İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/4 Esas 2023/314 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2023/4
Karar No: 2023/314
Karar Tarihi: 04.04.2023

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/4 Esas
KARAR NO:2023/314
DAVA: Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ:03/01/2023
KARAR TARİHİ:04/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında verilecek yatırım hizmet ve faaliyetlerine ilişkin olarak online ortamda imzalanacak sözleşmeler öncesinde ----------- akdedildiğini, sözleşmenin akabinde de sözleşmeler akdedildiğini, bu sözleşmeler ------- davacı şirketteki --- hesabı aracılığıyla --------------------- türev araç işlemleri ----------gerçekleştirmeye başladığını, davalının gerçekleştirmiş olduğu türev araç işlemleri neticesinde davacıya ---- borcu olduğunu, söz konusu alacağa istinaden -------- sayılı icra dosyası üzerinden takibe geçildiğini ancak davalının ------- tarihli dilekçesi ile borca, takibe, faiz oranına, faize, işlemiş faize itiraz edilerek takibin durduğunu, davalının------------sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine yaptığı itirazın iptaline ve takibin takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık----------- oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranının 3 katı oranındaki faizi ile devamına, davalı tarafın, davaya esas değerin % 20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin ----------- aracılık uygulaması ve bilişim sisteminde yaşanan hataya binaen gerçekleşmemesi gereken piyasa emirleri gerçekleşmiş olup gerçekleşen bu hatadan doğan zararların taraflarınca karşılanmasınını talep edildiğini, bu durumun davacının görevindeki özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve kusurlu davranışlarından kaynaklı bu hatadan dolayı davacı şirket nezdinde teminat olarak sundukları----haksız yere el konulduğu gibi ayrıca borçları olduğundan bahisle ------ tutarı takibe konu yapıldığını, aracı firma üzerinden yaptıkları işlemlerin gecikme olmaksızın özen yükümlülüğüne uygun olarak anında borsaya iletilmesi gerekirken yurt içi piyasalarda türev araçların alım satımına aracılık eden davacı firma uygulaması ------- uygulamasındaki hatadan veya yine aracı kuruma bağlı ---------- kaynaklı temel piyasa kurallarına aykırı işlemler gerçekleştiğini, davacı firma üzerinden -------- civarlarındayken ------- verdiklerini, ardından aynı günün akşamında doların ------------pozisyonumun kapanması adına 21.12.2021 tarihinde sabah---------------- Yönlü emrinin girilmesiyle birlikte zıt yönlü işlemlerin birbirini kapattığını ve ortada açık bir işlem emri kalmadığını, Somut olayda da ilk satış işleminden sonra ------- kapatıldığını ve pozisyonun kapatılmasında dolar kurunun o an için 3.6544 TL'den işlem görmesi sebebiyle davacı şirket nezdinde bulunan teminatım eksiye düştüğünü, hesabın işlem yapılamaz hale geldiğini, ancak asıl sorunun bu aşamada başladığını, bu --------- ters işlemle birlikte kapatılmasıyla, davacı şirket nezdindeki hesabının negatif teminatlı hale geldiğini ve ----------- sebebiyle aracı firma olan davacının bundan sonraki işlemleri borsaya iletmemesi, yeni bir işlem yapılmasına izin vermemesi gerektiğini ancak, hesabın negatif teminatta olmasına rağmen sistemdeki hatadan ötürü tam 2 tane hatalı İşlem açıldığını, karşı tarafın özen yükümlülüğüne aykırı tavırlarıyla kurumsallıktan uzak ve kötü niyetli olduğunu, haksız davacı yan ile hatalarla ilgili görüşmeler neticesinde negatif teminatlıyken işlem yapamama durumumun sistemsel bir hata olduğunun kabul edildiğini ancak bu sistemsel hatanın davalıdan kaynaklı olduğu şeklinde gerçek dışı iddialar ileri sürüldüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, İşbu haksız davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin vekalet ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; davacı ile davalı arasında imzalanmış sermaye piyasası işlemleri genel çerçeve sözleşmesi ve türev araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi kapsamında doğduğu iddia olunan alacağın tahsili amacıyla başlatılan --------- esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
-------- sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, davalı aleyhine 9.185,45 TL üzerinden 14/12/2021 tarihli sözleşmeden kaynaklı alacağa istinaden ilamsız takip başlatıldığı, davalının borca, faize, faiz oranına, işlemiş faize ve takibin tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 3’üncü maddesinde tüketici; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, tüketici işlemi ise "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklarda da tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceği 83/2 bendinde açıklanmıştır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakma görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilen davalardır. Buna göre, her iki tarafın da "ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan" hukuk davaları, ticari dava sayılmıştır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK'nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Yukarıda açıklanan hükümler karşısında; tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK'nun 4 ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Nitekim 6502 sayılı TKHK’nın 49’uncu maddesinde “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığı altında finansal hizmetlerin, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade edeceği, finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler olduğu belirtilmiştir. Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nin 4.maddesinin "a" bendinde; finansal hizmetin her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri, aynı yönetmeliğin 8.maddesinde de; cayma hakkının kullanımı ve tarafların yükümlülükleri düzenlenmiştir. Finansal hizmetlerin tüketici işlemi kapsamına alındığı yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılmaktadır. Diğer işin sadece finansal olması işlemin tüketici işlemi olmadığını göstermeyecektir.
Doktrinde de tasarruf sahibi bireysel yatırımcının bir aracı kurum ile çerçeve sözleşmesi imzalamasının tüketici işlemi olduğu ve tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmektedir ---------
Nitekim----------- karar sayılı kararında; bu sözleşmelerin tüketici işlemi mahiyetinde olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin konu ve kapsamının belirleyen hükümlerinde açıkça bu sözleşmeler çerçevesinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğunun belirtilip belirtilmediğine göre tespit edileceğine karar vermiştir.
Yukarıda açıklanan yasa hükümleri, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının ticaret sicil ve vergi kayıtlarına göre tacir olmadığı, somut olayda talep dilekçesi ve ekinde bulunan tüm sözleşmeler, davalının işlem emirleri, hacmi ve risk bildirim formları birlikte incelenmiş ve sözleşmelerin konusuna ilişkin hükümlerde, sözleşmelerin ticari amaçlı olduğu hususunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı gerçek kişi, tacir olmayıp 6502 Sayılı Kanunun 49 maddesinde tanımlanan finansal hizmetleri alan tüketici konumundadır. Şu halde taraflar arasındaki alım satıma aracılık çerçeve sözleşmesi, sermaye piyasası araçları kredili işlemler çerçeve sözleşmesi, açığa satış işlemleri çerçeve sözleşmesi, ödünç alma ve verme işlemleri çerçeve sözleşmesi ve türev araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi de 6502 Sayılı Kanunun 49.maddesi kapsamında tüketici işlemi mahiyetindedir-----------
Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olduklarından, yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınırlar. Somut olayda uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemelerine ait olduğundan, davanın HMK'nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ------------ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ---- Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy