İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/634 Esas 2023/659 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/634
Karar No: 2023/659
Karar Tarihi: 02.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/634
KARAR NO: 2023/659
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2015/1171 Esas 2020/217 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; davalı banka tarafından davacı ... Ltd. Şti.'nin 23/10/2009 tarihli 1.000-TL bedelli çekinin davalı tarafından haksız yere yazıldığını, çekin keşide gününden evvel hesaplarında 450-TL devir bakiyesi ve çekin yazılma saatinden önce de çekin kullanıldığı hesaba gönderilen 1.000-TL EFT bulunduğunu, ayrıca davacı her iki şirketin hesapları arasında karşılıklı virman talimatı bulunduğunu, yine davacı ... Tic. Ltd. Şti.'nin 20/08/2010 tarihli 6.900-USD tutarındaki çekinin de o tarihte banka hesabında yeterli nakit olmasına rağmen davalı tarafından hukuka aykırı olarak yazıldığını,düzeltme hakkı kullandırılmadığını, müvekkilleri ile çalışılmayacağı bildirilerek mevcut kredi kapatılarak müvekkillerinin iflasına giden sürecin başlatıldığını, davalının çek yazma işlemi nedeniyle davacıların ticari itibarının zedelendiğini ve bir çok firma ile ticari ilişkilerinin sonlandığını, bu nedenle Akçakoca'daki fabrikanın kapatılmak zorunda kalındığını, zararlarının tazmini için davalıya 22/06/2012 tarihli ihtarname gönderildiğini, ancak taleplerinin karşılanmadığını, müvekkili şirket yetkilisine ait taşınmazın satılarak davalı bankaya ara ödeme yapıldığını ve borcun yapılandırıldığını, bozulan işler nedeniyle fabrikanın kiraya verilerek kira bedellerinin davalıya temlik edildiğini, davalı bankanın aldığı ipoteklerin değerinin bankaya olan borcun 8 katı tutarında olduğunu, davalının ipoteğinin taşkın ipotek olduğunu ve davalının bu ipoteği kaldırmadığını, bu nedenle diğer bankalardan ipotek karşılığı kredi alamadıklarını, davalının haksız ve hukuka aykırı işlemleri nedeniyle müvekkillerinden ... Tic. Ltd. Şti'nin ticari hayatının bittiğini, 100'e yakın işçi alacağı davası açıldığını, çeklerin yazdırılarak icra takipleri ve hacizlere maruz kaldıklarını, kira bedellerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle onlarca mağazayı kapatmak zorunda kaldıklarını, SSK ve vergi borçlarının zamanla biriktiğini belirterek, 100.000-TL maddi tazminatın ihtarname tarihi olan 22/06/2012 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacılar vekili 15.04.2019 tarihli dilekçesinde; davalıların müvekkillerine ait 2 adet çekin hukuka aykırı şekilde yazılmasına sebebiyet vermek suretiyle yaptığı haksız fiil eylemi neticesinde, müvekkili şirketlerin ticari itibar kaybına uğradığını, davanın konusunu manevi tazminat olarak ıslah ettiklerini belirterek, 2.000.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkili tarafından davacı ... Tic. Ltd. Şti'ne kredi kullandırıldığını, halihazırda ... San.firmasının 2.329.995,40-TL, ... Tekstil firmasının ise 6.270-TL borcunun bulunduğunu, 23/10/2009 tarihli 1.000-TL bedelli çekin ibraz tarihinde karşılığının olmaması nedeniyle yazıldığını, çek yazıldıktan ve takas sistemi kapandıktan sonra davacılar tarafından 500-TL EFT yapıldığını, 1.000-TL EFT'nin ise çekin yazıldığı tarihte değil 30/10/2009 tarihinde davacı tarafından hesaba gönderildiğini, aynı tarihte düzeltme hakkı kullandırılıp çek bedelinin ödendiğini, 6.900-USD bedelli çekin sorulduğu tarihte hesapta USD bakiye olmaması nedeniyle yazıldığını, yine davacılara düzeltme hakkı kullandırılarak 03/09/2010 tarihinde davacılar tarafından ödenerek Merkez Bankası kaydının düzeltildiğini, davacılar tarafından müvekkiline verilen karşılıklı virman talimatı bulunmadığını, müvekkili banka prosedürleri gereğince böyle bir talimat alınmasının söz konusu olmadığını, davacıların müvekkiline olan borçlarının sürekli yapılandırıldığını, müvekkili banka teminatında olan gayrimenkulün 900.000-TL'ye satıldığını ve 600.000-TL'sinin kredi borcuna mahsuben müvekkili tarafından alındığını, kalan tutarın iyi niyetli olarak davacılara ödendiğini, davacıların borcunun 30.01.2014 ve Temmuz 2014 tarihlerinde yeniden yapılandırıldığını, davacıların temlik ettiği kira bedelinin kredi borcu aylık taksitini karşılamadığını, ipotek işlemlerinin davacıların onayı dahilinde gerçekleştirildiğini, ipotek konulan taşınmazların banka risklerini karşılamaktan uzak olduğunu, taşkın ipotek iddialarının haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili davanın tam ıslahına karşı cevap dilekçesinde; ıslahın kötü niyetli olduğunu, manevi tazminata ilişkin dava hakkının zamanaşımına uğradığını, davacı tarafça dayanak olarak 23/10/2009 ve 20/08/2010 keşide tarihli 2 adet çeke ilişkin yapılan işlemlerin gösterildiğini, çeklerin ibrazında yapılan işlemlerin davacı tarafça öğrenildiğini ve herhalukarda davacıların müvekkili bankaya keşide ettikleri 22/06/2012 tarihli ihtarname itibariyle de öğrendiklerinin kabulü gerektiğini,davanın zamanaşımına uğradığını, manevi tazminat için kanunun aradığı yasal şartların mevcut olmadığını, davacıların dava konusu işlemler nedeniyle zarara uğradığı iddiaları ispatlanamadığından, davacıların ticari itibarının zedelendiğinden söz edilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacıların maddi tazminat olarak açtıkları davayı manevi tazminata dönüştürdüğü, delil bulunmadığından davalının kötüniyetli ıslah yapıldığına yönelik iddiasının yerinde görülmediği, davanın tamamen ıslahı halinde, ıslah olunan davanın ilk dava gününde açılmış sayılacağı, bu nedenle sürelerin hesabında ıslah tarihinin değil, ilk dava tarihinin esas alınmasının gerektiği, davanın dayanağını oluşturan 23/10/2009 tarihli 1.000-TL bedelli çek ile 20/08/2010 tarihli 6.900-USD bedelli çeklerin ibraz tarihinde karşılıksız işlemine tabi tutulduğu, bu işlemlerin akabinde davacıların davalıya 22/06/2012 tarihinde gönderdikleri ihtarname ile maddi zararları yanında şirketlerin ticari itibar kaybına uğradığı iddialarının da ileri sürüldüğü, TBKnın 72 maddesine göre, davacının tazminat yükümlüsünü ve zararını öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içinde ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde talepte bulunması gerektiği,zararın cezayı gerektiren bir fiilden doğduğu iddia edilmediği gibi, ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem bulunmadığı, 2 yıllık zaman aşımı açısından değerlendirildiğinde, davacının zarar sorumlusunu çeklerin karşılıksız işlemine tabi tutulmasıyla birlikte öğrendiği ,davacıların 22/06/2012 tarihinde ihtarname düzenleyip davalıya gönderdiği, zarar sorumlusu yanında zararın da öğrenilmesinin 2 yıllık zamanaşımı süresinin başlaması için zorunlu olduğu, davacı tarafın 22/06/2012 tarihli ihtarında ticari itibar kaybına uğradığını açıkça ifade ederek bunu çeklerinin davalı tarafından karşılıksız yazılması eylemine bağladığı, manevi zararın, sonradan zaman içinde artacak, eksilecek bir meblağ olmadığı, bu nedenle eylemin ortaya çıkışıyla birlikte davacının zararı meydana getireni bildiği gibi, ihtarname tarihi itibariyle de zararını bilebilecek durumda olduğu, tam ıslah suretiyle sunulan dava dilekçesiyle talep edilen manevi tazminatın, davanın açıldığı 06/05/2015 tarihi itibariyle 2 yıllık süre dolduktan sonra talep edildiği gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili; davanın konusu salt 2 adet çeke karşılıksız işlemi yapılması değil, davalı bankanın bunu sebeb göstererek krediyi kapatıp,taşkın ipoteği kaldırmayarak, müvekkili şirketlerin ticari itibarlarını zedelemesinden kaynaklı manevi tazminat talebi olduğunu, ancak mahkemenin bu hususları incelemediğini, ilişkinin ekim 2019 ayına kadar devam ettiğini, davalının, 2 adet gayrimenkul üzerindeki ipoteği defalarca talep edilmesine rağmen kaldırmadığını, zamanaşımının başlaması için zarar veren yanında zararın ne olduğunun da öğrenilmesi gerektiğini,hatalı işlem sebebiyle müvekkillerinin uğradığı zararın her geçen gün arttığını, bu nedenle davacıların uğradığı zararın niteliğini ve kapsamını tespitin mümkün olmadığını, gelinen aşamada 29/12/2017 tarihinde mali ve hukuki uzman görüşlerini mahkemeye ibraz ederek müvekkili şirketlerin borca batık olduğunu ve borç batağı ile davalının eylemi arasında illiyet bağı olduğuna vakıf olduklarını, çeklerin yazılması neticesinde müvekkil şirketlerin zarara uğradıklarına, zararın ne kadar olduğuna ve uygun illiyet bağı bulunduğuna 22/12/2017 tarihinde tanzim edilen uzman görüşleri ile vakıf olmaları nedeniyle TBK 72'de öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin de bu tarihten itibaren başladığını,hesaplarında para bulunmasına rağmen, ilgili çeklere hatalı şekilde karşılıksız işlemi yapan davalının müvekkili şirketlerin ticari itibarlarını zedelediğinden manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davalının 2 adet çeki bahane ederek kredi hesaplarını kapatıp,taşkın ipoteği kaldırmayarak devam eden haksız eylemleri nedeniyle,ticari itibarın ne zamana kadar zedelendiği incelenerek zamanaşımı başlangıç tarihinin saptanması gerektiğini ,zamanaşımı başlangıcının ihtarname tarihi olan 22/06/2012 olduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,haksız eylemin devamı nedeniyle zamanaşımı süresinin işlemeye başlamayacağını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının keşidecisi olduğu iki adet çekin davalı bankanın kusurlu eylemi sonucunda karşılıksız işlemine tabi tutulması sonucunda oluştuğu iddia edilen itibar kaybı nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacıların maddi tazminat istemli davayı tamamen ıslah ederek manevi tazminat talep etmeleri üzerine, davalı tarafça süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Somut olayda; davacının keşidecisi olduğu 23.10.2009 tarihli 1.000-TL bedelli çekin ibraz tarihinde hesapta 531,85-TL bakiye bulunduğu, davacının başka banka hesabından aynı tarihte bu hesaba 500-TL EFT yaptığı, ancak EFT işleminde davacı tarafından alıcı unvanı yazılmadan İsteks olarak yazıldığı, bu nedenle EFT edilen tutarın havuzda bekletilerek çekin arkasının yazılmasından sonra saat 17.11 itibariyle hesaba intikal ettirildiği, çekin 30.10.2009 tarihinde ödenerek düzeltme hakkının kullandırıldığı, davacının keşidecisi olduğu 20.08.2010 tarihli 6.900-USD tutarlı çekin ise ibrazı anında hesapta yeterli bakiye bulunmadığı, takas işlemi sonlandıktan sonra davalı banka tarafından 16.25 itibariyle döviz satışı yapılarak hesabın müsait hale getirildiği, davacı şirketi ile davalı banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmeleri bulunduğu, bu kapsamda davalı şirkete ait ve şirket yetkilisine ait iki adet taşınmaz üzerinde davalı banka lehine tesis edilmiş ipotekler bulunduğu, davacıların mevcut kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle takibe alındığı, davalı banka tarafından borçların 04.12.2012, 30.01.2014 ve 23.07.2014 tarihlerinde yapılandırıldığı, davacı şirketin kira gelirinin davalı bankaya temlik edildiği, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davacının ipotekli taşınmazlarından birisinin satılarak kredi borcunun kısmen kapatıldığı anlaşılmaktadır. TBK'nın 72. maddesine göre; tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılın ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Davacıların davanın tam ıslahı suretiyle ticari itibar kaybı nedeniyle uğradığı manevi tazminat istemi; davacının çeklerinin hukuka aykırı olarak davalı tarafından karşılıksız işlemine tabi tutulması, devamında davacıların kredi riski nedeniyle kredilerin kapatılarak yeni kredi kullandırılmaması, taşkın ipoteklerin kaldırılmaması suretiyle ticari faaliyetlerinin durmasına neden olunduğu iddialarına dayanmaktadır. Davacılar tarafından davalı bankaya hitaben keşide edilen 22.06.2012 tarihli ihtarnamede de tüm bu olgular aynen belirtilerek, uğranılan zararın ödenmesi ve şirketlere yeni kredi kullandırılması talep edilmiştir. Dolayısıyla davacılar, çeklerin ibraz tarihleri itibariyle zarar sorumlusundan haberdar oldukları gibi, en geç ihtarname keşide tarihi olan 22.06.2012 tarihi itibariyle de zarardan haberdar olmuşlardır. Davanın konusu ticari itibarın zedelenmesinden kaynaklanan manevi tazminat olduğuna göre, davacı vekilinin, manevi zararın şirketlerin borç batağına sürüklenmesi ile ancak 22.12.2017 tarihli uzman görüşleri ile tespit edilebildiğine yönelik istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Kaldı ki tacir olan davacıların, şirketlerin zarara uğradığını ancak alınan uzman görüşleri ile tespit edebildikleri iddiası hayatın olağan akışına da aykırıdır. Dolayısıyla dava tarihi olan 06.05.2015 itibariyle TBK'nın 72. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup, mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedenleri yerinde olmayan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacılardan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy