İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/852 Esas 2023/702 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/852
Karar No: 2023/702
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/852 Esas
KARAR NO: 2023/702 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/179 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 29/03/2023 (Ara Karar)
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; müvekkili Vakfın halihazırda % 50 hissedar olduğu davalı şirkette temsil edilmeddiğini, davalı şirketin yönetim kurulunda Vakıf aleyhine kararlar alınmasının kuvvetle muhtemel olduğunu; dava konusu 26/12/2022 tarihli genel kurulda alınan yönetim kurulu üye seçimine ilişkin ve öncelikle ..., ... ve ...'ın üye seçilmemelerine ve yerlerine üye seçimine ilişkin 3 nolu kararın yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına, tarafsızlık ve objektiflikten uzak, keyfi ve hukuka aykırı yapılan genel kurulda alınan tüm kararların batıl, yok hükmünde olduğunun tespitine, bunun kabul görmemesi halinde yönetim kurulu seçimine ilişkin 3 nolu kararın batıl/yok hükmünde olduğunun tespitine; mahkemece bu taleplerin kabul edilmemesi halinde; yasaya, esas sözleşmeye, objektif iyiniyit kurallarına aykırı yapılan genel kurul kararlarının tamamının iptaline, bunun kabul görmemesi halinde yönetim kurulu seçimine ilişkin 3 nolu kararın iptaline, Vakıf tarafından belirlenen ve onaya sunulan adaylar, ..., ... ve ...'ın yönetim kurulu üyeliğine seçildiklerinin tespitine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/03/2023 (Ara Karar) tarih 2023/179 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; "Dava; Genel Kurul Kararının İptali davasıdır. 6102 sayılı TTK'nun Kararın Yürütülmesinin Geri Bırakılması başlıklı 449. Maddesinde ; genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açtığı taktirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Mahkemenin bu konudaki taktir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 vd. Maddelerinden yararlanmak gerekir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 389/1 maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya geçikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK'nun 390/3 maddesine göre tedbir talebi eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, "yaklaşık ispat" kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle ihtiyati tedbire karar verilirken haksız olma ihtamali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir.Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati tedbir kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit tedbir şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK'nun 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir. Bu itibarla taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibarı ile yaklaşık ispat koşulunun sağlanılmadığı, tedbir kararı verilmemesi ve alınan kararların icra edilmesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı gibi ciddi bir zararın doğacağına dair emare ve delilinde bulunmadığı gözetildiğinde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır."gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, red gerekçesinin somut olaya ve dosya içeriğine göre değil genel hukuki ifadeler kullanılarak yazıldığını; bu haliyle red kararının gerekçesiz olduğunu; hangi hallerde yürütmenin durdurulmasına karar verileceği ya da verilemeyeceğinin açıklandığını ancak mevcut hükümlerin somut olaya ilişkin uygulamasının yapılmadığını, Oysa olağanüstü ve gündemi isim belirtilerek yapılan ve toplanan genel kurulda esas sözleşme ve genel hükümlere uygun ve gündeme göre hareket edilmediğini, keyfi olarak, hak ve yetkisi bulunmayan diğer şirket tarafından tek taraflı gündem ile kendilerinin haberi dahi olmayan yeni YK üye seçimlerinin yapıldığını, (Ekli daha sonra yapılan Vakıf Genel Kurulu'nda seçilen üyelerin beyanları) Bu seçimin dava dilekçesinde ve ekinde delillerde ayrıntılı olarak ifade edilen müvekkili Vakfa tedbir amaçlı geçici olarak atanan kayyımlarla birlikte, kayyımların ilk derece mahkemesi tarafından görevden alınmasından sonra kabul edildiğini, yok hükmünde yapılan esas sözleşme değişiklilerine dahi aykırı olduğunu, Müvekkili Vakfa bir şekilde tedbir amaçlı atanması sağlanan kayyımların görevlerinin sona ermesi üzerine müvekkili Vakfın halen % 50 hisseye sahip olduğu davalı şirkette temsil edilmek için ekli 04.08.2022 tarihli yazı ile Prof Dr...., Prof.Dr.... ve Prof.Dr....'ı YK üyesi olarak bildirdiğini, Davalı şirketin YK, ekli 15.08.2022 tarih ve 2022/ 08 sayılı kararı ile bildirilen YK üyelerinin atanmalarına, atamanın yapılacak ilk genel kurulun onayına sunulmasına ve durumun İTO'ya bildirilmesine karar verdiğini,18.08.2022 tarihli ekli karar ve İTO kayıtlarına göre Vakıf adına 3 kişinin YK üyesi olarak tescil ve ilan edildiğini, Marmara Üniversitesi ve Vakfının tüzelkişiliğini temsilen seçilen, YK üyesi olarak atanan 3 kişinin sonraki YK toplantılarınada katıldıklarını; 05.12.2022 tarihli YK toplantısında müvekkili Vakıf adına YK'na seçilen 3 YK üyesinin onaya sunulması amacıyla 26.12.2022 tarihinde yapılmak üzere olağanüstü GK kararının alındığını ve 3 kişinin adıyla ilan yapıldığını, Vakfın iştiraki davalı şirkette Vakıf , kurulduğu günden kayyım atandığı güne kadar Marmara Üniversitesi ve Tıp Fakültesi'nde görevli öğretim üyeleri tarafından temsil edildiğini, hiçbir aşamada itiraza uğramadığını; ayrıca gündemin ilanı tarihinde dahi diğer şirket adına YK'nda aynı statüde öğretim görevlisinin bulunduğunu, Kayyımların ilk derece mahkemesi tarafından görevden alınmaları ile kararın kesinleşmesi süresi arasında yapılan yok hükmündeki esas sözleşme değişiklikleri ile davalı şirket hisselerinin A ve B grubu olarak ayrıldığını; A grubu hisselerin müvekkili Vakfa, B grubu hisselerin halen YK başkanının büyük hissedar ve yetkili olduğu ... A.Ş'ye verildiğini; B grubu hisselere GK'da Divan Başkanı ve YK üyesi seçme konusunda imtiyazlı 2 oy verildiğini; diğer konularda ise oy haklarının eşit olduğunu, Genel Kurul toplantısının başında müvekkili Vakıf temsilcileri olarak GK'un eşit ortaklık esası ilkesi ile yapılması hak ve yetkilerin buna göre kullanılmasının istendiğini, ancak davalı şirketin YK başkanının, hem diğer hissedar şirketin sahibi / temsilcisi hem davalı şirketin tek yetkilisi ve GK'un sahibi olarak toplantıyı açtığını, yürüttüğünü; endişe edildiği gibi toplantının başladığını ve sonuçlandığını; davalı şirketin tek yetkili / YK başkanının, Divan başkanının, B grubu hissenin temsilcisinin toplantı öncesi hazırladığı planı uygulamaya koyduğunu; önerge ve kararlarını, gerekçelerini önceden hazırladığını, bilgisayarlarına yüklediğini; Vakıf temsilcilerine istediği kadar söz verdiğini, istediği kadarını zapta geçtiğini; toplantı tutanağını da yine kendisi ve şirket ya da şirketlerin vekilleri ile birlikte imzaladığını; %1 hissedara yapılmaması gereken yapılarak müvekkili Vakfın şirket yönetiminden tamamen dışlandığını; hukuk ve etik kuralları çiğnenerek keyfi yeni YK üyeleri seçildiğini; Vakfın, öncesi tamamı kendisine ait olan kurduğu şirketi uzaktan seyreder durumda bırakıldığını; yapılan kötüniyetli açık haksızlığa hukuğun izin vermemesi gerektiğini, Olağanüstü Genel Kurul'un gündeminin (ekli gazete) yönetim kurulu üyesi olarak seçilen ..., ... ve ...'ın YK üyeliklerinin onaya sunulması olduğunu; müvekkili Vakfın temsilcilerini seçtiğini ve onaya sunduğunu ancak davalı şirketin diğer ortağı tarafından YK üyeliklerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun, önceden hazırlandığını, bilgisayara yüklendiğini, matbu hukukdışı gerekçeyle yıllardır uygulanan ve fiilen kendi şirketi adına da aynı nitelikte yönetim kurulu üyesi bulunmasın rağmen onaylanmadığını, Keyfi olarak onaylamama işleminin dahi hukuka açıkça aykırı olduğunu, Diğer hissedarın onayın reddi ile yetinmediğini, tamamen keyfi olarak gündemde olmamasına rağmen, tek taraflı yeni YK üyeleri seçimini gündeme aldığını, müvekkili Vakfın tüm muhalefetine rağmen, Vakfın hakkı olan yeni YK üyelerini de kendisinin seçtiğini; GK'un Vakfın temsilcilerini onaylamama yetkisi kabul edilse dahi (ki bu durum bile dürüstlük ve eşitlik kuralının açık ihlalidir.) onaylanmama durumunun ancak A grubu hisse sahibi olarak temsilci seçme hakkına sahip Vakıf YK'luna bildirilerek yeni YK üyelelerini bildirmesini isteme sonucunu doğuracağını; müvekkili Vakfın hakkı, tek seçici ve karar verici olduğu YK üyesi belirleme hak ve yetkisini diğer % 50 hissedar şirketin kaybettiğini ve kendi tekeline alıp kullandığını, Olağanüstü GK 'un daha önce seçildiğini ve sadece onaya sunulan YK üyelerini onaylamayıp, diğer hissedar şirketin tekbaşına % 50 hisse ile yeni YK üye seçimini gündeme almasının, seçim yapmasının, yasanın, esas sözleşmenin ve dürüstlük kuralının ihlali olup, yok hükmünde olduğunu, GK'da gündeme bağlılık ilkesinin açıkça çiğnendiğini; gündemin, önceden seçildiğini ve tescil edildiğini; gündemin YK üyelerinin, onaylanması ya da onaylanmaması olduğunu; vekillere verilen yetkininde bu yönde olduğunu; yeni üye belirleme ve önerme yetkisinin münhasıran Vakıf YK'na ait olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi , 10/01/2017 tarih ve 2016/405 E. , 2017/142 K.sayılı kararına göre ; " Anonim şirketlerde genel kurulu toplantıya davete dair olan ilan ve davet mektuplarında toplantı gündeminin yer alması gereklidir. Gündem, genel kurulda görüşülecek hususların tamamını ifade etmektedir. Gündemi belirleme, genel kurul toplantısına karar veren organa aittir. Gündem, genel kurul toplantısının temelini oluşturmakta olup, buna göre ortaklar genel kurul toplantısına katılıp katılmama, gerekli hazırlık ve araştırma yapma, bilgi ve belge toplama, başka ortaklarla birlikte hareket etme gibi kararlarını belirleme imkanına sahip olurlar." şeklinde ifade edildiğini, Vakfa ait YK aday gösterme hak ve yetkisinin diğer eşit pay sahibi şirket tarafından kullanılmasının davalı şirket ana sözleşmesine de açıkça aykırı olduğunu; B grubu hisselerin GK'da sadece Divan Başkanı ve ilan edilmiş gündemde olan YK üyesini seçme konusunda 2 oy hakkının olduğunu; diğer tüm kararlarda eşit hisse oranlarının geçerli olup, eşit oy hakkının olduğunu; gündeme yeni madde alınması dahil kararların oybirliği ya da oy çokluğu ile alınabileceğini; gündeme seçim maddesi olsa dahi B grubu hissedarın 2 oyunu ancak A grubu hissedarın hakkı olan aday belirleme tercihine uyulması şartıyla ve belirlediği adaylar hakkında kullanabileceğini; kendisinin keyfi olarak A grubu yerine aday belirleme ve seçme hakkının olmadığını; Vakfın aday belirleme hakkını gasbeden GK kararının yok hükmünde olduğunu, Şirket Ana Sözleşmesi'nin 10/ç maddesine göre ; "..haklı sebeplerin varlığı halinde yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması ve yerine yenilerinin seçilmesi hususları genel kurulda hazır bulunanların oy çokluğuyla gündeme alınır." şeklinde ifade edildiğini, Ana Sözleşmenin 8/2 maddesine göre ; Pay sahipleri... A ve B gruplarının kontenjan oranlarına ve tercihlerine uyulmak şartıyla YK üyelerinin yerine YK'nda temsil edilmek üzere yeni kişi veya kişileri seçme hakkına sahip olacağını; YK üyesi GK tarafından yukarıda belirtilen A ve B Grupları kontenjan oranlarına ve tercihlerine uyulması şartıyla her zaman değiştirileceğini, Davalı şirkette, B grubu hisse sahibinin, A grubu hisse sahibine ait mutlak (imtiyazlı) hak olan YK üyeliğine aday gösterme, seçme hakkını gasbetmesinin, dürüstlük kuralınada aykırı olduğunu; müvekkili Vakfın hakkı olan YK üyeliğine aday gösterme ve seçme hakkının, şirketin diğer ortağı tarafından hukuksuz kullanılmasının eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu, TTK madde 447'nin olayda açıkça ihlal edildiğinin görülmekte olduğunu; maddenin a bendinde ifade edilen," Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, eylemlerin butlan sebebi sayıldığını, Müvekkili Vakfın YK aday gösterme ve seçme hakkının elinden hukuksuz olarak alındığını; bu duruma hukuk eliyle dur denilmediği takdirde diğer hissedarın her zaman aynı yolu deneme hak ve yetkisine sahip olacağını; iyilik için kurulan Vakfın davalı şirketteki tüm gücü ve etkinliğinin tamemen ortadan kalkacağını, TTK m.447/ c bendinde " Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır. " hükmünün yer aldığını; müvekkili Vakfın halen % 50 hissedar olduğu şirkette azınlık durumuna düşürüldüğünü, YK'lunda temsil hakkının elinden alındığını; yapılmış ve yapılan işlemlerin müvekkili Vakıf yönünden davalı şirkette temel yapının bozulduğunu ortaya koymakta olduğunu, Bakanlık Komiseri denetiminde yapılmayan, objektif ve tarafsızlıktan uzak, menfaat çatışması olan diğer hissedar tarafından tamamen keyfi yönetilen, önceden hazırlanmış, bilgisayara yüklenmiş, ilave gündem, huzurda olmayan, varmış gibi gösterilen yeni YK üye adayları ve seçimi, kısmen ve eksik zapta geçirilen yaptıkları itirazların da matbu gerekçe ile reddedilmelerinin yapılan GK'u tamamen hukuksuz hale getirdiğini; bu nedenle 26.12.2022 tarihli genel kurul kararlarının tamamının yok hükmünde olduğunun mevcut dosyada bulunan delillerle de açıkça sabit olduğunu, Müvekkili Vakfın halen % 50 hissedar olduğu davalı şirkette yok hükmünde birden fazla eylem ile temsil edilemediğini; bu durumun yargılama gerektirmeyecek kadar açık olup, davalı şirketin YK'unda Vakıf aleyhine kararların almasının kuvvetle muhtemel olduğunu; Yönetim Kurulu üye seçimine ilişkin GK'un yürütülmesinin durdurulması taleplerinin kabulü yerine reddinin hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edilen ve resen tespit edilecek nedenlerle; 26.12.2022 tarihli Genel Kurul 3.maddesine göre seçimleri onaya sunulan ..., ... ve ...'ın üye seçilmeme ve / veya yerlerine yapılan seçim kararının yürütülmesinin tedbiren durdurulması talebinizin reddine dair yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesine ya da karar verilmek üzere dosyanın mahkemesini iadesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; davalı şirketin 26/12/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduklarının tespiti, kabul görmemesi halinde iptal edilmeleri istemi ile açılan davada, 3 nolu genel kurul kararının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına ilişkin olup, mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 Sayılı HMK 389 maddesi uyarınca " Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir." Aynı kanunun 390 maddesi "tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır." hükmünü havidir. 6102 Sayılı TTK'nun 449 maddesi uyarınca, şirket genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Genel kurul toplantısında alınan kararların hükümsüzlüğünün tespiti veya iptali istemi ile açılan davalarda; bu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına yönelik tedbir talepleri HMK'nun 389 maddesi kapsamında değil, yukarıda anılan özel nitelikli TTK'nun 449/1 fıkrası kapsamında; ancak HMK'nun 390 maddesinde aranan yaklaşık ispat koşulu da gözetilerek değerlendirilmek durumundadır. Buna göre kararların yürütülmesinin geri bırakılmasının ilk koşulu yönetim kurulunun bu konudaki görüşünün alınması, ikinci koşulu ise iddianın esası bakımından yaklaşık düzeyde ispatın sağlanmış olmasıdır. Mahkemece, dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair talep değerlendirilmeden önce, TTK.nın 449.m uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmış, olumsuz görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin; yürütülmesinin geri bırakılması talep edilen dava konusu genel kurulun 3 nolu kararı ile; davacı tarafından önerilen yönetim kurulu üyelerinin onaylanmamasına ve yerlerine yeni yönetim kurulu üyeleri seçilmesine karar verildiği, davacının; kararın gündeme bağlılık ilkesine aykırı olduğu, ayrıca esas sözleşme aykırı olarak A grubu hissedarların yönetimde temsil edilmemeleri sonucunu doğurduğu, bu nedenle kararın öncelikle batıl, bunun kabul edilmemesi halinde iptali gereken bir karar olduğu yönündeki iddiasının esası bakımından, mevcut delil durumuna göre bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı anlaşılmış olup, ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine yönelik kararında isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesinin ijtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK' nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy