İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/87 Esas 2023/682 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/87
Karar No: 2023/682
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/87 Esas
KARAR NO: 2023/682 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/691 Esas - 2020/752 Karar
TARİHİ: 13/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında, ticari satıma ilişkin akdi ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davalıya satıp teslim ettiği "akaryakıt" bedeline ilişkin cari hesap bakiyesinin ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Bakırköy ...İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalının takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/11/2020 tarih 2019/691 Esas - 2020/752 Karar sayılı kararında; "Dava, İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Celp olunan Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasının tetki- kinde ; davacı/ alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine fatura ve cari hesap bakiyesine dayalı 41.661,43 TL AA + 1.580,28 Tl işlemiş faizden ibaret toplam 43.241,71 TL alacağın tahsili tale- biyle 06/12/2018 tarihinde ilamsız takibe girişildiği, ödeme emrini 15/04/2019 tarihinde tebellüğ eden borçlunun aynı tarihte vekili aracılığıyla (süresi içinde ) ibraz ettiği dilekçe ile " alacaklı görünen tarafa her hangi bir borcunun bulunmadığı"ndan bahisle borca , faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, İİK 66 md gereğince İcra Müdürlüğü'nce takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğ edilmediği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkememize müracaatla 41.661,43 TL asıl alacak değeri üzerinden iş bu davayı ikame ettiği anlaşılmıştır. Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasında; davacı tarafından, davalıya "akaryakıt" satılması şeklinde akdi bir ilişki bulunup bulunmadığı, davacının takip ve dava tarihi itibariyle takip konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacağın varlığı ve miktarının tespiti ile icra- inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda toplanmaktadır. Dava konusu alacağın dayanağını oluşturan faturalar, taraflar arasındaki e-mailler, otomasyon çıktısı vs deliller celp edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıl- masına karar verilmiştir. ... tarafından ticari defter ve kayıtlar ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 18/08/2020 tarihli kök, 15/09/2020 tarihli ek raporda ;Dava konusunun, davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı oluşan fatura ve cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu,Davalının ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmadığı,Davacının ibraz ettiği 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 42.953,59 TL alacaklı olduğu ,Özetle; davacının ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 42.953,59 TL ala- caklı olduğu, davacının cari hesaba konu takip başlattığı tutarın ise 42.661,43 TL olduğu, takip talebi ile bağlı olarak yapılan fatura araştırmalarında davalıya ait olduğu tespit edilemeyen ..., ...,..., ... ve ... plakalı araçlara istinaden düzenlenen faturalardaki tutarların mahsup edilmesi gerektiği, bunun yanı sıra davacının davalıya düzenlemiş olduğu vade farkı faturalarına dayanak teşkil edecek nitelikte delil sunulmadığından davacının dava- lıya düzenlemiş olduğu 2 adet toplamda 7.325,19 TL tutarlı faturaların davacının ispatına muhtaç olarak hesaplama dışı bırakıldığı,Neticeten , davacının davalıya düzenlemiş olduğu takip öncesi ihtilaf konusu olmayan ve davalının ödeme yaptığı faturalardan tespit edilen plakalardan bu defa takip dayanağı alacağa konu faturalardaki plakalar ile yapılan eşleştirme neticesinde, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 23.463,28 TL alacaklı olduğu " belirtilmiştir. Davacının davalı aleyhine 43.241,71 TL alacağın tahsili talebiyle takibe giriştiği, davalı/ borç- lunun alacağın tamamına itiraz ettiği, davacının 41.661,43 TL tutarındaki asıl alacak yönünden itirazı iptalini talep ettiği, toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan yargılama sonucunda davacının takip tarihi itibariyle davalı taraftan 23.463,28 TL alacaklı olduğu, davalının bu miktardaki likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği, fazlaya ilişkin talebin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalı/borçlunun Bakırköy .. İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen dava ve takip konusu 41.661,43 TL'lik borcun 23.463,28 TL'lik kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, Takip konusu asıl alacağa - davacının talebi aşılmamak üzere- takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4489 Sayılı Kanun ile değişik 2.md gereğince TC Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak yıllık % 19,50 ve değişen oranlarda basit usulde (3095 S.K. Md 3.) temerrüt faizi uygulanmasına, Likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan alacağın % 20'si oranında icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme'nin, kök ve ek bilirkişi raporlarına dayanarak, "Davacının davalı aleyhine 43.241,71 TL alacağın tahsili talebiyle takibe giriştiği, davalı/ borç- lunun alacağın tamamına itiraz ettiği, davacının 41.661,43 TL tutarındaki asıl alacak yönünden itirazı iptalini talep ettiği, toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan yargılama sonucunda davacının takip tarihi itibariyle davalı taraftan 23.463,28 TL alacaklı olduğu, davalının bu miktardaki likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği, fazlaya ilişkin talebin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne" şeklindeki gerekçeyle davalarının kısmen reddine karar vermiş ise de, kısmen ret kararının kabul edilmesinin mümkün olmadığını; mahkemenin itibar ettiği bilirkişi raporlarının hakikati tam olarak yansıtmadığını, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Açılış ve kapanış onayları TTK ve VUK'a uygun şekilde yapılan ticari defterlerin, HMK 222, TTK 64/3 Md. ve YARGITAY içtihatları gereğince kesin delil teşkil etmekte olduğunu; kesin delil teşkil eden ticari defterlere göre yapılan incelemede müvekkili şirketin, davalı şirketten 42.953,59-TL alacaklı olduğunun açıkça tespit edildiğini, Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2017 yılından bu yana akaryakıt alım-satımına ilişkin cari hesap ilişkisi olup bu hususun davalı tarafından da kabul edildiğini; bilirkişi raporunda sözleşme ve dayanak evrak olmadığından bahisle toplam alacak üzerinden vade farkı alacaklarının mahsup edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de dava dosyalarına deli olarak sunulan mail yazışmalarında görüldüğü üzere, müvekkili şirket tarafından davalı tarafa borçların ödenmemesinden kaynaklı ihtarlar yapılarak, aylık %5 oranında vade farkı uygulanacağının bildirildiğini ve vade farklarının faturalandırıldığını, Vade farkına ilişkin faturalara davalı tarafından süresi içinde itiraz edilmemiş olup tarafların ticari defterlerine kayıt edildiğini; bu sebeple süresi içerisinde itiraz edilmeyen ve iade edilmeyen vade farkına ilişkin işbu faturaların içeriği kesinleştiğinden kesin delil teşkil eden ticari defterlerin vade farkı alacağının kesin kanıtı haline geldiğini, Dolayısıyla bilirkişi raporundaki, vade farkı alacağının mahsup edilmesi gerektiği yönündeki değerlendirmenin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, Mahkeme tarafından bilirkişiye verilen görev ve sorumluluğun aşılarak bir kısım (..., ..., ..., ... ve ...) plakalı araçların davalı tarafa ait olmadığından bahisle araçlara verilen akaryakıt alacaklarının mahsup edildiğini, Oysa, eldeki davanın konusu araçların aidiyetinin tespiti olmayıp 2017 yılından beri süre gelen cari hesap alacaklarının davalı tarafından ödenip ödenme hususu olduğunu; söz konusu araçların davalı şirketin çalıştırdığı ve yakıtlarını müvekkili şirketten alan araçlar olup her aracın davalı taraf üzerine kayıtlı olmasının beklenilmesinin hukuken ve mantıken anlaşılmaz bir değerlendirme olduğunu, Bilirkişi tarafından eldeki dosyayla ilgili olarak yapılacak işin, faturaların ticari defterlere işlenip işlenmediği, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, taraflar lehine delil teşkil edip etmeyeceği, cari hesap ve fatura alacağının ticari defter kayıtları ile örtüşüp örtüşmediğinin tespit edilmesi olup, araçların aidiyeti hususunun hem bu davanın konusu olmayıp hem de HMK da düzenlenen bilirkişi incelemesini gerektirir çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerden olmadığını, Bilirkişi tarafından ticari defterlere kayıtlı olduğu tespit edilen faturalara, davalı tarafından itiraz edilmemiş olup, iade edilmediğinden içeriği kesinleşen faturaların hangi araca ait olduğu hususunun da hukuken önemli olmadığını; davanın ve bilirkişi incelemesinin konusunun ticari defter ve kayıtlara göre alacaklı olup olunmaması olduğunu, Dosyaya sunulan otomasyon kayıtlarının haklı davalarının ve delillerinin güçlendirilmesi için sunulmuş olup söz konusu plakaların yazılması veya yazılmaması fatura ve ticari defter kayıtları karşısında alacağın varlığını-yokluğunu etkileyen bir husus olmadığını, Fatura içeriklerine itiraz edilmemiş olup davalı tarafından da iade edilmediğini; söz konusu işbu içeriği kesinleşen tüm fatura ve belgelerin de tarafların ticari defterlerine işlendiğinden bilirkişinin alacaklarını azaltan ticari hayatın olağan akışına ve teamüllere aykırı hukuk ve mantık dışı değerlendirme ve tespitlerine katılmanın mümkün olmadığını, Yargıtay'ın yerleşik içtihadının da, haklılıklarını açıkça ortaya koyduğunu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/1445 E. , 2018/1438 K 09.04.2018 tarihli kararında: "Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılıTTK'nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK'nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir." şeklinde ifade edildiğini, Yerel Mahkeme, kök bilirkişi raporuna yapmış oldukları itiraz üzerine ek rapor almak için, dosyayı tekrar bilirkişiye tevdi etmiş ise de, bilirkişi ek raporunda, yapmış oldukları itirazların (kanaatlerince sehven) hiç değerlendirilmeye alınmadan ek rapor düzenlenmiş olup, bunun üzerine ek rapora yapmış oldukları itirazın yerel mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden dikkate alınmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, İleri sürererk, yukarıda açıklanan ve re'sen dikkate alınacak nedenlerden dolayı, Yerel Mahkemenin kısmen ret kararına yönelik istinaf taleplerinin KABULÜYLE, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/691 E., 2020/752 K. Sayılı kararının kısmen ret kısmının KALDIRILMASINA ve neticeten, davalarının tam kabulüne, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemece yapılan yargılamada davanın kısmen kabulü ile 42.661,43-TL üzerinden başlatılan takibin 23.463,28-TL üzerinden devamına karar verildiğini, Taraflarınca UYAP üzerinden sisteme 03.10.2019 tarihinde vekaletnameleri ekinde EK-1 olarak gönderilen davaya cevap dilekçeleri ile müvekkili şirketin davacıya talep edilen kadar borcu bulunmadığı, itirazlarının haklı olduğu ve müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek müvekkili lehine tazminat talebinde bulunulduğunu, İstanbul 3. Asliye Ticare Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 13.11.2020 tarih 2019/691 E. 2020/752 K. Sayılı gerekçeli kararında cevap dilekçeleri ve beyan dilekçelerinde ileri sürülen hususlara yer verilmemiş olup kötü niyet tazminatları hakkında da değerlendirme yapılmayarak kabul veya ret kararı verilmediğini, İşbu nedenle yerel mahkemece kötü niyet tazminatı talebimiz dikkate alınmadığından yerel mahkeme kararını istinaf ederek, davada reddedilen kısım üzerinden müvekkili şirket lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek, açıklamaya çalıştıkları ve re'sen göz önüne alınacak nedenlerden; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 13.11.2020 tarih 2019/691 E. 2020/752 K. Sayılı kararda müvekkil şirket lehine talep edilen kötü niyet tazminatı açısından karar verilmediğinden yapılacak istinaf incelemesi ile yerel mahkemece reddedilen kısım üzerinden müvekkili şirket lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; akaryakıt satış ilişkisine dayalı bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından reddedilen kısım yönünden, davalı vekili tarafından kötüniyet tazminatı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu takip dosyası incelendiğinde, davacının davalı aleyhine 41.663,43-TL bakiye açık hesap alacağı, 1.580,28-TL işlemiş faiz toplamı 43.241,71-TL'nin tahsili amacıyla ilamsız takip başlattığı, takibe yasal süre içerisinde itiraz edildiği, eldeki davanın hak düşürücü bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından cevap dilekçesi ile; davacının kendilerinden takip tutarı kadar alacaklı olmadığı, bu tutarda akaryakıt satın alınmadığı, alacak tutarının tespitinin yargılamayı gerektirdiği savunulmuştur. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, açık hesap dayanağı faturalar dosya arasına alınmış, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davalı tarafından defter sunulmamış, davacı defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak kök mali bilirkişi raporu alınmış, taraf vekillerinin itirazları üzerine kök rapor ile aynı kanaatleri içeren ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kök ve ek raporunda; davacının kendi ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 42.953,29-TL alacaklı göründüğü; ancak açık hesaba konu iki adet toplam 7.325,19-TL tutarlı vade farkı faturasının, sözleşmesel yahut teamüli dayanağının olmadığı, bu fatura tutarlarının davacı alacağından mahsubunun gerektiği, yine davalıya ait olduğu tespit edilemeyen ..., ..., ... ve ... plakalı araçlara yapılan akaryakıt satışı açıklamalı faturaların tutarlarının da davacı alacağından mahsubu gerektiği, davacının, davalıya ait olduğu daha önce tanzim edilen faturalardan anlaşılan araçlara yaptığı akaryakıt satışları nedeniyle bakiye 23.463,28-TL alacaklı olduğu kanaati bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince kök ve ek bilirkişi raporu esas alınarak, davanın 23.463,28-TL asıl alacak üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından bilirkişi kök ve ek raporlarına alacağın tamamının ispatlanamadığından bahisle itiraz edilmiş ise de; istinafa cevap ve istinaf dilekçesi ile mahkemenin kısmen kabul ettiği tutara itiraz edilmediği, yalnızca reddedilen kısım yönünden kötüniyet tazminatı taleplerinin değerlendirilmemesi nedeniyle istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Şu halde istinaf önüne gelen uyuşmazlık yalnızca davacının reddedilen tutar kadar alacaklı olup olmadığı ve davalının kötü niyet tazminatı isteminin yerinde olup olmadığı ile sınırlıdır. Davacının açık hesaba konu ettiği 15/08/2018 tarihli 3.184,53-TL bedelli, 28/09/2018 tarihli 4.140,66-TL bedelli iki adet vade farkı faturası bulunduğu, vade farkı talep edilebilmesi için taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşme hükmü veya teamül olması gerektiği, taraflar arasında vade farkına ilişkin sözleşme veya teamül bulunduğunu ispatla yükümlü olan davacının bu yönde bir ispat vasıtası sunmamış olduğu, davacı tarafından davalıya vade farkı uygulanacağına ilişkin tek taraflı olarak atılmış e-maillerin ispata yeterli olmadıkları, vade farkı faturası tutarlarının davacı alacağından mahsubunda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Satış faturaları yönünden ise; fatura muhtevası akaryakıtın davalıya teslim edildiğini ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, teslim olgusunu ispata yarar imzalı irsaliye vb bir delilin dosyaya sunulmadığı, dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığı ancak yemin delilinin davacıya hatırlatılmadığı anlaşılmış ise de; bu hususun istinaf konusu edilmediği, davalı kabulünde olmayan satış faturaları bakımından teslim olgusunun ispat edilemediğine dair mahkeme kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin kötüniyet tazminatına yönelik istinaf sebebi değerlendirildiğinde; cevap dilekçesi ile kötüniyet tazminatı talep edilmiş olduğu, HMK 297/1-c ve 297/2. maddeleri uyarınca taleplerden her biri hakkında ne hüküm verildiğinin ve gerekçesinin açıklanmasının zorunlu olduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davalının kötü niyet tazminatı istemi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olmasının isabetsiz olduğu, davalı yanın bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Ne var ki bu eksiklik yeniden yargılamayı gerektirmemektedir. Davacı yanın reddedilen alacak tutarını ispat edemediği, bu tutar bakımından takip yapmakta haksız olduğu, ancak kötü niyetli olduğunun davalı tarafça ispat edilemediği anlaşılmış, davalının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı görülmüştür. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına; dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; davanın kısmen kabulü ile; Bakırköy .. İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın 23.463,28-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faiz oranını aşmamak kaydıyla işletilecek avans faizi ile birlikte devamına, fazla istemin reddine, 23.463,28-TL asıl alacağın %20'si oranında inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/691 Esas - 2020/752 Karar sayılı, 13/11/2020 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 3-Davanın kısmen kabulü ile; Bakırköy .. İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın 23.463,28-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faiz oranını aşmamak kaydıyla işletilecek avans faizi ile birlikte devamına, fazla istemin reddine, 4- 23.463,28-TL asıl alacağın %20'si oranında inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5- Davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 6- Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 1.602,77-TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 522,26-TL peşin nispi harç ile icra veznesine yatırılan 216,21-TL peşin harcın mahsubu sonucu bakiye 864,30 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine'ye irat kaydına, 7-Davacı tarafından yatırılan 522,26 TL peşin nispi harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,8-Davacı tarafından sarf olunan 800,00-TL bilirkişi ücreti, 228,55-TL posta ve tebligat gideri, 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı toplamı 1.079,35-TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 585,65-TL'sinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9- Davalı tarafça sarf olunan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,10- Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,11- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan miktar üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/1 maddesi uyarınca hesap edilen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,12- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine red olunan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/1 maddesi uyarınca hesap edilen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 13-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 14- Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 15-Davalı tarafından yatırılan 400,70-TL ( 54,40-TL + 346,30-TL ) istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 16- Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 17- Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 48,50.TL posta gideri olmak üzere toplam: 197,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 18-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 19-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy