İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1526 Esas 2023/520 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1526
Karar No: 2023/520
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1526
KARAR NO: 2023/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2016/103 Esas 2019/1298 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin alacağının tahsili amacı ile davalı hakkında İstanbul Anadolu ... İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili şirketin keşidecisi olduğu 15.09.2014 keşide tarihli 88.151,63-TL bedelli çekin davalı şirkete teslim edildiğini, davalının çek bedeli kadar mal veya hizmet teslim etmediği gibi, çekin vade tarihinde çekin yazdırılacağı tehdidi ile müvekkili şirketten 22.09.2014 tarihinde mezkur çeke ilişkin olarak 73.000-TL tahsilat yapıldığını, davalının almış olduğu 73.000-TL bedele karşılık olarak müvekkili şirkete sadece 14.000-TL değerinde sigorta işlemi sunduğunu, bakiye 59.000-TL'nin tüm şifahi talepler ve icra takibine rağmen müvekkili şirkete ödenmediğini, söz konusu çekin de halen müvekkiline iade edilmediğini, çekin cari hesaba ilişkin avans olarak davalıya verildiğini belirterek, davalının icra takibine yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının iddia ettiği çekin müvekkili şirkete cari hesap bakiye borcuna karşılık olarak verildiğini, tacir olan davacının çek bedeline karşılık bir ödeme yapmış ise bu ödemeyi çeki geri almak suretiyle yapması gerektiğini, davacının söz konusu ödemesinin bu çek bedeline ilişkin olmayıp cari hesap borcuna ilişkin olduğunu, çek bedelinin 88.151,63-TL olmasına rağmen, davacının müvekkiline 73.000-TL ödeme yapması nedeniyle yapılan ödemenin çek bedeline ilişkin olduğunun söylenemeyeceğini, davacının yapmış olduğu ödemenin müvekkili şirketçe cari hesap gereği yapılmış olarak işlem gördüğünü, zaten söz konusu çekin bankaya ibraz edilmediğini ve tahsil edilmediğini, çekin ibraz süresinin geçtiğini, bu nedenle artık kambiyo senedi vasfının da kalmadığını, davacının iddia ettiği gibi çek bedeline ilişkin bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle davacının çekin ödendiğini iddia ederek çek bedelinin istirdadını talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında sigortacılık hizmeti verilmesine ilişkin ticari ilişki kurulduğu, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibari ile 162.417,81-TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibari ile davacıdan 14.035,58-TL alacaklı olduğu, davacının takip sonrasında davalıyı 103.417,81-TL tutarlı dekont ile borçlandırdığı ve 59.000-TL alacaklı olduğunu iddia ettiği, tarafların ticari defterlerindeki 73.035,58-TL'lik mutabakat farklılığın sebebinin davalı ticari defterlerinde yer alan çekin iade işleminin davacı defterlerinde işlenmemiş olmasından ve tarafların ticari defterlerinde yer alan birbirini doğrulamayan muhtelif kayıtlardan kaynaklandığı, davalı ticari defterlerinde yer alan 05/07/2014 tarihli 56.575-TL tutarlı işlem ile davacı borçlandırılmış ise de, 18/08/2014 tarihli aynı tutarlı işlem ile davacının alacaklandırıldığı, yine aynı şekilde dava konusu edilen çeke ilişkin yapılan 29/05/2014 tarihli 88.151,60-TL tutarlı alacak kaydının da iade işlemi sebebi ile 24/09/2014 tarihli borç kaydına alındığı, dolayısı ile davalının ticari defterlerine istinaden her iki işlemin muhasebe tekniği açısından doğru olduğu ve bu işlemler dolayısı ile davacının herhangi bir borç ve alacağının olduğunun söylenemeyeceği, bu kayıtların haricinde kalan ve davacının ticari defterlerinde yer alan 103.417,81-TL tutarlı dekont ile davalının kayıtlarında yer alan muhtelif işlemlere ilişkin delillerin sunulması için her iki tarafa verilen süre içerisinde bu işlemler yönünden herhangi bir delil sunulmadığı, davanın kısmi bedelsiz kalan çeke ilişkin yapılan ödeme sebebiyle verilmeyen hizmet bedelinin iadesine ilişkin olduğu ve temelinde sebepsiz zenginleşme iddiasının bulunduğu, ispat yükünün davacı tarafta olduğu, kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesine yönelik olarak verildiğinin kabulünün gerektiği, aksini iddia eden davacının, çekin verilecek hizmetlere dair avans olarak veya teminat amacıyla verildiğini yazılı deliller ile ispatlamak zorunda olduğu, davalının çeki cari hesap borcuna istinaden aldığı ve önceki işlemlere ilişkin oluşan cari hesap alacağı sebebiyle davacı tarafından yapılan ödemeyi cari hesap alacağından düşürdüğünü beyan etmesinin ispat yükünün yerini değiştirmeyeceği, davacının sunmuş olduğu delillerle iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; davalının çeki ve çek karşılığında müvekkili tarafından yapılan ödemeyi cari hesap alacağına karşılık aldığını kabul ve ikrar ettiğini, araştırılması gereken tek hususun davalı şirketin almış olduğu ödeme karşılığında ne kadar mal veya hizmet tesliminde bulunduğu hususu olmasına rağmen, davalının gerçeğe aykırı beyanlarına ve tamamı sahte belgeler ile oluşturulmuş olan cari hesabına itibar edilerek karar verildiğini, kayıtlara itirazlarına karşılık talep edilen belgelerin davalı tarafından sunulmadığını, davalının yasal yükümlülüğünü yerine getirmemesine rağmen müvekkili aleyhine karar verilmesinin hatalı olduğunu, çekin avans çeki olarak verilmiş olduğunun ve müvekkil şirket tarafından yapılan ödemenin de söz konusu çeke ilişkin olup, avans olarak ödendiğinin sabit olduğunu, 15.04.2015 tarihli 103.417,81-TL alacak kaydının dayanağı belgelerin tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, bilirkişi raporundaki tespitlere yönelik kesin delilleri ile yapmış oldukları itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı şirketin cari hesabında kayıtlı olan 21.05.2014 tarihli ... açıklamalı 59.000-TL’lik işlemin müvekkiline ait olmadığını, müvekkili şirketin böyle bir aracının bulunmadığını, müvekkili şirketin kasko iptali ile davalı şirket hesabına 05.07.2014 tarihli 56.575-TL'nin bu yönde bir talimatı olmaksızın 18.08.2014 tarihli bir işlem ile başka bir şirketin var olmayan alacağına virman edilmiş gibi gösterildiğini, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığı gibi, hiçbir şekilde böyle bir virman talimatı da verilmediğini, davalı şirketin kayıtlarında 24.09.2014 tarihinde görülen 88.151,60-TL bedelli çek iadesinin müvekkiline yapılmadığını, davalı şirket kayıtlarındaki 18.04.2014 tarihli altı adet kaydın, önceki tarihte cari hesaba girilmiş olan araçlara usulsüz olarak ikinci kez giriş yapılmasından ibaret olduğunu, ... ile başlayan ..., ..., ..., ..., ...,..., ... ve ... ile kayıtlı araçlara ilişkin olarak yapılan trafik sigortalarının ikinci kez usulsüz olarak girildiğini, 22.09.2014 tarihli dekont ile müvekkilinin çeke mahsuben davalıya 73.000-TL ödeme yaptığını, davalının bu ödemenin cari hesaba istinaden yapıldığını kabul ve ikrar ettiğini, davalının sahte ve usulsüz işlemler ile bir cari hesap oluşturarak müvekkili şirketin alacağını ortadan kaldırdığını, müvekkilinin ticari defterlerinde 88.151-TL çekin davalıya borç kaydedilip sonrasında bu çeke ilişkin ödenmiş olan 73.000-TL’nin ayrıca borç kaydedilmesi nedeniyle çekin davalı şirket tarafından iade edilmesi gerektiğini, çekin iade edilmemesi nedeni ile 88.151-TL çekin cari hesap kaydında iade olarak gösterilemediğini, bu çek ve davalı şirket tarafından müvekkili adına düzenlenmiş sigorta bedelleri toplamı olarak 103.417,81-TL'nin alacak dekontu adı altında tek bir işlemde toplanmak sureti ile taraflar arasındaki borç alacak durumunun ortaya konulduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, avans olarak verilen çek bedeline ilişkin olarak yapılan avans ödemesinin tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK'nın 207. maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler." hükmünü haizdir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Ayrıca çek, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilen bir ödeme aracı olup, çekin de avans olarak verildiğini ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı tarafça davalıya avans olarak çek verildiği, çekin ibraz edileceği endişesiyle davalıya banka yoluyla ödeme yapıldığı, ancak karşılığında davalı tarafça mal veya hizmet teslim edilmediği ileri sürülerek, ödenen bedelin iadesi talep edilmiştir. Davalı ise davacının ödemesinin çek bedeline ilişkin olmayıp, cari hesap borcuna mahsuben yapıldığını savunmuş olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyaya sunulan deliller ile tarafların ticari defter kayıtlarından; davalının davacıya sigortacılık hizmeti verdiği, davacı tarafça 15.09.2014 keşide tarihli 88.151,60-TL bedelli çekin davalıya verildiği, sonrasında 22.09.2014 tarihinde banka yoluyla davalıya "çeke mahsuben" açıklamasıyla 73.000-TL ödeme yapıldığı; mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının ticari defter kayıtlarında takip tarihi itibari ile 162.417,81-TL alacaklı olduğu, 15.04.2015 tarihli alacak dekontu açıklamalı işlemle dava tarihi itibariyle ise 59.000-TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibari ile davacıdan 14.035,58-TL alacaklı olduğu, davacının davalıyı borçlandırdığı 88.151,60-TL ve 73.000-TL'lik işlemlerinin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların ticari defterleri arasında 73.035,58-TL'lik mutabakat farklılığı bulunmaktadır. Davacının ticari defterlerinde yer alan 15.04.2015 tarihli 103.417,81-TL tutarlı alacak dekontu açıklamalı işlemin dayanağı sunulmamış olmakla birlikte, işlemin dayanağı davalı vekilince, davalı tarafça iade edilmeyen 88.151,60-TL'lik çek bedeli ile davalıdan alınan sigorta hizmetlerinin bedeli olarak açıklanmıştır. Davalı defterlerinde 88.151,60-TL tutarlı çek 24.09.2014 tarihli işlemle iade açıklamasıyla davacı aleyhine borç kaydedilmiş olup, davacı defterlerinde de çekin 15.04.2015 tarihli alacak dekontu açıklamalı işlem içerisinde davalı lehine alacak kaydedildiği davalı tarafça kabul edilmektedir. Söz konusu çekin ibraz süresi geçmiş olup, bankaya ibraz edilmediği ve davacıya iade edilmediği sabittir. Bu durumda hesap mutabakatsızlığının çek bedelinden kaynaklanmadığı sabit olup, taraf defter kayıtlarındaki farklılık, davalı defterlerindeki 21.05.2014 tarihli 59.000-TL tutarlı araç sigorta bedeli ile yine davalı defterlerinde kayıtlı olup davacı defterlerinde yer almayan muhtelif araç sigorta bedellerinden kaynaklanmaktadır. Davalı defterlerinde yer alan 21.05.2014 tarihli 59.000-TL tutarlı kayıtta araç plakası ... olarak kayıtlıdır. Aracın getirtilen trafik kayıtlarından, ilk tescilinden itibaren hiç bir zaman davacı adına kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilince bu kayıttaki araç plakası hatalı yazılmış olup doğrusunun ... olduğu, bu aracın ... firması tarafından davacıya kiralandığı, kira sözleşmesi gereği sigorta bedelini kiracı olan davacının ödeyeceği ileri sürülmüştür. Ancak davalı vekilince sunulan sigorta poliçesi ... plakalı araç için düzenlenmiş olup, sigortalı ve sigorta ettiren dava dışı ... firmasıdır. Ayrıca beyanda geçen herhangi bir kira sözleşmesi de ibraz edilmemiştir. Bu durumda davacının 59.000-TL tutar yönünden davalıdan sigorta hizmeti almadığı kanıtlanmıştır. Ancak davalı defterlerinde bakiye 14.035,58-TL davacı aleyhine borç kaydı bulunmakta olup, davacı tarafça kısım yönünden iddiasını ispata yarar nitelikte herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Davalının çekin ve ödemenin cari hesap borcuna istinaden yapıldığı yönündeki savunması da ispat yükünü üzerine aldığını kabule elverişli değildir. Bu durumda davacı tarafça avans olarak ödendiği ve karşılığından mal veya hizmet alınmadığı kanıtlanmış olan 59.000-TL'den, davalı defterlerinde yer alan 14.035,58-TL davalı alacağının düşülmesi sonucunda bakiye 44.964,42-TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Diğer yandan alacak likit olup davalı itirazında kısmen haksız bulunmakla davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmekte olup, davacı takipte kısmen haksız olsa da kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK'nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak "davanın kısmen kabulüne" karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17/12/2019 Tarih 2016/103 Esas - 2019/1298 Karar sayılı kararının HMK.'nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; "Davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı icra takibine yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 44.964,42-TL alacak üzerinden ve bu tutara alacaklının takipteki talebiyle bağlı kalarak yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazla istemin reddine, Kabul edilen kısım üzerinden %20 oranında hesaplanan 8.992,88-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine," İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; "Alınması gereken 3.071,51-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 712,58-TL ve icra veznesine yatırılan 295-TL olmak üzere toplam 1.007,58‬-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.063,93‬-TL'nin davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 1.036,78-‬TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 900-TL bilirkişi ücreti ve 103-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.003‬-TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 764-TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 79,50-TL posta masrafından ibaret yargılama giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 19-TL'sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine" İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 109-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 83-TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 20,50-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 5-TL'sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy