İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/793 Esas 2023/805 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/793
Karar No: 2023/805
Karar Tarihi: 11.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/793 Esas
KARAR NO: 2023/805 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/482 Esas - 2023/143 Karar
TARİHİ: 23/02/2023
DAVA: İtirazın İptali ( Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Körfez Savaşı öncesinde Irak'ta bulunup, iş yapan ve savaş sebebiyle parasını tahsil edemeyen Türk şirketlerinin alacaklarının " kamu alacağı " sayılıp ... Bank'tan kredilendirildiğini, bu çerçevede davalıya da kredi kullandırıldığını, davacı bankanın ...'ın devamı olduğunu, kredi ödenmeyince davalı aleyhine İstanbul Anadolu Banka Alacakları İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, davalının haksız yetki itirazı ve haksız borca ilişkin itirazları sebebiyle icra takibinin durduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 inkar tazminatı tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın dayanağı olan icra takibinin İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2022/457 Esas, 2022/431 Karar sayılı hükmü ile iptal edildiğini, ortada bir icra takibi bulunmadığını, geçerli bir icra takibinden bahsedilebilmesi için alacağın daha önceden herhangi bir icra takibine konu edilmemiş olması gerektiğini, oysaki takibe konu edilen alacak ile ilgili Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün 07.09.2012 tarihli ödeme emri ile icra takibine ve İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin 13.04.2013 tarihli, 2012/1614 Esas ve 2013/701 Karar sayılı kararına konu edildiğini, bu nedenle de geçerli bir icra takibinden bahsedilemeyeceğini, icra dairesinin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin borçlu olmadığına dair menfi tespit davası niteliğinde kesinleşmiş karar bulunduğunu, davacının alacağının zamanaşımına uğradığını, zamanaşımını kesen nedenlerin de bulunmadığını beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi'nin 23/02/2023 tarih ve 2022/482 Esas - 2023/143 Karar sayılı kararında; " Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Takip kredi sözleşmesinde dayandırılmış olup, takipte 385.425,21 USD asıl alacak 5.690,07 USD BSMV ve 113.801,32 USD işlemiş faiz ( 07/07/2011 - 28/06/2021 arasında ) talep edilmiş, davalı bu takibe süresi içinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır. Mahkememizce öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenmiş, daha sonra zaman aşımı defi incelenmiş olup; sözleşmenin 60. maddesinde yetkili mahkeme olarak bankanın merkezindeki mahkemede alternatif olarak düzenlendiğinden; kredi sözleşmesinin davalı tarafından imzalandığı konusunda da bir ihtilaf bulunmadığından ve bankanın merkezi de yargı sahamız içinde bulunduğundan icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın reddine karar verilmiş; taraflar arasında vade uzatmasına ilişkin sözleşme gereğince de ve o sözleşme tarihine nazaran zaman aşımı dolmadığından zaman aşımı defi de nihai kararla birlikte istinafı kabil olmak üzere reddedilmiştir. Dava itirazın iptali davası olup, davanın görülebilmesi için şartlardan biri de geçerli bir icra takibinin mevcut olmasıdır. İcra takibi dava anında mevcut olduğu gibi davanın devamında da mevcudiyetini koruması gerekir. Davamız 24/06/2022 tarihinde açılmış olup, bizzat davalımızın yapmış bulunduğu şikayet üzerine 19/07/2022 tarihinde açılan davada İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi 26/07/2022'de icra takibinin iptaline karar vermiştir. İptal sebebi, USD olarak gösterilen alacak kalemlerinin toplamının TL karşılığının gösterilmemiş olmasıdır. Bu kamu düzeniyle ilgili bir durum olup, İcra Hukuk Mahkemesi tarafından nazara alınıp, icra takibinin iptaline karar verilmiştir. Karar kesinleşmiş olduğundan artık dosyamızın dayanağı olan icra takibi ortadan kalkmıştır. İcra takibinin ortadan kalkması davamız açıldıktan sonra gerçekleştiği için dava konusuz kalmıştır. Mahkememizce de konusuz kalmış olmasından dolayı karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Dava konusuz kaldığında yargılama giderleri ve vekalet ücreti dava anındaki haklılığa göre hüküm altına alınır. Davamızda, davacımız tarafından başlatılan icra takibinin usulünce başlatılmadığı, toplam alacağın TL karşılığının gösterilmediği bu nedenle usulünce takip başlatmayan davacının dava anında haklı olamayacağı, davalının itirazında haklı olduğu nazara alınarak, yargılama giderleri tamamen davacı tarafından yapıldığı için davacı üzerinde bırakılmış, davalı lehine vekalet ücreti taktir edilmiştir. Dava konusuz kaldığında taktir edilecek vekalet ücretinin nispi vekalet ücretidir. Fakat, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gerekleri yerine getirilmeden önce dava konusuz kalırsa taktir edilecek vekalet ücreti nispi vekalet ücretinin 1/2'sidir. ( AAÜT 6. madde gereğince ) Bu husus nazara alınarak davalı lehine vekalet ücreti taktir edilmek suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. "gerekçesi ile Dava konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemenin müvekkili banka aleyhine hükmettiği nispi vekalet ücretinin hatalı olup kaldırılması gerektiğini, davaya konu icra takibinin İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2022/457 E., 2022/431 K. sayılı ve 26.07.2022 tarihli ilamı ile iptal edildiğini, bu karar incelendiğinde takibin esasa ilişkin bir nedenle değil; yabancı para cinsinden olan takipteki takip talebinde "alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığı" gösterilmemiş olduğundan iptal edilmiş olduğunun anlaşılacağını, davaya konu ve iptal edilen takibin iptal sebebinin esasa (alacağın varlığına) ilişkin değil, tamamen usule/şekle ilişkin bir sebep olduğunu, icra takibinin takip talebindeki şekli bir eksiklik sebebiyle iptal edildiğini, müvekkili bankanın haksız olduğu (alacağını talep etme konusunda veya icra takibi başlatma konusunda) sonucuna varılmasının yanlış olduğunu, dava dosyasındaki beyanlarda belirttikleri üzere takip talebine sehven döviz alacağın takibin açıldığı tarihteki TL karşılığı yazılmadığından takibin iptal edildiğini, bu durumda Mahkemenin işin esasına girmeden yalnızca usuli bir sebeple iptal edilen takip üzerinden davanın açıldığı tarihte müvekkili bankanın haksız olduğuna ve bu doğrultuda nispi vekalet ücreti ödemesine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, yargılama esnasında Mahkemece esasa girilmediğini, haklılık/haksızlık hususunda bir ölçümlendirme (bilirkişi incelemesi vs.) yapılmadığını, dava dosyasındaki beyanlarından da anlaşılacağı üzere; davalının müvekkili banka aleyhine açtığı menfi tespit davasının (Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/581 E., 2022/733 K. Sayılı 10.11.2022 Tarihli Gerekçeli Karar İlamı) müvekkili banka lehine sonuçlandığını, kararda, davalının davacı müvekkili bankaya GDF Kaynaklı Irak Kredisi ile ilgili olarak borçlu olduğunun tespit edildiğini, bu hususun, müvekkili bankanın icra takibini ve davayı açmakta haklı olduğunu gösterdiğini, dava dosyasında yer alan cevaba cevap dilekçesi ekinde ve işbu istinaf başvuru dilekçesi ekinde sundukları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları doğrultusunda, davacı müvekkili banka aleyhine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti tutarını geçemeyeceğini, dava şartı yokluğu, hukuki yarar yokluğu gibi sebeplerle dava reddi halinde dahi Mahkemelerce maktu vekalet ücretini geçmeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarından da anlaşılacağı üzere açık olduğunu beyanla davacı müvekkili banka aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden verilen kısmın istinaf incelemesi sonucu kaldırılması ve müvekkili banka aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi, Dairemiz aksi kanaatte ise maktu vekalet ücretini geçmeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin, dava konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddesi gereği hesaplanan nispi avukatlık ücretinin haksız olan davacıdan tahsiline hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu, Mahkemenin zamanaşımı def'inin reddine dair kararı usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, icra inkar tazminatı talepleri hakkında bir karar verilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 142. maddesinin "Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlar." hükmünü içerdiğini, HMK'nın 142. maddesinin Hükümet tasarısındaki madde gerekçesinde açıkça vurgulandığı üzere zamanaşımı konusundaki iddia ve savunmaların aslında işin esasıyla ilgili hususlar olduğunu, bu sebeple, ön inceleme oturumu yapılmadan ve uyuşmazlık noktaları tam olarak belirlenmeden, uyuşmazlığın esası ile ilgili, maddî hukuka dahil olan zamanaşımı def'i hakkında karar verilemeyeceğini, zamanaşımı def'i hakkında tahkikat aşamasına geçilmeden önce karar verilmesi gerektiğini, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin ön inceleme duruşmasında, önce zamanaşımı itirazının reddine karar verdiğini, davacı banka vekilinin talebini de dikkate alarak davanın konusuz kalması nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verdiğini, Mahkemenin ön inceleme duruşması tamamlanmadan zamanaşımı def'i hakkında karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının huzurdaki dava derdest iken aynı alacakla ilgili İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/16 E. Sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, uyuşmazlığın esası ile ilgili olan zamanaşımı def'ileri hakkında İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin karar vereceğini, aleyhlerine usulü kazanılmış hak yaratmamak için kararın istinaf edildiğini, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin zamanaşımı ile ilgili "...taraflar arasında vade uzatmasına ilişkin sözleşme gereğince de ve o sözleşme tarihine nazaran zaman aşımı dolmadığından..." şeklindeki gerekçesinin doğru olmadığını, davacı banka tarafından ikame edilen diğer itirazın iptali davalarına dayanak genel kredi sözleşmelerinin, kredi süresi ve faizi başlıklı 5. ve 9. maddelerinde vade uzatımına dair düzenleme bulunmaktaysa da; davacı banka ile müvekkili arasında düzenlenen 21.06.1991 tarihli genel kredi sözleşmesinde vade uzatımına dair bir düzenleme bulunmadığını, Yerel mahkemenin yanıltıldığını, davacı bankanın dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği 21.09.1992 tarih 92/T-90 sayılı Bonoların Satın Alınmasına Dair Uygulama Esaslarının bir sözleşme olmadığını, davacı bankanın iddiasına dayanak yaptığı 21.09.1992 tarih 92/T-90 sayılı Bonoların Satın Alınmasına Dair Uygulama Esaslarının kendi personeline yönelik, banka içi uygulamalara yön veren tek taraflı bir belge olduğunu, davacı bankanın müvekkilinin lehtarı olduğu bonoyu YPK 21.09.1992 tarih ve 92/T-90 sayılı kararı ve bu karar gereğince yürürlüğe konulan 21.09.1992 tarih 92/T-90 sayılı Bonoların Satın Alınmasına Dair Uygulama Esasları hükümleri gereğince değil; YPK 25.01.1991 tarih 91 / T-5 sayılı kararı ve bu karar gereğince yürürlüğe konulan YPK'nın 25.1.1991 tarihli ve 91/T-5 sayılı ‘YPK Kararları Çerçevesinde Bonoların Satın Alınmasına Dair Uygulama Esasları’ gereğince satın aldığını, 25.1.1991 tarihli ve 91/T-5 sayılı ‘YPK Kararları Çerçevesinde Bonoların Satın Alınmasına Dair Uygulama Esaslarında vadelerin birer yıllık dönemlerle temdit edileceğine dair hüküm bulunmadığını, davacı bankanın müvekkiline ait bonoyu 1.7.1991 tarihinde satın almasından sonra yürürlüğe koyduğu 21.09.1992 Tarih ve 92/T-90 sayılı uygulama esaslarını geriye yönelik olarak uygulanmasının hukuken mümkün olmadığını, kredinin vadesini davacı bankanın iradesi ile tek taraflı olarak uzatıldığı iddiasının kabul edilemez bir durum olduğunu, vadeli kredi sözleşmelerinin birer yıl uzayacağına dair yasal bir düzenlemenin Bankacılık mevzuatında bulunmadığını, müvekkilinin bu ve diğer hukuka aykırı işlemlere onay vermediğini, bu nedenle vadenin birer yıl uzatıldığı iddiasının ve mahkemenin bu yöndeki kabulünün hukuka aykırı olduğunu, 01.07.1991 tarihli, 144 numaralı form içeriği ile sabit olduğu üzere işlemin valörü 01.07.1991, vadesinin ise bir yıl sonra yani 01.07.1992 tarihi olarak belirlendiğini, bir alacağın ya da borcun muaccel olmasının ilke olarak edimin ifası için öngörülmüş bulunan vadenin dolmasıyla gerçekleştiğini, takibe konu edilen bu alacağın 01.07.1992 vade tarihinde muaccel olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 21.6.1991 tarihli olduğunu, hesap katı ve kredi borcunun ödenmesi ihtarnamesinin, genel kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarihten 20 yıl sonra 07.07.2011 tarihinde keşide edildiğini, hesap katı ve kredi borcunun ödenmesi ihtarnamesinin 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu 21.6.2001 tarihin geçtikten 10 yıl sonra 07.07.2011 tarihinde keşide edildiğini, zamanaşımını kesen, durduran nedenler de bulunmadığını, davacı bankanın Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/621 E. Sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının zamanaşımı süresini kestiği şeklindeki iddiasının kabul edilemez olduğunu, bu menfi tespit davasının 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu 2001 yılından 10 yıl sonra 29/09/2011 tarihinde açıldığını, yerleşik yargı kararları gereği davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği durumlarda talep halinde, davanın açıldığı tarihte tarafların haklılık durumu dikkate alınarak asıl alacak miktarı üzerinden % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesince %20 icra inkar tazminatı talepleri hakkında bir karar verilmediğini, mahkemenin gerekçeli kararında davacı bankanın dava anında haklı olmadığına, müvekkilinin itirazında hakkı olduğuna hükmettiğini, cevap ve cevaba cevap dilekçesinde açıkladıkları üzere davacı bankanın takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu, cevap dilekçesinde bildirilen diğer def'i ve itirazlarının yanında davacı bankanın alacaklı sıfatı bulunmadığını, dava konusu aynı hak ve alacakla ilgili olarak İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin, 13/04/2013 Tarih, 2012/1614 E., 2013/701 K. sayılı kesinleşmiş kararı bulunduğunu, T.C Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 11.06.2012 tarih, 062497 sayılı yazısından da anlaşılacağı üzere; davaya konu 348.425,21 USD'nin hazine alacağına dönüştüğünü, bu yazı gereğince, davaya konu 348.425,21 USD'nin tahsili amacıyla Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, 07.09.2012 gün ve ... takip numaralı ödeme emrinin düzenlendiğini ve müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, T.C Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 11.06.2012 tarih, ... sayılı yazısı gereği davaya konu 348.425,21 USD hazine alacağının alacaklısının idare olduğunu, bu nedenle davaya konu 348.425,21 USD nin idare tarafından takibe konu edildiğini, davacı bankanın dava dilekçesi ekinde EK-12 olarak ibraz ettiği İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 28/01/2016 Tarih, 2016/163.E, 2016/116 K. Sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Danıştay 10.Dairesi'nin 5/12/2019 Tarih, 2016/2879 E., 2019/9379 K. Sayılı kararında açıkça; "söz konusu alacağın, davalı idarelerce adli yargı yerinde açılacak bir alacak davası ile takip ve tahsil edilmesi gerektiği açıktır." hükmüne yer verildiğini, öğretide ve Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere ödeme emrine itiraz davasının menfi tespit davası niteliğinde olduğunu, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından başlatılan icra takibini hukuka aykırı bulup iptal ettiğini, müvekkilinin İstanbul 1. İdare Mahkemesinde ikame ettiği menfi tespit davası niteliğindeki bu dava sonucunda müvekkilinin borçlu olmadığının tespit edildiğini ve müvekkilinin borçlu bulunmadığının kesin hüküm ile sabit olduğunu beyanla istinaf talebinin kabulü ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 23.02.2023 tarih, 2022/482 E., 2023/143 K. sayılı karar gerekçesinde yer alan zamanaşımı def'inin reddine dair cümlenin kaldırılmasına ve %20 icra inkar tazminatı taleplerinin kabulü ile davacı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden doğduğu iddia edilen alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.Davacı banka tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu Bankaları Alacakları İcra Dairesi'nin ... Esas sayılı dosyası ile toplam 467.919,60 USD alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı tarafından İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2022/457 Esas sayılı dosyası ile açılan şikayet davasının yapılan yargılaması neticesinde Mahkemece 26.07.2022 tarihli karar ile; İİK'nın 58/3. maddesi uyarınca takip talebi ve ödeme emrinde alacağın Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olması gerekçesi ile davanın kabulüne ve icra takibinin iptaline karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 140/1. maddesi uyarınca; Hakim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. 142. maddesi uyarınca; ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra hakim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlar. Açıklanan yasal düzenlemelere göre yazılı yargılama usulüne tabi bir davada, Mahkemece dava şartları ve ilk itirazlar hakkında bir karar verildikten ve ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra tahkikat aşamasına geçilmesi, tahkikat aşamasının başında hak düşürücü süre itirazı ile zamanaşımı defi hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. İtirazın iptali davası, icra takibine bağlı bir dava olup usulüne uygun şekilde başlatılan, geçerli bir icra takibinin bulunması bu dava yönünden bir dava şartıdır. Mahkemece geçerli bir icra takibinin bulunup bulunmadığı ve dava şartının sağlanıp sağlanmadığının HMK'nın 115/1. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re'sen incelenmesi gerekir.Somut davada; davaya konu icra takibi davanın açıldığı 24.06.2022 tarihinden sonra İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile iptal edilmiştir. Mahkemece 23.02.2023 tarihli ön inceleme duruşmasında HMK'nın 140. maddesine uygun olarak, öncelikle dava şartlarının incelenmesi ve tahkikata geçilmediğinden zamanaşımı def'i ile ilgili bir karar verilmeksizin, İstanbul Anadolu Bankaları Alacakları İcra Dairesi'nin ... Esas sayılı dosyasına konu icra takibinin iptal edilmiş olduğu ve iptali talep edilecek bir itirazın bulunmadığı gözetilerek davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davanın esasına yönelik bir inceleme yapılmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi ve davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesi gereğince hesaplanacak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, davalının kötü niyet tazminatı talebi ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması ve davacı aleyhine AAÜT'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan 9.200 TL'nin üzerinde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun tam, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;2-Davalının istinaf başvurusunun zamanaşımı itirazının reddine ilişkin kısım yönünden KISMEN KABULÜ İLE,İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 23/02/2023 2022/482 Esas 2023/143 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 3-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,4-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Davacı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 6-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL'nin davacı tarafından yatırılmış olduğu anlaşılmakla hazineye irat kaydına, 9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2 maddesi uyarına hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Davacı banka harçtan muaf olduğundan davacıdan istinaf harçlarının alınmasına yer olmadığına, 12-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 13-Davalı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 14-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 15-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 16-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay'da temyiz yasa yolu açık olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy