İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1544 Esas 2023/431 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1544
Karar No: 2023/431
Karar Tarihi: 22.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1544
KARAR NO: 2023/431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2020
NUMARASI: 2017/1439 Esas - 2020/474 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/03/2023
Kısmen kabule ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; tarafların 01.01.2017 tarihinde bayilik sözleşmesi akdettiklerini, sözleşme kapsamında ... markası altında ...'nın belirlediği ürünlerin satış ve pazarlamasının yapılması, sözleşme kurulmasına aracılık edilmesi konusunda anlaşıldığını, sözleşmenin ilk aylarında tarafların edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının Kartal ... Noterliği'nin 05/10/2017 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca sözleşmeyi 2 ay sonra feshedeceğini ihtar ettiğini, hiç bir neden yokken sözleşmeyi fesheden davalının fesih hakkını kötüye kullandığını, davalının gücünü kullanarak sözleşme şartlarını tek taraflı olarak belirlediğini, sözleşme imzalandıktan sonra işin kurulması için gereken tüm masrafları davacının yaptığını, sözleşme haksız bir şekilde feshedildiğinden davacının sözleşmeden kaynaklanan zararlarını talep etme hakkının doğduğunu, bayilik sözleşmesinin 13.4 maddesinde taraflardan birinin sözleşmeyi haklı bir sebep olmaksızın ya da usule aykırı olarak feshetmesi halinde, her bir ihlal için 50.000-TL ceza bedelini diğer tarafa ödemekle yükümlü olacağının kabul edildiğini, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle müvekkiline cezai şart ödenmesi gerektiğini belirterek, toplam 5.000-TL maddi tazminat ile 50.000-TL cezai şart alacağının fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında 01/01/2017 tarihli Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, belirsiz süreli olan sözleşmenin herhangi bir yerinde işin uzun süreceğine dair bir garanti bulunmadığı, tam aksine sözleşmenin 13.1. maddesi uyarınca her iki tarafın sözleşmeyi 2 ay önceden bildirmek suretiyle sona erdirme hakkına sahip olduğunu, davacının sözleşmenin uzun yıllar süreceğine ilişkin inancın doğmuş olması halinde 13.1. maddenin bulunduğu bir sözleşmeyi imzalamaması gerektiğini, sözleşmenin müvekkili tarafından sözleşenin 13.1. maddesine uygun olarak feshedildiğini, sözleşmenin 4. Maddesi gereğince davacının, ...nın bayilik sözleşmesinin performans, prim, ücret gibi değişken unsurlar içermesi ve değişen mevzuat ve/veya ticari hayatın gereksinimleri sebebiyle ticari/hukuki durumlarda değişiklik meydana gelmesi halinde sözleşmede revizyon ihtiyacı doğabileceğini, bayinin bu gereksinimin işin bir parçası olduğunu bildiğini, yine davalının ticari risklerini değerlendirerek bayilik sistemine dahil olduğunu, ayrıca davacının sözleşmeden doğan tüm masrafların kendisi tarafından karşılanması gerektiğini bildiğini, bu hususun sözleşmenin 7.5 maddesinde düzenlendiğini, davacının talep ettiği işyeri kuruluş masraflarının davalıya yükletilmesinin mümkün olmadığını, fesih işleminin sözleşmeye uygun olması nedeni ile cezai şart talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı tarafından gönderilen fesih ihtarnamesinde ve dosyaya sunulan cevap dilekçesinde herhangi bir fesih nedeni bildirilmeyip, sözleşmenin 13.1 maddesinde düzenlenen fesih ihbarına dayalı olarak sözleşmeyi feshettiği, ancak taraflar arasında 01.01.2017 tarihinde imzalandığı çekişmesiz olan bayilik sözleşmesinin, sözleşme tarihinden 10 ay sonra hiçbir sebep gösterilmeksizin iş yerinin sözleşme kapsamında belirlenen standartlara uygun kurulumu için davacı tarafa masraflar yaptırıldıktan sonra olağan fesih hakkına dayanılarak fesih edilmesinin Türk Medeni Kanunu'nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüst davranma ilkesine aykırı olduğu, davacının cezai şart talebinin yerinde olduğu, davacı tarafça fesih tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş ise de fesihten önce davalının temerüde düşürüldüğüne dair dosyaya delil sunulmadığı, dolayısıyla ancak davadan itibaren faiz talep edilebileceği, kar kaybına dayalı tazminat talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 50.000-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşmenin müvekkili tarafından sözleşmedeki olağan fesih şartına uygun olarak feshedildiğini, sözleşmenin 13. maddesinde taraflardan her birinin iki ay önceden bildirmek kaydıyla fesih hakkının bulunduğunu, olağan feshin geçerli olabilmesi için her iki tarafa tanınmış olmasının, kanunda belirtilen usule ve sürelere uygun olarak kullanılmış olmasının ve kötüye kullanma yasağının ihlal edilmemiş olması gerektiğini, uyuşmazlık konusu benzer olan aynı mahkemenin 2017/1436 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda bu hususun ayrıntılı olarak incelendiğini, ancak eldeki dava dosyasında bu konuda inceleme yapılmayarak haksız bir sonuca ulaşıldığını, müvekkilince sözleşmenin sürelere uyularak feshedildiğini, davacının sözleşme boyunca hiç kar elde etmediğinin tespit edildiğini, davacının sözleşme ile beklenen performansı sağlayamadığını, cezai şart bedeline hükmedilebilmesi için sözleşmenin 13.4. maddesinde belirtildiği üzere sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi gerektiğini, oysa müvekkilinin sözleşmeyi sözleşmedeki hükme uygun olarak feshetmesi nedeniyle haksız feshin söz konusu olmadığını, ayrıca davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini de yerine getirmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan maddi tazminat ile cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.Taraflar arasında 01/01/2017 tarihinde davacı tarafından bayi sıfatıyla ... markası altında ...'nın belirlediği ürünlerin satış ve pazarlamasının yapılması, sözleşmelerin kurulmasına aracılık edilmesi konusunda belirsiz süreli sözleşme akdedildiği, sözleşmenin 13/1. maddesiyle taraflardan her birine herhangi bir zamanda iki ay önceden bildirimde bulunmak kaydıyla sözleşmeyi feshetme hakkı tanındığı, sözleşmenin 13/4 maddesinde ise sözleşmenin feshine neden olan veya sözleşmeyi haklı neden olmaksızın fesheden tarafın, diğer tarafın zararlarını tazmin etmekle ve ayrıca 50.000-TL ceza bedeli ödemekle yükümlü olduğu anlaşılmaktadır. Davalı, sözleşmenin 13.1 maddesindeki fesih hakkında dayalı olarak 05/10/2017 tarihli noter ihtarnamesi ile 2 aylık süre tanınmak suretiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirmiştir. Davacı ise sözleşmenin fesih ihbarına dayalı olarak feshinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ve sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini belirterek tazminat ve cezai şart alacağı talebinde bulunmaktadır. Taraflar arasında sözleşmenin ihbar önellerine uygun olarak sona erdirildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; sözleşmede öngörülen ihbar önellerine uyulmak suretiyle sözleşmeye son verilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı, davacının ceza bedeli ile tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususunda toplanmaktadır. Hakkın kötüye kullanılması; hukuken var olan bir hakkın sınırlarını aşarak ya da o hakkı gerekçe göstererek hukuka aykırı eylemler yapma durumu olarak veya bir hakkın, yasaların tanıdığı yetkilerin sınırları içinde olmakla birlikle, amacından saptırarak kullanılması olarak açıklanmaktadır. TMKnun 2. maddesinde herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı emredici bir şekilde düzenlenmiştir. Bu hükme göre bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyi niyet kurallarına uymak, dürüst davranmak, başkalarını zarara uğratmamak zorundadır. Hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyorsa veya hak sahibine sağladığı yarar ile başkasına verdiği zarar arasında aşırı dengesizlik varsa bu durumu hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir (Yargıtay 11. HD. 10.06.2021 tarih 2020/1782 E. 2021/4965 K.). Taraflar arasındaki sözleşmede sürenin bitiminden belirli süre önce karşı tarafa bildirimde bulunmak kaydıyla her iki tarafa önel tanımak suretiyle sözleşmeyi fesih hakkı tanındığı, davalının da sözleşmeden kaynaklı hakkını kullandığı görülmektedir. Bu haliyle sözleşmenin feshi konusunda taraf menfaatlerinin dengelendiği ve bir taraf aleyhine olmak üzere hüküm getirilmediği anlaşılmaktadır. Sözleşme hükümleri her iki tarafça bilinerek akdedilmiştir. Yine taraflar arasındaki sözleşme belirsiz süreli olup ihbar öneline dayalı fesih hakkı sözleşmenin niteliğinde de aykırı değildir. Bunun dışında fesih hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının tespitinde fesih hakkını kullanan tarafın çelişkiye düşüp düşmediği (çelişkili davranış yasağı), karşı tarafa zarar verme amacıyla hareket edip etmediği (karşı tarafa zarar verme kastı), fesih hakkının amacına aykırı olarak kullanılıp kullanılmadığı (hakkın amacından saptırılması) hususlarının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı taraf bu kapsamda e-posta yazışmalarını delil olarak göstermiştir. Ancak dosyaya sunulan e-posta yazışmalarının incelenmesinde sadece davacıya gönderilen e-postalar olmadığı, davacı dışındaki bayilere de aynı e-postanın gönderildiği, davacı ile karşılıklı olarak yapılmadığı, tarayıcı cihaz tedarikine ilişkin bayilere yönelik yazışmaların sözleşmenin uzun süre devam edeceğine dair beklenti oluşturduğunun kabule yeterli olmadığı gibi fesihle birlikte davalının çelişkiye düştüğünün de ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davalının fesih hakkını sırf davalıya zarar vermek amacıyla kullandığı hususunu sabit kılan bir delil de bulunmamaktadır. Bu durumda davalının sözleşmeyi feshinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olduğu gibi fesih hakkının da kötüye kullanılmadığı kabul edilmelidir. Sözleşmede açıkça belirtildiği üzere cezai şartın sözleşmenin haklı neden olmaksızın feshine ya da haksız olarak sözleşmenin feshine sebebiyet verilmesi şartına bağlandığı, oysa somut olayda feshin sözleşmenin 13.1 maddesinde gösterilen ihbar önellerine uygun olarak gerçekleştirildiği, dolayısıyla cezai şartın koşulları oluşmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 24/09/2020 Tarih 2017/1439 Esas - 2020/474 Karar sayılı kararın HMK.'nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; "Davanın REDDİNE,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; "Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 939,27-TL peşin harçtan mahsubu ile 759,37‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine," Davalı tarafından yatırılan 853,88-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 53,85-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy