İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/509 Esas 2023/260 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/509
Karar No: 2023/260
Karar Tarihi: 14.04.2023

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/509 Esas
KARAR NO: 2023/260
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/07/2022
KARAR TARİHİ:14/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya vermiş olduğu hizmet ve mal karşılığında faturalar tanzim etmiş ve davalıya bu faturaları teslim ettiğini, davalı borçlu müvekkilden almış olduğu mal ve hizmeti kabul edip, faturalara itiraz etmediğini, davalı tarafın toplam 1.486,80 TL tutarındaki mal ve hizmet satımından doğan faturaya dayalı cari hesap alacağını ödememesi üzerine ----------- sayılı ile ilamsız icra takibi başlattığını işbu icra takibine davalı tarafın itiraz ederek takibi durdurduğunu arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında iddia edilen borcu doğuran bir alım satım, hizmet görüm ve dahi herhangi bir surette borç doğuran ve müvekkilini borçlu kılan bir ilişki mevcut olmadığını, müvekkilinin davacı borcu olmadığını tarafların kanuna ve usule uygun ticari defter ve kayıtları incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağını, her iki tarafında ticari kayıtlarının incelenmesini talep ettiğini, davacı tarafça, davalı müvekkilinin davacı şirkete bakiye 1.486,80 TL borcu olduğu iddia edilmiş ise de tek başına cari hesap ekstresinin borcun mevcudiyetine delalet etmediğini, taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin de kurulmadığını, bu sebeple yazılı bir şekilde kurulması gereken bir cari hesap sözleşmesine dayanmayan cari hesap ekstresinin borcun varlığını tek başına kanıtlayamayacağını, davacının, borca dayanak alım satım ilişkisini kanıtlar nitelikte sözleşme ibraz etmediğini, borcu kabul etmemekle birlikte alacağın zaman aşımına uğradığından zaman aşımı definde bulunduklarını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacının %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,-------- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ------ sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; davacı şirkete ait ------------yıllarına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirket tarafından defter ve belge ibrazında bulunulmadığından, davalı şirket defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, ----- tarafından dava dosyasına gönderilen, taraflara ait ----- yılında davacı şirketin davalı şirkete satmış olduğu ürünlere ilişkin davacı şirketin ------ bildiriminde bulunduğu, davalı şirketin --- bildiriminde bulunduğu tespit edilmiş olduğundan, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ispatlanmış olduğu, takip konusu alacağı, --------- irsaliyeli faturanın oluşturduğu, faturanın Teslim Alan bölümünde isim ve imzanın yer almadığı, fatura ve fatura içeriği ürünlerin davalı şirkete teslimine ilişkin başkaca herhangi bir belgenin de dosyaya sunulmamış olması nedeniyle, fatura ve içeriği ürünlerin davalı şirkete tesliminin dosya kapsamına göre ispata muhtaç olduğu, davalı şirketin inceleme gününde defter belge ibraz etmediği, davacının ise defterlerinin usulüne uygun tutulduğu davacı/alacaklı takip öncesinde faiz talebinde bulunmadığı kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında avans talebinin yerinde olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Somut olayda davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde " İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi --------yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ----------- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz." hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir. Davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğunun usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporu ile sabit hale geldiğinden bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının -------- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 179,90 TL 'den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2‬0TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 161,4‬0 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.240,75 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.486,80 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca -------- bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekiline ( e duruşma vasıtası ile) miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy