İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/183 Esas 2023/374 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2023/183
Karar No: 2023/374
Karar Tarihi: 02.05.2023

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/183 Esas
KARAR NO: 2023/374
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/03/2023
KARAR TARİHİ: 02/05/2023
DAVA:
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 14/03/2023 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket alacaklı sıfatı ile -----İcra Müdürülüğü'nün -----sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu/davalı -----Fabrikaları tarafından borca, ferilerine aynı zamanda da icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, davalı şirket tarafından yapılan yetki itirazının taraflarınca da yerinde bulunup bu sefer icra takip dosyasının yetkili olarak belirtilen -----. İcra Müdürlüğüne taşındığını ve borçlu/davalı tarafa tekrar ödeme emri çıkarılarak tebliğ edildiğini, neticede ise 02/11/2022 tarihinde borçlunun bir kez daha icra takibine, takip konusu alacağa, faize ve diğer tüm ferilere ilişkin itirazlarını -----. İcra Müdürlüğünün ilgili dosyasına bildirdiğini, ardından ticari dava şartı olan arabuluculuk yoluna tarafımızca başvurulmuş fakat arabuluculuk aşamasında da sonuç alınamadığını, TBK 183. Maddesine uygun olarak düzenlenmiş----- Noterliği ----- yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile 05/02/2019 tarihinde borçlu firma ---- o tarihlerde ------. olarak bilinen sonra da devir sebebiyle yeni ismi -----olan şirketten alacaklarını devir aldığını, bu temliğin borçlu şirkete 06.02.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, temlik sözleşmesinin ve tebliğin kurucu unsurları ve geçerlilik şartlarının eksiksiz olduğunu, borçluya söz konusu icra takibi başlatılmadan önce 18.08.2022 tarihinde -----. Noterliğinin ------ yevmiye numarasında kayıtlı ihtarnamenin de taraflarına gönderildiğini, fakat borçlu bu ihtar da kendisine tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir cevap vermediğini, bu haliyle söz konusu borcun müvekkile ödenmemesinin tamamen karşı tarafın kötü niyetinden ve borcunu inkar etmesinden kaynaklandığını, dolayısıyla davalı yanın likit alacağa karşı yaptığı haksız itiraz nedeniyle İİK m.67/2 gereğince davalı aleyhine takip konusu miktar üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davalı borçluların borcu olmasına ve bunu bilmelerine rağmen, kötü niyetli şekilde itiraz etmeleri neticesinde takibin durduğunu, itirazın iptaline ve takibin devamına, itiraz alacağı geciktirmeye yönelik olduğundan ve borçlular kötüniyetle hareket ettiğinden alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 11/04/2023 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı ------tarafından sunulan dava dilekçesinde, müvekkil şirkete karşı başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, bu sebeple ticari dava şartı arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamaması sebebiyle itirazın iptali için dava açılması zorunluluğu hasıl olduğunu----usulüne uygun şekilde yapılan temlik sözleşmesi ile -----) müvekkil ---- olan alacaklarını devraldığını, bunun 06.02.2019 tarihinde ------ bildirildiğini, buna rağmen----- tarafından ödeme yapılmadığı ileri sürülerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep edildiğini, davacı ---- ile----- arasında imzalanan temlik sözleşmesinin müvekkil şirket yönünden bağlayıcı olmadığını, ---- ile ----- arasında imzalanan sözleşmede-----olan alacaklarını ----- yazılı izni olmaksızın üçüncü kişilere devredemeyeceği açık bir şekilde düzenlendiğini, dava dışı -----müvekkil şirketin yazılı izni olmaksızın davacı ------ ile yaptığı temlik sözleşmesinin geçersiz olduğunu ve bu temlik sözleşmesinin------ yönünden bağlayıcılığı bulunmadığını, davacı ----bu temlik sözleşmesine dayanan tüm taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, ----- olan alacağı, ---- çalışanları tarafından başlatılan icra dosyalarına paylaştırılmak üzere, ---- İlk haciz ihbarnamesi gönderilen icra dosyasına yatırıldığını, ---- Paketleme arasında imzalanan Sözleşmenin 4.7. maddesinde ----- sözleşme süresince ve sonrasında ----- ile ilgili olarak herhangi bir risk olması halinde -----alacaklarının kendisine değil, borçlu olduğu kişi ve kurumlara ödenebileceği hükmüne yer verildiğini, sözleşmenin bu maddesinde, ----olan prim, ceza parası vb. borçları ile vergi borçları, işçilik alacakları örnek olarak gösterildiğini, müvekkil şirket ile ----- arasındaki sözleşmenin bu hükmü ile yapılan işin gereği, ---- işçilerine olan borçlarının ----- tarafından ----- alacaklarından karşılanmak üzere ödenmesinin mümkün olduğunu, ------arasında imzalanan sözleşmenin 01.01.2018-31.12.2018 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde imzalandığını, ----tarafından gönderilen 21.12.2018 tarihli ihtarname ile Sözleşme'nin belirtilen süre sonunda sona ereceğinin bildirildiğini, ----- çalışanlarının işçilik alacaklarını ödemediğinden ve Sözleşmenin 4.7 maddesine göre bu alacakların----- tarafından işçilere ödenebileceğini bildiğinden, kuvvetle muhtemeldir ki çalışanlarına ödeme yapmaktan kaçınabilmek adına, sözleşmeye aykırı olmasına rağmen ----- ile temlik sözleşmesi imzaladığını, bu sebeple ----- arasındaki temlik sözleşmesinin imzalanmasına gerekçe olan borcun ---- tarafından açıklanmasının uygun olacağının düşünüldüğünü, ---- tarafından----- arasında imzalan sözleşmenin sona ermesinden sonra ---- çalışanları tarafından başlatılan icra takiplerine ilişkin dosyalardan---- haciz ihbarnameleri gönderilmeye başlandığını, bununla birlikte,----- Merkezi tarafından da---- haciz bildirgesi gönderildiğini, ----- müvekkil şirket nezdindeki toplam 432.894,11 TL tutarındaki alacağı borçların tümünü karşılamaya yeterli olmadığından; müvekkil şirket tarafından bu tutar haciz ihbarnamesi gönderilen ilk dosya olan ----İcra Müdürlüğü'nün -----. Sayılı dosyasına ödendiğini, ----. İcra Müdürlüğün-ce yapılan sıra cetveline itiraz edildiği için, bu tutarın halen bu dosyada bulunduğu yönünde bilgi edinildiğini, davacı---- tarafından açılan haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı-----üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacı ile dava dışı ----- Şirketi arasında akdedilen alacağın temliki sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, geçerli ise davalının dava dışı-----borcunun bulunup bulunmadığı, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun 67/1. Maddesindeki "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir." şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER:
Celp ve tetkik edilen -----İcra Müdürlüğü'nün----- Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden tarafların tescil bilgileri celp edilmiş ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır.Davacı tarafça sunulun temlik sözleşmesi incelendiğinde; ----Noterliği ----- yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile 05/02/2019 tarihinde devir edenin ----- devir alanın -------olduğu, devir miktarının 227.500,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafça, dava dışı ------ davalıdan olan alacaklarını temlik aldıkları, temlik aldıkları alacağın davalı tarafından ödenmediği, alacağın tahsili amacıyla başlattıkları icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğu iddialarıyla eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça, dava dışı ---- ile yaptıkları sözleşmed-e alacağın devrinin yasaklandığını, bu nedenle alacağın devrinin geçersiz olduğunu, ayrıca dava dışı şirket aleyhine başlatılan icra takipleri nedeniyle kendilerine gönderilen haciz ihbarnamelerine istinaden icra dosyalarına para yatırdıklarını ve dava dışı şirketin kendilerinden alacağının kalmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.Dava, dava dışı şirket ile davalı arasında akdedilen paketleme sözleşmesinden kaynaklı dav dışı şirket alacağının alacağın temliki sözleşmesi gereği tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya içine sunulan Alacağın Devri sözleşmesinin incelenmesinden; devredenin-----şirketi, devralanın davacı olduğu, dava dışı şirketin davalıdan olan 227.500,00 TL'lik alacağının davacıya devrine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Dosya içine sunulan "Fason Hizmetler Sözleşmesi"nin taraflarının dava dışı ------ ve davalı olduğu, sözleşmenin 8.1. Maddesi ile alacağın devrinin yasaklandığı anlaşılmıştır.Alacağın devri TBK'nın 183. Maddesinde; " Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacağın devrinde kural olarak borçlunun muvafakati aranmamaktadır. Bununla birlikte, maddenin 1. Fıkrasında yer alan "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça" ifadesi ile önceden yapılacak bir sözleşme ile alacağın devredilmesinin önlenebileceği düzenlenmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun------ Karar sayılı kararında; " Kural olarak, bütün alacaklar temlik edilebilir. Böylece hâlen iktisap edilmiş (kazanılmış) bir alacak kadar ileride iktisap olunacak bir alacak da; keza muaccel bir alacak kadar bir vadeye veya şarta bağlanmış olan alacaklar da temlik olunabilir. Alacağın hukuki muameleden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya doğrudan doğruya kanundan doğmuş olmasının da bir önemi yoktur (Hukuk Genel Kurulunun 21.03.2019 tarihli ve------sayılı kararı).
Alacağın iradî devrinde (sözleşmeye dayanan devir); bu devrin geçerli olabilmesi için sözleşmenin taraflarının fiil ve tasarruf ehliyetinin bulunması, geçerli bir sözleşmenin olması, alacaklı ile üçüncü kişi arasında mülga BK'nın 163 üncü maddesi (TBK md. 184) gereğince yazılı devir sözleşmesinin yapılması, devredilen alacak hakkının mevcut olması ve devir engeli bulunmaması koşullarının gerçekleşmiş olması gereklidir.Mülga Borçlar Kanunu’nun 162 nci maddesinde (TBK md. 183) bazı alacakların devrine izin verilmemiştir. Devir yasağı kanundan, sözleşmeden veya işin niteliğinden doğmaktadır. Tarafların borç ilişkisinden doğan alacağın başkasına devredilmesini yasaklaması hâlinde sözleşmeden kaynaklanan “akdî devir yasağı” söz konusudur. Sözleşmede kararlaştırılan devir yasağına rağmen alacak temlik edilmiş ise; yapılan devir nedeniyle alacağı devralan üçüncü kişi, borçluya başvuramaz. Bu durumda borçlu, alacağı devredene karşı akdî devir yasağı savunmasında bulunabilir." ifadeleri ile alacağın devrinin sözleşme ile yasaklanması halinde borçlunun bu durumu savunma olarak ileri sürebileceği vurgulanmıştır.Tüm dosya kapsamından; dava dışı----- davalıdan olan alacağını davacıya devrettiği, davacının bu alacağa dayalı olarak takip başlattığı, davlının itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, davalı ile dava dışı şirket arasında akdedilen ve alacağın temelini oluşturan sözleşmenin 8.1. Maddesi ile alacağın devrinin yasaklandığı, alacağın TBK'nın 183/2. Maddesinde belirtilen devir yasağını içermeyen yazılı bir borç tanımasına da dayanmadığı bu kapsamda alacağın devrinin iradi olarak sözleşme ile engellendiği, devir engeline rağmen devredilen alacağın davacıya alacak hakkı tanımasının mümkün olmadığı bu kapsamda davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 6.103,73 TL'den mahsubu ile fazla alınan 5.923,83‬ TL'nin davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca arabulucuya ödenmesi gereken 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ----- Bölge Adliye Mahkemesi'ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK'nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Full & Egal Universal Law Academy