiği ve alacak kalemlerinin yargılamayı gerektirdiği ifade edilerek ödemeye ilgili savunmaları doğrultusunda ihtarnameye itiraz ettikleri, davacı şirket tarafından davalılar hakkında 06.02.2017 tarihinde Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında 1.000.000,00 TL tutarında ipotek limiti olan alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin icra takibi başlatıldığı, davalıların icra takibine karşı yetki ve borca itirazda bulundukları, davacı şirketin İİK 67. Maddesi gereğince iş bu davayı açtığı, davalı şirketin icra takibinden sonra 03.05.2018 tarihinde Seferihisar Noterliğinde düzenlenen ihtarname ile akaryakıt bayilik anlaşmasının görülen luzüm üzerine tek taraflı fesih edildiği ihtarında bulunduğu, davalıların Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/836 Esas sayılı dosyasında 24.09.2019 tarihli yapmış oldukları şikayetlerinin reddine karar verildiği, yine Bakırköy 4. İcra Hukuk mahkemesinin 2019/198 Esas sayılı dosyada davalıların yapmış oldukları şikayet neticesinde şikayetlerinin reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece 25.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında, davalı borçluların icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazları ile ilgili olarak HMK'nın 89.1.b HMK'nın 17. maddeleri belirtilmek suretiyle itirazın reddine karar verildikten sonra, davalı tarafın hazır bulunmadığı celsede, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına, davalıya bu yönde ihtarlı davetiye çıkarılmasına karar verilmiştir. 23.09.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı şirketin kanuni defterlerinin açılış ve kapanış tasdikini süresinde yaptırdığından HMK'nın 222. maddesine göre defterlerin lehine/aleyhine delil olarak kabul edilebileceği, defter kayıtlarında davacının 11.02.2016 tarihli protokol gereği 2.616.000,00 TL senedi kayıtlarına aldığı, 826.318,00 TL faiz farkını kayıtlarına almadığı ve 3 adet 90.000,00 TL karşılık senedi kayıtlarına almadığı, İzmir İli ... İlçesi ... Köyü Köy altı Mevki ... Ada ... parsel no'lu tarla vasıflı taşınmaz üzerindeki ipoteğin teminat amaçlı değil, borcun teminatı olarak verildiği, davacı ... A.Ş. resmi defter kayıtlarındaki eksik kayıtlar tamamlandığında 14.12.2016 ihtarname tarihi itibariyle 340.255,87 TL ve 2.376.000,00 TL vadesi gelmemiş senet alacağı olmak üzere toplam 2.716.255,87 TL davalı ... Ltd. Şirketinden alacaklı olduğu, mahkeme tarafından 14.12.2016 ihtarname tarihi itibariyle davacının defter kayıtlarındaki alacağını isteyebileceği, vadesi gelmemiş senet alacağını isteyemeyeceğine karar vermesi halinde; davalılar tarafından Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün ... E sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine yapılan itirazın kısmi iptali ve takibin 340.255,80 TL üzerinden devam edilmesi gerektiği, mahkeme tarafından davacının Protokol kapsamında vadesi gelmemiş senetlerin tahsiline karar verilmesi halinde; davalılar tarafından Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... E sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine yapılan itirazın iptali ve takibin devam ettirilmesi, mahkeme tarafından 11.02.2016 tarihli protokolün gabin olarak değerlendirilmesi halinde; protokol kapsamında alınan senetlerin davacı kayıtlarından çıkartıldığında davacının 14.12.2016 ihtarname tarihi itibariyle 2.039.937,87 TL davalı ... Ltd. Şirketinden alacaklı olduğu, davalılar tarafından Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... E sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine yapılan itirazın iptali ve takibin devam ettirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalılar vekili, bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, tahsilatların borçtan düşülmediğini belirterek eksiklikler tamamlandıktan sonra itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece 28.11.2019 tarihli duruşmada, davalı vekilinin mazeretinin dayanaksız olduğu, diğer celselerde de benzer mahiyette mazeret sunduğu gerekçesiyle mazeret taleplerinin reddi ile birlikte davanın kabulü şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Duruşmada, dava tarihinde ve karar tarihinde yürürlükte bulunan (7251 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki) HMK'nın 184. ve 186. madde gerekleri yerine getirilmemiştir. Davalılar vekili tarafından her ne kadar icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de davacı ve davalı şirket arasında düzenlenen protokolün 6. maddesi gereğince Bakırköy ve İstanbul Mahkemeleri ile İcra Müdürlüklerinin münhasıran yetikli olduğu kabul edilerek söz konusu icra dairesi ve mahkemeyi yetkili kılmış olduklarından HMK'nın 17. maddesi ve ayrıca aynı yasanın 7. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği düzenlemesi dikkate alındığında davalıların icra dairesine yönelik ve mahkemeye ilişkin yapmış oldukları yetki itirazının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Diğer taraftan, takip konusu ipotek konusu taşınmaz İzmir ili ... ilçesinde bulunmasına rağmen, İİK'nın 50. maddesi yollamasıyla HMK'nın 10. maddesi ve TBK'nın 89/1 maddesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi amacı davacının bir miktar para alacağının tahsili olduğundan, davacının yerleşim yeri icra müdürlüğü yetkili olacağından davalılar vekilinin buna dair yapmış olduğu yetki itirazınında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Ancak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenleme kapsamında, mahkeme tahkikatın tamamlandığı düşüncesinde ise öncelikle HMK'nın 184. maddesi uyarınca, hazır bulunan taraflardan, tahkikatın tümü hakkındaki görüşlerini alır ve tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra sözlü yargılama aşaması başlar. Tahkikatın bittiği duruşmada her iki taraf sözlü yargılama için hazır olduklarını beyan etmeleri halinde, mahkeme, sözlü yargılama aşamasına geçildiğini tefhim ederek, taraflara davanın esası hakkındaki son diyeceklerini sorar; aksi takdirde HMK'nın 186. maddesi gereğince sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkarılacak olan davetiyede ,belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Bu usuli prosedür, Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ve HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ile ilgilidir. Yargıtay tarafından geliştirilen mutlak temyiz sebepleri kavramından hareketle, temel yargılanma haklarının ihlali sonucunu doğuran usul hatalarının mutlak istinaf sebebi olarak kabulü gerekir. İlk derece mahkemesinde bir tarafın hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmelidir. Hukuki dinlenilme hakkı yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir temel yargısal haktır. Usule ilişkin olarak duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller HMK 353/1.a maddesinde sayılmış olmakla birlikte, bu sayımın tahdidi olmadığını kabul etmek gerekir. Yasada belirtilmemiş olsa dahi burada sayılanlara eşdeğer ve aynı etkilere sahip diğer usuli hataların da mutlak istinaf sebebi olarak kabulü gerekir ( Doç.Dr.Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 305). 03/10 2001 tarihli 4709 sayılı Yasa ile Anayasanın 36.maddesine eklenen ibare uyarınca, herkes adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu nedenle, ilk derece yargılamasında taraflardan birinin adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebidir ( Dr.Cenk Akil, İstinaf Kavramı, Ankara 2010, s.362). Bu açıklamalara göre ilk derece mahkemesince, davanın sonuçlandırılması için gerekli yasal koşullar tamamlanmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Kabule göre ise davalı şirketin ticari ve defter ve kayıtları incelemeksizin, davalı şirket merkezinin mahkemenin yargı çevresi dışında olduğu dikkate alınmaksızın, defter ibrazına dair ihtarname tebliğ edilmekle yetinilmesi, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi için ilgili mahkemeye talimat yazılmaması, ayrıca davalıların bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde ileri sürmüş oldukları hususun açıklığa kavuşturulması amacıyla ek rapor alınmamış olması ve ayrıca davalı savunmalarının gerekçeli kararda tartışılıp değerlendirilmemiş olması da davalının savunma ve ispat haklarını ve dolayısıyla hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek niteliktedir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesince davanın sonuçlandırılması için gerekli yasal koşullar sağlanmadan karar verildiği anlaşıldığından, işin esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK'nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine, 4-Davalılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.23.03.2023
KANUN YOLU: HMK'nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.

Full & Egal Universal Law Academy