İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2056 Esas 2023/667 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2056
Karar No: 2023/667
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2056 Esas
KARAR NO: 2023/667 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2020/300 Esas 2021/289 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, ... gemisinin gemi sicil belgesine istinaden ... "..." şirketine ait olduğunu, diğer davalı tarafından ise kiralandığını, Ukrayna Devleti ile imzalanan İş Geliştirme ve Yatırımların Korunması Anlaşması uyarınca da geminin maliki olan Ukrayna Devletinin müvekkili tarafından yapılan masraflardan da sorumlu olduğunu, bu düzenlemeye yapılan masraflardan dolayı göre ipotek etme hakları olduğunu, müvekkili ile ... şirketi arasında yapılan 27/08/1998 tarihli Genel Ortaklık Sözleşmesine istinaden 29/12/1998 tarihinde çıplak-gemi çarter sözleşmesi imzalandığını, bu dönemde müvekkili tarafından gemiye 1999 yılında 221.210,33 YTL, 2000 yılında 352.408,83 YTL, 2001 yılında 541.246,49 YTL geminin modernizasyonu ve bakımı için masraf yapıldığını, çıplak gemi anlaşmasının 01/01/2002 tarihinde yenilendiğini, bu kira döneminde de müvekkili tarafından 24/08/2002 tarihli Mutabakat Protokolüne istinaden bakım, onarım ve işletme masrafı olarak 657.142 USD (1.073.770,03 YTL) verildiğini, 2003 yılında 756.215,44 YTL masraf yapıldığını, netice olarak 1999-2003 döneminde 2.945.511,11 YTL masraf yaptıklarını ve müvekkilince doğrudan geminin işletilmesi için yapılan masrafların TTK 1235 uyarınca gemi alacağı niteliğinde olduğunu, aynı maddede yer alan ve geminin işletilmesi amacına bağlı olarak doğan alacakların kanuni rehin hakkı ile teminat altına alındığını, TTK 1248/I maddesi uyarınca gemi üzerinde doğmuş bulunan gemi alacaklarında ise, sonradan doğan gemi alacağının önceden doğan gemi alacağına önceliği olduğunu, beyan ederek, davalılar ... şirketi ve geminin maliki olan ... şirketine karşı doğan 2.945.511,11 YTL gemi alacağının bahşettiği kanuni rehin hakkının ve (TTK m. 1248/I ve 1257 uyarınca) bu rehin hakkının önceliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 13/11/2012 tarihli dilekçesi ile, dava HMK 107 madde kapsamında belirsiz alacak davası olarak ıslah edilerek şimdilik kaydıyla 75.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş, yine 25/03/2013 tarihli dilekçe ile; 19/02/2013 tarihli celsede verilen bir nolu ara kararı uyarınca davalılar tarafından kabul edilen 351.000,00 USD yönünden bakiye harcın tamamlanması yönündeki ara kararı üzerine 351.000 USD'nin TL karşılığı 637.767,00 TL - 75.000,00 TL = 562.767,00-TL için de harç yatırılarak dava değeri artırılmıştır. Davalı vekili ... "..." cevap dilekçesi ile, davacı tarafın diğer geminin eski kiracısı davalı ile yapmış oldukları sözleşme ve mutabakat protokollerine uygun olarak yapmış olduklarını iddia ettikleri masraflardan geminin sorumlu olmadığını, olsa da bu masrafların sözleşme ve mutabakat protokolünün tarafı olan ... şirketinden talep edilebileceğini, TTK 1236 maddesine göre gemi alacaklılarının gemi ve teferruatı üzerinde kanuni rehin hakları olduğunu, gemi alacaklısı hakkı veren alacakların neler olduğunun ise TTK 1235 maddesinde düzenlendiğini, bu düzenleme içerisinde davacının katlandığını iddia ettiği geminin modernizasyonu ve bakımı için yapılan masrafların geminin bakım, onarım ve işletme gideri olarak yapılan masrafların yer almadığını, mevcut hukuki düzenleme karşısında davacı tarafın katlandığını iddia ettiği alacaklar için müvekkiline ait gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesis edilmesinin mümkün olmadığını, çünkü ortada gemi alacaklısı hakkı veren bir hak mevcut olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/05/2021 2020/300 Esas 2021/289 Karar sayılı kararında; "....Yapılan yargılama, BAM kaldırma kararı, toplanan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafça ilk açılan dava rehin hakkının tespiti davası olup, davacı ... ile davalılardan ... Ltd Şti ile 27/08/1998 tarihli genel ortaklık sözleşmesi yapılmıştır. Davacı tarafça 13/11/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile belirsiz alacak davası olarak tamamen ıslah edilmiş ve 75.000,00-TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir. Davacı vekili 25/03/2013 tarihli dilekçesi ile mahkememizin 19/02/2013 tarihli oturumunda verilen bir numaralı ara karar uyarınca dava dilekçesini açıklar mahiyette beyanda bulunmuş ve davacı şirketin ... Gemisinin bakım ve modernizasyonu için yapmış olduğu ve davalılar tarafından kabul edilen 351.000 USD yönünden bakiye harcın tamamlanması yolundaki ara karar üzerine 351.000 USD yönünden alacak talebinde bulunarak diğer talep ve haklarını saklı tutmuştur. Ve 351.000 USD üzerinden de TL karşılığı 637.767,00 TL üzerinden harç yatırılarak dava değeri arttırılmıştır. 1998 tarihli bakım tamir masrafları toplam borcunun 351.000,00 USD olduğu ve davacı tarafın ıslah dilekçesi ile de 351.000,00 USD yönünden davasını sınırladığı, 25/12/2017 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda da davalı şirketin ...'a olan 1998 bakım takim masrafları toplam borcunun 351.000,00 USD olarak beyan edildiği, davacı tarafın beyanı, ıslah dilekçesi ile 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporu birbirini teyit ettiğinden 351.000,00 USD üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ve 25/12/2017 tarihli rapor hükme esas alınmıştır. Davalılardan ... aleyhine açılan dava yönünden davası ... ile davası arasında akit bulunmaması nedeniyle davada pasif husumet yönünden reddine karar verilmiş, davacı ..., ... yönünden ise talebini daraltmıştır ve davacı tarafın HMK hükümleri gereği taleple bağlılık ilkesi gereğince 351.000 USD'nin ıslah tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince kamu bankalarınca uygulanan 1 yıllık Dolar mevduatına uyguladıkları en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.,..."gerekçesi ile, Davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yönünden REDDİNE, Davacı tarafından davalı ... Ltd Şti aleyhine açılan davanın KABULÜ ile; 351.000,00 USD'ye ıslah tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının 1 yıllık Dolar mevduatına uyguladıkları en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı ... vekili istinaf dilekçesi ile, Zaman aşımı defi dikkate alınarak müvekkili aleyhindeki davanın zaman aşımından reddedilmesi gerektiğini, Islah dilekçesine karşı cevapların sunulduğu 10.12.2012 tarihli ve alacak miktarının 351.000 USD olarak belirtildiği davacı dilekçesine karşı cevapların sunulduğu 09.04.2013 tarihli dilekçelerinin her ikisinde de davanın on yıllık zamanaşımına uğramış olduğu yönünde def'ide bulunarak davanın reddini talep ettiklerini, Islah harcının yatırıldığı 25.03.2013 tarihi itibariyle müvekkili şirket aleyhindeki dava zamanaşımına uğradığını, zira taraflar arasındaki sözleşme tarihi 29.11.2002 olup bu sözleşmeden kaynaklı alacaklar TBK md. 146'da düzenlenen 10 yıllık genel zaman aşımı süresine tabi olduğunu, on yıllık dava açma süresi 29.11.2012 tarihinde dolduğunu, ıslah harcı ise yaklaşık 4 ay sonra 25.03.2013 tarihinde yatırıldığını, bu nedenle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiini, Davanın müvekkili şirket yönünden esastan reddedilmesi gerektiğini, Dava müvekkili şirket yönünden husumet yokluğundan reddedildiğini, davanın esastan reddedilmesi gerekirken husumet yokluğundan reddi hukuken doğru olmadığını, zira, hem dava dilekçesi ve ekindeki delillerinde hem de ıslah dilekçesi ve ekindeki delillerinde davacının davasını müvekkili yönünden, aralarında akdedilen 29.11.2002 tarihli Çıplak Gemi Anlaşmasına dayandırdığını, söz konusu anlaşma nedeniyle davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının olmadığı yargılama sonunda ortaya çıkmış olduğundan davanın esastan reddi gerektiğini, Her ne kadar davaya cevap dilekçesinde davanın husumet yokluğundan reddini talep etmişlerse de sonradan davacı taraf davasını tamamen ıslah ettiği ve ıslah dilekçesine karşı cevapları sundukları 10.12.2012 tarihli ve 09.04.2013 tarihli cevap dilekçelerinde davanın esastan reddini talep ettiklerini, Yine 05.01.2018 tarihli dilekçelerinde ve müteakip duruşmalarda davanın esastan reddedilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının müvekkili şirket yönünden istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, öncelikle zaman aşımı nedeniyle reddedilmesiyle, bu talebin kabul görmemesi halinde ise müvekkili şirket yönünden esastan reddedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizin 2018/1756 esas - 2020/581 karar sayılı 04/06/2020 Tarihli kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesince istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Davacı tarafça ilk açılan dava rehin hakkının tespiti davası olup, davacı tarafça davanın tam ıslah edilmesi sonucunda davanın konusunun, davacı ile davalı .... Şti. arasındaki Genel Ortaklık Sözleşmesine dayalı alacak davasına dönüştürülmüştür. Mahkemece, davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yönünden REDDİNE, davalı ... Ltd Şti aleyhine açılan davanın KABULÜNE karar verilmiş ve karara karşı davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan bunun doğal sonucu olarak, davanın tamamen ıslahında ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır.Davalı vekilinin öncelikle davanın zamanaşımı yönünden, aksi halde esastan reddine karar verilmesi gerekirken davanın husumet yönünden reddine karar verildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husus olup, tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunlu olduğu gibi bu husus mahkemece de re'sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir.Bu durumda davalı sıfatının ( pasif husumet ehliyetinin ), Zamanaşımı definden önce incelenmesi gerekmektedir.Somut olaya döndüğümüzde, ... gemisinin gemi sicil belgesine istinaden ... "..." şirketine ait olduğu, 01/09/1997 tarihli ... Sözleşmesi ile diğer davalı tarafından ise kiralandığı, 27/08/1998 TARİHLİ GENEL ORTAKLIK SÖZLEŞMESİ'nin mal sahibi olarak adlandırılan davalı .... ŞTİ. İle birinci ortak veya kiracı olarak adlandırılan davacı ... A.Ş. (...) ve ikinci ortak olarak adlandırılan... LTD. ŞTİ. Arasında imzalandığı, bu sözleşmeye göre ... geminin modernizasyonu ve onarımı için 300.000 USD.'nin ödenmesini sağlayacak, mal sahibi göreve başladıktan sonra 2 sene içerisinde 300.000 USD'yi ...'a 3 eşit taksitte ödemeyi, Net karın % 49,5 'i ...'a, %49,5 'i ... Ltd. Şti.'ye, %1 'ide ... Ltd. Şti.'ne düşecek şekilde paylaşılacağının kararlaştırıldığı, Davacı tarafça 24.05.2006 tarihinde açılan ilk dava gemi alacaklısı olduğu iddiasıyla gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesisi için açıldığı, kanuni rehin hakkından geminin malikinin de sorumlu olduğu belirtilerek işbu davanın gemi maliki davalı ...'e karşı da açıldığı, daha sonra, davacı tarafından 25.03.2013 tarihinde davanın tam ıslah edilerek davanın konusunun değiştirildiği ve ıslah sonucunda davanın konusunun, davacı ile davalı .... Şti. arasındaki Genel Ortaklık Sözleşmesine dayalı alacak davasına dönüştürüldüğü, davalı ...'nin söz konusu genel ortaklık sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi davacı vekili 31/012018 tarihli duruşmada;'' Davalı ... "..." (...) şirketi yönünden herhangi bir talebimiz bulunmamaktadır. Bu davalı tarafın husumet itirazları haklı ve yerindedir. Bu itirazları doğrultusunda bu davalıya açtığımız davanın husumet yönünden reddine karar verilsin,'' şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.Bu durumda, davalı ...'nin tam ıslah edilen davaya konu alacağın dayanağı ortaklık sözleşmesinin tarafı olmadığından, davacıya karşı herhangi bir sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden, bu davalı şirketin pasif dava ehliyeti olmadığından bu şirket yönünden açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60.TL'nin davalı ...'den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 27/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy