İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1258 Esas 2023/350 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1258
Karar No: 2023/350
Karar Tarihi: 09.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1258
KARAR NO: 2023/350
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI: 2017/762 Esas - 2020/388 Karar
DAVA: Haksız rekabetin tespiti, men-i, maddi ve manevi tazminat
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; dava dışı ... Sist. Ltd. Şti.'nin maliki olduğu Aydın- Nazilli İlçesinde bulunan taşınmazın 04/02/2014 tarihli kira sözleşmesiyle 10 yıllığına müvekkiline kiralandığını, sözleşmenin tapuya şerh verildiğini, kira sözleşmesi gereğince taşınmazın her türlü kullanım hakkının müvekkiline ait olduğunu; müvekkili ile dava dışı ... Ltd. Şti. (... Ltd. Şti.) arasında müvekkilinin kullanım hakkına sahip olduğu taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunun işletilmesi için 25/09/2014 tarihinde bayilik sözleşmesi ve çerçeve protokol akdedildiğini; ... Ltd. Şti.'nin 27/05/2016 tarihli ihtarname ile bayilik sözleşmesini haksız olarak feshettiğini, bu feshin hemen ardından dava dışı şirketin müvekkiline ait kurumsal kimlikleri söktüğünü ve davalı şirket ile bayilik sözleşmesi imzalayarak, bayisi olarak faaliyete başladığını; dava dışı şirketin taşınmaz üzerindeki haksız işgali nedeniyle Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde (AHM) 2016/812 Esas sayılı el atmanın önlenmesi davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, söz konusu dava dosyasına sunulan 05/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda ... Ltd. Şti.'nin, davalının bayisi olarak ... Petrolcülük marka ve logosu altında akaryakıt satış ve servis hizmetlerini sürdürdüğünün tespit edildiğini; akaryakıt piyasasının genel işleyişine ilişkin teamül ve uygulamanın dağıtım şirketinin akaryakıt istasyonu kurulu taşınmazın mal sahipleri ile taşınmazın kullanım hakkına ilişkin anlaşma akdetmesi ve ardından söz konusu akaryakıt istasyonunun kendi markası altında işletilmesi şartıyla akdettiği bayilik sözleşmeleri ile bayiye tevdi edilmesi şeklinde olduğunu, yine akaryakıt istasyonunda akaryakıt satışında kullanılacak demirbaşların da taşınmazın kullanım hakkı sahibi tarafından sağlandığını, on bir yıldır piyasada faaliyet gösteren davalının da bu uygulamadan haberdar olduğunu; müvekkili tarafından 10/07/2017 tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek taşınmazın kullanım hakkının müvekkiline ait olduğunun ve hukuka aykırı eylemlerine derhal son verilmesi gerektiğinin bildirildiğini ancak davalının eylemlerini sürdürdüğünü; esasen davalının bir plan dahilinde hareket ettiğini, dava dışı şirketi, davacı ile olan anlaşmasını sona erdirmeye ve taahhütlerini ihlal etmeye yönelttiğini; zira ... Ltd. Şti.'nin müvekkilinden hemen sonra davalı şirketin bayiliğini üstlendiğini, ayrıca davalının kira bedeli müvekkili tarafından ödenen ve tüm demirbaşları kullandığını ve cebinden hiç para çıkmadan kendi ürünlerini sattığını; tüm bu eylemlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 54. maddesi gereğince haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davacının zararının artmasının önlenmesi için davalı şirketin dava konusu taşınmazda satışının tedbiren durdurulmasını ve davalıya ait görsellerin kaldırılmasını, yargılama sonunda haksız rekabetin tespiti ile men'ini, 10.000-TL maddi ve 100.000-TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; dağıtıcı lisansı ile 2006 yılından bu yana akaryakıt sektöründe ... markası ile faaliyet gösteren Türkiye genelinde dört yüzün üzerinde bayii bulunan sektörün ilk onu içinde yer alan ana dağıtım şirketlerinden biri olduğunu, buna göre 5 yıllık bayilik sözleşmelerinin teminat altına alınması için istasyonların bulunduğu taşınmazların maliki ile anlaşıp mevzuat çerçevesinden 5 yıl süreli intifa hakkı alarak veya kira sözleşmesi akdederek tapuya şerh verilmek şeklinde bir yöntem izlendiğini ancak bunun zorunlu bir uygulama olmadığını, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı bulunduğundan taşınmaz üzerinde lehine intifa hakkı tesis edilmeden davacının eski bayisi ... Ltd. Şti. ile 5 yıl süreli ve 08/06/2016 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedildiğini ancak sözleşme imzalanırken varsa önceki bayilik sözleşmesinin haklı bir şekilde mi yoksa haksız bir şekilde mi feshedildiğinin araştırılması hususunda bir zorunluluğun bulunmadığını, o hususun eski sözleşmenin taraflarını ilgilendiren hukuki bir ihtilaf olduğunu; müvekkilinin haksız rekabet oluşturacak bir davranışı veya dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturacak bir hareketinin olmadığını, müvekkili şirketin tamamen serbest piyasa rekabet koşulları dahilinde hareket ederek ticari koşullarda anlaştığı bir bayi adayı ile bayilik sözleşmesi akdettiğini, bu sözleşme öncesinde bayiin eski dağıtıcısının kim olduğunun veya eski dağıtıcının taşınmaz üzerinde sınırlı bir ayni hakka sahip olup olmadığının bir önemi olmadığını, zira bayi olabilmenin en önemli şartının Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatı/İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı (GSM) olduğunu, gerek sözleşme öncesi süreçte gerekse bayilik ilişkisinin devamında müvekkili şirketin TTK’nın 54 ve 55. maddelerinde tanımı yapılan ve sınırlı sayıda olmamakla birlikte başlıca ihlal hallerinin sayıldığı haksız rekabet anlamına gelecek hiçbir davranış, eylem ve işleminin söz konusu olmadığını, davacının dilekçesinde müvekkiline atfen belirttiği ihlal anlamına gelen davranışların müvekkili ile hiçbir ilgisi bulunmadığını ve ispata muhtaç olduğunu; davacının sözleşmesini feshetmiş bir bayiisinin davalı şirketle bayilik sözleşmesi akdetmesinin son derece normal olduğunu, aksi halde sektör içerisinde her bayi değişiminin haksız rekabet açısından sorgulanır hale geleceğini; işbu dava her ne kadar tek başına müvekkiline yöneltilmiş ise de esasen dava konusu taleplerin muhatabının dava dışı ... Ltd. Şti. olduğunu, söz konusu istasyonda bulunan demirbaşların mülk sahibine mi, istasyonu işletene mi, bir önceki kiracıya mı ait olduğunun müvekkili şirket tarafından bilinemeyeceğini, müvekkili şirketin davacı şirket ve dava dışı şirket arasında imzalanan sözleşmelerin sona ermesinde herhangi bir girişimi ve yönlendirmesi söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; taşınmaz üzerinde davalı lehine intifa hakkı tesis edilmeden, akaryakıt istasyonu ile ilgili olarak GSM ruhsatına sahip olduğu için davacının eski bayisi ... Ltd. Şti. ile 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedildiği, davacı ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasındaki bayilik sözleşmesinin, sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sadece tarafları bağladığını, bu sözleşmenin dava dışı şirket tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği hususunun üçüncü kişi konumundaki davalıya karşı ileri sürülemeyeceği gibi davalının da taraflar arasındaki ilişkiyi araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı, basiretli davranma yükümlülüğü bulunan ve bu yükümlülük uyarınca ruhsat haklarını da intifa hakkıyla birlikte devralması gereken davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, ruhsat hakkının dava dışı şirkete ait olduğu ve bu hakka dayanılarak davalı şirketle yeni bir bayilik sözleşmesi yapıldığının anlaşıldığı, yani davalı ile dava dışı şirket arasında bayilik sözleşmesi yapıldığı sırada istasyonun işletilmesi için herhangi bir yasal engel bulunmadığı, nitekim yapılan bayilik sözleşmesinin EPDK’nın denetiminden geçerek istasyonun faaliyetine başlamasının da bunu teyit ettiği, eski bayilik sözleşmesinin ihlaline ilişkin iddiaların davalıya karşı ileri sürülmesinin sözleşmelerin nispiliği ilkesi uyarınca mümkün olmadığı, davacı tarafından, dava dışı şirketin ayartılarak bayilik sözleşmesinin sona erdirilmesinin sağlandığı ve bu şirketle yeni bir bayilik sözleşmesi yapılarak haksız rekabet eyleminde bulunulduğu iddia edilmiş ise de, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu ve davacının, davalının dava dışı şirketi ayarttığı yönündeki iddialarının geçerli delillerle kanıtlaması gerektiği ancak davacının bu yönde herhangi bir somut delil sunmadığı, sözleşmesini fesheden ve elinde akaryakıt istasyonu çalıştırma ruhsatı bulunan bir bayiin herhangi bir dağıtım şirketiyle sözleşme yapmasının ve faaliyette bulunmasının doğal olduğu; davalıya, çalışma ruhsatı bulunan ve sözleşme yapmak isteyen bir bayiin daha önce çalıştığı dağıtım şirketiyle ihtilafının bulunup bulunmadığını araştırma, ihtilafın çözülmesini bekleme veya ihtilaf yaşanan dağıtım şirketinin yapılacak sözleşmeye onay vermesini arama gibi bir yükümlülük getirmenin sözleşme serbestisi ilkesine aykırılık oluşturacağı ve davalının haksız rekabette bulunduğuna dair delil elde edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; GSM ruhsatından hareketle müvekkilinin bedelini ödediği ve tapuya şerh edilmiş kira hakkı bulunan taşınmaz üzerindeki istasyonda davalının dava dışı şirket ile bayilik ilişkisi kurmasının haksız rekabet olmadığı yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu; davalı tarafından müvekkilinin taşınır üzerinde haklarının bilinmemesinin sektörel olarak mümkün olmadığını; davalının o dönemde çalışanı olan tanığın beyanında haksız rekabet oluşturacak ayartıcı fiillerin açıkça ortaya konulduğunu; istasyonda mülkiyet hakkı müvekkiline ait olan ariyetlerin kullanıldığını, böylece davalının hiçbir maliyet yüklenmeden yani hiçbir yatırım yapmadan davacının ariyetlerini kullanarak sadece kazanç elde ettiğini; istasyonun kurulu olduğu taşınmazda bayiin hangi hakka dayanarak bulunduğunu ve kullandığı ekipmanların sahibi olup olmadığının araştırılmasının zorunluluğunun kabul edilmesi gerektiğini, TTK m.55/1,c'de belirtildiği üzere başkasının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmanın haksız rekabet teşkil eden bir eylem olduğunu; ayrıca davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmesinden hareketle kararın kaldırılmasından sonra dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tazminat hesaplamalarının da hatalı olduğunu, zira mahrum kalınan karın hesaplanmasında uygulanan yöntemin mantığa aykırı bir sonuca ulaşılmasına neden olduğunu, zarar taleplerinin müvekkilin dava konusu istasyonda faaliyetinin davalının fiilleri sonucunda engellenmesi olgusuna dayandığını ve bu zararın ölçütünün ancak ve sadece dava konusu istasyonun ticari kapasitesi üzerinden değerlendirilebileceğini, rapora göre müvekkilinin istasyondan on dört ayda elde edeceği kar tutarının 8.208,88-TL olabileceği tespitinin kabul edilemez olduğunu; davalı ile dava dışı bayi arasındaki sözleşme, taahhüt vb. tüm ticari belgelerin temini ile inceleme yapılması gerekmesine rağmen bilirkişi incelemesinin bu şekilde yapılmadığını belirterek,kararın kaldırılmasına ve davanın kabul edilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabetin tespiti, men-i, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davacı, kendisinin kiralayıp dava dışı bayiye kullandırdığı taşınmazda dava dışı ... Ltd. Şti.'yle aralarında akaryakıt bayilik sözleşmesi akdettiklerini, dava dışı şirketin sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, fesihten hemen sonra müvekkiline ait kurumsal kimlikleri söktüğünü ve davalı ile bayilik sözleşmesi akdederek davalının bayisi olarak faaliyete başladığını, davalının dava dışı şirketi aralarında mevcut sözleşmeyi sonlandırmaya yönelttiğini ve ayrıca kullanım hakkı müvekkiline ait taşınmazda ve demirbaşlarla hiç bir masraf yapmadan taşınmazda bayilik verdiğini, bu eylemlerin TTK m.54 vd. gereğince haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürmüş, davalı davanın reddini istemiştir. TTK 54/2 maddesi, "Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.", Hukuki sorumluluğu düzenleyen "Çeşitli davalar" başlıklı TTK'nın 56. maddesi, "(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir."şeklinde düzenlenmiştir. TTK'nın "Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar" başlıklı 55. maddesinde de sınırlı sayıda olmayacak şekilde bir kısım haksız rekabet halleri sayılmıştır. Dosyada mevcut davacı ile dava dışı ... San. ve Tic. Ltd. Şti. 04/02/2014 tarihli kira sözleşmesine göre davaya konu akaryakıt istasyonunun üzerinde bulunduğu Aydın ili Nazilli İlçesi ... Mah. .... mevkiinde bulunan tapuda ... Ada ve .. parselde bulunan üzerinde akaryakıt/otogaz satış istasyonu kurulu arsa vasfındaki taşınmazın 10 yıl boyunca davacı şirkete kiralandığı, sözleşmenin 6. maddesinde kira sözleşmesinin tapuya şerh ve tescil edilmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Yine taşınmazın tapu kaydına göre de kira sözleşmesi 17/02/2014'te 10 yıl boyunca davacı şirket lehine tapu kütüğüne şerh verildiği görülmüştür. Söz konusu taşınmazda davacı kira hakkına dayanarak, dava dışı ... Ltd. Şti. ile 25/09/2014'te söz konusu taşınmaz üzerinde faaliyet göstermek üzere 5 yıl süreli "... Petrol A.Ş. Standart Bayilik Sözleşmesi" imzalanarak dava dışı şirkete akaryakıt ve otogaz bayiiliği verildiği; aynı tarihli "Ariyet Demirbaş Senedine"göre de davacının ve ... Gaz A.Ş.'nin, dava dışı şirkete "Kurumsal+Dijital Fiyat Panosu", "...", "...+ATS", "Jeneratör+Kompresör+Hava su saati", "3 adet 362D Dispenser + 4 dalgıç" ve "Full LPG kurulumu"nu 5 yıl süreyle ariyet olarak verdiği ve belgede "... Anılan malzeme ve teçhizatları, münhasıran ... ve/veya ... ürünlerinin ve mallarının satış faaliyetleri için kullanacağı"nın taahhüt edildiği; söz konusu bayilik sözleşmesinin dava dışı ... Ltd. Şti. tarafından davacıya 27/05/2016 tarihli noterden gönderilen bildirim ile feshedildiği tespit edilmiştir. Fesihten sonra davacının dava dışı ... Ltd. Şti.'ye karşı 18/07/2016'da açmış olduğu Nazilli 2. AHM'nin 2016/812 Esas ve 2018/119 Karar sayılı dosyasında, dışı şirketin bayilik sözleşmesini feshetmesi nedeniyle taşınmazda bulunmasını gerektiren hukuki bir neden kalmadığından söz konusu taşınmazdaki el atmasının önlenmesine karar verilmesinin istenildiği, mahkemece dava dışı şirketin bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmesi sebebiyle taşınmazı iade emesi gerekirken bundan imtina ederek başka bir şirketin bayiliğini yapmaya devam ettiği gerekçesiyle, 01/03/2018'de davanın kabulü ile, "Aydın ili, Nazilli ilçesi, ... Mah., ... Ada, ... Parsel sayılı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonu, tesisler ve bu tesislerde yer alan malzeme ve ekipmanlardaki müdahalesinin menine" karar verilmiş; karara karşı dava dışı şirket tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan İzmir BAM 17. HD'nin 2018/1382 Esas, 2019/2075 Karar ve 07/11/2019 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Söz konusu süreçte, davacı şirketin eski bayiisi olan dava dışı ... Ltd. Şti. ile davalı arasında 08/06/2016'da kira hakkı tapuda davacı adına tescilli olan taşınmaz üzerinde faaliyet göstermek üzere "Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi" imzalanmıştır. Somut uyuşmazlıkta dava dışı şirketin davalı şirketin bayiisi olarak taşınmazda akaryakıt istasyonu işlettiği tartışma konusu değildir. Buradan hareketle somut olayın seyri dikkate alındığında, davacı şirketin tapuya tescilli kira hakkını haiz olduğu taşınmaz üzerinde dava dışı şirketin davacıyla arasındaki bayilik sözleşmesini 27/05/2016'da feshetmesinden çok kısa bir süre sonra aynı taşınmaz üzerindeki davacının ariyet olarak dava dışı şirkete verdiği akaryakıt-otogaz istasyon ekipmanları kullanılmak suretiyle 08/06/2016'da davalı, dava dışı şirketle bayilik sözleşmesi akdetmiş ve 11/06/2016 itibariyle de mal tedarik etmeye de başlamıştır. Bayilik sözleşmesinde bayii ve bayilik veren arasındaki ilişki daha sıkıdır. Sektörde akaryakıt istasyonu sayısı da sınırlıdır. İstenilen her yerde istasyon tesis edip işletilmesi mümkün değildir. Çeşitli izinlerin alınması gerekir. Tüm dağıtıcıların bayilikleri kayıt altında ve kamunun bu arada davalının bilgisi dahilindedir. Davacı tarafından 10 yıl süre ile bedeli ödenerek kiralanan, dava dışı bayiye tahsis edilen, bayilik sözleşmesi fesih edildiği zaman istasyonun boşaltılarak davacıya teslim edilmesi gereken istasyonun davacıya teslim edilmesi gerektiğini davalı bilmekte veya bilmesi gerekmektedir. Ancak bayi tarafından istasyon haksız olarak boşaltılmamış, istasyonda davalının bayiliğini elde ederek ticaretine devam etmiş, külfetine davacının katlandığı istasyonda davalı ticari faaliyetine devam etmiştir. Bir başka deyişle, davalı davacının emeğinden-yatırımından haksız şekilde yararlanmıştır. Akaryakıt sektöründe istasyonlu -istasyonsuz bayilik uygulamaları bulunduğu bilirkişi raporunda da izah edilmiştir. Davalı vekili, davacı ile bayiisi arasındaki uyuşmazlığın davalıyı ilgilendirmediğini savunmakta ise de uyuşmazlık bayii ile dağıtıcı arasındaki uyuşmazlıktan ibaret değildir. İlk derece mahkemesinin bu yöndeki kabulü yerinde bulunmamıştır. Basiretli bir tacir olan ve belirli bir zamandır sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin, taşınmazın kira bedelini ödeyen ve lehine tapu kaydında kira hakkı tesis edilmiş sektördeki başka bir akaryakıt şirketince dava dışı şirketin taşınmaz üzerinde ve yine sektördeki aynı akaryakıt şirketi olan davacının tesis ettiği istasyonda önceki sözleşmenin feshinden 13 gün sonrasında faaliyet gösterecek şekilde o şirketle bayilik sözleşmesi imzalaması, yani hiç veya kayda değer her hangi bir yatırım yapmadan davacının kurduğu tesisin üzerinde kendi bayiliğini oluşturarak ticaret yaptığı, sözleşmenin feshinin 27/05/2016 tarihinden hemen sonra davalı vekilinin 12/07/2018 tarihli dilekçesi ekinde sunulan 31/05/2016-01/06/2016 tarihli davalı şirket yönetimi ile yapılan e-posta yazışma içerikleri, akabinde takip eden günlerde sözleşme imzalandığı, sözleşme imzasından evvel bir müzakere sürecinin olacağı gözetildiğinde, davalının eyleminin TTK m.54/2'de ifadesini bulan "Rakipler arasında ... dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır." kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle davalının yukarıda açıklanan eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği gözetilmeden, ilk derece mahkemesince davacının haksız rekabet iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. TTK'nın 56. maddesinde haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin maddi tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu talebin kabul edilebilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerekmektedir. Asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, böyle bir zararın, özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, mahkemeye, TTK m.56/1, son c.'de "davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hakim haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verilebilir." düzenlemesi ile yetki vermektedir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararı, davalının elde ettiği kar miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı (elde edilen gelirden maliyet kalemlerinin düşülmesi sonucu elde edilecek) kâr miktarıdır. Bu zarar, kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesiyle tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile haksız rekabetin varlığında hakim, TTK m.56/1'in son cümlesine göre tazminatı saptar ve yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 51. maddesi gereğince de, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. (Yargıtay 11. HD'nin 2020/8130 Esas, 2022/4956 Karar sayılı ve 16/06/2022 tarihli ilamı ve İstanbul BAM 43. HD 2020/923 Esas, 2022/944 Karar sayılı ve 15/09/2022 tarihli ilamı) Dava dosyasında mevcut 25/02/2020 tarihi bilirkişi raporunda, davalının elde ettiği kar miktarı üzerinden davacının mahrum kaldığı kar hesabı yapıldığından, söz konusu hesaplamanın yukarıdaki belirtilen ilkeye uygun düşmediği saptanmıştır. Yukarıda belirtildiği şekilde mahkemece, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin kabulü ile davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin bu kapsamda değerlendirilmesi, davalının istasyonda yatırım yapmadığı gözetilerek dava dışı bayiye yaptığı satışlardan bu satışlar nedeniyle katlandığı maliyet (akaryakıt bedeli, nakliye vs.) düşülmek suretiyle talep olunabilecek şekilde maddi tazminat hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle, hükme tesir edecek derece deliller toplanıp değerlendirilmeden karar verildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10/07/2020 Tarih 2017/762 Esas 2020/388 Karar sayılı hükmün HMK m.353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;"Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE" Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK m.353(1)-a uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy