İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/594 Esas 2023/789 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/594
Karar No: 2023/789
Karar Tarihi: 11.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/594 Esas
KARAR NO: 2023/789 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/315 Esas - 2020/27 Karar
TARİHİ: 16/01/2020
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin şimdiki şirket sahibi ... tarafından hissedarlar ... ve ...'dan Kadıköy ... Noterliğinde 17/04/2013 ve 26/04/2013 tarihlerinde hisseleri satın alınmış, bu hisse devirlerinin 22/04/2013 ve 29/04/2013 tarihlerinde tescil edilerek ilan edilmiş olduğunu ancak daha sonradan şirket kayıtları incelendiğinde davalıların ortaklıkları kalmadığı halde diğer davalı ...'ye talimatla para çektirip kendi uhdelerine almış olduklarının tespit edildiğini, şirket hesapları incelendiğinde ... Bankası Beşiktaş ... nolu hesaptan 85.700 TL, ... bank Beşiktaş Şubesi ... nolu hesaptan 17.700 TL, ... bank Beşiktaş Şubesi ... nolu hesaptan 11.850 TL, ...bank Barbaros Bulvar Şubesi ... nolu hesaptan 8.240 TL olmak üzere şirket hesaplarından devirden sonra toplam olarak 123.490 TL'nin şirket sahibinin bilgisi ve izni olmadan çekilmiş ve davalıların uhdesine geçmiş olduğunu, davalıların şirket hesaplarından çekmiş oldukları bu paraları iade etmeleri için kendilerine Antalya ... Noterliği'nin 01/09/2014 tarihli ... yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilmiş ancak olumsuz yanıt verilmiş olduğunu, davalıların davacı aleyhine başlattıkları İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı kira alacağı icra takibi ve İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/875 Esas sayılı itirazın kaldırılması davalarının olduğunu ve dava karar çıkmış ve itirazın kaldırılmasına karar verilmiş olduğunu, bu icra alacağına ilişkin takas-mahsup talebinde bulunduklarını beyanla 123.490 TL alacağın davalıların alacağından mahsubu sonucu, bakiye meblağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davalıların maliki oldukları .. Mah., ... Bulvarı, No:..., Beşiktaş/İstanbul adresinde bulunan gayrimenkullerini 01/05/2013 imza başlangıç tarihli kira kontratı ile davacı şirkete kiraladıklarını, davalılara ait şirket hisselerinin dava dışı ... tarafından Nisan 2013 tarihinde satın alınmış olduğunu, davacı şirket yetkilisi dava dışı ...'in diğer şirketi dava dışı ... Turizm Antalya'da olduğundan, İstanbul'a gelip işleri devralmadığını, davacı şirketin hisse satışını ve yetkilisini bankalara, ..., ...'na bildirmediği gibi işyerinde yeni çalışma yöntemi de belirlemediğini, davacı şirketin yeni hisse sahibi dava dışı ...'in sahibi olduğu dava dışı ... Turizm Ltd. Şti'nin bilet talepleri/satışlarının da davacı ... Turizm üzerinden yapılmaya başlandığınu, davacı şirket açısından hassas olan ..., ... ve diğerlerine yapılan bilet satışlarıın ödemelerinde aksaklık olmaması için 16 Nisan 2013 ve 30 Nisan 2013 tarihleri arasında servis bedeli davacı şirket kasasında kalacak şekilde, davalı ... şahsi kredi kartından yapılmış, şirket hesaplarına gelen nakit paradan da bilet ödemesi yapılan davalı ...'ın kredi kartının ödenmiş olduğunu, davalı ...'ın şahsi kredi kartının davalı şirket adına kullanılmasına, sattığı şirketin zarar görmemesi için iyi niyetle izin vermiş olduğunu, bu ödemelerden hiçbir menfaati olmamış, davalının itibarını korumuş olduğunu, davacının aleyhine kira borçlarından dolayı icra takiplerinin başlamasından ve hisse satışlarının gerçekleşmesinden 17 ay sonra Antalya ... Noterliği'nin 01 Eylül 2014 tarih ... yevmiyeli ihtarnamesi ile bankalardan talimatla çekilen 43.520 TL'nin ödenmesini istediğini, ihtarnameden 6 ay sonra ise kira borçlarına denk gelecek şekilde 123.490 TL'lik davayı açmış olduğunu, davacı şirket muhasebecisi ...'den edinilen bilgi dahilinde, Kadıköy .... Noterliği'nin 05 Eylül 2014 tarih ... yevmiyeli cevapla, talep edilen paranın nereye nasıl kullanıldığının bildirilmiş olduğunu,14/11/2014 tarihinde İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/875 E. Sayılı dosyasından davacı şirketin mecurdan tahliyesine karar verilmiş, tahliye kararının kesinleşmesinden sonra İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasında 27/03/2015 tarihinde cebri icra yolu ile tahliyenin gerçekleşmiş olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetli ithamlarda bulunduğunu, yapılan işlemler sonucunda davacının hiçbir zararının oluşmadığını, İstanbul daki eski merkezin Mayıs 2014 tarihine kadar da gayri resmi açık kalmış, bilet satışlarına devam etmiş, davacı gayri resmi olarak çalıtırdığı şubeden vergi dairesine ve ...'a bilgi vermemiş olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi'nin 16/01/2020 tarih ve 2015/315 Esas - 2020/27 Karar sayılı kararında;"Davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile; 19.118,77 TL'nin 26/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsili ile davacıya iadesine, fazla talebin reddine ilişkin olarak; teknik incelemeler dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda davacı şirketin yeni sahibi ve temsilcisi ...' e hisse devri sonrasında, davacı şirketin ortağı veya temsilcisi olmamasına rağmen (davacı şirket ile hiç bir bağı bulunmadığı halde) davalı ...' ın kendi lehine olacak şekilde hükümde belirlendiği üzere şahsi mal varlığı aktifi artmış/ mal varlığı pasifi azalmıştır ve bizzat sorumluluğu doğmuştur. Davalı ...'a ait ... bank ... kredi kartı için (55.831,00-36.728,18=19.102,82) 19.102,82 TL fazladan ödeme yapılmış olduğu, davalı ...'a ait ... Bank Kredi kartı için (20.395,00-1.563,00 TL=18.832,00)- 18.816,05= 15,95) 15,95 TL fazladan ödeme yapılmış olduğu yani toplam 19.118,77 TL davalı ...' a davacı şirket aleyhine şirketin mal varlığı aktifini azaltacak mal varlığı pasifini artıracak şekilde fazla ödemenin bulunulduğu teknik değerlendirmeden anlaşılmış saptanan ve hukuksal durum karşısında aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerektiğine kanaat getirilmiştir. Davacının davalı ... ve davalı ... yönünden açtığı davası pasif husumet yokluğundan reddedilmiş olmakla; "Sıfat" terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için "husumet" terimi kullanılmaktadır.(Misal :Y3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I'de de, buradaki anlamda" taraf olma sıfatı" deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. (Misal:" Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def'i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur" (YHGK 27.01.2016, 13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, yine davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def'i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re'sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2). Saptanan ve hukuksal durum karşısında; her ne kadar davacı şirket iddiaları çerçevesinde davalı eski şirket ortağı ... ve şirket muhasebecisi ...' den alacağını genel hükümler çerçevesinde yetkisiz temsil ile sebepsiz zenginleştikleri ve sorumluluklarının bulunduğu iddiasına dayandırsa da iş bu davalılar açısından herhangi bir zenginleşmenin bulunmadığı (teknik değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere mezkur davalıların mal varlıkları aktifi artmamış veya mal varlıkları pasifi azalmamıştır), ayrıca bizzat sorumlu tutulabilecekleri şekilde yetkisiz temsil şartlarının varlığına özel haksız fiil şartlarının kümülatif olarak oluştuğuna kanaat getirilmediği bu davalılar yönünden alacağın varlığı iddiasının dinlenemeyeceği, sorumlu tutulamayacaklarına kanaat getirilmiştir. Bir sübjektif hak olarak alacak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı, pasif husumet). Bu alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılmış olup ( iş bu davada davalılar ... ve ... ) (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı dava pasif husumet yokluğundan bu davalılar açısından reddedilmiş aşağıdaki şekilde hükme varılmıştır."gerekçesi ile davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davalılar ... ve ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile; 14-17 Haziran 2013 tarihinde Bursa ... Otel’de gerçekleştirilen 1963 Ankara Tıp Fakültesi 50. yıl buluşması ile ilgili olarak 12.04.2013 tarihinde otele 2.000 TL ... Turizm hesabından ön ödeme çıkartıldığını, fatura toplamı 9160,00 TL olan ödemenin ...'ın kredi kartından 17.06.2013 ... bank ... kart ( ...—...) 5063,00 TL’si ödenmiş olup 2.097 TL tutarındaki ödemesinin bazı katılımcıların otelde kredi kartları ile ödeme yapması neticesinde otel tarafından ... Turizm’e alacak olarak kaydedildiğini, ... Otel detaylarına ... Turizm 2013 yılı muavin mizan kayıtlarında ... no’lu hesap detaylarından ulaşılabileceğini, otelden alınmış olan fatura ve tahsilat makbuzlarının incelenmesi halinde beyanlarının doğruluğunun ortaya çıkacağını, grubun İskender İskenderoğlu’ndaki gerçekleştirilen öğle yemeği yine söz konusu karttan ödendiği için (15.06.2013 tarihinde 525,00 TL) tur dönüşü söz konusu tutarın ilgili karta yatırıldığını, .... faturasının 15.06.2013 tarih ve ... no olarak ... hesaplarında yer aldığını, otel ve rehber ve zorunlu seyahat sigortası ile alakalı olarak ... Sigorta ile olan yazışmaların bir kez daha ek olarak sunulduğunu, tahsilatların dökümünün aşağıdaki gibi olduğunu, ilgili tahsilat makbuzu veya banka havalelerine 10 yıl süresince saklanması zorunlu olan ... Turizm muhasebe evrakları arasından da ulaşılabileceğini, grup ile ilgili hesap dökümü ve ödemenin ne şekilde yapılacağının ...’e gerek iş öncesi gerekse iş bitimi mail ile bildirildiğini, ellerinde ... Turizm’e ait bilgisayar ve muhasebe kayıtları olmadığı için arşivde aşağıdakilerin yer aldığını, bilirkişi raporunun 10. sayfa 4.4 maddesi 2. sıra 24.04.2013 tarihli 4.035,00 TL tutarla ilgili 1563,00 tl tutarlı itirazları kabul edilmesine istinaden fazla ödeme olarak görünen 2.472,00TL'nin borçlu gözüken rakamdan düşülmesi gerektiğini, bu tutarın şirket hesaplarından çekilmediğini, 2472,00TL ... nolu ... biletinin eksik olduğunu, (fatno ...)Biletin acenta kuponu ve kredi kartı ödeme formu ekte olduğunu, 6661 ile biten ... bank kartından ödemesi yapılan 1.802,29 TL'nin bilirkişi hesaplarında olmadığını, bilet ödemeleri ile alakalı olarak 26-28 Haziran 2013 tarihleri arasındaki aşağıda detayı verilen faturaların ve Ankara Tıp Fakültesi Mezunları 50. yıl ... otel buluşması ile alakalı olarak yukarıda sunulan fatura ve belge noları ile incelendiği takdirde karşılıklarının çıkacağının aşikar olduğunu, ellerinde faturaların kopyaları olmadığı için tarih ve seri nosu belirtilen faturaların ve ilgili döneme ait havayolu raporlarının talep edilip bilet tutarları ile karşılaştırılmasını talep ettiklerini, kredi kartına yatırılan tutarın sadece havayolu ödemesi olup acenta hakedişinin dahil olmadığını, fatura tutarlarından hizmet bedeli düşüldükten sonra karşılaştırma yapılması gerektiğini, ...'in ... Turizm’i satın aldıktan sonra işleyişin aynen devam etmesi talimatını verdiğini, her hafta acentaya idareci ve muhasebe sorumlusu yollayacağını belirttiği halde her nedense kadroyu oluşturmadığını, ... Turizm’in otel ve havayolu ödemelerinde aksaklık olmaması, sicilinin lekelenmemesi adına ve yapılan işlerin karının da doğal olarak şirkette kaldığını, ödemelerin ... kredi kartlarından yapıldığını ve doğal olarak karşılıklarının da kartlara geri ödendiğini, bu işlemlerim tamamının ... bilgisi dahilinde yapıldığını, Mahkemenin diğer iki davalı yönünden usulden ret kararı verdiğini, esastan ret kararı vererek ret edilen miktara göre vekâlet ücretine karar verilmesi gerekirken, maktu ücrete karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu itibarla kararın bu kısmının kaldırılması gerektiğini ve esastan ret edilerek bu tutar üzerinden avukatlık ücretine karar verilmesi gerektiğini, davacının tüm iddialarını reddettiklerini, huzurdaki davanın suiniyetli açılmış bir dava olduğunu, davacının, davalı müvekkillerinin uhdelerinde herhangi bir alacağı söz konusu olmadığı gibi kira borçları olduğunu, ... Mah. ... Bulvarı No:... Beşiktaş / İstanbul adresinde faaliyet gösteren ... Turizm Sey Yat ve İşl. Ltd. Şti.'nin hisselerini ...’ dan ve ...’dan ...'in Nisan 2013 tarihinde satın aldığını, davalıların maliki oldukları ... Mah. ... Bulvarı No:... Beşiktaş / İstanbul adresinde bulunan gayrimenkullerini de 01.05.2013 imza başlangıç tarihli kira kontratı ile davacı şirkete ve yetkilisi ...’e kiraladıklarını, davacı şirket yetkilisi ... ve diğer şirketi ... Turizm Antalya’da olduğundan İstanbul’a gelip işleri devralmadığını, davacı şirketin hisse satışını ve yetkilisini bankalara, ..., ... bildirmediği gibi işyerinde yeni çalışma yöntemini de belirlemediğini, şirket çalışanlarına "işlere eskisi gibi devam edin, hiçbir aksaklık çıkmasın, geldiğimden ilgili yerlere gerekli bilgileri ve evrakları vereceğim" talimatı vermesi üzerine, çalışanların bilet satışlarını eskiden (satıştan önce) yaptıkları gibi yapmaya devam ettiklerini, davacı şirketin, yeni hisse sahibi ...’in sahibi olduğu, ... Turizm Ve Tic. Ltd Şti sicil no:...nin bilet talepleri ve satışlarının da ... Turizm üzerinden yapılmaya başlandığını, davacı şirket açısından hassas olan ..., ...’den yapılan bilet satışlarının ödemelerinde aksaklık olmaması için, servis bedelinin ... Turizm kasasında kalacak şekilde, davalı ...'ın şahsi kredi kartından yapıldığını, şirketin hesaplarına gelen nakit paradan da, bilet ödemesi yapılan ...'ın kredi kartının ödendiğini, ...’dan devre ödemesi ile ilgili rapor talep edildiği takdirde kredi kartı ve nakit kesilen biletlerin dökümüne ulaşılabileceğini, faturalarda ... Turizm’in fatura noları ile ... raporundaki bilet numaralı karşılaştırıldığında biletlerin hangi kart no ile alındığının çok net görüneceğini, davalı ...'ın, şahsi kredi kartının davalı şirket adına kullanılmasına, sattığı şirketin zarar görmemesi için iyi niyetle izin verdiğini, bu ödemelerden hiçbir menfaati olmadığını, davalının itibarını koruduğunu, davacı şirketin muaccel olan aylara ait kira bedellerini ödememesi neticesinde 06.05.2014 tarihinde İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E dosyası ile örnek 13 ihtarlı ödeme emri; 25.12.2014 tarihinde İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... E dosyası ile örnek 7 ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davacı aleyhine kira borçlarından dolayı icra takiplerinin başlamasından ve hisse satışların gerçekleşmesinden 17 ay sonra Antalya ... Noterliği'nin 01 Eylül 2014 tarih ... yevmiyeli ihtarnamesi ile bankalardan talimatla çekilen 43.520 TL'nin ödenmesini istediğini, davacının ihtarnameden 6 ay sonra kira borçlarına denk gelecek şekilde 123.490 TL'lik huzurdaki davayı ikame ettiğini, davalı şirket muhasebecisi ...'den edinilen bilgi dahilinde, Kadıköy ...Noterliği'nin 05 Eylül 2014 tarih ... yevmiyeli cevapla, talep edilen paranın nereye nasıl kullanıldığının bildirildiğini, 14.11.2014 tarihinde İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014'875 E davası ile mecurdan tahliyesine karar verildiğini, tahliye kararının kesinleşmesinden sonra İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... E dosyasında 27.03.2015 tarihinde cebri icra yolu ile tahliyenin gerçekleştirildiğini, davacının haksız ve suiniyetli ithamlarda bulunduğunu, davacının hiçbir zararı olmadığını, müvekkillerinin itham edildikleri işlemleri gerçekleştirmediklerini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalılar ... ve ... yönünden usulden ret kararının kaldırılarak dava değerinin tamamı için esastan reddine karar verilmesini ve ret edilen miktara göre vekâlet ücreti takdir edilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, limited şirketin, şirket paylarını devretmek suretiyle ortaklıktan ayrılan ve şirketi temsil yetkisi bulunmayan davalıların talimatları ile şirketin vekalet verdiği muhasebecinin şirket hesabından çekerek eski ortakların hesaplarına aktardığı iddia edilen paranın muhasebeci ve şirket eski ortağı olan davalılardan istirdadı talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalılar ... ile ...'ın şirket paylarını dava dışı ...'e devredip ortaklıktan çıktıklarını ancak yapılan incelemede ortaklıktan çıktıktan sonra şirket tarafından vekalet verilen muhasebeci olan davalı ...'ye verdikleri talimat ile şirket hesabından kendi hesaplarına para aktardıklarını iddia ederek aktarılan paranın tüm davalılardan istirdadını talep etmiş, davalılar ise şirket paylarının devrinden sonra devralan şirket ortağı ...'in şirket işlerinin aynı şekilde yürütülmesi talimatı verdiğini, bu nedenle davalı ...'ın kredi kartlarından şirket bilet satışlarının ve çeşitli ödemelerin yapıldığını, davalıya şirket kasasından ödenen bedelin bu kredi kartı harcamaları olduğunu, şirketin hesabından haksız olarak ödenen bir bedel olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davalı ...'ın davacı şirket aleyhine sebepsiz olarak zenginleştiği kabul edilerek bu davalı yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davalıların mal varlığında davacı şirket aleyhine herhangi bir zenginleşme olmadığından aleyhlerine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, karara karşı davalılar ... ve ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamına göre davalılardan ... davacı şirkette bulunan payını 17.04.2013 tarihinde, davalı ... ise 26.04.2013 tarihinde dava dışı ...'e devretmiş, pay devirleri ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiştir. Dava tarihi itibariyle davacı şirketin adresi "... Mahallesi, ... Bulvarı, No:..., İç Kapı No: .., Muratpaşa/Antalya"dır. Davacı tarafın iddiası şirketin eski ortağı olan davalılar ile vekalet verilen muhasebeci olan davalı ...'nin kendisi aleyhine haksız ve sebepsiz olarak zenginleştiğine, davalıların savunması ise talimat uyarınca ve vekaletsiz iş gördüklerine yöneliktir. Davacı, şirket hesabından çekilen paranın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, Mahkemece dava sebepsiz zenginleşme temelinde değerlendirilerek esasa ilişkin karar verilmiş, davacı şirket ile davalılar arasındaki hukuki ilişki ve bu minvalde mahkemenin kesin yetkisi ve görevi yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. HMK'nın 14/2 maddesi uyarınca; özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesinde; tacir olan her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava olarak tanımlandıktan sonra, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar belirlenmiş ve son olarak yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi koşulu ile havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların da ticari dava olduğu kabul edilmiştir. TTK'nın 5. maddesinde "Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir" hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup, uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması yahut yalnızca taraflardan birisinin ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia veya fikri haklara ilişkin bir davanın bulunması gerekmektedir. Göreve ve kesin yetkiye ilişkin kurallar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen nazara alınmalıdır. Somut dosyada; iddia ve savunma doğrultusunda davalılar ... ile ...'ın davacı şirketin eski ortağı oldukları, tacir olmadıkları ve ticari işletmeleri ile ilgili bir işlem yapmadıkları hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı ... ile davalı şirket arasındaki ilişkinin ise vekalet ya da hizmet sözleşmesine dayandığı anlaşılmakla birlikte hangi sözleşme olduğu dosya kapsamından tespit edilememektedir. Buna göre Mahkemece davacının talebinin ortaklık ilişkisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve mutlak bir ticari davanın bulunup bulunmadığı, mutlak bir ticari dava söz konusu ise davacı şirketin dava tarihi itibariyle adresi gözetilerek Mahkemenin yetkili olup olmadığı, ortaklık ilişkisinden kaynaklanan bir davanın söz konusu olmaması halinde tarafların tacir olmadıkları ve mutlak bir ticari davanın da bulunmadığı gözetilerek her bir davalı ile davacı arasındaki ilişkinin hukuki nitelendirmesinin yapılması suretiyle görevli Mahkemenin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi hatalı olmuştur. Davalıların istinaf başvurusu usulen haklı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle davalılar ... ile ...'ın istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar ... ile ...'ın istinaf başvurularının USULEN KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16/01/2020 tarih ve 2015/315 Esas - 2020/27 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar ... ile ... tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-01/12/2020 tarihinde ... Alındısı ile ... tarafından fazlaca yatırılan istinaf başvuru harcının talep halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf eden davalılar ... ile ...'ın tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2023 tarihinde HMK'nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy