İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1200 Esas 2023/535 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1200
Karar No: 2023/535
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1200
KARAR NO: 2023/535
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/01/2020
NUMARASI: 2019/534 E. - 2020/18 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit Tescil (Şirket müdürlüyle ilgili)
Taraflar arasındaki limited şirket müdürünün istifasının tespit ve tescili davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete dışarıdan şirketin 2011/1 sayılı ve 04.10.2011 tarihli ortaklar kurul kararı ile müdür olarak atandığını, daha sonra davalı şirketten istifa ettiğini, bu yöndeki 02.11.20111 tarihli ve 2011/2 sayılı ortaklar kurulu kararının Bakırköy ...Noterliği’nin 10.11.2011 tarih, ... yevmiye no’lu kararı ile tasdik edildiğini, bu kararın ticaret sicilde tecilinin yapılmadığını, kendisinin bu durumdan haberdar olmadığını, daha sonra haberdar olduğunu, davalı şirketin 28.06.2014 tarihli kararı ile ise kendisi davalı şirketten daha öncesinde ayrılmamış gibi 28.06.2014 tarihinde müdürlük görevine son verildiğine dair bir ortaklar kurul kararının alınarak ticaret sicilde tescil ve ilan edildiğini, bu karardaki imzaların sahte olduğunu ileri sürerek, 28.06.2014 tarihli kararın imzalarının sahte olduğunun tespitine, ayrıca tescilinin iptaline, 02.11.2011 tarihli ve 2011/2 sayılı ortaklar kurul kararının ticaret sicil müdürlüğünde tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, cevap dilekçesinde özetle; TTK.m.34’te ifade olunduğu üzere müvekkilinin yasal şartlar oluşmuşsa, yapılan işlemle ilgili tescil kararı vereceğini, aksi halde ise, tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceğini, müvekkilinin ilgili mevzuattan kaynaklanan görevlerini eksiksiz olarak yerine getirerek ilgili evrakı incelediğini, Büyükçekmece ... Noterliğinin imzası ve mührü de bulunan ilgili evrakın tescilini gerçekleştirdiğini, kaldı ki müvekkilinin imza uzmanı (grafolog) gibi imzaları inceleme yetki ve görevi bulunmadığını, işlem güvenliği açısından bu inceleme Noterlik Kanunu gereği ilgili noterlerce yapıldığını, zararın varlığından bir an için bahsedildiği takdirde dahi, sorumluluğun tamamen sahte evrakı düzenleyen şahıslara ait olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne husumet yöneltilemeyeceğini, davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkilinin yargılama giderlerinden de sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... Davacının şirket müdürlüğünden ayrıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, davacı tarafça şirket müdürlüğünden 02/11/2011 tarihinde istifa etmek suretiyle ayrıldığı iddia edilmiş olmakla uyuşmazlığın davacının davalı şirket müdürlüğünden ayrıldığı tarihin tespiti ve mahkememizce bu hususta tescil kararı verilip verilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/46489 soruşturma sayılı dosyası, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı ve davacının istifaya ilişkin noter onaylı ortaklar kurulu kararı celp ve tetkik olunmuştur. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/46489 soruşturma sayılı dosyasının tetkikinden davacının davalı şirket yetkilileri ve ... hakkında işbu davaya konu hususlara ilişkin olarak şikayet dilekçesi ibraz ettiği, yapılan soruşturma neticesinde olayın hukuki nitelikte olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen CD çıktısının dosyamız arasında olduğu, tetkikinde davacının şirket müdürlüğünden ayrıldığı ve yeni şirket müdürü atandığına ilişkin 30/06/2014 tarihli genel kurul kararının 08/07/2014 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilmiş olduğu anlaşılmıştır.Davalı şirketin 02/11/2011 tarih, 2011/2 sayılı kararı ile şirket müdürlerinden davacı İlknur Kurum'un şirket müdürlüğünden istifa ettiği, istifanın kabul edildiği, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin aynı tarihte son bulduğu, kararın Bakırköy ...Noterliği'nin 10/11/2011 tarih, ... yevmiye no'su ile onaylandığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi ve 04/06/1958 gün 15/6 Sayılı YİBK'na göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir.Dava genel kurul kararının iptali olarak açılmış ise de hukuki mahiyeti itibariyle limited şirket müdürlüğünden istifa ettiği tarihin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Davacı tarafça davalı şirket müdürlüğünün 02/11/2011 tarihinde istifa suretiyle sona erdiği sabittir. Davalı şirket tarafından 28/06/2014 tarihinde istifa ettiğinin tescil ettirilmiş olması nedeniyle davacının işbu davayı açmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu sebeple davacının 02/11/2011 tarihinde davalı şirketten istifa suretiyle ayrıldığının tespitine karar verilmiştir. Davacı, 02/11/2011 tarihinde davalı şirketten istifa suretiyle ayrıldığına dair tescil yaptırılmasını da talep etmiştir. Davacının istifası tek taraflı varması muktazi nitelikte bir hukuki fiil olup, şirketle davacı arasındaki iç ilişki bakımından sonuç doğuracak olmasına rağmen dış ilişkide şirketin üçüncü kişilerle olan münasebetleri bakımından davacının bu talebinin de hukuksal yararının varlığı kabul edilebilir olsa da davacının, TTK’nın 34. ve 22. maddeleriyle düzenlenen sınırlayıcı hükümler çerçevesinde müdürlük görevinden istifasının ticaret siciline tescil ve ilanını isteyebilecek ilgililer arasında kabulü mümkün görülmediğinden (Yargıtay, 11.Hukuk Dairesi, 20/06/2018 tarih, 2016/9959 Esas, 2018/4654 karar sayılı ilamı) bu yöndeki talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle, davanın kısmen kabul-kısmen reddine, davacının 02.11.2011 tarihinde davalı şirketten istifa suretiyle ayrıldığının tespitine, davacının tescile yönelik talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; usulüne uygun şekilde cevap dilekçesi sunulmasına rağmen mahkemece gerekçeli kararda cevap verilmediğinin belirtilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin, davacının müdürlük görevinden istifasının ticaret siciline tescil ve ilanını isteyebilecek ilgililer arasında kabulü mümkün görülmediğinden bu yöndeki talebinin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermesine rağmen müvekkili aleyhine yargılama giderlerine hükmetmiş olmasının usule aykırılık teşkil etiğini, müvekkil Sicil Müdürlüğü, davaya konu olayın cereyan ettiği dönemde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu m.34 ve Ticaret Sicil Tüzüğü m.28 hükümleri çerçevesinde işlem yaptığını, yasal şartlar oluşmuşsa, yapılan işlemle ilgili tescil kararı verdiğini, aksi halde ise, tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceğini, müvekkilinin yapılan tescillerde bir ihmali bulunmayıp, davada müvekkili müdürlüğe husumet teveccüh edilemeyeceğini, müvekkil Sicil Müdürlüğü, ilgili mevzuattan kaynaklanan görevlerini eksiksiz olarak yerine getirerek ilgili evrakı incelediğini, noter imzası ve mührü de bulunan ilgili evrakın tescilini gerçekleştirdiğini, kaldı ki müvekkilin imza uzmanı (grafolog) gibi, imzaları inceleme yetki ve görevi bulunmadığını, zararın varlığından bir an için bahsedildiği takdirde dahi, sorumluluk tamamen sahte evrakı düzenleyen şahıslara ait olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne husumet yöneltilemeyeceğini, davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkilinin yargılama giderlerinden de sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin yasal hasım konumunda olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve hükmün davalı lehine bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirket müdürlüğünün sona erdiğinin tespit ve tescili taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı şirkete 04.10.2011 tarihli ve 2011/1 sayılı karar ile dışarıdan müdür olarak atandığını, 04.11.2011 tarihinde istifa ettiğini, istifanın 04.11.2011 tarihli ve 2011/2 sayılı şirket kararı ile kabul edildiğini, ancak bu kararın davalı şirket tarafından tescil ve ilan ettirilmediğini, daha sonra şirketin 28.08.2017 tarihli kararı ile kendisinin önceki müdürlüğü görevi devam ediyormuş gibi bu toplantıda alınan kararla son bulduğu tespit edilerek bu kararın 08.07.2014 tarihli ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, aslında görevinin 04.11.2011 tarihinde istifa suretiyle sona ermesine rağmen sahte imzalarla alınan 28.06.2014 tarihli kararla müdürlük görevi sona ermiş gibi gösterilerek tescil yapıldığını ileri sürerek, 28.06.2014 tarihli kararın imzalarının sahte olduğunun tespitine, ayrıca tescilinin iptaline, 02.11.2011 tarihli ve 2011/2 sayılı ortaklar kurul kararının ticaret sicil müdürlüğünde tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre; davalı ...San.ve Tic. Ltd. Şti.'nin... sicil numarası ile kayıtlı olduğu, şirketin 04.10.2011 tarihli ve 2011/1 sayılı kararı ile davacının davalı şirket müdürü olarak atanmasına karar verildiği, davalı şirketin 02.11.2011 tarih, 2011/2 sayılı ortaklar kurul kararı ile şirket müdürlerinden davacı İlknur Kurum'un şirket müdürlüğünden istifa ettiğinin kabul edildiği, davacının şirketi temsil ve ilzam yetkisinin aynı tarihte son bulduğu, kararın Bakırköy ...Noterliği'nin 10.1.2011 tarih, ... yevmiye no'su ile onaylandığı, bu kararın ticaret sicil müdürlüğünce ilan edilmediği, davalı şirketin, davacının şirket müdürlüğünden ayrıldığı ve yeni şirket müdürü atandığına ilişkin 28.06.2014 tarihli kurul kararının Eyüp ...Noterliğince onaylandığı, 08.07.2014 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ticaret sicili işlemleri tescil, tadil (değişiklik) ve terkinden ibarettir. Bunlardan ticaret siciline tescil işlemi TTK'nın 27. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 28/2 maddesine göre tescil, ticari işletmeyle ilgili belirli hukuki hususların, ticaret sicilindeki ilgili sütunlarına yetkili müdür tarafından ilk kez yazılmasını ifade eden teknik bir terimdir. Tescil, kural olarak talep üzerine yapılır. İstisnai olarak ilgilinin talebi olmaksızın resen veya yetkili kurum veya kuruluşun bildirimi üzerine, tescil de mümkündür. (TTK 27/1.c.2). Sicil müdürünün tescili gereken bir hususu resen (kendiliğinden) tescil edebilmesi için kanunda açık bir hükmün bulunması gerekir. İlgili makamın, yetkili kurum ve kuruluşun bildirmesi üzerine yapılacak tescil için de aynı şekilde kanunda açık hüküm bulunması gerekir. TTK'nın 28/1. maddesine göre tescil istemi ilgililer, temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır. Talep edebilecek olanlar ise maddede ilgililer olarak belirtilmiştir. TTK'nın 31/2. maddesine göre tescilin dayandığı olgu veya işlemler tamamen veya kısmen sona erer ya da ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da kısmen yahut tamamen silinir. Bu durumda da kaydın kısmen veya tamamen silinmesini talep edebilecek olanlar yine ilgililerdir. Bu kuralın istisnası, resen yapılacak tesciller ile yetkili kurul veya kuruluşun bildirimi üzerine yapılacak tescillerdir. TTK'nın 34. maddesine göre ise ilgililer tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. İtiraz talebinde, ilgili ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım konumundadır. Mahkemece davacının talebinin hukuki nitelendirilmesi, limited şirket müdürlüğünden istifa ettiği tarihin tespiti ve tescili istemi olarak yapılmış ve davacının davalı şirket müdürlüğünün 02.11.2011 tarihinde istifa suretiyle sona erdiği sabit olduğundan 02.11.2011 tarihinde davalı şirketten istifa suretiyle ayrıldığının tespitine karar verilmiştir. Davacının 02.11.2011 tarihinde davalı şirketten istifa suretiyle ayrıldığına dair tescil yaptırılması talebini ise davacının istifasının tek taraflı varması muktazi nitelikte bir hukuki fiil olduğu, davacının bu davayı açmada hukuki yararı olsa da TTK’nın 34. ve 22. maddeleriyle düzenlenen sınırlayıcı hükümler çerçevesinde müdürlük görevinden istifasının ticaret siciline tescil ve ilanını isteyebilecek ilgililerden olmadığı gerekçesiyle bu talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili bu kararı, müvekkilinin yasalar çerçevesinde işlem yaptığını, husumet yöneltilemeyeceğini, yasal hasım sayıldığı için yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Bu bilgilere göre somut olaya bakıldığında; öncelikle, somut olayda davacı tarafından eldeki dava açılmadan önce davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünden TTK'nın 28.vd maddelerine göre bir tescil talebi bulunmayıp doğrudan mahkemeden tescil talep edildiğinden, mahkemece eldeki davanın sicile itiraz davası gibi değerlendirilip davacının davasının TTK'nın 34. maddesindeki ''ilgililer''den olmadığı gerekçesiyle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Kabule göre de davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden hem aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilip hem de bu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi de çelişkili olmuştur. Bu nedenle mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Bu durumda mahkemece, davacının daha önce davalı Ticaret Sicil Müdürlüğüne herhangi bir başvurusu bulunmadığı ve davanın TTK'nın 34. maddesi uyarınca bir itiraz davası olmadığı nazara alınarak, yukarıda yer verilen yasa hükümleri ve dosya kapsamındaki davacı talepleri nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30.03.2023
KANUN YOLU:HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.

Full & Egal Universal Law Academy