İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/748 Esas 2023/534 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/748
Karar No: 2023/534
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/748
KARAR NO: 2023/534
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2017/152 E. - 2019/1196 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinden masa, sandalye, avize, koltuk, şifonyer, baza gibi ürünler satın aldığını, satın aldığı ürünlerin irsaliyeli fatura ile teslim edildiğini, geçen sürede davalı şirketin söz konusu alımlardan kaynaklanan 25.011 USD ve 15.300,00 TL borcu kaldığını, Beyoğlu ... Noterliğinin 09/01/2017 tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bakiye borcun ödenmesinin ihtaren bildirildiğini, davalı şirketin cevaben gönderdiği Üsküdar ...Noterliğinin 13/01/2017 tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 2009 yılında taraflar arasında mutabakat sağlanarak bakiye borcun sıfırlandığının bildirildiğini, ancak taraflar arasında herhangi bir mutabakat bulunmadığını, davalının borçlu olduğunu ileri sürerek, 25.011USD ve 15.300,00 TL'nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, zira davacının söz konusu ürünleri davalı için özel olarak imal ettiğini, bu nedenle davacı tarafın iddiasının niteliğine göre taleplerinin 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, davalı şirketin dava konusu faturalardan kaynaklanan bir borcunun bulunmadığını, davacıya daha önce 11.000 USD ve 15.000 USD ödeme yapıldığını, buna ilişkin tediye makbuzlarının sunulduğunu, tarafların 2009 yılında tediye makbuzları da nazara alınarak cari hesapları üzerinde sözlü olarak muhasebelerinin karşılıklı olarak mutabakat sağlandığını, bakiye borcun sıfırlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... Dosya kapsamından davacının mobilyacı olduğu, ve davalı ile aralarında bir eser sözleşmesi imzalanmadığı, davaya konu fatura içeriğindeki malların seri üretim mallar olup, davalı için özel üretilmiş mallar olmadığı anlaşıldığından taraflar arasındaki hukuki ilişkinin satım ilişkisi olduğu ve bu kapsamda zamanaşımının genel zamanaşımı süresine tabi olduğu sonucuna varılarak davalının zamanaşımı itirazına itibar edilmemiştir. Taraf delilleri usulüne uygun toplanmış, irsaliyelerdeki imzalarda adı geçen şahısların davalı taraf çalışanı olup olmadığının tespiti için ilgili sgk dan çalışan kayıtları getirtilmiş, davalıya ait faturaya konu yıllar itibari ile ilgili vergi dairesinden BA formları celp edilmiştir. Taraflar tacir oldukları ve delil olarak ticari defterlere dayandıklarından taraf defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılmış bilirkişi düzenlemiş olduğu raporda sonuç olarak ' Zamanaşımının değerlendirilmesi hukuki bir değerlendirme olup münhasıran Sayın Mahkemenin yetkisi dâhilinde olduğu; Tarafların varmış oldukları mutabakata ilişkin bir belge dosyaya sunulmamış olup davalı tarafın, mutabakata varıldığına dair iddiasını ispatlayamadığı; 01/12/2006 tarihli, 11.000 YTL tutarlı ve 10/11/2006 tarihli 15.000 USD tutarlı tediye makbuzları dosyaya sunulmuş olsa da dava konusu alacağın doğumundan 3 yıl kadar önce yapıldığı iddia edilen ödemelerin talep edilen alacağa ilişkin olduğu hususunun da ispata mahrum olduğu; İnceleme gün ve saatinde hazır bulunmayan ve yerinde inceleme talebinde de bulunmayan davalı tarafın yasal ticari defter ve kayıtları incelenemediği; Davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre davalı ... Tic. Ltd. Şti.’nin 25.011 USD ve 15.300 TL borçlu göründüğü; Davacı şirket tarafından düzenlenerek ticari defterlerine kaydedilen 7 adet faturanın KDV hariç toplam tutarı 736.835,34 TL olup davalı şirket tarafından aynı dönemde BA formları ile beyan edilen 7 adet faturanın KDV hariç toplam tutarının 737.346,00 TL olduğu; fatura adetleri birbiriyle örtüşürken fatura tutarlarındaki davacı lehine farklılığın nedeninin, aylık değil de yıllık bazda BA beyanları dosyaya sunulduğundan tespit edilemediği; Dava konusu alacağın dayanağı faturaların davalı BA formları ile beyan edilmesi nedeniyle fatura içeriğindeki mal veya hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu; Kadıköy Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 27/03/2019 tarihli yazısı ile dosyaya sunulan davalı şirkete ait hizmet bildirimi, tescil bildirimi ve bordro dökümü belgelerine göre irsaliyelerde imzası bulunan isimlerden, 359.000 USD ve 1.300 TL tutarındaki mal veya hizmeti teslim aldığı anlaşılan, ...’nun davalı şirket çalışanı olduğu; 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun m.2/2 gereğince uygulanması gereken faiz oranı %9,75 iken m.4/a gereğince yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi oranının uygulanması gerektiği; 07/02/2017 dava tarihi itibarı ile davacının davalıdan 25.011 USD asıl alacak, 48,99 USD işlemiş faiz olmak üzere 25.059,99 USD ve 15.300 TL asıl alacak, 89,91 TL işlemiş faiz olmak üzere 15.389,91 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını Sayın Mahkemenin takdirlerine arz ederim.' şeklinde mütalaa vermiştir. Davacı ... San. Tic. Ltd. Şti. tarafından keşide edilen Beyoğlu ... Noterliğinin 09/01/2017 tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “ihtarnamenin tebliğini müteakip 3 gün içerisinde borcun ödenmesi, ödenmediği takdirde mevcut borcun vade tarihinden itibaren işleyecek faizi ile beraber tahsil edileceği” ihtar edilmiştir. Sgk kayıtlarından irsaliyelerin bazılarında imzası bulunan ...'nun davalı çalışanı olması, davalının faturaları mal alımı olarak bildirmesi, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması, davalının inceleme günü ihtara rağmen defterlerini ibraz etmemesi hep beraber değerlendirildiğinde davacının haklı olduğu kanaatine varılmıştır. İhtarnamenin 11/01/2017 tarihinde muhatabın sürekli çalışanı ...’a tebliğ edildiği sunulan ihtarname tebliğ şerhinden anlaşılmaktadır. Tebliğden 3 gün sonrası 14/01/2017 Cumartesi günü olup resmi tatil olduğundan davalı 16.01.2017 tarihi itibari ile temerrüte düşmüştür. Bu sebeple davacının TL alacağına bu tarihten itibaren avans faizi işletilmesine, USD tipi alacağına da 3095 sayılı kanunun m.4/a gereğince yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi oranı uygulanmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." gerekçesiyle, davanın kabulü ile 15.300,00 TL ve 25.011,00 USD alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağın 15.300,00 TL'sinin 16/01/2017 tarihinden itibaren avans faizi, 25.011,00 USD'lik alacağa 16/01/2017 tarihinden başlamak suretiyle 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesine verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin mahiyeti yönünden yapılan tespitin hatalı olduğunu, fatura konusu ürünlerin davalı için özel üretilen ürünler olduğunu, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin mahkemenin kabulünün aksine eser sözleşmesi olduğunu, davacının davasına esas olarak göstermiş olduğu faturalardan kaynaklanan alacak iddiasının, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğu aşikar olduğundan davacının alacak talebi açısından 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, zira dava dilekçesi ekinde yer alan faturaların tamamının 2009 yılına ait olduğunu, davacının 2006-2010 yıllarına ait defterlerinin incelemediğini, taraflar arasında uzun yıllardır ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişkiye istinaden daha önceden, 11.000 USD ve 15.000 USD olmak üzere toplam 26.000 USD ön ödeme yapıldığını, buna ilişkin tediye makbuzunun sunulduğunu, davacının 2006-2007 yıllarının ticari defterleri incelenmediğinden önceden yapılan ödemelerin hesaplamaya dahil edilmediğini, 2006 yılında ödeme yapılmış olmasının bu ödemelerin dikkate alınmayacağı anlamına gelmeyeceğini, bu yönden eksik inceleme yapıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin fatura ve açık hesap ilişkisinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı taraf, davalıya masa, sandalye, avize, koltuk, şifonyer, baza gibi ürünler satılıp teslim edildiğini, bu kapsamda 2009 yılında ...,...,...,...,... , ... ve ... seri numaralı faturaların düzenlendiğini, davalının bu faturalardan kaynaklanan bakiye 25.011 USD ve 15.300,00 TL borcu kaldığını, davalının bu borcu ödemediğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı taraf ise aradaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu, alacağın 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, tediye makbuzları nazara alınarak 2009 yılında borcun sıfırlandığını savunmuştur. Davalının, sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu yönündeki savunması nedeniyle öncelikle taraflar arasındaki ticari ilişkinin alım satım ilişkisi mi yoksa eser sözleşmesinden doğan bir ilişki mi olduğunun tespiti gerekmektedir. Davacı taraf alım satım sözleşmesi olduğunu, davalı ise eser sözleşmesi olduğunu savunmuştur. Davacı tarafça dosyaya sunulan fatura içeriklerinden davalının davacıdan masa, sandalye, şifoner, koltuk ve benzeri ürünler satın aldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça sunulan ''sipariş detayları'''nı içeren belgenin incelenmesinde ise yine bir kısım masa, sandalye, koltuk ve benzeri siparişilere yer verildiği, bazı malların yanında ''özel üretim'' ifadesinin yer aldığı görülmekte ise de bu belgede malların davalı için özel olarak üretildiği, imal edildiği sonucu çıkmamaktadır. Gerek dosya kapsamı gerekse faturalar nazara alındığında taraflar arasında seri üretim bir kısım malların satışına dair satım sözleşmesi bulunduğu kanaatine varıldığından davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Eser sözleşmesi savunmasına dayalı olarak davalı vekilinin zamanaşımına dair istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Mahkemece davalının BA formları getirtilmiş, taraflara 2009-2010 yıllarına ilişkin ticari defterlerini sunmak üzere süre verilmiştir. Davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmuş, davalı taraf ise beş yıllık saklama süresi sona erdiğinden defterleri sunamadığını beyan etmiştir. Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış olup alınan raporda; davacının 2009-2010 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının 25.011 USD ve 15.300,00 TL borçlu göründüğü, davacı şirket tarafından düzenlenerek ticari defterlerine kaydedilen 7 adet faturanın KDV hariç toplam tutarı 736.835,34 TL olup davalı şirket tarafından aynı dönemde BA formları ile beyan edilen 7 adet faturanın KDV hariç toplam tutarının 737.346,00 TL olduğu, dava konusu alacağın dayanağı faturaların davalı BA formları ile beyan edilmesi nedeniyle fatura içeriğindeki mal veya hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu, SGK belgelerine göre 359.000 USD ve 1.300 TL tutarındaki mal veya hizmeti teslim aldığı anlaşılan ... nun davalı şirket çalışanı olduğu kanaati bildirilmiştir. Bu bilgilere göre, davalı tarafından malların teslim edilmediği yönünde herhangi bir savunma ileri sürülmediği, bilakis davalının BA formları ve irsaliyeli faturalardaki teslim kayıtlarına göre faturalara konu malları teslim aldığı, davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerine göre davalının 25.011 USD ve 15.300,00 TL borçlu olduğu, davacının ödemeye ilişkin herhangi bir belge sunamadığı anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı taraf ödeme yaptığını belirterek 2006 yılına ait iki adet tediye makbuzu sunmuştur. Ancak davacının dava konusu ettiği faturalar 2009 yılına ait olup söz konusu tediye makbuzlarının 2009 yılına ait alacak ödemesi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi davacının 2006 yılına ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine de somut uyuşmazlık dönemi bakımından gerek bulunmadığından aksi yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 5.659,38 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.30.03.2023KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir

Full & Egal Universal Law Academy