İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/766 Esas 2023/663 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/766
Karar No: 2023/663
Karar Tarihi: 02.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/766
KARAR NO: 2023/663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2018
NUMARASI: 2017/350 Esas - 2018/705 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin 2.200 payının doğrudan sahibi olduğunu, şirket hissedarı olan müvekkilinin babası ...'nın 15/08/2015 tarihinde vefat ettiğini, Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/28 tereke sayılı dosyasında, murisin şirketteki hak ve alacaklarıyla ilgili olarak davalı şirkete yazılan yazı üzerine şirketin pay durumunun bildirildiğini, tereke dosyasında yazılan talimat sonucunda ... bank Bursa Fomara şubesinde bulunan kiralık kasada toplam 150.000-TL nominal bedelli davalı şirkete ait hamiline yazılı hisse senetlerinin çıktığını ve bu senetlerin toplam sermayenin %50'sine tekabül ettiğini, bankanın kasa ziyaret defterine göre murisin en son 31/01/2014 tarihinde kasayı ziyaret ettiğinin tespit edildiğini, buna göre şirkete ait 150.000-TL nominal bedelli ve şirketin %50 hissesine tekabül eden hisselerin 31/01/2014 tarihinden önce varlığının anlaşıldığını, dolayısıyla davalı şirketin 19/06/2014 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde yer alan şirket ortaklık yapısının gerçeği yansıtmadığının ortaya çıktığını, hamiline yazılı hisse senedi ihracından sonra pay defterinin kapatılmadığını, teslim edilen hamiline yazılı hisse senetlerinin toplantıya katılmasının TTK'nın 415. maddesindeki merasime tabi olduğunu, ancak dava konusu toplantıda bu hükme uyulmadığını, bu nedenle 19.06.2014 tarihli genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu belirterek, davalı genel kurulda alınan tüm kararların yokluğunun tespiti ve iptaline, şirkete kayyım ve özel denetçi tayin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; şirket ortağı ...'nın 15/08/2015 tarihinde vefatı üzerine mirasının çocukları ... , ... ve davacı ...'a kaldığını, murisin vasiyetnameyle davacıya %20, diğer çocuklarına ise de %40'ar oranında olacak şekilde mirasını taksim ettiğinin öğrenildiğini, bunun üzerine davacı tarafından açılan vasiyetnamenin iptali ve tapu iptal tescil davalarının ret ile sonuçlandığını, murisin terekesine tereke idare memuru atandığını ve genel kurulda tereke temsilcisinin de oy kullandığını, bu genel kurul kararının iptali için İstanbul 13. ATMnin 2016/794 E. sayılı dosyasında açılan davanın ret ile sonuçlandığını, şirketin pay defterinin gerçeğe uygun olduğunu, şirket sermayesi 300.000-TL olup hamiline yazılı hisse senetlerinin yönetim kurulu üyesi ... ve vefat eden ...'ya diğer ortaklara verilmek üzere teslim edildiğini, muris ...'nın banka kasasından şirkete ait hisselerin tam olarak yarısı olan 150.000-TL tutarlı payların çıktığını, ancak yapılan genel kurullarda pay sahibi tüm ortakların toplantıda hazır bulunarak alınan kararlara katıldıklarını, tüm kararların oy birliği ile alındığını, davacının dava konusu toplantı öncesindeki toplantılara da katıldığını, pay durumuna itiraz etmediğini, ... ve ... tüm şirketlerde yarı yarıya ortak olduğundan şirket hisselerini ellerinde tutmalarının doğal olduğunu, murisin çocuklarının kendi hisselerini saklaması için murise vermeleri nedeniyle bu hisselerin murisin banka kasasından çıkmasının doğal olduğunu, davacıya mali tabloları incelemesi için daha önce süre verildiğinden özel denetçi talebinin yersiz olduğunu, şirketin yöneticisiz olmaması nedeniyle kayyım atanmasını gerekmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacının ve murisin genel kurul toplantısına pay sahibi sıfatıyla katılarak oy kullandıkları, kararların tamamının oy birliğiyle alındığı, dava konusu genel kurulda davacı ve murisi ile diğer hiç bir pay sahibinin pay oranına itiraz etmediği, esasında davacının iddiası çerçevesinde genel kurula katılan kişilerin pay sahibi olmaması ya da tutanakta yer alan pay sahipliğinin gerçeği yansıtmadığı iddiasının, TTK 446/1-b bendinde iptal sebebi olarak düzenlendiği, bu durumda genel kurul toplantı tutanağındaki pay sahipliğinin gerçeği yansıtmadığı iddiasının, TTK 447. maddesinde düzenlenen butlan nedeni olarak kabul edilemeyeceği, iptal davası için genel kurul toplantı tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre öngörüldüğü, dava tarihi itibariyle davanın süresinde olmadığı, dava konusu 19/06/2014 tarihli genel kurul toplantı tutanağında, ''şirket sermayesinin 300.000-TL olduğu, 300.000 adet hamiline yazılı hisse senedine bölündüğü ve henüz hisse senedi ihraç edilmediği'' ifadesinin bulunduğu, bu tarihten önce yapılan genel kurul tutanaklarında da aynı ifadelerin yer aldığı, dolayısıyla hamiline yazılı hisse senetleri bastırılmış olmakla birlikte henüz pay sahiplerine teslim edilmediği, teslim edilinceye kadar hisse senetlerinin yönetim kurulu üyeleri ... ve ... tarafından muhafaza edilmesinin uygun görüldüğü, salt bu hususun genel kurul toplantısındaki pay sahipliğine ilişkin kayıtların gerçeği yansıtmadığı iddiasının delili olamayacağı, nitekim hisse senetlerinin banka kasasında bulunduğu, pay sahiplerine henüz teslim edilmediği, hisse senetlerini üçüncü kişiler elinde de bulunmaması nedeniyle dava konusu genel kurul toplantı tarihi itibarıyla henüz hisse senedinin ihraç edilmediği, genel kurula katılan kişilerin pay sahipliği konusunda TTK 415. maddesi kapsamında hukuka aykırı bir durumun olmadığı, şirket yönetimin ayakta olduğu anlaşıldığından kayyım tayini isteminin de yerinde bulunmadığı,davacı özel denetçi tayini isteminde bulunmuşsa da; öncelikle genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinin gerçekleşmesi gerektiği, bu koşulun da olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili;mahkemenin genel kuruldaki pay sahipliğinin gerçeği yansıtmadığı iddiasının TTK 447. maddesinde düzenlenen butlan nedeni kabul edilemeyeceği şeklindeki gerekçesi hatalı olup,hazirun cetvelinin TTK 415. maddesindeki amir hükümlere aykırı düzenlenmesi nedeniyle bu hususun başlı başına butlan sebebi olduğunu, müvekkilinin 300.000-TL sermayeli davalı şirketin 2.220 payına doğrudan kendisinin sahip olduğunu, murisin 15.08.2015 tarihinde vefat ettiğini, tereke dosyasında açtırılan banka kasasından 150.000-TL nominal bedelli davalı şirkete ait hamiline yazılı hisse senetlerinin çıktığını,sermayenin %50'sine tekabül ettiğini, murisin kasayı en son 31.01.2014 tarihinde ziyaret ettiğinin tespit edildiğini, bu durumda davalı şirketin 19.06.2014 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde yer alan pay durumunun, şirketin gerçek pay durumunu yansıtmadığının ortaya çıktığını,pay defterinde pay devrine ilişkin kayıtların bulunmadığını, ihraç ve teslim edilmiş hamiline yazılı hisse senetleri dikkate alındığında, pay defterinin gerçek ortaklık yapısını ispat etmeye elverişli olmadığını, ticaret sicil gazetesinde şirkete ait tüm hamiline yazılı hisse senetlerinin ihraç edildiği belirtilmesine karşın, şirket yönetim kurulunca şirket ortağı olan müvekkiline hisse senedi teslim edilmediğini, hamiline yazılı hisse senedi ihracından sonra pay defterindeki kayıtların kapatılmadığını, davalı şirketin hamiline yazılı hisse senedi bastırıp teslim ettiğini, hamiline yazılı hisse senetlerinin toplantıya katılmasının TTK 415. maddede yer alan merasime tabi olduğunu, TTK 417/2. madde gereğince yönetim kurulunun, kayden izlenmeyen paylar ile ilgili olarak genel kurula katılabilecekler listesini düzenlerken, senede bağlanmayan veya nama yazılı olan paylar ile ilmühaber sahipleri için pay defteri kayıtlarını, hamiline yazılı pay senedi sahipleri bakımından da giriş kartı alanları dikkate alması gerektiğini,pay senetlerinin hamiline yazılı surette ihraç edildiğinin ortaya çıktığını, davalı şirketin geri kalan hamiline yazılı hisse senetlerinin halihazırda ...'da olup olmadığının da belli olmadığını, genel kurul toplantısı öncesinde hamiline yazılı hisse senetleri ibraz edilmediğinden, dava konusu genel kurulda %25 asgari toplantı nisabının dahi sağlanamadığını, bu nedenle davalı şirketin 19.06.2014 tarihindeki genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunu, genel kurul kararlarının yokluğunun hukuki yararı bulunan herkes tarafından bir süreye bağlı olmdan ileri sürülebileceğini, mahkemece 1/10'luk hisse hesabı yapılır iken müvekkiline veraseten intikal eden hisselerin hesaba dahil edilmediğini belirterek, kararın kaldırılarak dava konusu genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti ile alınan kararların iptaline, usulüne uygun genel kurul yapılması için kayyım atanmasına, şirkete TTK 439. madde gereğince özel denetçi tayin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 19.06.2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK'nın 447. maddesine göre; genel kurulun, pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. Davacı tarafça; davalı şirket tarafından hisse senedi çıkarılması nedeniyle şirketin pay durumunun şirketin mevcut pay defterine göre değil, TTK'nın 415. maddesine göre belirlenmesi gerektiği, şirketin mevcut pay defterine göre hazırlanan hazirun cetveli esas alınarak yapılmış olan genel kurul toplantısının mevcut pay durumunu yansıtmaması nedeniyle, alınan kararların yok hükmünde olduğu ileri sürülmüş olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. TTK'nın 415. maddesi; "Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar listesi”nde adı bulunan pay sahipleri katılabilir. Hazır bulunanlar listesinde adı bulunan senede bağlanmamış payların, ilmuhaberlerin nama yazılı payların sahipleri ve Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca kayden izlenen pay sahipleri veya anılanların temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz etmeleri şarttır. Hamiline yazılı pay senedi sahipleri, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı alırlar ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına katılabilirler. Ancak, giriş kartının verilmesinden sonraki bir tarihte hamiline yazılı pay senedini devraldığını ispatlayan pay sahipleri de genel kurula katılabilirler. Genel kurula katılma ve oy kullanma hakkı, pay sahibinin payların sahibi olduğunu kanıtlayan belgeleri veya pay senetlerini şirkete bir kredi kuruluşuna veya başka bir yere depo edilmesi şartına bağlanamaz.'' şeklindedir. Somut olayda; davalı şirket sermayesi 300.000-TL olup 300.000 adet hisseye bölündüğü, davacı ile birlikte murisin ve diğer tüm pay sahiplerinin dava konusu 19.06.2014 tarihli genel kurul toplantısına katıldığı, dolayısıyla toplantıda şirketin tüm hisselerinin temsil edildiği, tüm kararların oy birliği ile alındığı, toplantı tutanağında henüz hisse senedi ihraç edilmediğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Davacının babası olan muris ... toplantı tarihinden sonra 15.08.2015 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı ile birlikte ..., ... kalmıştır. Murisin terekesinin tespit ve tasfiyesi istemiyle açılan Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/28 tereke dosyasında yazılan talimat üzerine Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/132 Tal. sayılı dosyasında yapılan tereke tespitinde, murise ait banka kasasında davalı şirkete ait 150.000-TL tutarında, davalı şirket sermayesinin yarısına isabet eden hamiline yazılı hisse senedi çıkmıştır. Yine ekinde bulunan tarihsiz tutanakta, davalı şirkete ait küpürleri ve hisse adetleri ile toplam değeri belirtilen hisse senetlerinin muris ... ile ... arasında eşit olarak paylaştırıldığı, hisse senetlerinin ... tarafından muris ile ...'ya teslim edildiği yazılıdır. Paylaşılan senetlerin tutarı ile davalı şirketin sermayesi aynı olduğuna göre, muris ile ...'nın davalı şirketin tüm hisse senetlerini fiilen paylaştıkları sabittir.Dava konusu genel kurulda muris kendisine ait hisseleri bizzat kendisi temsil etmiştir. Genel kurulda tüm pay sahipleri hazır bulunmuş,tüm kararlar oy birliği ile alınmış olup, davacı da dahil toplantıya katılan pay sahiplerinin pay durumuna yönelik bir itirazları söz konusu değildir. Esasen davalı şirketin de aralarında bulunduğu şirketlerin her iki aile arasında eşit olarak paylaşıldığı, genel kurulda murisin hazır bulunduğu anlaşıldığından; davacı tarafın, toplantıda esas alınan hazirun cetvelinin gerçek pay durumunu yansıtmaması nedeniyle toplantı nisabının sağlanmadığı ve genel kurula katılacakların TTK'nın 415. maddesinde belirlenen yöntemle belirlenmesi gerektiği yönünde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça davalı şirkete özel denetçi atanması talep edilmiştir. TTK'nın 439. maddesinde, genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini oluşturan pay sahiplerinin veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon TL olan pay sahiplerinin özel denetçi atamasını isteyebilecekleri düzenlenmiştir. TTK 439/1 maddesi yönünden davacının mirasen intikal eden hisseler dışında 1/10 azlık nisabından düşük olduğupayların itibari değeri de bir milyondan az olduğundan, davacının özel denetçi tayini talebi ile davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığından, davacının şirkete kayyım atanması talebi de yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde bulunmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy