İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/107 Esas 2023/613 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/107
Karar No: 2023/613
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/107 Esas
KARAR NO: 2023/613 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/1345 Esas - 2020/632 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan taşıma sözleşmeleri gereğince düzenlenen navlun bedellerine ilişkin faturaların ve cari hesap alacağının tahsili amacı ile İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. Sayılı dosyası ve ... E. Sayılı takip ile ilgili haklı alacaklarının tahsilinin haksız itiraz ile durdurulduğunu belirterek her iki icra takibine yapılan itirazın iptali ile takiplerin devamına ve %20 'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı şirkete borçlu olmayı aksine davacıdan alacaklı olduğunu, bu konuda takip ve dava haklarını saklı tuttuklarını, takas mahsup defilerinin olduğunu belirterek davacının iddia ettiği alacağının tespiti için Hesap Uzmanı Hukukçu ve Taşıma konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği belirterek haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/11/2020 tarih ve 2018/1345 Esas - 2020/632 Karar sayılı karar ile; " Davadaki uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen taşıma sözleşmesi uyarınca davacının fatura alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu ile itirazın iptali ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı belirlenmesi hususlarında toplandığı görülmüştür. Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası , İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası , bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir. İstanbul ... İcra Dairesi'nin ... takip sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 3.725,00.-EURO tutarındaki asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının 04/07/2018 itirazı üzerine aynı tarihte takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67/1 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. Sayılı takip dosyası, davalının icra dairesine yetki itirazından sonra dosyanın, İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasına kaydının yapıldığı, dosyanın yapılan incelemesinde; .... tarafından davalı .... Aleyhine 1.450,00.-EURO tutarındaki alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine 24/09/2018 tarihinde takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67/1 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Alacak, faturaya dayanmakta olup, taraflar tacir olduğundan ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınması cihetine gidilmiştir. Mahkememizce Mali Müşavir ve Taşıma Konusunda Uzman bilirkişi heyet incelemesi sonrası düzenlenen bilirkişi heyet raporunda özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin kurulduğu tarihten itibaren EURO cinsi para üzerinden yapıldığının anlaşıldığını, davacının 1.450,00. Euro alacağının 01/04/2018 tarihinde şüpheli alacak olarak başka bir hesaba virman yapmış olduğu, davalıdan 1.450,00.-Euro alacaklı olduğunu, takip tarihi olan 28/06/2018 itibari ile İstanbul .. İcra Müdürlüğü'nğn ... E. Sayılı takip dosyasında takibe konu iki adet fatura toplamının 3.725,00.-Euro alacak bakiye verdiğinin görüldüğünü, davacının 1.450,00.-Euro bakiyesi olan şüpheli alacak hesabı dışında cari hesabının 31/12/2018 tarihi itibariyle 1.858,34.-TL alacaklı olduğunun görüldüğünü, her iki şirketin ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yapıldığını, davalının cevap dilekçesinde takas mahsup talebinde bulunmuş ise de bu konuda davacıdan ne kadar alacaklı olduğuna dair açıklayıcı bilgi ve belge sunmadığını bu konudaki kanaatin mahkemeye ait olduğuna ilişkin görüş ve kanaat bildirmişlerdir. Bilirkişi heyet raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 29/06/2020 tarihli dilekçesiyle, bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekili ise, 06/07/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davalı tarafça süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde takas defi ileri sürülmüştür. Ne var ki takasa konu olan ticari hizmetin verildiğine dair hiçbir belge ve delil sunulmamıştır. Takas, TBK.nun 139.maddesinde düzenlenmiş olup, iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Aynı yasanın 143.maddesine göre de, Takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Cari hesapla ilgili ticarete ilişkin özel teamüller saklıdır. TMK.nun 6.maddesi gereğince, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. HMK.nun 190/1.maddesi gereğince, İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davalı taraf, takas/mahsup talebinde bulunurken ne kadar alacağının olduğunu dahi beyan etmemiştir. Defter, belge ve ticari kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, davacıdan takip tarihi itibariyle 675,00-EURO alacağının bulunduğuna dair kayda rastlanmış olmasına rağmen takip tutarını aşmadığı ortadadır. Takas ve mahsubun yasal koşullarının oluştuğundan söz etmek de mümkün değildir. Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddia ve savunmaları, İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası, İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası, alınan bilirkişi heyet raporu ve tüm dosya içeriğine göre, İstanbul ... İcra Dairesi'nin ... takip sayılı icra dosyası ile davacı .... tarafından davalı .... aleyhine 3.725,00.-EURO tutarındaki ve İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyası ile 1.450,00.-EURO tutarındaki alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, her ne kadar davalı tarafça bu icra takiplerine itiraz edilerek takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de; davacı ile davalı arasında yapılan anlaşma ile davalıya ait emtiaların uluslararası nakliyesinin üstlenildiği, davacının farklı tarihlerde ve farklı alıcılara teslim edilmek üzere taşıma hizmeti ifa ettiği hususunda taraflar arasında tam mutabakat bulunması karşısında; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve bu itibarla lehlerine delil vasfı taşıdığı, davacı şirketin ticari defterlerinin incelemesinde 01/04/2018 tarihinde 1.450,00.-Euro şüpheli alacak olarak başka bir hesaba virman yaptığı bu davalıdan bu miktar ile alacaklı olduğu, takip tarihi olan 28/06/2018 itibari ile İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı takip dosyasında takibe konu iki adet fatura toplamı olan 3.725,00-Euro alacak bakiyesi verdiğinin tespit edilerek, her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde takas mahsup defi ileri sürmüşse de bu konuda dosyaya sunmuş olduğu herhangi bir açıklayıcı dilekçe, bilgi ya da belge bulunmadığı anlaşılmış belirtilen miktarlar üzerinden davacı şirketin davalıdan alacağının bulunduğu hususunda mahkememize tam kanaat geldiğinden, takip tarihi itibariyle taraf kayıtları arasında tam mutabakat bulunması da göz önüne alınarak, bu hali ile davalı borçlunun takibe haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği kanaatine varıldığından, kaldı ki aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla ve bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü, davalı tarafından İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçeleri ile; "1-Davanın KABULÜ ile ,-Davalı tarafından İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN AYNEN DEVAMINA, -Asıl alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN AYNEN DEVAMINA, -Asıl alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usule ve kanuna uygun olmadığını,Davacı şirket tarafından müvekkil şirketin müşterisine ait olan malzemelerin kendilerine ait olan araçlarla taşınması işinin üstlenildiğini, müvekkili davalı ile davacı yan arasında uzun süredir var olan ticari ilişki kapsamında farklı isimlerle açılan ve devam eden birden fazla cari söz konusu olduğunu, bu hususun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, Huzurda ikame edilen davaya, davacı yanın başlatmış olduğu ve kendileri tarafından itiraz edilen icra takipleri konu olmuşsa da, müvekkil şirket tarafından davacı şirket aleyhine İstanbul ... İcra Müd. ... E. No. ile başlatılan 4.408,44 Euro fatura alacağı icra takibi mevcut olduğunu (ek-1), bu sebeple yargılama devam eden takas mahsup definde bulunulduğunu, bilirkişi incelemesi sürecinde bu hususta bilgi verilmiş olduğunu, Yerel Mahkemece gerekçeli kararda "Davalı tarafça süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde takas defi ileri sürülmüştür. Ne var ki takasa konu olan ticari hizmetin verildiğine dair hiçbir belge ve delil sunulmamıştır. Takas, TBK.nun 139.maddesinde düzenlenmiş olup, iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Aynı yasanın 143.maddesine göre de, Takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Cari hesapla ilgili ticarete ilişkin özel teamüller saklıdır." denilmekte olduğunu, İcra takibine konu olmuş, ticari defter kayıtları gereği gibi incelense idi somut şekilde anlaşılacak olan bu hususun gözardı edilmesinin, süresinde bildirdiklerini belirttikleri takas/ mahsup defilerinin gerekçeli kararda da, bilirkişi raporunda da dikkate alınmaması sonucu eksik incelemeyle verilen kararın hukuka ve usule uygun bulunmadığını, Dava konusu taşımanın - dilekçelerden ve dosyaya sunulan CMR belgelerinden de anlaşılacağı üzere - karayolu ile gerçekleştirilmiş olduğunu, fakat bilirkişi raporunda "... Her iki şirket merkezinde yerinde inceleme yapılmış olup, taraflar arasında deniz taşımacılığı ile ilgili ticari ilişkinin bulunduğu tartışmasızdır." denilmekte olduğunu, sırf bu cümlenin dahi hazırlanan raporun eksik ve özensiz inceleme ile hazırlandığını göstermekte olduğunu, Kendileri tarafından süresinde yeni bilirkişi incelemesi istemiyle itiraz edilen eksik ve hatalı incelemelerle dolu bilirkişi raporunun Yerel Mahkemece "Bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabullü" ifadesi ile hükme esas alındığının görülmekte olduğunu, Oysa ki Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 2019/5678 E - 2019/20807 K sayılı 11.11.2019 tarihli kararında ".... Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bilirkişi tarafından dava konusu olayın yanlış değerlendirildiğini, yapılan tespitlere dosya kapsamındaki veriler değerlendirilmeden ulaşıldığını, yapılan itirazların değerlendirilerek yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir. Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında da davacı vekili yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir. Davacının bilirkişi raporuna itirazlarını karşılar mahiyette inceleme yapılmaksızın, itiraza uğramış bilirkişi raporuna değer verilerek sonuca gidilmesi isabetli değildir. Bu durumda, dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler ile birlikte davacının bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazları da gözetilmek suretiyle konusunda uzman olan bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." şeklinde taraflarca eksik inceleme ve yanlış tespit içeren bilirkişi raporlarının hükme esas alınmaması gerektiğini belirttiğini, Müvekkili şirketin kendi cari hesaplarında davacı yandan alacaklı olması ve bu seeple icra takibi başlamış olması, buna karşılık bilirkişiler tarafından yapılan eksik ve hatalı inceleme ile borçlu olduğunun iddia edilmesi, takas/ mahsup defilerinin dahi değerlendirilmemesi üzerine verilen hukuka ve usule aykırı kararın, davacının müvekkil şirkete huzurdaki davaya konu ettiği tutardan daha fazla borçlu olması sebebiyle hakkaniyete de aykırı olduğunu, Açıklanan ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle; İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.11.2020 tarih ve 2018/1345 E - 2020/632 K sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde bozulmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava taşıma ilişkisinden doğan bakiye açık hesap alacağı ve fatura alacaklarının ayrı ayrı konu edildiği iki ayrı takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince süresinde kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu takiplerden İstanbul ... İcra Dairesi'nin ... takip sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacının bu takibe 22/03/2018 tarih, ... nolu, 1.860,00-Euro bedelli navlun ve yurt dışı gümrükleme bedeli açıklamalı fatura ile 15/03/2018 tarih,... bnolu, 1.865,00-Euro bedelli navlun ve yurt dışı gümrükleme bedeli açıklamalı faturayı konu ettiği, her iki faturanın takip talebi ekinde mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu takiplerden İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının bu takibe açık hesap bakiyesi olduğunu iddia ettiği 1.450,00.-Euro tutarındaki alacağı konu ettiği, takip talebi ekinde bir kısım faturalar ile 2018 yılı açık hesap dökümünün yer aldığı anlaşılmıştır. Takip talebi ekindeki faturalardan ikisinin, İstanbul .. İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takip talebine konu oldukları gibi, bu takip dayanağı 2018 yılı açık hesap dökümünde de yer aldıkları anlaşılmıştır. Mahkemece taraf şirketlerin defter ve kayıtları üzerinde taşıma uzmanı ve mali bilirkişiden oluşan heyet marifetiyle inceleme yapılmış, davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir. Bilirkişi raporu incelendiğinde, taraf defterlerindeki kayıtların mahkeme ve kanun yolu denetimine açık şekilde karşılaştırılmadıkları, defter ve kayıtlar arasında ne turada fark olduğunun ve farkın dayanağının denetime açık şekilde açıklanamadığı, yine 22/03/2018 tarih, ... nolu, 1.860,00-Euro bedelli navlun ve yurt dışı gümrükleme bedeli açıklamalı fatura ile 15/03/2018 tarih, ... nolu, 1.865,00-Euro bedelli navlun ve yurt dışı gümrükleme bedeli açıklamalı faturanın hem açık hesap içerisinde ilk takibe, hem de faturaya dayalı ikinci takibe konu edilmiş olmaları hususunda değerlendirme yapılmadığı, davalının davacıya borçlu göründüğü yönünde bir tespit yapılmış ise de; her iki takip tarihi itibariyle ne tutarda borçlu göründüğüne ilişkin raporda bir açıklama bulunmadığı, davalının rapordaki bu tespitleri kabul etmeyerek, kendi defterlerine göre davacıdan alacaklı olunduğu yönündeki itirazlarının mahkemece değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece dava dilekçesi ekinde yer alan yabancı dildeki delillerin yeminli tercümelerinin dosyaya sunulması için davacı yana süre verilmesi, yine HMK'nun 31 maddesi uyarınca her iki takibe de konu edilen iki fatura konusunda açıklama yaptırılması, akabinde davalı itirazlarını da karşılar şekilde, taraf defterleri arasında fark bulunup bulunmadığının, bulunuyor ise farkın nedeninin hesap dökümleri karşılaştırılmak suretiyle tespitinin sağlanması, mahkeme ve kanun yolu denetimine açık ek rapor veya yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı itirazları hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeksizin yetersiz bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulması yerinde olmamış, davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 353/1-a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, sair istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 02/11/2020 tarih ve 2018/1345 Esas - 2020/632 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf karar harçlarının (54,40+148,60+466,60=669,60 TL) talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK'nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy