İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/5 Esas 2023/415 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2023/5
Karar No: 2023/415
Karar Tarihi: 11.05.2023

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/5 Esas
KARAR NO: 2023/415 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/02/2022
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili -------Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili------Anaokulu bölümünün franchise sözleşmesi ile işletmecisi olup eğitime yaptığı ciddi yatırımlar ve uyguladığı yöntemlerle ülkemiz eğitim sistemi içerisindeki yerini her geçen gün çok daha yükseklere taşımakta olduğunu, müvekkili şirketçe franchise sözleşmesi ile Anaokulu bölümünün işletme hakkı elde edilen ----- ise dünyada örnek gösterilen -----Eğitim Sistemini uygulamakta olup bu çerçevede bugüne değin, özgüveni gelişmiş, nitelikli ve saygın sayısız bireyler yetiştirdiğini, ----- Okulları, her geçen gün daha çok büyüyerek eğitim sistemimiz içindeki yerini güçlendirmekte ve uyguladığı eğitim sistemi ile yurt dışında da ülkemiz eğitim sistemi açısından bir prestij ve ilham kaynağı olduğunu, ----- Okulları, kuruluşundan bugüne değin geçen süreçte ciddi bilimsel çalışmalar yürüterek ülkemizde uygulanan eğitim sistemine de yeni bir bakış açısı getirmiş ve modern eğitim sisteminin uygulanışına da farklı bir ışık tuttuğunu, davalının hak sahibi ve yetkilisi olduğunu, tamamen gerçekdışı olduğu gibi anılan haberde adeta müvekkili işleteni olduğu ------Okulları hedef gösterilerek tehdit edildiğini, haber içeriği incelendiğinde, özel okullar tarafından bir platform kurularak öğretmenlerin fişlendiği gibi bir iddia ileri sürülmüş ve sonrasında olay özele indirgenerek yine müvekkillerimizin işleteni olduğu-----Okulları hedef alındığını, içerikte belirtilen öğretmenlerin fişlendiği yönündeki iddia, tamamen gerçekdışı olduğu gibi müvekkili işleteni olduğu-----Okulları'yla ilişkilendirilmesi de tamamen hasmane bir tutumla ve müvekkillerinin hedef göstermek maksadıyla dile getirildiğini, anılan haberlerin yapılış tarihi dikkate alındığında, 2021-2022 eğitim öğretim yılı için erken kayıtların başladığı bir dönemde yapılması, haberlerin müvekkilinin işleteni olduğu ------- Okulları’nı itibarsızlaştırarak zor durumda bırakmayı ve bu şekilde ekonomik bir çöküntüye sürüklemeyi amaçladığı apaçık ortada olduğunu, kaldı ki bu haberlerin etkisi ile kayıt dönemi çok sancılı geçmiş ve birçok öğrenci velisi bu habere atıf yapmak suretiyle sorgulamalarda bulunmuş, kayıt yenilemeleri yapılmamış ve esas önemlisi okulda istihdam edilmek istenen öğretmenlerin bir kısmı çalışmaktan vazgeçtiğini, bunun yanında, soyut bir iddia ortaya atılmış olup fişleme iddiasına konu platformun ne olduğuna dair somut bir bilgi ve belgeye yer verilmediğini, tüm bu gerçeklikler karşısında anılan internet adresinde yer verilen haber içeriğinin de asılsız olduğu ve hatta bu haber ile müvekkillerinin işleteni bulunduğu------Okullarının hedef gösterilerek tehdit edildiği tartışmasız olduğunu, gelinen nokta itibariyle 2022-2023 eğitim öğretim yılında da halen müvekkil kurum gerek öğrenci kaydı gerekse öğretmen ve diğer personel istihdamında bu haberlerden kaynaklı olumsuz bir tutumla karşılaşmakta ve maalesef haber öncesindeki potansiyelini artık yakalayamadığını, nitekim öğretmenlerin kendilerine ihbarda bulunulduğu belirtilen haberde usulsüzlük adı altında dile getirilen hususlara ilişkin ne bir idari ne de adli başvuru yapılmadığını, haber içeriğinden de açıkça görüleceği üzere soyut bir ihbardan bahsedilmiş ve buna dair idari ya da adli bir işlem ya da karar da söz konusu olmadığını, gerçek habercilik anlayışında, bir eğitim kurumunda bu denli usulsüzlük yapıldığı iddiasına yönelik en azından basit bir araştırma yapılması gerektiği, bu usulsüzlüklere ilişkin ihbarda bulunduğu belirtilen öğretmenlerin idari ya da adli başvuruları var mı, varsa buna ilişkin yapılan bir işlem ya da karar var mı diye sorgulanması dürüst ve bağımsız haberciliğin bir gereği olduğunu, anılan yayın kuruluşunca, hiçbir bilgi ya da belgeye dayanmaksızın verilen işbu haberlerin, kötü niyetle verildiği ve sadece ----- Okulları ve kurucusunu karalama ve itibarsızlaştırma amacıyla yayınlandığı tartışmasız olduğunu, anılan haber içerikleri ile müvekkilirinin işleteni olduğu ----- Okullarının kişilik hakları ağır bir şekilde saldırıya uğradığını, hatta ---- Okulları ve kurucusu olan ----- resimleri de paylaşılmak suretiyle hedef gösterildiği izahtan vareste olduğunu, yerleşik yargı uygulamalarında bu şekilde yapılan haber ve paylaşımlar, kişilik haklarını ihlal eden haksız fiil olarak nitelendirildiğini, yapılan bunca haksız ve hukuka aykırı yayın ve sözde habere rağmen Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde herhangi bir soruşturma veya inceleme açılmasına dahi gerek görülmediğini, yapılan bu haksız ve asılsız haberler nedeniyle okula öğrenci kayıtları yapılmamakta, haber öncesi dönemlerdeki tercih edilirlik potansiyeline artık bir türlü ulaşamadığını, bu haksız ve asılsız ithamlar sonucunda müvekkilirinin işleteni olduğu -----Okulları, hem ekonomik olarak ciddi zararlara hem de telafisi zor prestij kaybına uğramakta olduğunu, izah ettiğimiz tüm bu hususlar çerçevesinde, adı geçen yayın içeriği nedeniyle müvekkilirinin işleteni olduğu----- Okullarının gerek kişisel, gerekse sosyal saygınlığına maddi ve manevi bakımdan ciddi zararlar veren ve müvekkilinin adeta hedef gösteren ve ticari itibarını açıkça ve kasten zedeleyen davalı yanın, anılan haksız fiili nedeniyle müvekkilinin uğradığı manevi zararlara karşılık olmak üzere 30.000-TL manevi tazminatın, haksız fiilin gerçekleştiği haber tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkilinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ----- sahibi, davalı ------ Olduğunu, söz konusu habere karşı, ----- okullarının kurucusu -----ve ----- sahibi ------ için 30.000-TL, ------. için 50.000-TL manevi tazminatın" müvekkilden tahsili için ----- Asliye Hukuk Mahkemesi'nin------- Esas sayılı dosyasında dava açtığını, söz konusu dosyanın, iş bu dosyaya celp edilerek delilimiz olarak incelenmesini talep etmekte olduğunu, iş bu davanın reddi gerektiğini, haberin ise kişilik hakkı ihlali olarak değil, fikir ve düşünce özgürlüğünün bir parçası olan basın özgürlüğü kapsamında olduğunu, nitekim kişinin ifadelerden rahatsız olması, ifadeler karşısında alınganlık göstermesi manevi tazminat talep etmesi için yeterli olmadığını, müvekkilin haberi davacı tarafından rahatsız edici bulunması, hatta katlanamaz bulunması, davacıda derin bir üzüntü yaratması fiilin hukuka aykırı olmasına neden olmadığını, bu bağlamda Yargıtay tüzel kişilerin bir haksız fiile maruz kalmalarını ve bu haksız fiilin de tüzel kişiliğin manevi zarara uğramasına sebep olmasını aradığını, söz konusu haberde ise, ne şirketin değer kaybı gibi, manevi tazminata neden olabilecek somut bir veri sunulduğunu, ne de haberden davacının iddia ettiği gibi bir yorum çıkmakta olduğunu, doğal haklardan kabul edilen ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü çoğulcu demokrasilerde, vazgeçilemez ve devredilemez bir niteliğe sahip olduğunu, öğretide değişik tanımlara rastlanmakla birlikte, genel bir kabulle ifade/düşünce hürriyeti, insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğü olduğunu, demokrasinin birçok hak ve özgürlüğün temeli, kişisel ve toplumsal gelişmenin de kaynağı olduğunu, işte bu özelliğinden dolayı ifade hürriyeti, temel hak ve hürriyetler kapsamında değerlendirilerek, birçok uluslararası belgeye konu olmuş, T.C. Anayasası'nda da ayrıntılı düzenlemelere tabi tutulduğunu, ifade özgürlüğünün, toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM'nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü "haber" ve "düşüncelerin" değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerektiğini, Anayasa'da sadece düşünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alındığını, Anayasa'nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar "söz, yazı, resim veya başka yollar" olarak ifade edilmiş ve "başka yollar" ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterildiğini, bu bağlamda ifade özgürlüğü, Anayasa'da güvence altına alınan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmı ile doğrudan ilişkili olduğunu, görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir, düşünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan basın özgürlüğü de düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma araçlarından biri olduğunu, basın özgürlüğü, AİHS'de ifade özgürlüğüne ilişkin 10. Madde kapsamında koruma altına alınmışken, Anayasa'nın 28 ilâ 32. maddelerinde özel olarak düzenlendiğini, demokratik bir sistemde, kamu gücünü elinde bulunduranların yetkilerini hukuki sınırlar içinde kullanmalarını sağlamak açısından basın ve kamuoyu denetimi en az idari ve yargısal denetim kadar etkili bir rol oynamakta ve önem taşımakta olduğunu, halk adına kamunun gözcülüğü işlevini gören basının işlevini yerine getirebilmesi özgür olmasına bağlı olduğundan basın özgürlüğü, herkes için geçerli ve yaşamsal bir özgürlük olduğunu, AİHM, ---- kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ----- 21 Şubat 2012 tarihli ---- Davası (Başvuru numaraları.------) kararında ifade özgürlüğünün (Madde 10) ihlal edildiğine karar verdiğini, söz konusu kararda, sadece ifadenin değil, ifadenin dile getiriliş tarzının da korunduğu belirtildiğini, davacıların haklı olduğunu asla kabul etmemekle birlikte, davacıların ayrı ayrı talep ettiği 30.000 -TL'nin de fahiş olduğunu belirtmek gerektiğini, davacıların uğradığı manevi zarar soyut bir kavram olmakla birlikte, davacıların da manevi tazminat ile zenginleşmesini önlemek gerekmekte olduğunu, davanın, dava şartının yerine getirilmemesi ve Görevsiz Mahkemede açılması nedeniyle usulden reddine, davacıların taleplerinin haksız, maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini taleplidir.
Dava öncelikle -----Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılmış mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememizin esasına tevzi olunmuştur.-----. Asliye Ticaret Mahkemesinin -----Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkememiz dosyası ve davacısının aynı olduğu, esasen davacının aynı haber ile alakalı aynı haberi yayınlayan birden fazla medya şirketine ayrı ayrı dava açtığı, her bir yargılamaya konu haberin aynı olduğu, ------Asliye Ticaret Mahkemesi'nin dosyasının halen derdest olduğu, dava tarihinin 17/02/2022 saat 00:17 tarihi olduğu, mahkememiz dosyasının dava tarihinin ise 17/02/2022 saat 01:22 olduğu, mahkememiz dosyasının birleştirilen dava dosyasından daha sonra açıldığı, ezcümle iş bu dava dosyası ile -----Asliye Ticaret Mahkemesi'nin------Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu anlaşılmıştır. HMK 166.maddesi uyarınca; aynı yargı çevresi içinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olması halinde davalar arasında bağlantı var sayılır. Tüm dosya kapsamına göre, Mahkememizin ------Esas sayılı dava dosyası ile ----- Asliye Ticaret Mahkemesinin ------Esas sayılı dava dosyası arasında HMK'nun 166. maddesinde ön görülen hukuki ve fiili bağlantının bulunduğu, birleştirme koşullarının gerçekleştiği belirlendiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin iş bu dosyası ile ----- Asliye Ticaret Mahkemesi'nin -----Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı olduğu anlaşılmakla, MAHKEMEMİZ DOSYASININ -----. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN ------ESAS SAYILI DOSYASI İLE BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasın bu şekilde kapatılmasına,
2-Birleştirme kararının derhal birleştirilen mahkemeye bildirilmesine ,
3-Yargılamanın -----. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin------ Esas sayılı dosyası üzerinden devamına,
4-Yargılama harç ve giderlerinin birleştirilen dosyada karara bağlanmasına, Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.

Full & Egal Universal Law Academy