İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/441 Esas 2023/500 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/441
Karar No: 2023/500
Karar Tarihi: 23.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/441
KARAR NO: 2023/500
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2019
NUMARASI: 2015/1023 E. - 2019/851 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat ve Sözleşmenin İptali (Satım Sözlemesi)
Taraflar arasındaki tazminat ve sözleşmenin davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesi ile bir kısım hurda ürünlerinin KDV dahil 1.200,000,00 TL bedelle müvekkiline satışı konusunda anlaşıldığını, satın alınan ürünlerin bedelinin teslimden önce ödendiğini, en geç 14.12.2013 tarihinde teslimi taahhüt edilen emtianın teslim edilmediğini, müvekkilince keşide edilen Ankara ... Noterliğinin 24.04.2014 tarihli ihtarıyla emtianın teslimi, aksi halde ödenen bedelin iadesinin istendiğini, davalı tarafından keşide edilen Ankara ... Noterliğinin 13.05.2014 tarihli cevabi ihtarıyla 27.12.2013 tarihli 400.000,00 TL bedelli ve 800.000,00 TL bedelli iki adet faturanın gönderildiğini, müvekkilince bu ihtara Ankara ... Noterliğinin 22.05.2014 tarihli ihtarı ile cevap verilerek gönderilen iki adet fatura içeriği malların teslimine ilişkin irsaliyelere itiraz edilerek emtianın teslim alınmadığının bildirildiğini, fatura ve irsaliyelerin davalıya iade edildiğini, emtianın teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin bu emtiayı satarak elde edeceği kardan da mahrum kalması nedeniyle uğranılan menfi zararın da tazmini gerektiğini ileri sürerek, davalının sözleme konusu emtiayı teslim etmemesi nedeniyle 12.12.2013 tarihli satış sözleşmesinin feshine, ödenen 1.200.000,00 TL'nin 14.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline ve şimdilik 50.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasında akdedilen 12.12.2013 tarihli satım sözleşmesi gereği müvekkilinin teslim borcunu yerine getirdiğini, satım sözleşmesine konu emtiaların Aralık 2013'te müvekkili şirketin taahhüt işini üstlendiği Samsun Doğalgaz Çevrim Santrali ... Köyü Mevki Terme Sahasında davacı şirket tarafından tespit edildiğini ve akabinde malzemelerin anılan sahadan davacı şirket tarafından alındığını, buna ilişkin sevk irsaliyelerinin dosyaya ibraz edildiğini, sahayı işleten ... şirketinin görevlendirdiği güvenlik firması tarafından tutulan saha giriş çıkış kayıtlarından bu hususun anlaşılacağını, taşımayı yapan kamyon şoförleriyle birlikte davacı şirket yetkilisi ve çalışanlarının, ayrıca davacı şirket müdürünün yakın akrabaları olan ..., ..., ... ve ...'ın malzemeleri teslim alarak, yüklemeyi gerçekleştirmek için sahada bulunduklarını ve yüklemenin gerçekleştirildiğini, tüm malzemelerin davacı şirket tarafından teslim alındığını, satım sözleşmesine konu malzemelerin teslimiyle birlikte düzenlenen 27.12.2013 tarihli 400.000,00 TL ve aynı tarihli 800.000,00 TL bedelli faturaların davacıya gönderildiğini, faturaların iadesi üzerine bu kez Ankara ... Noterliğinden keşide edilen 13.05.2014 tarihli ihtarname ile tebliğ edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesi ekinde sunulduğu belirtilen belgelerin tebliğ edilmediğini, emtiaların belirtilen sahada müvekkiline teslim edildiğinin davalı tarafından kanıtlanması gerektiğini, müvekkilinin edimini yerine getirmesi nedeniyle davalının da sözleşmeden kaynaklı edimini yerine getirdiğini kanıtlaması gerektiğini belirtmiştir. Davalı vekili, ikinci cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde belirtildiği üzere emtiaların müvekkil şirketin taahhüt işini üstlendiği sahada davacı şirketin yetkililerine teslim edildiğini, sahayı işleten ... şirketinin görevlendirdiği güvenlik firması tarafından tutulan saha giriş çıkış kayıtlarına yer verildiğini, kayıtların incelenmesinde emtiaların teslim edildiği tarihte taşımayı yapan kamyon sürücüleri ile şirket yetkilisi ve çalışanları ile şirket yetkilisinin bir kısım akrabalarının malzemelerin teslimi için sahada olduğunun görüleceğini, teslimin saha giriş çıkış kayıtları ile sevk irsaliyeleri ile sabit olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Taraflar arasındaki sözleşme gereğince satışa konu hurdaların teslimi borcunun ifa yerinin, davalı satıcı şirketin Samsun'daki şantiye alanı olduğu, zira hurdalarında bu yerde bulunduğu ve sözleşme konusu hurdaların taşıyıcılara teslimiyle teslim borcunun sona ereceği, sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında göndermeli satış sözleşmesinin akdedildiğinin anlaşıldığı, satıcı davalı şirketin borcunun, hurdaları alıcı davacı firmanın adresine götürmek olmayıp, bu hurdaların davacıya gönderilmesi olduğu ve dosyadaki delillere göre nakliyat için gerekli araçların davacı şirket tarafından temin edildiği, her ne kadar davacı tarafça bu tespitin kabul edilmeyip nakliyat için gerekli araçların davacı tarafından temin edilmediği, davalı tarafından yapılacak nakliyat giderlerinin davacı şirkete fatura edileceğinin sözleşme hükmü olduğu belirtilmiş ise de, yukarıda içeriği açıklandığı üzere, sözleşmede alıcı tarafından malların yüklenmesiyle ilgili tüm ekipmanların geçerli sertifika sahibi olacağı yönündeki düzenleme, dinlenen tanık beyanları ve özellikle irsaliyelerde davacı şirket yetkilisi ve çalışanlarının imzalarının bulunması, bunun dışında kamyon ve tır şoförlerinin imzalarının bulunması, ayrıca sözleşmede hurdaların satıcı davalının Terme'deki şantiyesinden alınacağının kararlaştırılmış olması karşısında davacı tarafın bu yöndeki iddiasına itibar edilmesi mümkün görülmemiş ve iki fatura içeriği emtiaların teslimi için düzenlenen 53 adet irsaliyeye konu hurdaların taşıyıcılara teslim edildiği, irsaliyelerde hurdaları davacıya götürmek üzere teslim alan kamyon ve tır şoförlerinin, aynı zamanda davacı şirket çalışanlarının imzasının bulunduğu, buna göre davalı satıcının teslim borcunu ifa ettiğini kanıtladığı sonucuna varılmakla, sözleşme konusu emtiaların teslim edilmediği iddiasıyla ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin bu davanın haksız olduğu kanaatine varıldığından davanın reddine.." gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan satım sözleşmesi uyarınca satım bedelinin ödenmesine rağmen, davalının teslim borcunu yerine getirmediğini, satım sözleşmesinin teslimat şartlarını düzenleyen 3. maddesinin son paragrafında, "Nakliyat ücretleri ve personel de dahil olmak üzere bütün masraflar ve teslimatla ilgili diğer tüm giderler Alıcının hesabına kesilecektir..." düzenlemesi bulunduğunu, bu cümleden hareketle, taraflar arasındaki sözleşmede, emtianın yüklenmesi, nakliyesi ve alıcıya tesliminın davalı tarafından yapılacağını, davalının bu nedenle yapacağı masrafların müvekkilince karşılanacağını, tacir olan tarafların bunun aksini ancak yazılı delille ispat edebileceğini, müvekkilinin satım bedelini ödediğini yazılı belgeyle ispat ettiğini, davalının da emtiayı teslim ettiğini yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, uyuşmazlığın tanıkla ispat edilemeyeceğini, bu nedenle ilk derece mahkemesince tanık beyanlarının esas alınmasının hatalı olduğunu; Mahkemece hükme esas alınan kök raporda, " Dosyada mevcut bulunan kök raporda, irsaliye içeriği ürünlerin teslimi bakımından araç giriş-çıkış ve malzeme giriş- çıkış kayıtları ve tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirilmiş ve toplam 53 adet irsaliye içeriği ürünlerin tesliminin irsaliyede adı ve imzası bulunan şoförün tanık olarak alınan beyanı yahut araç giriş kaydı ve hurda çıkış kaydından en az birisinin veya her ikisinin yahut üçünün doğrulandığı, buna göre irsaliye içeriği ürünlerin davacıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği..." belirtilerek satışa konu emtiaların müvekkili şirkete teslim edildiğinin kesin olarak ispatlanmadığının belirtilmesine rağmen mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Tarafların tacir olmasına rağmen, sözleşmenin imzalanması konusunda eşit konumda olmadıklarını, sözleşmenin davalı tarafından dikte edilerek müvekkiline imzalatıldığını, sözleşme maddelerinin müzakere edilmediğini, bu nedenle davalının iyi niyetli olmadığını, davalının sözleşmeyi hazırlarken, özellikle malın teslimi, nakliyesi, muayenesi ve kabul işlemlerinin nasıl yapılacağını netliğe kavuşturmayarak, özellikle muğlak şekilde düzenlediğini, sözleşmede "Mallar en geç 14.12.2013 tarihinde ...'in saklama alanından alınacak ve aşağıda belirtilen adrese gönderilecektir. Samsun Doğalgaz Çevrim Santrali,... Mevkii, Samsun. İş alanındaki sorumlu kişiler... Nakliyat ücretleri ve personel de dahil olmak üzere bütün masraflar ve teslimatla ilgili diğer tüm giderler Alıcının hesabına kesilecektir." hükmü ile sözleşmenin 4. maddesindeki emtiaların bedelinin tamamının teslimden önce ödeneceği hükmünün buna kanıt olduğunu, satış bedelinin süresinde ödendiğini; Mahkemenin gerekçeli kararında, emtiaların müvekkilince teslim alındığının belirtilmesine rağmen, müvekkili şirket ile bağımsız taşıyıcılar arasında taşıma sözleşmesi yapıldığına dair somut bir delil bulunmadığı halde, davalı şirket ile aralarında bir bağlantı olup olmadığı tam olarak tespit edilmeyen bir takım şoförlerin beyanlarına itibar edilerek bağımsız taşıyıcılarla müvekkil şirketin anlaştığı şeklinde yanlış bilgilerle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinin feshi ile ödenen satın bedelinin iadesi ve sözleşmenin davalı tarafından ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan zararların tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir satım sözleşmesi bulunduğu ve davacının satım sözleşmesi kapsamında edimlerini yerine getirdiği sabittir. Uyuşmazlık davacı tarafından sözleşme kapsamında bedelleri ödenen emtianın usulüne uygun şekilde davacıya teslim edilip edilmediği noktasındadır. İstinaf başvurusunda sözleşmenin tek taraflı olarak davalı tarafından düzenlenerek davacıya dikte ettirildiği, bu nedenle sözleşmenin genel işlem koşulları barındırdığı ileri sürülmüştür. İncelenen sözleşmenin, TBK'nın 20. maddesi anlamında önceden ve düzenleyenin ileride çok sayıda benzer sözlemede kullanmak amacıyla tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme niteliğinde olmadığı, tacir olan davacının bu savunmasının yerinde olmadığı gibi, sözleşmenin kuruluşu aşamasında davacının iradesinin aşrı yararlanma, hata, korkutma ve hile ile sakatlandığına ilişkin bir kanıt bulunmaması nedeniyle bu yöne ilişkin istinaf başvuru nedeni yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen 13.12.2013 tarihli satış sözleşmesinin incelenmesinde, sözleşmede tanımı yapılan hurda malzemelerin toplam 1.200.000 TL bedelle davacıya satıldığı, sözleşmenin 3.maddesi gereğince emtiaların en geç 14.12.2013 tarihinde davalının saklama alanından alınarak sözleşmede belirtilen Samsun Doğalgaz Çevrim Santrali ... Köyü Mevkii adresine gönderileceği, iş alanındaki sorumlu kişilerin sözleşmede gösterildiği, nakliye ücretleri ve personelde dahil olmak üzere bütün masraflar ve teslimatla ilgili tüm giderlerin alıcının hesabından kesileceği, alıcı tarafından emtiaların yüklenmesiyle ilgili kullanılacak bütün ekipmanların geçerli sertifikaya sahip olacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin 4.maddesinde, sözleşme bedelinin tamamının peşin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin genel şartlarında, emtiaların durumu, teslim vb. hususlar düzenlenmiş olup, emtiaların alıcıya teslimiyle birlikte tüm riskin alıcıya ait olacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 7. maddesinde de, alıcının tüm malları kontrol edip incelediğini, kalite, miktar vs. gibi yönlerden kendisini tam anlamıyla tatmin ettiğini beyan ettiği ifade edilmiştir. Davacı iki ayrı dekontla toplam 1.200.000,00 TL satım bedelini davalının hesabına ödemiştir. Satım sözleşmesinde satıcının ana edimi satılanı teslim borcudur. Davacı alıcı satım bedelini ödediğine göre, satıcının artık teslim borcunu ifa ettiğini ispatlaması gerekir. Tacirler arasındaki satım sözleşmesinde, teslimin kural olarak yazılı belgeyle kanıtlanması gerekmektedir. Davalı tarafından, emtiaların teslimine ilişkin sevk irsaliyeleri ile saha giriş ve çıkış kayıtları sunulmuştur. Mahkemece, davacı adına emtiayı teslim alan araç sürücüleri de bu belgelerdeki imzalara göre tanık olarak dinlenmiştir. Tanıkların irsaliyelerdeki imzalarını kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Şantiye giriş çıkış kayıtlarında, davacı şirket yetkililerinin ve bu kişilerin yakınlarının da teslim tarihinde emtiaların teslim edildiği şantiyeye giriş çıkış yaptıkları, davacı adına hurdaları teslim alan araçların araç giriş çıkış kayıtlarına ... AŞ adına dosyaya gönderildiği anlaşlmıştır. Satım sözleşmesinde kural olarak, emtianın teslimi olgusu tanık delili ile kanıtlanamayacak ise de, dosya kapsamındaki sevk irsaliyeleri şantiye giriş çıkış kayıtları dikkate alınarak, emtiaların davacı şirket adına mal ve hizmet teslimini kabulü yetkili kişilerce teslim alındığı açıktır. Dosyadaki belgeler, şantiye giriş çıkış kayıtları, fatura ve sevk irsaliyeleri dikkate alındığında, davacı ile dava dışı araç sürücüleri arasında taşıma sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, taşıma sözleşmesinin şekil şartına bağlı olmaması nedeniyle ayrıca yazılı bir taşıma sözlemesinin ispatına gerek bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı satıcı teslim edimini usulüne uygun delillerle kanıtlamış olup, teslim ve emtiaların hasar ve nefii alıcıya geçtiğinden, teslim edilen emtiaların teslim alanlarca başka şekilde kullanılmasından kaynaklı sorumluluğun satıcıya yüklenemeyeceği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan ek rapor, sevk irsaliyeleri, şirket çalışanları ile yetkilinin yakınlarının şantiye giriş çıkış kayıtları, irsaliyede imzası bulunan sürücülerin beyanları dikkate alındığında davalı tarafından emtiaların teslim edildiğine ilişkin ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde usule aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23.03.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Full & Egal Universal Law Academy