İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/320 Esas 2023/432 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2023/320
Karar No: 2023/432
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/320
KARAR NO: 2023/432
DAVA: Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
DAVA TARİHİ:11/10/2022
KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tekstil sektöründe iştigal eden bir şirket olduğunu, davalı şirketle ürün dikimi hususunda anlaştığını, üzerine düşen edimi yerine getirerek ürünleri teslim ettiğini, müvekkilinin davalı taraftan iş başlangıcı ödeme almasından dolayı, ticari ilişkin nedeniyle teminat senedi düzenlediğini, bu ticari ilişkiden müvekkilinin borcu bulunmadığı gibi düzenlemiş olduğu fatura karşılığı olan 220.000-TL ödemeyi de tahsil edemediğini, davalı yanın müvekkili aleyhinde mezkur teminat senedi ile ------- tarihli ihtiyati haciz kararı aldığını, İş bu ihtiyati haciz kararı ile----------dosyasından haciz işlemleri başlattığını ve takibine geçtiğini, davalı 23.08.2022 tarihinde müvekkili tarafından düzenlenen teminat senedi ile-------- dosyasından ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu ve ihtiyati haciz kararının reddine karar verildiğini, aynı Asliye Ticaret Mahkemesinin dokuz gün ara ile birbiri ile çelişkili iki karar verdiğini, senedin ödeme gününde yer alan -------tarihi olacak şekilde değiştirildiğini, bu nedenlerle--------Sayılı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile açmış olduğu icra takibine konu senedin iptali ile senet vasfı taşımayan, kambiyo senedi niteliğine haiz olmayan senet olduğu mahkeme ilamı ile sabit olan senetin kambiyo takibine konu edilemeyeceği için takibin iptaline, müvekkil adına daha fazla zararın ortaya çıkmaması adına mezkur icra dosyasının durdurulmasına karar verilmesine, davalı tarafın iş bu takibe geçerken kötü niyetli olması nedeni ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia edilen bononun kambiyo vasfına haiz olduğu, takibe itiraz edilmediği ve takibin kesinleştiği, müvekkili şirket ile davacı arasında ekte sunulan sözleşmeyle toplamda 12.000 (on iki bin adet tekstil ürünü adet fiyatı 95 TL'den tamamı teslim edilerek yine ekte sunulan irsaliyelinin mal tesliminin yapıldığı, davacı tarafın siparişleri 7-8 işçi ile yapamadığı, yetiştiremediği işi parçalar halinde başka atölyelere dağıttığı, malları dikip yetiştiremeyeceğini, işçilerinin işten çıktığını bu nedenle de malları geri almak için belirtilen adreslerde diye yerlerini gösterdiği, müvekkili şirketin malları defolu, eksik veya hiç dokunulmamış hatta çöpe atılmış halde piyasadan topladığı, davacı yanın faturalarında irsaliye numarası olmadığı çünkü teslim edemediklerini, sürekli afaki fatura (irsaliyesiz) düzenledikleri ve alacaklı çıkmaya çalıştıkları, fatura ettikleri mal miktarının bu sürede 7-8 işçi ile yapılması mümkün olmayan bir iş olduğu, müvekkili firmanın sunulan banka kayıtlarında görüleceği üzere 700.000,00 TL peşin ödeme yaptığı ve parasını alamadığını, davacı tarafın bu parayı borçlarına kullandığı, bu nedenle yeterli işçi istihdam edemediği ve işi zayi ettiğini, malların sağlıklı teslim edildiğine dair irsaliye ve teslim tutanağı olmadığı, 700.000,00 TL'nin iadesinin gerektiği, 230.000,00 TL de cezai şart ve zarar taleplerinin saklı olduğu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydı ile 700.000,00 TL alacağa karar verilmesi ve uğranılan zarar hakları saklı kalmak kaydıyla hükmedilmesini, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Karşı dava fason iş sözleşmesinden kaynaklanan bakiye 700.000,00 TL alacağın tahsili istemine ilişkindir. Karşı davacı 700.000 TL paranın iadesini talep etmiş karşı davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğu ve arabulucuya tabi olduğu görülmekle karşı davacıya arabuluculuk son tutanağını sunmak üzere 14.02.2023 tarihli ara karar ile kesin süre verilmiş, karşı davacı verilen kesin sürede arabuluculuk son tutanağını sunamamıştır. Karşı dava yönünden dava açılmadan evvel arabulucuya gidilmemesi nedeni ile dava tefrik edilerek bu esasa kaydedilmiştir.
Karşı davacının sunduğu son tutanak tanzim tarihli arabuluculuk tutanağı incelendiğinde arabulucuya başvuru tarihinin 15.02.2023 olduğu, son tutanak tanzim tarihinin 05.04.2023 olduğu görülmüştür. Karşı davacı dava tarihinden evvel arabulucuya müracaat etmemiş, mahkememizin arabuluculuk son tutanağının ibrazı için düzenlemiş olduğu ara karar sonrası arabulucuya müracaat ederek son tutanak sunmuştur.
19.12.2018 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğüne giren 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. 'nın ( 5. ) maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun ( 23. ) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A ( 2 ) maddesi ile "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hlinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir'' hükmü getirilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ''Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır'' hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Karşı dava ayrı ve bağımsız bir davadır. Bu nedenle de ayrı bir harca tabidir. Dava şartları asıl dava ve karşı dava için ayrı ayrı incelenir. Karşı dava bağımsız bir dava olduğundan hüküm fıkrasında asıl dava ve karşı dava için verilen kararlar ayrı ayrı gösterilir ve ayrı ayrı harç ve vekalet ücretine hükmedilir. Karşı dava asıl dava ile birlikte incelenirse de asıl davadan bağımsız olduğundan bunun sonucu olarak dava şartları asıl ve karşı dava için ayrı ayrı incelenir. Asıl davanın veya karşı davanın dava şartlarından birinin mevcut olmaması nedeni ile reddedilmesi diğer davayı etkilemez. Bu sebeple TTK m.5/A hükmünde getirilen zorunlu arabuluculuk da dava şartı olduğundan bu hüküm kapsamında açılacak bir karşı dava bakımından da dava şartı arabuluculuk hükümlerinin karşı dava açılmadan önce yerine getirilmesi zorunludur.
-------Dosya kapsamına göre, asıl davanın görülmesi sırasında davalı tarafça karşı dava olarak eldeki alacak davası açılmıştır. Karşı davanın taraflarının her ikisi de ticaret şirketi ve tacir olup, aralarındaki dava da ticari dava niteliğindedir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın "Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 5/A maddesi gereğince dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olup, karşı dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmayacağına dair bir hukuki düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle, karşı davanın TTK'nın 5/A maddesindeki arabuluculuk müessesesinin istisnası olduğu söylenemez. Karşı davacının da karşı davasını açmadan önce anılan kanun hükümleri gereğince zorunlu arabuluculuğa başvurarak, 6325 sayılı HUAK'ın 18/a maddesi gereğince arabuluculuk son tutanağını dava dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunması; son tutanağın sunulmaması halinde bir haftalık kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağını sunması için davacı tarafa tebligat yapılması gerekmektedir. Ancak somut olayda, karşı davacı vekilince 22.02.2021 tarihli duruşmada "...Karşı dava yönünden dava açılmadan önce arabulucuğa başvurmadık, son tutanağı sunmak üzere süre talebimiz yoktur" denilmek suretiyle, karşı dava öncesinde zorunlu arabuluculuğa başvurulmadığı belirtilmiştir. Bu durumda, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/a maddesi gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden, mahkemece bu yönde verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur. " belirtmiştir.
------Sayılı ilamında "... Karşı davanın 7115 sayılı yasanın 20. maddesi ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre, TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. " belirtmiştir. ----------
Arabuluculuk tamamlanabilir dava şartı mahiyetinde değildir. Uygulamada görevsiz mahkemede dava açılması durumunda yargılama aşamasında dava şartının tamamlanması durumunda yargılamaya devam edilmesi gerektiğine dair bazı kararlar varsa da aksi yönde kararlar da vardır. Esasen davanın konusunu ilgilendirmemekte olup dava görevsiz bir mahkemeden mahkememize tevdi edilmemiş doğrudan mahkememizde açılmıştır. ( Görevsiz mahkemede dava açılması durumunda yargılama aşamasında tamamlanması durumunda davaya bakılmaya devam edilmesi gerektiğine dair kararlar için ------Ticari davalarda Zorunlu arabuluculuk 2021 baskı sayfa 358 vd, Görevsiz mahkemede de açılsa davanın ticari niteliğinin görevsiz mahkemede dava açılması ile ortadan kalkmayacağı ve zorunlu arabuluculuk dava şartını ortadan kaldırmayacağına dair kararlar için ---------
Somut olayda yapılan incelemede karşı davanın 29.10.2022 tarihinde açıldığı, karşı davacıya arabuluculuk son tutanağını sunmak üzere 14.02.2023 tarihli ara karar ile kesin süre verildiği, karşı davacının verilen kesin sürede arabuluculuk son tutanağını sunmadığı, 01.05.2023 tarihli dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağı sunduğu, arabulucuya başvuru tarihinin 15.02.2023 olduğu, son tutanak tanzim tarihinin 05.04.2023 olduğu, dava açılış tarihinde bulunması gereken dava şartının bulunmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere arabuluculuk dava şartı tamamlanabilir dava şartı mahiyetinde değildir. Görevsiz mahkemede dava açılması sorunu haricinde bu hususta uygulamada da tereddüt yoktur. Karşı dava bağımsız bir dava olup bu hususta da gerekli izahat yapılmıştır. Tüm dosya kapsamından karşı dava bakımından 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 (2) ve 115. maddeleri gereğince, alacağa yönelik ticari dava niteliğindeki karşı dava yönünden karşı dava tarihine göre dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açılmış olduğu anlaşıldığından, karşı davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
G.D :
1-Karşı Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL başvuru harcı, 179,90 TL maktu harç olmak üzere toplam 359,80 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3-6100 Sayılı HMK'nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
4-Karşı davalı taraf vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri ( m.7/2) nazara alınarak 9.200 TL maktu vekalet ücretinin karşı davacıdan tahsili ile karşı davalıya ödenmesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK'nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK'nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK'nın 344. maddesi) suretiyle, -------- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, tarafların yokluğunda dosya üzerinden oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy