İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/644 Esas 2023/360 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/644
Karar No: 2023/360
Karar Tarihi: 09.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/644
KARAR NO: 2023/360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2020
NUMARASI: 2016/286 Esas 2020/66 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete bir takım gıda ürünlerinin satıldığını, davalının cari borcu nedeniyle Antalya ... İcra Dairesinde başlatılan icra takibini yetki itirazını kabul etmeleri üzerine davalı-borçluya İstanbul ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası ile ödeme emrinin tebliğ edildiği borçlunun borca itiraz etmesi üzerine işbu davanın açıldığını, yetkisiz icra müdürlüğünde takibin 02/11/2015 tarihinde başlatıldığını, ödeme emrinin 06/11/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, 13/11/2015 tarihinde de davalı-borçlu tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğini, yine aynı tarihten yani 13/11/2015'te takibe konu alacağın 225.000-TL'lik kısmının davalı tarafından ödendiğini, buna göre bakiye ana alacağın 35.350,25-TL açısından takibin devamını istediklerini, takipten sonra ödenen 225.000-TL açısından da bu kısma işlemiş faiz, vekalet ücreti ve yargılama giderleri açısından Türk Borçlar Kanununun (TBK) 100. maddesine göre hesaplanacak tüm fer'ilerinin de ayrıca tahsilini talep ettiklerini,davalının kısmen yaptığı 225.000-TL'lik ödemesinin bu kısma ilişkin işlemiş fer'ilerinin ödenmediğini, yapılmış kısmi ödemenin öncelikle alınan bedelin fer'ilerine mahsup edilmesi gerektiğini, bu kapsamda sadece ödenen kısım için fer'ileri bakımından işbu dava tarihi olan 17/03/2016 itibariyle yapılan hesapta 225.000-TL asıl alacak, 10.237,50-TL tahsil harcı (hacizden önce harici ödenen %4,55 üzerinden), 18.700-TL 2015 tarifesine göre vekalet ücreti ve 8.793,75-TL 02/11/2015-17/03/2016 arası işlemiş faiz olmak üzere 262.731,25-TL'den yapılmış olan 225.000-TL'nin düşümü ile 37.731,25-TL kaldığını, davanın kabulünden sonra icra takibinin devamı halinde icra dosyasında TBK m.100'e göre nihai hesabın yapılacağını belirterek, davanın kabulü ile bakiye asıl alacak olan 35.350-TL'nin asıl alacak ve tüm fer'ileri ile yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun takipten sonra ödeme yapması sebebiyle vekalet ücreti, icra harç masrafları ve tahsil harcından sorumlu olduğundan takipten sonra ödenen 225.000-TL'nin tüm fer'ileri açısından takibin devamına, 260.350,25-TL'nin %20'sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; İstanbul ... İcra Dairesinin icra takibine konu ödeme emrinin müvekkiline 02/12/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, takibe konu borcun 225.000-TL'sinin işbu icra takibinin açıldığı tarih olan 13/11/2015 tarihinde davacıya ödendiğini, bakiye 35.350,25-TL'nin ise henüz vadesi gelmediğinden ödemesinin yapılmadığını, icra takip dosyasına sundukları 08/12/2015 tarihli itiraz dilekçelerinde belirttikleri üzere borcun varlığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve cari hesabı inkar etmediklerini, ödenen 225.000-TL'lik borcun ferileri yönünden takibin devamına ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki aynı tarihte açılan icra takibinin zaman/saat yönünden ödemeden önce mi yoksa sonra mı yapıldığı belirlenemeyeceğinden delil yetersizliğinden müvekkili lehine hüküm kurulması gerektiğini, aksi halde davacının ödeme yapılmadan önce icra takibini başlattığını ispatlaması gerektiğini ve davacının icra inkar tazminatına ilişkin talebinin haksız olduğunu ileri sürerek, davanın reddine ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; 02/11/2015 olan icra takip tarihi itibarı ile davalının davacıya 260.350,25-TL borçlu bulunduğu, incelenen taraf defter ve belgelerinin birbirini doğruladığı,bu tarihten sonra davalı tarafından davacıya 13/11/2015 tarihinde 225.000-TL ödeme yapıldığı, 35.350,25-TL borcun kaldığı,taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş ihtarname olmadığı, davacının işlemiş faiz talebinin bulunmadığı hususunun (her iki tarafın ticari defterlerinde kalan borcun 35.350,25-TL olduğunun ve bu çerçevede) tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul ... İcra Dairesinin ... esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 35.350-TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin 35.350-TL asıl alacağa takip talebindeki talep gibi devamına, fazla talebin reddine ve alacak üzerinden %20 oranındaki 7.070-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1) Davalı vekili; icra takibinin 02/11/2015 tarihinde açıldığını, 11/06/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda takip konusu borcun 35.350,25-TL'lik kısmının 04/12/2015 tarihinde muacceliyet kesbettiğinin tespit edildiğini, yani bu kısım için muaccel olmadan takip yapıldığı için kendilerince itiraz edildiğini,faturaların vadesinden önce icraya konu edilmesi nedeniyle takibe itiraz ettiklerini; icra inkar tazminatının koşullarının oluşmadığını; mahkemece 35.350,25-TL'ye karşılık gelecek faturaların vade tarihlerine göre inceleme yapılması yerine kendilerinin sanki fatura alacağına itiraz etmişler gibi inceleme yapılıp hüküm verilmesinin doğru olmadığını, bu kısımla ilgili 31/12/2015 tarihinde mutabakat yapıldığını, verilen karara göre işlem yapılması halinde müvekkilinin haksız yere fazladan faiz ödemek zorunda kalacağını; icra dairesinin yetkisine itirazları üzerine icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde devamına karar verildiğinden yetkisizlik nedeniyle karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve davacının taleplerinin bir kısmı yönünden davanın reddedilmesine rağmen kendileri lehine karşı vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 2) Davacı vekili; mahkemece müvekkilinin 260.350,25-TL alacaklı olduğunun belirtilmesine ve davada 35.350-TL talepte bulunulmasına rağmen davanın kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu ve kararın eksik şekilde oluşturulduğunu, zira kendilerince 35.350-TL sadece asıl alacak ve takipten sonra işleyecek faiz ile tazminat açısından takibin devamına ayrıca takibin açılmasından sonra ödenen 225.000-TL için TBK m.100'e göre bu kısmın fer'ileri açısından takibin devamının talep edildiğini ancak mahkemece takipten sonra ödenen kısma ilişkin hiçbir açıklama yapılmadığını; yapılacak istinaf incelemesi ile mahkemece tutar gösterilmeden davanın kabulüne ve dosya hesabının ilgili icra müdürlüğünce yapılması şeklinde karar verilmesini talep ettiklerini belirterek,kararın kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne, bakiye asıl alacak miktarı olan 35.350-TL'nin asıl alacak ve tüm fer'ileri ile yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takipten sonra ödenen bedeli ilişkin fer'iler açısından mahkemece tutar gösterilmeden dosya hesabının ilgili icra müdürlüğünce yapılması, icra masraf ve vekalet ücreti ile tahsil harcı yönünden icra müdürlüğü tarafından nazara alınması şeklinde hüküm kurulmasına, takip miktarı olan 260.350,25-TL üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı ile davalı-borçlu arasındaki ticari alım-satım ilişkisi nedeniyle başlatılan genel haciz yoluyla icra takibine itirazın kısmen iptali istemine ilişkindir. Davaya konu İstanbul ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde;ilamsız icra takibinin Antalya ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası üzerinden başlatıldığı,takip tarihinin 02/11/2015 tarihi olduğu,toplam alacak miktarının 260.350,25-TL olduğu, işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, 260.350,25-TL asıl alacağa yıllık %10,50 avans faizi işletilerek , icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte TBK m.100 uyarınca yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve giderlere mahsubu ile tahsilinin istenildiği;ödeme emrinin borçluya 06/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, 13/11/2015 tarihinde ise borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği , takibe konu borcun muaccel hale gelmiş 225.000-TL'lik kısmının alacaklı hesabına önceden ödendiği kalan ve müeccel olan 35.350,25-TL için borcun muaccel hale geleceği tarihte ödeneceği bildirerek borca itiraz ettiği,alacaklı vekili tarafından 19/11/2015 tarihinde yetki itirazı kabul edilerek dosyanın yetkili yere gönderilmesinin istenildiği, icra dosyasının İstanbul ... İcra Dairesinin esasına kaydedilerek ödeme emrinin borçluya 02/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği; borçlunun 08/12/2015 tarihinde borca itiraz edilerek 225.000-TL'lik kısmının alacaklı hesabına önceden ödendiği kalan ve müeccel olan 35.350,25-TL için borcun muaccel hale geleceği tarihte ödeneceği belirtilerek borca itiraz edilmiştir. İcra takip tarihi itibariyle davalının davacıya 260.350,25-TL borçlu bulunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İcra takibinden sonra borçlu davalı borcu kısmen ödeyerek kalan alacağa yönelik faturaların henüz vadesinin dolmadığını bir başka deyişle alacağın muaccel olmadığını belirterek itiraz etmiştir. İcra takibine konu edilen (açık) cari hesap muhteviyatı son düzenlenen faturalar dosyaya getirtilmiştir.Faturalarda bir vade bulunmamaktadır.Davalı faturaların vadesi gelmediğini ileri sürerek takibe itiraz etmiş ise de ; düzenlenen faturaların belli bir vade de ödeneceğine ilişkin bir sözleşme sunulmamıştır. Buna göre, her borcun doğduğu anda muaccel olacağına ilişkin TBK 90. madde hükmünce icra takip tarihi itibariyle tüm alacağın muaccel olduğu belirlenmekle, davalı borçlunun 35.350,25-TL alacağın muaccel olmadığına yönelik borca itirazı ve istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-80 Esas, 2017/889 Karar sayılı ve 03/05/2017 tarihli; 2007/19-159 Esas, 2007/220 Karar sayılı ve 18/04/2007 tarihli; 2007/13-453 Esas, 2007/453 Karar sayılı ve 04/07/2007 tarihli; 2011/19-532 Esas, 2011/640 Karar sayılı ve19/10/2011 tarihli; 2011/13-29 Esas, 2011/56 Karar sayılı ve 09/02/2011 tarihli kararları). Diğer yandan, icra takibine başlanılmasından sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce TBK'nın 100. maddesine göre, yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz ve takip masraflarına mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından açık hesap ilişkisine dayalı 260.350,25-TL asıl alacak için 02/11/2015 tarihinde icra takibi başlatılmış olup, davalı borçlu tarafından ödeme emrine 13/11/2015 tarihinde süresinde itiraz edildiği, davalı tarafından davacıya iş bu davanın açıldığı tarihten önce 13/11/2015 tarihli 225.000-TL ödeme yapıldığı sabittir. Davacı icra takibini TBK m.100 uyarınca kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve fer'ilere mahsup edileceğini belirterek başlatmış olup, davada da davalı tarafından yapılan ödemeleri TBK m.100'e göre önce fer'ilerden mahsup ettiğini belirterek bakiye 35.350-TL asıl alacak için itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece ödenmeyen 35.350-TL asıl alacağa yönelik itirazın iptaline karar verilmiş ise de, takip tarihinden sonraki bir tarihte yapılan kısmi ödeme tutarı ile sadece ödenen miktar bakımından borç sona ereceği dikkate alınmadan, kısmi ödenen alacağın fer'ileri bakımından alacak devam ettiği halde bu kısımlar bakımından talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. TBK'nın 100. madde hükmü alacaklı lehine bir hüküm olup, alacaklı vekilinin talebine uygun olarak itiraza uğrayan 35.350-TL için itirazın iptaline ve bu miktar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi benimsenmiş; kalan alacağın dava değeri içinde gösterilmeden itirazın iptali talep edildiğinden taleple bağlı kalınarak, kısmi ödeme için fer'ilere hükmedilmek suretiyle ve yukarıda belirtildiği üzere ödenen kısım için itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmadığından, takipten sonra ödenen 225.000-TL'nin takip tarihi olan 02/11/2015 tarihinden ödeme tarihi olan 13/11/2015 tarihine kadar işlemiş %10,50 oranındaki avans faizi, icra masrafları ile icra vekalet ücreti bakımından takibin devamına ve bu miktar için icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilinin icra takibinde icra dairesinin yetkisine yaptıkları itirazın kabul edildiğinden yetkisizlik sebebiyle lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, icra dairesinin yetkisine itiraz kabul edilerek itiraz sonlandığından bu konuda uyuşmazlık bu şekilde sona erdiğinden davalı-borçlu vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile belirtilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararını kaldırılarak davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/286 Esas 2020/66 Karar sayılı 07/02/2020 tarihli kararının, HMK m.353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; "Davacının davasının kısmen kabulü ile; 1- Davalının İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 35.350-TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin 35.350-TL asıl alacağa takip talebindeki talep gibi devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2- Takipten sonra ödenen 225.000-TL'nin takip tarihi olan 02/11/2015 tarihinden 13/11/2015 tarihine kadar %10,50 avans faizi; icra masrafları, icra vekalet ücreti bakımından takibin devamına, bu miktar için icra inkar tazminatı isteminin reddine, 3- 35.350-TL alacağın %20'si üzerinden hesap edilmiş 7.070,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ; "Alınması gereken 2.414,75-TL karar harcından davacı tarafından 29,20-TL peşin ve 575-TL tamamlama harcı olarak yatırılan 604,2‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.810,55‬-TL'nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 633,40-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti, 292-TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 1.792-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine takdir olunan 5.302,50-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatırılan tarafa iadesine," Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının kendisine iadesine, Alınması gereken 2.414,75-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 603,69‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.811,06‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davacı tarafça yapılan 35,50-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK'nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy