İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/939 Esas 2023/363 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/939
Karar No: 2023/363
Karar Tarihi: 13.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/939
KARAR NO: 2023/363
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2019
NUMARASI: 2018/793 Esas - 2019/733 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/03/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davacı tarafından davalıya güneş paneli satışı yapıldığını ve 11/04/2018 tarih 396.657-USD bedelli faturanın düzenlendiğini, davacının edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ürünlerin davalıya teslim edildiğini, davalı tarafından ürünlerin hiçbir itiraz ileri sürülmeden teslim alındığını, faturanın kabul edildiğini ve itiraz edilmediğini, ancak davalı tarafından teslim alınan malın bedelinin bakiye kalan kısmı olan 84.613,65 -USD'nin tüm taleplere rağmen ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul ...İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, anılan nedenlerle davalının itirazının iptali ile takibin devamına,alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı şirketten enerji santralinde kullanılmak üzere güneş paneli satın alındığını ve KDV dışında kalan tüm mal bedelinin ödendiğini, davacının sözlü mutabakatı ile KDV'ye ilişkin bakiye kısmın mal bedelinin aktarılması aşamasında ödenmemiş ve yatırım teşvik belgesi temin edildiğinden hesaptan düşüleceğinin kararlaştırıldığını, bu işlemin yapılmasının sebebinin lisanssız güneş enerjisi santralinde kullanılacak olan güneş panellerinin ilgili mevzuat gereği KDV istinasına tabi olması ve Yatırım Teşvik Belgesi'nin Ekonomi Bakanlığı'ndan temin edilmesi ile birlikte fatura konusu malın KDV tutarının 3065 sayılı KDV Kanunu ilgili maddesi gereği indirim hakkına sahip olması olduğunu, bu kapsamda KDV istinasına tabi olan fatura konusu malın teslimi aşamasında Yatırım Teşvik Belgesi olmadığından KDV'li olarak fatura kesildiğini, davacı şirketin de mutabakatıyla Yatırım Teşvik Belgesi'nin temin edilmesi ile muhasebe kayıtlarının KDV'siz olarak revize edileceğinin belirtildiğini, davalı tarafından fatura konusu malın kullanıldığı projeye ilişkin olarak 28/08/2018 tarih ve 500229 sayılı Yatırım Teşvik Belgesi'nin temin edildiğini, söz konusu belgenin davalı şirket tarafından davacı şirkete sunulmasına rağmen işlem yapılmadığını ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatılarak işbu davanın açıldığını, anılan nedenlerle davacının haksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında, icra takibine konu 11/04/2018 tarihli faturanın 336.150-USD + 60.507-USD KDV olmak üzere toplam 396.657-USD olarak tanzim edildiği, fatura üzerinde TCMB USD alış kurunun 4,0707 TL ile karşılığının ticari defter kayıtlarına işlendiği, yine davacı kayıtlarında 10/04/2018 tarihli 600.000-TL banka havalesi ödemesine ilişkin kayıtlarında 1 USD'nin 4,1526 TL kur ile 144.487,79- USD karşılığı ve 10/05/2018 vade tarihli 754.000-TL çekli ödemeye ilişkin kayıtlarına 1 USD'nin 4,5820-TL kur ile 164.555,56 USD karşılığının işlendiği, yine davacının kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle davalı taraftan 412.914,61- TL karşılığı 84.613,65- USD alacaklı olduğu, davacının takip ve dava konusu faturadan kaynaklı alacaklı olarak görüldüğü, davalı şirketin kayıtlarında ise takip ve dava tarihi itibariyle 260.671,65- TL davacı tarafa borçlu olarak görüldüğü,her ne kadar davacı tarafça taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca satışı yapılan güneş paneli bedellerinin, yatırım teşviki kapsamında satın alındığı, bu nedenle yatırım teşvik belgesinin bulunması sebebiyle KDV ödenmemesi gerektiği iddia edilmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmede yapılan satışların KDV'siz yapılacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, faturanın kesildiği tarih itibariyle davalı şirketin yatırım teşvik belgesinin bulunmadığı, KDV Kanunu 13.maddesi ve KDV Genel Tebliği B.5.maddeleri uyarınca bir alım satımın KDV'den istisna olabilmesi için satım anında yatırım teşvik belgesinin bulunmasının gerektiği, KDV Kanunu'na göre KDV'nin faturanın düzenlendiği tarih itibariyle düzenlenmesi gerektiği, ayrıca davacı tarafından kesilen faturaların da KDV'li olarak kesildiği ve bu faturaların davalı tarafça kabul edilip kendi ticari defterlerine de aynı şekilde işlendiği, yine davalı iddiası doğrultusunda KDV bedelinin sonradan düşüleceğine ilişkin taraflar arasında bir anlaşmanın bulunduğunun da davalı tarafça ispat edilemediği,taraflar arasındaki TL cari hesapları arasındaki 152.243- TL farkın kur farkından kaynaklandığı, alıcı ile satıcı arasında yapılan sözleşmede döviz kurunun taraflarca belirlenmiş olması halinde sözleşmede belirlenen döviz kurunun,belirlenmemiş olması halinde ise 213 sayılı VUK'nun 280.maddesi uyarınca faturanın düzenlendiği tarihte Resmi Gazete'de yayımlanan TCMB döviz alış kuru esas alınarak yapılan hesaplama sonucu davacı tarafın davalı taraftan 60.507-USD KDV + 12.376,90 USD fatura bakiyesi olmak üzere toplam 72.883,90 -USD alacak bakımından itirazın kısmen iptaline,hükmedilen 72.883,90-USD'nin takip tarihindeki kurdan karşılığı olan 355.673,43-TL'nin %20'si oranında olmak üzere 71.134,68-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, bilirkişi hesaplamasında “döviz alış kuru” nu esas aldığını ancak alacak ve borçluluk durumunun vergi mevzuatına dayanarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, Fatura USD üzerinden düzenlenmiş ve davalı tarafından kabul edilmiş olup borçlunun ödediği TL ile bakiyenin kapatılması için Merkez Bankası kuru üzerinden ödemenin USD karşılığı belirlenecek yani USD alışı üzerinden hesap yapılacak ve USD bakiye düşüleceğini, bu noktada alacaklı USD satın alan olacağından baz alınması gereken kurun döviz satış kuru olacağını, ayrıca icra inkar tazminatı verilmesine ilişkin karar tesis edilmiş ise de; 72.883,90-USD üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatı verilmesi yerine davanın tümden kabulü halindeki tutar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, ticari satımdan kaynaklı bakiye fatura bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Yabancı para borcu, borcun konusu olan para biriminin ifa yerindeki resmi para birimi olmadığı para borçlarıdır. Yabancı para borcunda borcun doğumu ile vade tarihi arasında gerçekleşen kur değişikliklerinden doğan alım gücü farklılıkları nedeni ile yabancı paranın TL karşısındaki değerinin artması durumunda borçlu, aksi durumda alacaklı için risk bulunmaktadır. Yabancı para borcunun ifası, Türk Hukuku'nda TBK 99.madde de düzenlenmiş olup TBK 99.madde "Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmünü içermektedir. TBK 99/2 maddesi ile borçluya yabancı para ile aynen ödeme dışında TL ile ödeme hususunda seçimlik yetki verilmiştir. Borçlu bu seçimlik yetkisini yabancı para borcunun TL karşılığı ödeme yönünde kullanırsa yabancı paranın TL'ye çevrilmesi borcun ifa edileceği yerin satış kuru üzerinden yapılması gerekir. Zira bu çeviri ile ödenecek TL ile alacaklının borçlanılan miktardaki yabancı parayı alabilecek ekonomik duruma getirilmesi gerekir. Bu da ancak satış kurunun esas alınması ile mümkündür. ( Oğuzman/Öz s.315, Barlas (Temerrüt) s.101) Yabancı para birimi ile fatura düzenlemesi konusundaki düzenleme Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 215. maddesinde bulunmaktadır. Yurt içindeki müşterilere yabancı para birimi üzerinden fatura düzenlenmesi durumunda söz konusu faturada işlem tarihindeki döviz kurunun ve faturanın Türk parası karşılığının da faturada açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık irdelendiğinde; davaya konu fatura, 336.150-USD + 60.507-USD KDV olmak üzere toplam 396.657-USD olarak ve TCMB USD kurunun 4,0707 TL olarak belirlenerek tanzim edildiği, davalı tarafından yapılan ödemelerin 10/04/2018 tarihli 600.000-TL banka havalesi ödemesine ilişkin TCMB USD satış kurunun 1-USD'nin 4,1526 TL kur ile 144.487,79- USD karşılığı hesaplandığı ve 10/05/2018 vade tarihli 754.000-TL çekli ödemede ise TCMB USD satış kurunun 1-USD'nin 4,5820-TL kur ile 164.555,56-USD karşılığının bulunduğu, yabancı para borcunun fiili ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden hesaplanmasının TBK ve ilgili yasal düzenlemelere uygun olduğu, VUK kapsamında yapılan düzenlemelerin vergi uygulamalarına ilişkin olup, kısmi ödemeler yabancı para borcundan düşülür iken TCMB efektif satış kurunun esas alınması gerekir.Davacının faturadan kaynaklı takip tarihi itibari ile bakiye 84.613,65-USD alacağı mevcut olduğu halde usd alış kurundan yapılan hesaplama neticesi davacının bir kısım alacağının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde olduğundan istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden,kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine "icra takibine itirazın kısmen iptaline, 84.613,65-USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca faiz işletilerek takibin devamına, fazla istemin reddine,takip tarihindeki TCMB efektif döviz satış kuru üzerinden hesaplanan asıl alacağın %20 si oranda hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 02/10/2019 Tarih 2018/793 Esas - 2019/733 Karar sayılı kararının HMK.'nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; "Davanın kısmen kabulüne; İstanbul ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine itirazın kısmen iptaline, 84.613,65-USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca faiz işletilerek takibin devamına, fazla istemin reddine, Takip tarihindeki kur üzerinden, asıl alacağın %20 oranında hesaplanan 83.574,59-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil ederek davacıya ödenmesine" İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; "Alınması gereken 37.422,91-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 7.381,09-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 30.041,82-TL'nin davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 7.416,99‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 2.700-TL bilirkişi ücreti ve 121-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.821-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 2.765-TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 78.262,35-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 16,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy