İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/334 Esas 2023/708 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/334
Karar No: 2023/708
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/334 Esas
KARAR NO: 2023/708 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/981 Esas - 2020/752 Karar
TARİHİ: 14/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan ... San. ve Tic. Ltd. Şti'nin 27/02/2007 tarihli Bayilik Sözleşmesi ile müvekkili şirketin bayisi olduğunu, sözleşmenin 2. maddesi kapsamında ... San ve Tic. Ltd. Şti.'nin müvekkili şirketten satın almış olduğu ve alacağı petrol ürünlerinin bedellerinin, kredilerin ariyetten almış olduğu techizat ve mevcut veya akdedilecek sözleşmelerdeki hükümlerin, şartlı cezaların faizi dahil her ne sebeple olursa olsun borçlu bulunduğu ve ileride borçlanacağı meblağların azami 300.000,00 TL'sinin teminatını teşkil etmek üzere tapuda davalı/borçlu ... adına kayıtlı İstanbul İli, Sultanbeyli İlçesi, ... Mah, .. Pafta, No: ... parselde kayıtlı arazi nitelikli taşınmazın ... hissesi üzerinde 22/09/2008 tarih ... yevmiye numarası ile birinci dereceden ipotek verdiğini, ...'nin bayilik sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketten satın almış olduğu akaryakıt ürünlerinin bedelini ödememesi nedeniyle Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişildiğini, davalılar tarafından borca, faize ve ferilerine itiraz edildiğini, ...'nin borçlarının teminatı teşkil etmek üzere ... tarafından verilmiş olan ipotekli taşınmazın, müvekkilinin alacağını tahsil edememesi neticesinde takibe konu edildiğini, davalı/borçlu ... San. ve Tic. Ltd. Şti. Bayilik Sözleşmesinin 2. maddesi kapsamında müvekkili şirketten almış olduğu yatırımların ve akaryakıt ürünlerinin bedeli karşılığında çeklerin verildiğini, ancak bu çeklerin süresi içerisinde bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız olduğunun görüldüğünü, her ne kadar davalı/borçlular itirazında herhangi bir borcun bulunmadığını belirtmişseler de, davalılarca Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası borcuna istinaden 40.000 TL haricen ödenmiş olup davalı/borçlu bayinin cari hesabından düşüldüğünü, ipotek resmi senedi gereğince ... lehine ipotek veren davalı ...'nin müşterek ve müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olması sebebi ile borcun 300.000,00 TL'sinden şahsen sorumlu olduğunu, müvekkili şirket alacağının ipotek limiti tutarından fazla olması nedeniyle ipotek limiti tutarı üzeriden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takibe girişilmesinde bir engel bulunmadığını, müvekkili şirket bayisi olan ... Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında temerrüt halinde uygulanacak faiz oranının gerek bayilik sözleşmesi gerekse de ipotek resmi senedi ile hüküm altına alındığını, bu nedenlerle sözleşmesel muacceliyet anı ve faiz oranının davalıyı da bağladığını beyanla davalıların Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasında taraflar arasında akdedilmiş sözleşmelere ve yasalara aykırı borca, işlemiş faize ve ferilerine yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına, davaya konu alacağın likit olması ve davalıların kötü niyetli olması nedeniyle aleyhlerine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar süresi içerisinde davaya cevap dilekçesi sunmamış, davalılar vekili aşamalardaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi'nin 14/10/2020 tarih ve 2014/981 Esas - 2020/752 Karar sayılı kararında; "Dava bayilik sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali isteğine ilişkindir...Toplanan deliler tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından davalı aleyhine ipoteğin kaldırılmasına dayalı takip yapılmışsa da İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takibin iptali ve Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasından yapılan çekin ödeme ile sonlanması davalı tarafından dosyaya sunulan ödeme makbuzunun yetkili temsilci tarafından imza edilip teslim edilmediği, düzenleniş şekli içeriğinden de dahil ödeme makbuzu niteliği taşımadığı anlaşılmakla taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı geçmişten beri yürüyen alacak- borç ilişkisinin bulunduğu, alacak borç ilişkisinin ticari defterlerle belirlenebilirliği, ticari defterlerdeki uyumsuzluğun çek alışverişinden kaynaklı olduğu, çeklerin 220.000,00 TL kısmının davacı tarafça açıklanamayışı, davalının alışverişindeki son faturanın davacı defterlerinde ödenmiş olarak kayıtlı olduğu, eldeki davanın ipoteğe dayalı takip olup asıl alacağın ferisi olduğu, asıl alacağın varlığı oranında var olduğu anlaşılmakla alacağın yargılama yoluyla belirlendiği likit olmadığı dikkate alınarak icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiği kanaatine varılarak davanın Kısmen Kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacının işlemiş faiz talebinin ise 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun Borçlunun Temerrüdü başlıklı 117'nci maddesine uygun olarak takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme ve belirli bir vade de olmadığından, takip tarihi itibariyle davacının işlemiş faiz alacağının bulunmadığından işlemiş faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur. "gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/10/2020 Tarih 2014/981 Esas ve 2020/752 Karar sayılı kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 300.000,00 TL ipotek limiti üzerinde bir alacak olmasına rağmen açılan davada itirazın 37.914.85 TL üzerinden kaldırılmasına karar verilerek müvekkilinin haksız olarak ağır bir zarara uğratıldığını, müvekkilinin davalıdan takip tarihi itibariyle ipotek limiti olan 300.000,00 TL'den çok daha fazla miktarda cari hesap alacağı olmasına rağmen, gerek bilirkişilerin alacakla ilgisi olmayan hukuki konulara sapmaları, gerekse bilirkişilerce verilen raporun mahkemece hatalı yorumlanması ve davanın alacakla ilgisi olmayan hukuki gerekçelere yönlendirilmesi neticesinde var olan bir alacağın suni gerekçelerle yok sayılarak hukuken hata yapıldığını, müvekkilinin zarar görmesine sebep olunduğunu, borçlunun, müvekkili şirketten aldığı akaryakıt bedellerini ödememesi nedeni ile oluşan cari hesap alacağı nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, yapılan ipotek takibine borçlunun itirazı üzerine açılan davada, daha önce başlatılmış ve kesinleşmiş çeklere dayalı icra takipleri alacağın varlığını ispat için mahkemeye bildirildiğini, bu aşamadan sonra gerek mahkemenin, gerekse görev verilen bilirkişilerin alacağın varlığı açısından sadece takibe konu edilmiş bu çekler yönünden inceleme ve değerlendirme yaptıklarını, alacağın kaynağının sadece bu çeklermiş gibi hareket edilerek yargılamayı takibe konu çekler yönünden sınırlandırma yoluna gittiklerini, müvekkilin elinde borçlu tarafça tevdi edilmiş, arkası yazılmış ve cari hesaba geçirilmiş bir çok ödenmeyen çek halen mevcut olmasına rağmen bu çekler nedeniyle takip başlatılmadığından hesaplamada bu çeklerin göz önünde bulundurulmadığını, bu hususun hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Mahkemenin gerekçeli kararında; tarafların tacir olduğunu ve ticari defterlere dayanıldığını, HMK'nın 222/2 maddesi uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiğini, iki ayrı heyetten rapor alındığını ve ilk raporda davacı ve davalı defterleri birlikte incelendiğinden bu raporun hükme esas alınması kanaati oluştuğunun belirtildiğini, davalı tarafın davaya cevap vermediğini ve delil listesi sunmadığını, bu nedenle ticari defterlerine dayanmış olduğu gerekçesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın usuli dairesinde hiçbir delile dayanmadığını, diğer taraftan davalının ticari defterlerinin kendisi lehine delil mahiyetinde olmadığı bilirkişi raporları ile belirtilmiş olup, açıklanan gerekçelerle ilk ve aleyhe olan bilirkişi raporunun karara esas alınmasının hatalı olduğunu, birlikte değerlendirilen taraf ticari defterlerinde müvekkilinin alacaklı olduğunun açık olduğunu, diğer taraftan taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi aynı zamanda delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan birbiri ile çelişkili olan defter ve kayıtlardan neden davalı ticari defterlerine itimat edildiğinin açıklanmadığını, Mahkemece yargılama sırasında bu rapor yetersiz ve hükme esas alınamayacak olduğundan ek rapor alındığını ve yeniden heyet oluşturularak yeni rapor aldırılma yoluna gidildiğini, alınan son bilirkişi raporlarında müvekkilinin alacaklı olduğu net olarak tespit edilmiş olup ilk ve hatalı raporun neden hükme esas alındığına ilişkin hukuka uygun bir gerekçe belirtilmemiş olmasının hukuka aykırılık oluşturduğunu, müvekkili uhdesinde borçlu davalıya ait halen ödenmemiş ve takibe konu edilmemiş çekleri bulunduğundan, mahkemeye delil olarak sunulan takibe konu bir kısım çek nedeni ile yorum yapılarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, icra takibine konu edilen ve Mahkemeye bildirilen çeklerin yanı sıra davalının borçlu olduğu ve müvekkilinin halen elinde bulunan; ... bankası 30-06-2012 tarih 20.000 TL, 30-07-2012 tarih 20.000 TL, 30-08-20122 tarih 20.000 TL, 30-09-2012 tarih 20.000 TL, 30-10-2012 tarih 27.914 TL tutarındaki çeklerin hala takibe konu edilmediğini, sadece bu çeklerin tutarının dahi 100.000 TL'nin üzerinde olduğunu, bilirkişilerce yapılan hesaplamada bu çeklerin dikkate alınmadığını, Mahkemece kararın gerekçesinde bu çeklere yer vermediğini, bu çeklerin cari hesapta yer aldığını ve bilirkişilerce yapılan incelemede bu hususun belirtildiğini, söz konusu çeklerin ödenmediğini, müvekkilinin elinde olduğunu ve borçlu tarafın ödeme iddiasının olmadığını, ancak karşılıksız olmaları nedeni ile cari hesapta müşteriye iade açıklamasının bilirkişilerce hatalı yorumlanarak borçluya iade edilmiş gibi işlem yapıldığını, 25-06-2015 tarihli bilirkişi raporunun 11. sayfa 10. maddede belirtilen 100.000 TL tutarında temlikin müvekkili şirket alacağı olduğunu, ... Denizcilik’e ait bu çekin davalı tarafından müşteri çeki olarak müvekkiline verildiğini, müvekkili tarafından ... Faktoring’e verilen çekler karşılıksız çıkınca Faktoring şirketi tarafından takibe konu edildiğini, takipte de borçlu davalı tarafça ... Faktoring’e ödenmeyen çekin müvekkili tarafından Faktoring şirketine ödenerek çeke bağlı alacaklar ve takip dosyasının temlik alındığını, ... Faktoring şirketinden temlik alınan alacağın borçlusunun davalı olduğunu, bu alacağın mahkeme ve bilirkişilerce yapılan tespitlerde göz önünde bulundurulmadığını, bu işlemin takip sonrası olduğu gerekçesinin ise temlik işlemi yönünden olup takip öncesinde faktoring işlemine konu edilen çeklerin borçlu tarafça düzenlenip müvekkiline tevdi edilen çekler olduğunu, çeklerin tek başına borcu doğuran hukuki işlem olmadığını, takibe konu edilen ve kesinleşmiş olmaları yönüyle alacak tespitinde göz önünde bulundurulmaları talebiyle ileri sürülen çeklerin alacağı doğuran sebep olmadığını, bu evrakların ödeme vasıtası olduğunu, alacak varlığının bu evrakların icra takibine konulmuş olup olmamasına göre değişkenlik göstermediğini, sırf icra takibi başlatılmaması nedeniyle çeke bağlı alacağın sona erdiğini söylemek gibi bir yaklaşımın hukuki olmadığını, diğer taraftan borçlu tarafça bu çeklerin ödendiği iddiası bulunmadığı gibi takibe konu edilmemiş bu çeklerin halen müvekkilinin elinde olduğunu, bu yönüyle alacağın varlığının sadece çeklerin durumu itibariyle değerlendirilemeyeceğini, yapılan değerlendirmelerde ve hükümde bir kısım takibe konu çekin ve müvekkili elinde bulunan diğer çekler ile ilgili çelişkili olduğu gerekçesi ile hukukiliği olmayan yorum yapılarak hatalı ve hukuka aykırı karar verildiğini, temyize konu kararda Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 37.914.85 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşulu ile değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verildiğini, yapılan icra takibinde borçludan talep edilen faiz oranının bayilik sözleşmesi ve takibe konu ipotek akit tablosunda belirtilen %10 sözleşmesel faiz olduğu belirtilmiş iken mahkemece davacının talebi aşılmamak koşulu ile takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla Yerel mahkeme kararının müvekkili aleyhine olan kısımları itibariyle tehir-i icra kararı verilmek suretiyle incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile; davacı tarafın, müvekkili şirkete karşı haksız ve hukuka aykırı bir şekilde Bakırköy .... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkillerinin icra takibi konusu alacak miktarının borçlusu olmadıkları sebebiyle taraflarınca işbu icra takibine itiraz edildiğini, itiraz üzerine davacı tarafından açılan itirazın iptali davasında dava dosyasının tamamı incelendiğinde, davacının başlattığı icra takibi konusu alacak miktarının borçlusu olmadıklarının ortaya çıkacağını, davacı tarafın alacağı olduğunu iddia ettiği alacak miktarını hiç bir şekilde ispatlayamadığını, bilirkişi raporları ve dosya kapsamındaki tüm deliller incelendiğinde müvekkillerinin davacı tarafa karşı herhangi bir borcu olmadığının ortaya çıktığını, davanın kısmen kabulü yönündeki kararın, kabul edilen kısım yönünden eksik ve hatalı değerlendirmeye dayandığının kabulü gerektiğini, müvekkili şirketin akaryakıt bayii davacı tarafın ise akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu, taraflar arasında geçmişte akaryakıt bayilik sözleşmesinin mevcut olduğunu, bu sözleşme ilişkisi çerçevesinde müvekkilinin fatura ve irsaliye ile davacı taraftan akaryakıt aldığını ve bu akaryakıtın bedelini ödediğini, bu sebeple müvekkilinin, taraf ticari defterlerine yansıyandan fazla mal alımının EPDK ve Vergi Dairesinin sıkı denetimi sebebiyle mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili firmaya göndermiş olduğu yakıt toplamı ile müvekkili şirketin davacı tarafa yaptığı ödeme toplamı karşılaştırıldığında herhangi bir borçlarının olmadığının anlaşılacağını, davacı tarafın müvekkili şirket ile olan ticari ilişkileri neticesinde alacaklarını tahsil edemediğinden bahisle ipotek altına alınan taşınmaz için İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla icra takibi başlattığını, davacı tarafın bu şekilde bir alacağının söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin borcuna karşılık davacı tarafa verdiği çeklerin karşılığı olan ödemeyi yaptığını, yapılan ödemeler neticesinde davacı şirket yetkilisinin ... tarafından taraflarına makbuz teslim edilmiş olup, karşılığında şirket kaşesinin bulunduğu makbuzu taraflarına verdiğini, makbuzdan anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcunun söz konusu olmadığını, taraflarınca ödemeler yapıldıktan sonra davacı tarafa verilen çeklerin ...'dan teslim alındığını, ödemelerin yapıldığını gösteren davacı şirketin kaşesinin bulunduğu ve şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu makbuz incelendiğinde müvekkilinin 02/02/2012 tarihi itibariyle davacıya sadece 12.915,00 TL borcu kaldığının ortaya çıkacağını, buna rağmen davacı tarafın, alacağının kaynağı olduğunu iddia ettiği çekleri icra takibi konusu yapmış olup işbu çekleri de mahkemeye ibraz edemediğini, bu tarihten sonra kalan borç bakiyesi ödenmiş olup, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun kalmadığını, davacı şirket yetkilisi tarafından taraflarına verilen makbuz ibra niteliğinde olduğundan dava dosyasına her aşamada sunulabildiğini, ibra niteliğindeki bu makbuzun taraflarınca dava dosyasına 13/05/2015 tarihinde ibraz edildiğini, ... davacı şirketin Yatırım ve Planlama Müdürü olup, davanın taraflarının şirketler arasındaki ticari ilişkiyi yürüten kişi olduğunu, bu kişinin şirkette sigortalı çalışan olmayıp şirkette yatırım ve planlama müdürü olarak görev yaptığını, mahkemenin, taraflarca dosyaya sunulan ibra niteliğindeki makbuzu düzenleyen ...'ın davacı şirket yetkilisi olmadığı şeklindeki kabulünde isabet bulunmadığını, Mahkemece itibar edilen 25/06/2015 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmı incelendiğinde davacı tarafın dava tarihi itibariyle alacağının 37.914,85 olduğunu, dolayısıyla davacının iddiasının isabetli olmadığının ortaya çıktığını, işbu raporun sonuç kısmında davacı tarafın çekler hakkında herhangi bir açıklama yapmadıklarını, çeklerin dosyaya sunulmadığının da beyan edildiğini, bu durumun davacı taraf iddialarını ispatlayamadığı gibi iddialarını ispat etmeye yeterli dosyaya evrak ve delil de sunamadığını gösterdiğini, 09/05/2016 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmı incelendiğinde müvekkilinin bir kısım çekler bakımından borçlu bulunmadığının, bir kısım çeklerin ödendiğinin, davacının davasını somutlaştırmadığının, davacının asıl alacağı hususunda iddialarında çelişki olduğunun, davacıdan kaynaklı olarak belirsizlik olduğunun ve bu belirsizliğin davacı tarafından giderilmesi gerektiğinin rapor edildiğini, iş bu bilirkişi raporu incelendiğinde davacı tarafın iddialarını somutlaştırmadığının, uyuşmazlığı açığa kavuşturacak delilleri dosyaya sunamadığının görüldüğünü, 13/12/2016 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında sadece müvekkilinin ticari defterlerinin incelendiğinin, davacı tarafın bilirkişi incelemesine katılmadığının, ticari defter ve belgeleri ibraz etmediğinin beyan edildiğini, işbu raporda davacı tarafın çekler ile ilgili yeterli delil sunamadığının, ilgili bankalara çeklerin ödenip ödenmediğinin sorulmasının istendiğini, işbu raporun davacının davasını ve iddiasını ispatlayamadığını ortaya koyduğunu, bilirkişilerin rapor tanzim ederken ve uyuşmazlığı açığa kavuşturmak için beyanda bulunduklarında, davacı tarafın dayanak konusu olan çekleri, ticari defterleri, evrak ve belgeleri sunmasının gerekli olduğunu belirttiklerini, davacının hiç bir şekilde davayı aydınlatacak bu eksiklikleri gidermediğini, davacının iddialarını ispatlayamadığı gibi aynı zamanda somutlaştıramadığını, mahkemenin gerekçeli kararında belirtildiği üzere davacı tarafın ileri sürdüğü çeklerin asıllarını dosyaya sunamadığını ve iddiasını ispat edemediğini, davacı şirketin dava dilekçesinde ticari defter ve kayıtlarını delil listesinde delil olarak göstermesine rağmen, ticari defter ve belgeleri mahkemeye ve incelemeye ibraz etmekten kaçındığını, bilirkişilerin defter ve evrakların sunulmasını ısrarla istemelerine rağmen davacı tarafın bu defter, çek ve evrakları mahkemeye ibraz edemediğini, HMK hükümleri ve Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı gibi ticari defterlerin ibrazından kaçınılması halinde ticari defterlerin aleyhe delil durumuna geldiğini, mahkemenin takdir edeceği üzere defterlerin incelemeye sunulmamasının ciddi şüpheler uyandırdığını, buna karşılık müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtlarının mahkemece ve bilirkişilerce incelendiğini, davacı taraf istinaf dilekçesinde ellerinde taraflarca doldurulmuş ve cari hesaba geçirilmiş bir çok ödenmeyen çekin mevcut olduğunu ancak hesaplamada bu çeklerin göz önünde bulundurulmadığını ileri sürmüşse de; davacı tarafın yargılamanın başından itibaren varlığını iddia ettiği çekleri dosyaya sunmadığını, mahkemenin dosyaya sunulmayan ve yalnızca iddia boyutunda kalan bu beyanları kabul etmesinin mümkün olmadığını, dava dosyasının tamamı incelendiğinde taraflarının haklı olduğunun ve davacının herhangi bir alacağı olmadığının ortaya çıkacağını, davacı tarafın açtığı itirazın iptali davasında müvekkili şirketten alacaklı olduğunu ispatlayamadığını, yerel mahkeme tarafından her ne kadar davanın 37.914,85 TL'lik kısmı yönünden kısmen kabul kararı verilmiş ise de, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını beyanla yerel mahkemece tehiri icra kararı verilmek suretiyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.Dosya kapsamında; davacı ile davalı ... Sanayi Ticaret Limited Şirketi arasında 27.02.2007 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin akdedildiği, davalı şirketin bu sözleşmeye istinaden İstanbul İli, Sultanbeyli İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii, .. pafta, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacının bayisi olarak ticari faaliyette bulunmaya başladığı ve davacıdan akaryakıt aldığı, sözleşmenin 5. maddesinde fiyat ve ödeme şeklinin belirlendiği ve davalı şirket tarafından çekle ödeme yapılabileceğinin kabul edildiği, sözleşmenin teminat başlıklı 7. maddesi uyarınca davalı ... tarafından İstanbul İli, Sultanbeyli İlçesi, ... Mahallesi, ... parsel sayılı taşınmazda bulunan ... payı üzerine, davalı şirketin davacıdan almış olduğu ve alacağı petrol ürünlerinin bedelleri, krediler, ariyeten almış olduğu teçhizat ve mevcut ya da akdedilecek sözleşmelerdeki hükümler, şartlı cezailer ve bu alacakların faizleri dahil her ne sebeple olursa olsun borçlu bulunduğu ve ileride borçlanacağı meblağların teminatını teşkil etmek üzere davacı lehine 300.000 TL bedelle, 1. derecede, fekki bildirilinceye dek geçerli ipotek tesis edildiği, davacı tarafından davalı şirket aleyhine; Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile 27.09.2012 vade tarihli ve 40.000 TL bedelli çek, İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün .. nEsas sayılı dosyası ile 01.12.2011 vade tarihli ve 37.000 TL bedelli çek, Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile 25.05.2012 vade tarihli ve 35.000 TL bedelli çek ve Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile 16.05.2012 vade tarihli ve 169.576,16 TL bedelli çek dayanak yapılmak suretiyle kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi, Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile de davalılar aleyhine 300.000 TL ipotek bedeli üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığı, davanın konusunu bu takip dosyasına davalıların süresi içerisinde yapmış oldukları itirazın oluşturduğu, davacının takip talebinde ana para borcunun 357.914,85 TL olduğunu belirttiği, takip dayanağı olarak ipotek belgesi, bayilik sözleşmesi ve daha önce başlatılmış icra takip dosyalarının gösterildiği sabittir. Tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle düzenlenen 25.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacının kendi ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 357.914,85 TL alacaklı olduğunun, davalı şirketin ticari defterlerinde ise davacıya borçlu olmadığının, kayıtlar arasındaki farklılığın karşılıksız çeklerden kaynaklandığının, davacı tarafından davalı aleyhine borç kaydı yapılan (iade kaydı düşülen) bir kısım çeklerin davacının elinde bulunduğunun, bir kısım çeklerin dayanağının sunulmadığının ve bu çek bedellerinin indirilmesi ile davacının takip tarihinde 37.914,85 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, söz konusu rapora taraflarca itiraz edildiği, Mahkemece aynı bilirkişi ile oluşturulan heyetten ek rapor alındığı, bu rapora yapılan itirazlar üzerine yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, bu bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alındığı, sonuç olarak ise ilk alınan mali müşavir bilirkişi raporunun hükme dayanak yapıldığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 222. maddesi uyarınca Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ile diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi veya defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Açıklanan madde hükmü uyarınca, davacının alacak iddiasının ispatı mahiyetinde dayandığı ticari defterlerinin lehine delil olabilmesi için davalının ticari defterlerinin de incelenmesi gerekeceğinden ve bu noktada davalı tarafın delil olarak kendi ticari defterlerine dayanmamış olmasının bir önemi bulunmadığından, Mahkemece bilirkişiden davacı ile davalı şirketin ticari defterlerinin birlikte incelenmesi suretiyle rapor alınması usul ve yasaya uygundur. Davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı şirket tarafından kendisinden alınan akaryakıt bedellerinin ödenmesi için verilen çeklerin karşılıksız çıktığını belirtilerek kambiyo senedine dayalı icra takip dosyalarından bahsetmiş, Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına karşı beyan dilekçelerinde, ticari defterlerde yer alan cari hesap kayıtları üzerinden inceleme yapan bilirkişilerin hatalı davrandıklarını, dava konusu dışında yer alan alacak kalemlerini incelediklerini, asıl incelenmesi gerekenin davalı şirket aleyhine başlatılan kambiyo senedine dayalı icra takip dosyaları olduğunu, bu takip dosyalarının kesinleştiğini ve takiplere konu çeklerin tahsil edilemediğini, dolayısıyla alacağın kesinleşmiş olduğunu, istinaf dilekçesinde ise, davaya konu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasına cari hesap alacağının konu edildiğini, Mahkemece yalnızca takip konusu edilen çekler yönünden değerlendirme yapıldığını, takip konusu edilmeyen ancak cari hesapta bulunan ve karşılıksız çıkan çeklerin dikkate alınmadığını beyan etmiştir. Bu noktada davacı tarafın istinaf sebeplerine göre dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasında, takip tarihindeki bakiye cari hesap alacağının tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacının bakiye cari hesap alacağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için HMK'nın 222. maddesi uyarınca tarafların ticari defterlerinin karşılıklı olarak incelenmesi, alacak borç kayıtlarının, borçlu taraftan alınan çeklerin tahsil edilip edilmediğinin, karşılıksız kalıp kalmadıklarının, borçluya iade edilip edilmediklerinin tespit edilmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının ticari defterlerinde takip tarihinde davacıya borçlu olmadığı ve kayıtlar arasındaki farkın karşılıksız çeklerden kaynaklandığına yönelik bir tespit yapılmış, karşılıklı olarak hesap hareketleri incelenmemiş, her iki tarafın ticari defterlerinde davalı tarafından verilen çeklerin birbirini teyit edip etmediği, davacının ticari defterlerinde davalıya iade edildiği yönünde kayıt düşülen çeklerin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadıkları, çekin iadesinin ödenmiş olması anlamına geleceği nazara alınarak iade kaydı düşülen çeklerin davalı tarafından ödenmiş olup olmadığı yönünde bir tespit yapılmamıştır. Söz konusu rapor esas alınarak hüküm verilmiş olması hatalı olmuştur. Ayrıca takipten önce ipotek malikine gönderilmesi gereken ve İİK'nın 68/b maddesi uyarınca takip şartı olan ihtarnamenin de dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu minvalde Mahkemece öncelikle davacıdan takipten önce taşınmaz maliki olan davalıya İİK'nın 68/b maddesi uyarınca ihtarname gönderilip gönderilmediği sorularak gönderilmemiş ise bu hususun bir takip şartı olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, gönderilmiş ise dosyaya ibrazının sağlanmasından sonra mali müşavir bilirkişiden her iki tarafın ticari defterlerinin karşılıklı olarak incelenmesi suretiyle; ticari defter kayıtları arasında farklılık olup olmadığı, bu farkın hangi sebepten kaynaklandığı, davalı tarafından davacıya verilen çeklerin tespiti, bu çeklerle ilgili her iki tarafın ticari defterinde ne şekilde kayıt oluşturulduğu, ibraz edilip edilmedikleri, karşılıksız çıkıp çıkmadıkları, iade kaydı olan çeklerin hangi çekler olduğu, bu çeklerin ödenmiş olmaları sebebiyle davalıya iade edilip edilmedikleri, ödenmemiş ise davacı uhdesinde olup olmadıkları, takibe konulup konulmadıkları, buna göre ipotekli takip tarihinde davacının cari hesaptan bakiye alacağının bulunup bulunmadığı, sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle davalı tarafın takipten önce temerrüde düşüp düşmediği, işlemiş faiz alacağının bulunup bulunmadığı, işletilecek faizin oranının tespiti yönünde rapor alınması, gerekli olması halinde çekler konusunda HMK'nın 31. maddesi uyarınca taraf vekillerine açıklama yapmak üzere süre verilmesi ve çek bilgilerinin temini ile ilgili bankalardan akıbetlerinin sorulması, davalı tarafından sunulan ve davacı şirket kaşesi üzerine atılmış imza içeren belgenin ...'dan alındığı iddiası kapsamında, gerekli olması halinde ilgilinin belgeye ilişkin beyanı da alınarak, şirket temsilcisi olmamakla birlikte davalı taraf ile yürütülen ticari ilişkide çek alınması, çek iade edilmesi, ödeme alınması türünden işlemler yapıp yapmadığının, ve somut olayda TBK'nın 46. maddesinin uygulanmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi, davacı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip dosyalarına konu edilen çeklerin cari hesap içerisinde yer almaları sebebiyle, davalı şirket yönünden mükerrer takip olup olmadığının ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 2021/2 Esas ve 20.01.2023 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı'nın değerlendirilmesi ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/10/2020 tarih ve 2014/981 Esas - 2020/752 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran taraflara iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK'nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy