İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/749 Esas 2023/663 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/749
Karar No: 2023/663
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/749 Esas
KARAR NO: 2023/663 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/464 Esas - 2019/1197 Karar
TARİH: 24/12/2019
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının müvekkiline davalı bankanın Bahçeşehir şubesinden 3 adet çekin ticari ilişkide bulunduğu firmalar tarafından verildiğini, bankaya ibraz edilen çeklere işlem yapılamadığını, bankaların birer güven kurumu olarak çek karnesi verirken şirketler hakkında kredi değerliliği olup olmadığı yönünde araştırma yapmaları gerektiği, kredi notunun yüksek olması halinde çek karnesi vermeleri gerektiği, belirtilen nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının iddialarının gerçeği yansıtmamakta olduğu, Söz konusu çeklelrn gerekil araştırma yapıldıktan sonra imza karşılığı teslim edildiğini, çek karnesi verirken çek karnesi isteyen hakkında gerekti araştırmayı yaptıktan sonra çek karnesi verdiğini, nitekim karşılıksız çek sorumluluk bedelinin ödendiğini, açıkladıkları nedenlerle haksız ve hukuka aykın davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde; 500,00 TL olan dava değerini bilirkişi raporu doğrultusunda 146.936,50 TL arttırılarak toplam 147.436,50 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/12/2019 tarih 2018/464 Esas 2019/1197 Karar sayılı kararında; "...Her ne kadar zararın tespiti açısından dosya kapsamında bilirkişi raporu alınmış ise de açıklanan tüm bu hususlar doğrultusunda mahkememizde oluşan yeni kanaat gereğince, davacı vekiline 22/10/2019 tarihli celse 1 nolu ara karar ile "karşılığı tahsil edilemeyen çeklerin keşidecisi/cirantalarına karşı herhangi bir takipte bulunulup bulunulmadığı yahut dava açılıp açılmadığı konusunda beyanda bulunmak üzere" süre verilmiştir. Davacı vekili 24/10/2019 tarihli dilekçesi ile, yalnızca çek lehtarı ve ikinci ciranta hakkında iflasın açılması davası açtığını, iflas kararı nedeniyle bunlar aleyhine takip ya da dava yoluna gitmediğini beyan etmiştir. Yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince, bankadan çek tutarının talep edilebilmesi için çek keşidecisi ve cirantalarına karşı alacağın tahsili amacıyla tüm yolların tüketilmiş olması gerekir. Buna rağmen alacak elde edilememiş ise bankanın sorumluluğuna gidilebilir. Davacı vekilince 24/12/2019 tarihli celsede keşideci yönünden karşılıksız çek şikayetinde bulunulduğu ifade edilse de, dosya kapsamına yansıyan beyanlarında keşideciye yönelik herhangi bir takip yahut davası olduğu, lehtar ve ikinci cirantaya karşı iflas masasına başvuru yaptığı yahut kayıt kabul davası açtığı beyanı da mevcut olmadığından, çekler nedeniyle zararının henüz gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı yanın davalı bankanın sorumluluğu bulunduğundan bahisle açtığı iş bu davasının reddine karar vermek gerekmiştir..."gerekçesi ile, 1-Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemece, bankanın sorumluluğuna ilişkin davada davalı tarafından kanuni yükümlülüklere hiçbir suretle uyulmaksızın borca batık bir şirkete çek karnesi verilmiş olması nedeniyle müvekkilinin zararına sebep olduğunun beyan edildiğini, Davalı bankanın çek karnesi verirken yerine getirmesi gereken araştırma yükümlülüğüne ilişkin bilirkişiden rapor alınmasının talep edildiğini ve dosyanın bilirkişiye tevdii edildiğini, 27.03.2019 tarihli raporda özetle; "davalı bankaca çek hesabı açılması esnasında ve çek defteri verilmeden önce TCMB tarafından yapılan çek duyuruları çerçevesinde arşiv vb. araştırmaların yapılmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan çek karnesi talebinde bulunan dava dışı ... Ltd. Şti. hakkında yapılması gereken ekonomik ve sosyal durum araştırmasının da yapılmadığı, şirket ve ortaların karakteri(moralite), kapasitesi ve kapitali hakkında yeterli veriye sahip olmadan sahtecilik yapan ve sözde ticari faaliyetine yeni başlayan dava dışı şirkete çek karnesi verilmek suretiyle davacının zararının oluşmasına sebebiyet verildiği, …. netice itibariyle karşılıksız çıkan çeklerle ilgili olarak davalı bankanın basiret ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarından dolayı kusurunun %50 oranında olduğu .." yönünde görüş bildirildiğini, uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranı gözetilerek dava ıslah edilmişse de yerel mahkeme tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, Dosyada mevcut uzman bilirkişi raporunda izah edildiği üzere çek defteri verilmesinden önce TCMB tarafından yapılan çek duyuruları çerçevesinde arşiv vb. araştırmaların yapılmış olduğunun ispat yükünün davalı bankada olduğunu, işbu davada ise bankanın, dava dışı ... Pazarlama Şirketine çek defteri vermeden önce gerekli araştırmayı yapmış olduğuna ilişkin hiçbir belge sunulmadığını, Müvekkilinin bankaya ibraz etmiş olduğu çeklerin keşide tarihlerinin 2016 senesine ait olduğunu, şirketin Şubat 2016 senesinde el değiştirdiğini ve Ataköy Dayanıklı Tüketim Malları şirketinin sahibi ... ve diğer iki kişiye devredildiğini, dava dışı ... Ürünleri Pazarlama Şirketi ile birlikte Ataköy Dayanıklı Tüketim Mallarının da mahkemece iflasına karar verildiğini, ... Ürünleri şirketinin yıllardır borca batık olduğunu, bu süreçte onlarca kişiyi büyük zarara uğrattığını, böyle bir şirkete çek karnesi tahsis edilmesinde bankanın araştırma eksikliği olduğunu, Davalı ... Bankasının dava dışı ... Ürünleri Pazarlama Şirketi hakkında yapmış olması gereken ekonomik ve sosyal durum araştırmasını yapmadığını, sermaye yeterliliği, mal varlığı bulunmayan, buna ilişkin bir veri de ortaya koymamış olan şirkete çek karnesi verdiğini ve çek kredisi kullandırmak suretiyle müvekkilini zarara uğrattığını, Banka emekli müfettişi, banka ve finans uzmanı bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre ise söz konusu olayda zarara uğrayanın hamil olduğunu, hamil ile banka arasında hukuki ilişki bulunmaması sebebiyle sorumluluk davasının BK m.49 hükmüne dayanması gerektiği, 5941 sayılı Çek Kanunu M.2 hükmü ile bankaya yüklenen sorumluluğun yalnızca çekin ibrazı sırasında çek bilgilerini incelemekle sınırlı olduğu şeklinde görüş bildirdiğini, davalı bankanın basiretli tacir sorumluluğu henüz çek hesabı açılıp çek karnesi verilirken başladığından, açıkça borca batık bir şirkete çek karnesi vermesi dolayısıyla bankanın Çek Kanunu m.2 hükmünü ihlal ettiğini, bankalardan daha da fazla beklendiği üzere basiretli davranmadığını, mahkemece bankanın kendisinden talep edilen evrakları sunmadığı, gerekli araştırmayı yapmayarak kusurunun bulunduğu kabul etmiş durumda oludğunu, müvekkili şirketin zararı ile bu kusur arasında illiyet bağının olmadığını düşünmenin hukuka aykırı olduğunu,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, keşideci hakkında davalı bankanın çek hesabının açılışı sırasında 3167 sayılı Kanunu’nun ve ilgili yasal mevzuatın gereklerini yerine getirmediği, yeterli araştırma yapmadan keşideciye çek karnesi verdiği ve çek’in karşılığının bulunmadığı iddialarına dayalı olarak,banka aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, ticari ilişki kapsamında müvekkilinin aldığı 0002025, 0002024, 0002026 seri numaralı üç adet çekin Bankaya ibrazı ile, söz konusu çeklere keşideci imzası ile banka kayıtlarındaki imza örneği tutmadığından işlem yapılamadığı, davalı bankanın çekteki keşideci imzasını kontrol etme yükümlülüğünü yerine getirmediği, güvenilir kurum olmasından dolayı objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediği, çek karnesi verilirken gerekli özeni göstermediği, davacı tarafın alacağını tahsil edemediği bu nedenle de zarara uğradığı belirtilmiştir. Mahkemece ön inceleme duruşmasının ara kararı uyarınca davacı vekiline davalı bankaya isnat edilen çekler üzerindeki keşideci imzasının kontrol etme yükümlülüğüne aykırı davranıldığı iddiası ile uğranılan zarar arasındaki illiyet bağını, hukuki dayanakları ile birlikte somutlaştırmak üzere 2 hafta süre verildiği, davacı vekili ara karar uyarınca 15/10/2018 tarihli dilekçe ile beyanda bulunduğu, beyan dilekçesi ile; dava dışı şirkete çek hesabı açılması ve çek defteri verilmesi sırasında 5941 sayılı Çek Kanunu 2. maddesinde öngörülen araştırma/ inceleme yükümlülüğüne aykırı davranılması ve müşteri imza sirkülerinin usulüne uygun tespit edilmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını beyan etmiştir. Davalı bankadan gönderilen dava konusu çek suretleri incelendiğinde; Davalı bankaya ait keşidecisi dava dışı ... Turizm Ltd. Şti., lehdar/cirantası ... San. Ve Tic. Ltd. Şti., sıralı cirantalar ... San. ve Tic.AŞ., davacı ... Tic.Ltd.Şti. olan ..., .., .. seri numaralı üç adet çekin davacı tarafından ibraz tarihinde ... Bankası A.Ş. 'ye ibraz edilmiş, ... Bankası A.Ş. Tarafından da karşılıksız oldukları belirtilerek takas sistemi kapsamında ödeme yapılamadığı belirtilmiş, sonra davacı tarafından davalı bankanın İstoç Şubesine ibraz edilmiş ve hesapta karşılıklarının bulunmadığı belirtilerek banka sorumluluk tutarlarının ödenmek suretiyle çek asıllarının davacı şirket yetkilisi ...a imza karşılığı teslim edildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre, karşılıksız çek için davacının evvela kendi akidinden alacağını tahsil yoluna gitmesi, tahsil edememesi halinde davalı bankaya müracaat etmesi gerekmektedir. (Emsal Yargıtay 11 HD 2016/11117 Esas 2018/2991 Karar-- Yargıtay 11 HD 2016/5991 Esas 2018/250 Karar) Ayrıca, 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 2/1 maddesi "Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler." hükmünü haizdir. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, bir bankanın, çek hesabı açarken müşterisinin kimliği, ekonomik durumu ve ikameti v.s konularında gerekli araştırma ve incelemeyi yapması; çek hamilinin de, ticari ilişkide bulunduğu kişilerin ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp sonucuna göre ilişki kurması, bu suretle özenli davranması gerekmektedir. Bu sebeple, tarafların kusur oranları çerçevesinde davanın esası hakkında bir karar vermek gerekir.Bu tür davaların genel çerçevesi ve esasları bunlardır. Somut olayda davacı vekili 24/10/2019 tarihli dilekçesi ile, lehdar ve ilk ciranta ... San. ve Tic.Ltd. Şti. ile kendi cirantası olan ... San. ve Tic. A.Ş. hakkında iflasın açılması davası açtığını, bu şirketlerin iflasını istediklerini ve iflas kararını verildiğini açıklamış, sözkonusu çeklere dayalı olarak çeklerin müracaat borçluları olan keşideci ... Ltd. Şti., lehdar ve ilk ciranta ... San. ve Tic.Ltd. Şti. ile kendi cirantası olan ... San. ve Tic. A.Ş.‘ye karşı alacağının tahsili için icra takibi ya da dava yoluna gitmediğini bildirerek, dava konusu çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle İstanbul 10 İcra Ceza Mahkemesinde müracat borçlularının yetkilileri hakkında karşılıksız çek suçundan şikayetçi olduklarını beyan etmiştir. Bu tür davalar esas itibariyle tazminat davası niteliğinde olup, bankanın haksız fiilden sorumlu tutulabilmesi için gerekli olan zararın doğması koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin üzerinde,davalı bankanın, çek hesabı açmada kusurlu olup olmadığının tespitinden önce durulmalıdır. Bu itibarla,davacının öncelikle zararın gerçekleştiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı bankanın çek hesabı açtığı keşideci ... Ltd. Şti. tarafından düzenlenen çekler ,lehdar Ataköy Day.Tüketim Mallari , ..cirosuyla davacı şirkete intikal etmiştir. Davacı vekili davalı bankanın ....'nın mali durumunu araştırmadan çek karnesi verdiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmekte ise de , davalı banka ciro zincirine katılan her kişinin mali gücünden veya çek bedelinin ödenmemesinden sorumlu tutulamaz ,.Çekler ciranta ...AŞ ile olan temel ilişki nedeniyle davacı şirkete geçmiş olup,davacının ibrazı üzerine çek karşılıksız çıkmıştır.Davacı şirketin,keşideci hakkında,çek’e dayalı bütün müracaat yollarını tüketmesi ve çek bedelinin tahsil edilemez hale gelmiş olması gerekmektedir. Davacının bu yolları denemeden ve tüketmeden bankadan çek bedelini tazminat olarak istemesi doğru değildir.Bu tür davaların, çek bedelinin kısmen yada tamamen tahsil edilemez hale gelmiş olmasının kesin olarak ortaya çıkmasından sonra en erken bu anda davanın açılması gerekmektedir. Davalı bankanın cirantalar ... ve ... çeklerinin ödenmemesinden sorumlu tutulması sözkonusu değil ise de çek karnesini keşideci ... Ltd. Şti.'ne vermekte bir kusuru var ise sorumlu tutulabilecektir.Ancak gelinen bu aşamada keşideci hakkında karşılıksız çek suçundan şikayetçi olunması tüm yolların tüketilmesi olarak kabul edilemeyeceği gibi müflis cirantaların iflas masasına başvuru yaptığı yahut kayıt kabul davası açtığı beyanı da mevcut olmadığından, çekler nedeniyle zararının henüz gerçekleşmediği ve eldeki davanın erken açıldığının kabulü gerekir. Bu nedenle İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmayıp, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy