İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1175 Esas 2023/550 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1175
Karar No: 2023/550
Karar Tarihi: 11.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1175
KARAR NO: 2023/550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2020
NUMARASI: 2017/244 Esas - 2020/103 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/04/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı ... AŞ arasında 23/10/2014 tarihinde imzalanmış bayilik sözleşmesi ile E-Bayi Üyelik Sözleşmesine istinaden davalı şirkete fatura ederek sattığı mallar karşılığında 265.602,61 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, diğer davalı ...'in imzaladığı 17/12/2015 tarihli Garanti Taahhüdü ile davalı şirketin borçlarından garantör sıfatıyla sorumlu olduğunu, davalıların borçlarını ödemediklerini, bu sebeple İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıların icra takibine itiraz ederek takibi durdurduklarını, müvekkili şirketin davalıların borçlarına karşı verdikleri 4 adet teminat mektubunun tazmini için ... Bankası AŞ'ye başvurduklarını, 23/07/2016 tarih 29779 sayılı resmi gazetede yayınlanan BDDK'mn 22/07/2016 tarih 6947 sayılı kararı ile ... Bankası AŞ' nin faaliyetleri durdurulduğundan tazmin taleplerinin reddedildiğini, Beyoğlu ... Noterliği'nin 22/12/2016 tarih ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile teminat mektuplarının tazmini talepleri ile Tasarruf Mevduatları Sigorta Fonuna başvurulduğunu, teminat mektubu bedellerinin tazmin edilemediğini, bunun üzerine Beyoğlu ...Noterliğinin 28/12/2016 tarih ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 30 gün içinde borç bakiyesinin ödenmesinin ihtar edildiğini, ayrıca Beyoğlu ...Noterliğinin 08/02/2017 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile garanti taahhüdü kapsamında borç bakiyesinin ödenmesi için ...'e ihtar edildiğini belirterek, davalıların takibe yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; ... yönünden taraflar arasında imza edilen garanti sözleşmesinin yasada bahsi geçen şekil şartlarına uyulmadığından geçersiz olduğunu ve alacak talep edilemeyeceğini, ... AŞ yönünden müvekkili şirket lehine doğmuş ve doğacak olan borçlarının tahsili amacıyla kesin ve süreli 4 ayrı teminat mektubu düzenlenerek verildiğini, davacı şirketin ilgili bankaya 05/12/2016 ve 14/12/2016 tarihli teminat mektuplarını nakde çevirmek üzere yasal prosedüre uygun olarak müracaat etmediğinden alacağını tahsil edemediğini belirterek, davanın reddi ile davacı şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ... Bankası A.Ş yazı cevapları ve dosya kapsamı itibari ile bahsi geçen teminat mektuplarına ilişkin banka tarafından davacı yana herhangi bir ödeme yapılmadığının anlaşılmış olması, teminat mektuplarının kıymetli evrak niteliğinde de olmaması ve de sözleşmelerde salt teminat mektuplarının nakde çevrilmesi yolu ile ödeme yapılacağının da iddia ve ispat edilememiş olması karşısında, buna ilişkin davalı savunmasının yerinde görülmediği, 6098 sayılı T.B.K.'nın 128. madde hükmüne göre üçüncü kişinin fiilini başkasına karşı üstlenenin, bu fiilin gerçekleşmesinden doğan zararı gidermekle yükümlü olduğu, davalı ...'in de ortağı ve temsilcisi olduğu davalı şirket lehine Garanti Taahhüdü başlığı ile düzenlenen sözleşme uyarınca bayilik sözleşmesi uyarınca garantör olarak imza attığına göre, taahhüt edilen miktara kadar sorumluluğunun olduğu, açık metinden anlaşıldığı üzere burada bir kefalet değil garantörlük söz konusu olduğu, davacının davalıdan dava tarihi itibari ile davalı defterlerine göre 257.119,33 TL alacaklı olduğu, davacı defterleri de davacının davalıdan dava tarihinde 260.678,52TL alacaklı olduğu, bu 3.559,19TL fark bakımından ispat yükü davacıda olup, alacağını ispat etmesi gerekmekte iken buna ilişkin faturaları ortaya koyamadığı gibi bu hususta bilirkişi inceleme talebinden de vazgeçtiği, bu sebeple davalı ticari defteri kayıtlarına bu bakımdan itibar edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalılar tarafından yapılan itirazın 257.119,33 TL bakımından iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, hüküm altına alınan miktarın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalılar vekili; 17.12.2015 tarihli belge açıkça kefalet sözleşmesi niteliği taşımakta ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu gereği kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını ihtiva etmediğinden, ...’in kefil olarak da sorumluluğunun söz konusu olmadığını, davacı lehine verilmiş 4 adet toplamda 300.000,00 TL bedelli teminat mektupları bulunduğunu, teminat mektubu, ödeme aracı olup banka için bir yükümlülük doğurduğunu, davacının teminat mektuplarının nakde çevrilmesi için usulüne uygun olarak bir prosedür yürütemediğinden teminat mektuplarına ulaşmanın mümkün olamadığını, icra inkar tazminatının şartları oluşmadığı gibi yerel mahkemece hangi gerekçe ile tazminata hükmedildiğinin de açıklanmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklı cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Garanti sözleşmeleri mevzuatımızda bağımsız bir tanıma sahip olmamakla birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 128. maddesinde garanti sözleşmelerinin bir alt türü olarak nitelendirilebilecek “üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmeleri” düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 128 maddesi; “Üçüncü bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür." hükmünü içermektedir. Buna göre TBK’nın 128. maddesinde üçüncü kişinin fiilini üstlenme, bir kimsenin diğer kimseye üçüncü kişinin herhangi bir fiilini yahut edimini taahhüt ederek bu fiilin gerçekleşmemesi hâlinde uğranılan zararı gidermeyi üstlenmesi olarak ele alınmıştır. Kefalet  sözleşmesinde ise kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. Daha yalın bir anlatımla bu sözleşme ile kefil, borçlunun asıl borcu ifa edememesi riskini üzerine alır (Özen,Burak: Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 6.; atıf yapan; Karakılıçarslan, Seda: Kefilin Sorumluluğunun Kapsamı, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XIII, 2009, S. 1-2, s. 43). TBK’nın 583. maddesi; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. " şeklinde düzenlenmiş olup şekil şartlarına yer verilmiştir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında davacı ile davalı şirket arasında 23.10.2014 tarihli Bayilik sözleşmesi ve davacı ile davalı ... arasında 17.12.2015 tarihli Garanti sözleşmesi imzalandığı, Garanti sözleşmesinde Bayinin satın aldığı/alacağı her türlü emtia karşılığında borçlandığı/borçlanacağı meblağın 1.500.000-TL'si ile sınırlı sorumlu olmak kaydı ile borçlu ile birlikte garantör sıfatıyla ödemeyi taahhüt ettiği görülmektedir. Temel borç ilişkisinden bağımsız olduğu da açıkça vurgulanmış olmakla, söz konusu sözleşme içeriği itibariyle garanti sözleşmesi niteliğinde olup, garanti eden davalı bu taahhüdü gereği dava konusu borçtan sorumludur. Bu nedenle davalılar vekilinin, davalı ... yönünden ileri sürdüğü istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf ile davalı şirket arasında alacağa ve miktarına ilişkin uyuşmazlık bulunmayıp Davalı Bayi şirket, Davacıya 4 ayrı teminat mektubu verdiklerini, bu mektupların ödeme aracı olup Davacı tarafın usulüne uygun olarak bir prosedür yürütemediğinden mektupları nakde çeviremediğini iddia etmektedir. Dosyaya sunulu belgelerden 4 adet 300.000,00 TL toplam bedelli mektupların ilgili bankanın faaliyet izninin kaldırılması nedeniyle, davacı tarafça mektup karşılığı talep edilen ödemelerin yapılamayacağının davacı şirkete 15.12.2016 tarihli yazı ile bildirildiği, Beyoğlu ... Noterliği'nin 22/12/2016 tarih ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile teminat mektuplarının tazmini talepleri ile Tasarruf Mevduatları Sigorta Fonuna başvurulduğu, ayrıca yargılama aşamasında 08.08.2017 tarihli yazıdan anlaşılacağı üzere 3 adet teminat mektubunun iade edilmiş olup, Davacı tarafta sadece ... no'lu 100.000 TL bedelli teminat mektubunun bulunduğu görülmektedir. Genel olarak Teminat mektubu, bankanın lehdar ile muhatap arasındaki ilişkide lehdarın ödeme gücünü garanti etmesi, lehdar ödemede bulunmazsa da onun borcunu muhataba ödemeyi garanti ettiği bir sözleşme türü olup doğrudan ödeme vasıtası değildir. Ayrıca teminat mektuplarının nakde çevrilmesi için gerekli yazışmalar yapılmış fakat mektubu düzenleyen Bankanın Bankacılık faaliyet izinleri kaldırılmış olduğundan tazmin edilemediği somut delillerle sabittir. Sözleşmesel ilişkiden kaynaklı borçtan Davalı şirket sorumlu olup Davalı vekilinin teminat mektuplarına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan İİK’nın 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilir. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacak cari hesap ve faturalara dayalı olduğundan, alacağın likit olduğu açıktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, istinaf yoluna başvuran davalılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 17.563,82-TL istinaf karar harcından davalılar tarafından peşin yatırılan 4.391‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 13.172,82‬-TL harcın davalılardan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 80,50-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.11/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy