İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/176 Esas 2023/79 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
Esas No: 2022/176
Karar No: 2023/79
Karar Tarihi: 25.04.2023

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/176 Esas
KARAR NO: 2023/79
DAVA: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ: 09/11/2017
KARAR TARİHİ: 25/04/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın---- pek çok tanınmış markanın sahibi olduğunu,------yılında tescil ettirdiğini, -----markasının tanınmış bir marka olduğunu, davalı firmanın ise müvekkilinin isim ve imajından kötü niyetli olarak faydalanmaya çalıştığını, davalıya ait---------- markaları ile müvekkiline ait markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ayrıca davalı firmanın ürün ambalajları ile müvekkilinin ürün ambalajları arasında benzerlik söz konusu olduğunu belirterek, bu sebeplerle davalı tarafa ait -------markalarının davacının tescilli ve tanınmış markalarına fiili tecavüzünün tespitine, davalıya ait ------ numaralı --- markalarının hükümsüzlüğüne, ----- numaralı ------ taşıyan ve davacı şirketin tescilli ve tanınmış markalarına tecavüzü nedeniyle tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve bu kapsamda alınacak her türlü tedbire, özellikle tecavüz oluşturan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına, ürünlerin toplatılmasına, imha edilmesine, gümrükten giriş ve çıkışlarının engellenmesine, davalıya ait ------------ markalarının ve ambalajlarında kullandığı amblemlerin, davacı şirketin tescilli ve tanınmış markalarına doğması mıhtemel tecavüzün önlenmesine, bu kapsamda alınacak tedbire, özellikle masrafları tecavüz edene ait olmak üzere el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasına, masrafları davalıya ait olmak üzere kesinleşmiş karar örneğinin günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesine veya ilgililere tebliğine, tüm maddi ve manevi tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasındaki beyanlarında, davacının markalarının tanınmış marka olmadıklarını, davalının markalarının davacının markaları ile benzer olmadığını, davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava; davalı tarafından ---- unsurlu markalarını, davacının tanınmış olduğu iddia edilen ----- unsurlu markalarıyla iltibas oluşturacak şekilde kullanıldığı iddiası ile meydana geldiği iddia edilen tecavüzün tespiti, önlenmesi ve giderilmesi ile davalıya ait -----markalarının hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Mahkememizin-------Karar sayılı kararı ile; davalının markalarının davacının tanınmış markasına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, davalının markalarını kötüniyetle tescil ettirdiği, her ne kadar davalı markalarını tescilli oldukları şekilde kullanmaktaysa da, SMK'nun 155. maddesi uyarınca, marka hakkı sahibinin, kendi hakkından önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, kaldı ki kötüniyetli marka tescili nedeniyle MK'nun 2. maddesi uyarınca da tescilli marka haklarının korumasından yararlanamayacağı anlaşılmakla, davalının davacının marka haklarına tecavüz ettiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalıya ait ------- markalarının hükümsüzlüklerine ve sicilden terkinlerine, davalının -----------markalarını ürün ambalajları üzerinde kullanmak suretiyle davacının tescilli ------ esas ibareli markalarına tecavüz ettiğinin tespitine karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafça istinaf edilmesi sonucunda ---------------- sayılı kararıyla; -----uyuşmazlıkta; yargılama aşamasında alınan her iki bilirkişi raporunda davalının markalarının tescil edildiği şekilde kullanıldığı,------markasının tanınmış marka statüsünde olmadığı belirtilmiş ise de, mahkemece önceki mahkeme kararına istinaden davacının ---- tanınmış marka olarak kabulü gerektiği gerekçesi ile esas hakkında değerlendirme yapılmıştır. Ancak; ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinin dayanağı olan ---------- sayılı ilamı veya dosyası, dosya içerisine alınmadığı gibi, tanınmışlık hususunun tespitinin teknik incelemeyi gerektirmesi nedeni ile tanınmışlık iddiası yönünden tüm deliller ile birlikte yeni bir heyetten rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile bilirkişi raporlarına aykırı karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Kabule göre de; davalı taraf aşamalarda sessiz kalma yolu ile hak kaybı koşullarının oluştuğunu savunmuş ise de, ilk derece mahkemesince bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi de yerinde görülmemiş, davalı vekilinin istinaf istemin bu yönlerden kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin bu yönlerden kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına,.." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce celp edilen -------- sayılı ilamı ile davacı tarafından, davalı ------- markasının hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonucunda davacıya ait ---- markasının tanınmış marka olduğunun tespit edildiği, kararın ----- tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosyaya ---- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; --- numaralı ---------davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
---- tarihinde, ---------------- esas unsurlu ve -----Sınıfta tescilli başka markalarının da mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesine esas olmak üzere marka uzmanı ve endüstriyel tasarım uzmanı bilirkişiden alınan ---- tarihli raporda; davacının ---- nezdinde tanınmış marka statüsünde olmadığı, davacının ---- markasının tüketici nezdinde ayırt edici gücünün yüksek olduğu, davalı tarafın ----------- tescilli olduğu, davacı ve davalı aerosol tüp ambalajlarının endüstriyel tasarım açısından birbirine benzemediği, davacının ayırt edici gücü yüksek --- markası ile davalının------------- markalarının tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verecek derecede benzer olduğu, davalının farklı marka yaratma özgürlüğü varken davacının ayırt edici gücü yüksek -------------markalarının seçmek, tescile konu etmek, aynı mallarda piyasaya sürmek suretiyle marka hakkına tecavüz ettiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı, bilişim uzmanı ve sektör bilirkişisinden oluşan ---- raporda; davacı markasının tanınmış marka olmadığı, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalı markalarının ürünler üzerinde tescil edildiği şekliyle kullanıldığı belirtilmiştir.
---------- kararı doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, marka uzmanı ------- alınan ---- tarihli heyet raporunda; davacı tarafa ait ------ sınıfta yer alan emtialar için tescil edilmiş olduğu, -----------markalarının ----- sınıftaki emtialarda davalı adına tescil edilmiş olduğu, davacının -----emtialaru için tanınmış marka olduğu, davalının, davacının ---------sınıfta yer alan -------emtialarında kullanması halinde davalının haksız bir yarar sağlayabileceği veya davacıların markalarının itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği, davalının ------------ başvurularını kötüniyetli olarak yaptığı kanaatlerinin oluştuğu, davacının sözkonusu hükümsüzlük davasını açma hakkının uzun süre sessiz kalma nedeniyle kaybetme koşullarının mevcut olmadığı, davalının --------markalarının tescil kapsamında yer alan ------------açısından kısmi hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, davalıların eylemlerinin davacının tescilli marka haklarına tecavüz teşkil ettiğine dair görüş bildirmişlerdir.
Davacı tarafça davalının markalarının davacıya ait markalar ile karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının markalarının tanınmış marka olduğu ve davalının markasının kötüniyetle tescil edildiği iddiasıyla hükümsüzlük talep edilmiş olduğundan, bu hükümsüzlük nedenlerinin ayrı ayrı incelenmesi gerekir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK'nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK'nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karşıtırılma ihtimali, bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların gerekse müteşebbisin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırılması ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönde çağrışımlar yaptırmasıdır. Karıştırılma ihtimalinin varlığına her iki marka aynı anda göz önünde bulundurularak karar verilemez. Zira, alıcılar çoğu zaman bunları aynı anda görerek karar verme durumunda olmayacaklardır. Alıcılar bu markalan farklı an ve yerlerde görebileceklerdir. Birbirine benzer olan markaları aynı an ve yerlerde görmekle, farklı an ve yerlerde görmek arasında markalar arasındaki farkları tespit açısından ciddi farklılıklar mevcuttur. Karıştırılma ihtimali ve benzerliklerinin tayini, markaları aynı anda görebilen ve farklarını seçebilmek için yeterli zamana sahip olabilen müşteriler bakımından değil; markaları aynı anda göz önünde bulunduramayan fakat aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan alıcılar bakımından yapılmalıdır.
Davacıya ait markaların esas unsuru ---- davalıya ait markaların esas unsuru ise ------- ibareleridir. Davalıya ait markalar, davacıya ait markanın esas unsuru olan ------ ibaresindeki ------- sonunda yer alan ---- oluşturulmuş markalardır. Davacının markalarında yer alan----------- ------ yazılması, markaların farklı olarak algılanmasını sağlamaktan uzak, ayırd edici nitelikte olmayıp, bir bütün olarak bakıldığında herhangi bir ayırd edicilik sağlamayan, tüketici zihininde farklı bir algılama yaratmayan bir farklılıktır. Bu nedenle her ne kadar taraflara ait markalar özdeş değilseler de, ayırd edilemeyecek kadar benzerdirler. Davacıya ait markanın ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan -------- mal ve hizmetler, davacının markalarının da tescilli oldukları mal ve hizmetleri kapsamakta, ayrıca davalının markaları---- sınıfta da tescilliyse de, davalının markalarının ------ sınıftaki mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda, bu markayı taşıyan mal ve hizmetlerle karşılaşan markaların hitap ettikleri ortalama tüketicilerin, davacı şirket ile davalı arasında ---------- kurabilecekleri, davalının, davacı şirket ile bir şekilde bağlantısının bulunduğu gibi bir algılananın ortaya çıkabileceği, davalıya ait markaların, davacının marka ailesinden bir marka, seri marka gibi görülebileceği, dolayısıyla davalıya ait sonraki tarihli markalar ile davacıya ait çok daha eski tarihli markalar arasında seri marka algılaması ve işletmesel veya organik bağlantı algılamasının gerçekleşeceği sonucuna varılmıştır.
SMK'nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın------- ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile çağrışım yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir.
Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve ------------ bulunmakla birlikte, bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir.
Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.
Bir veya birkaç ---------- tanınmış olan markanın, diğer tüm --------- yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ---------- ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir.
Her ne kadar alınan ilk iki bilirkişi raporunda davacının markasının tanınmış marka olduğuna dair dosyaya yeterince delil sunulmadığı gerekçesiyle, davacının markasının tanınmış marka olmadığı belirtilmişse de; en son alınan ----- markasının -------- emtiaları için tanınmış marka olduğu belirtilmiştir. Ayrıca davacının markasının ---------- yılından bu yana tescilli olması, ---- dava dilekçesinde yer alan s------ faaliyetleri, marka sayısı ile ---- kararı ile onanarak kesinleşen ---------- sayılı kararıyla davacının markasının -----yılında dahi tanınmış marka olduğunun tespit edilmiş olması, davacının markasının yurt dışında da tescilli olması ve toplumdaki bilinirlik düzeyine göre davalının markalarının tescil başvurusunun yapıldığı ------ yılında davacının markasının SMK'nun 6/5. maddesi gereğince tanınmış marka olduğu sonucuna varılmıştır.
SMK'nun 6/5. maddesi anlamında davacının markasının tanınmış marka olmasının, bu markanın aynısının ya da benzerinin başka sınıflar bakımında tescil edilmesine engel oluşturması için, SMK'nun 6/5. maddesinde yer alan --------yani haksız yararlanma, itibarın zedelenmesi, ayırd ediciliğin aşındırılması hallerinden birisinin somut olayda gerçekleşmesi gereklidir.
Bu yönde yapılan değerlendirmede, davacıya ait ------markasının toplumdaki tanınmışlığı dikkate alındığında, davalı tarafından yapılan tescile dayalı kullanım durumunda davacının markasının ayırd ediciliğinin zedeleneceği, davacıya ait markanın anlamı bulunmayan ve yaratılmış bir kelime niteliğinde olması nedeniyle, yüksek ayırt ediciliği bulunduğu, bu markanın davalıya ait markanın tescil kapsamındaki ---------- sınıflarda yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından kullanılması durumunda davacının markasının tanınmışlığından haksız yararlanmanın söz konusu olacağı, imaj transferi gerçekleşeceği, davacıya ait markanın ayırd ediciliğinin zayıflayacağı, böylece SMK'nun 6/5. maddesi anlamında markanın sulandırılması halinin ortaya çıkacağı kanaatine varılmıştır.
SMK'nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Bir marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiği her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, -------- uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyet tescil başvurusu anında var olmalıdır. Tescilden uzun süre sonraki kullanımlarda, markanın tescil olunduğu gibi değil de başkalarının markalarına yanaşılarak yapılan kullanımlar marka hakkına tecavüz teşkil edebilirse de, tek başına kötüniyetli tescile delalet edemez. Kötüniyetin davacı tarafından ispatlanması gerekir.
Davalının markanın ayırt edilemeyecek kadar benzerinin başkası adına tescilli olup olmadığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması, sonraki markanın sahip olduğu hukuki korumanın derecesinin ne olduğu da kötüniyetin tespiti için dikkate alınması gerekir.
Somut olaya bakıldığında, davacının markalarının esas unsurlarının tescilli olduğu sınıflar için tanımlayıcı niteliği ve anlamı olmayan ------------ kelimesi olduğu, bu nedenle özgün ve ayırt ediciliği yüksek olan bu kelimeye çok benzeyen ---------- ibaresini marka olarak seçmesi, davacının markasının davalının markasının tescilli olduğu ------sınıftaki mal ve hizmetler için tanınmış marka olması, davalının bu tanınmışlıktan haksız olarak yararlanmak amacıyla marka tescil başvurusunda bulunması nedeniyle, markalarının kötüniyetle tescil edildikleri kanaatine varılmıştır.
Ayrıca daha önce mahkememizce davalının markalarının kötüniyetle tescil edildiğine dair karara karşı davalı tarafça davalının kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle de istinaf başvurusu yapılmış olmasına rağmen, davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun kabul edilmediği, yalnızca davacının markalarının tanınmış marka olup olmadığı ve davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğrayıp uğramadıklarına dair isitinaf taleplerinin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
SMK'nun 25/6. maddesinde, marka sahibinin sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen 5 yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremeyeceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre somut olay incelendiğinde; davalının -------markasının ise ---- tarihinde tescil edildikleri, dava tarihi olan --- numaralı marka için --- hak düşürücü sürenin tamamlanmadığı, ------günlük süre geçtikten sonra dava açıldığı anlaşılmıştır. Ancak davalının markalarının kötüniyetli olarak tescil edildikleri tespit edildiğinden, SMK'nun 25/6. maddesindeki hak düşürücü sürenin dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davalının markalarının SMK'nun 6/1, 6/5 ve 6/9. maddeleri uyarınca tescilli oldukları tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının marka haklarına tecavüz edildiğinin tespiti ve önlenmesi davasıyla ilgili yapılan incelemede ise;
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinin yollamasıyla SMK'nun 7/2-b maddesinde tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Alınan bilirkişi raporları, davalıya ait marka kullanımını gösteren ürün görselleri, taraflara ait marka tescil kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile; davalının markalarının davacının tanınmış markasına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, davalının markalarının yalnızca kelime unsurundan ibaret olmasına rağmen ürünlerinin üzerinde kendisine ait tescilli markaların yanı sıra davacıya ait markalarda yer alan şekil unsuruna da yer verdiği, davalının markalarını kötüniyetle tescil ettirdiği, her ne kadar davalının markaları tescilliyse de, SMK'nun 155. maddesi uyarınca, marka hakkı sahibinin, kendi hakkından önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceğinden davalının marka kullanımlarının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafça davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı savunulmuş olup, sessiz kalma nedeniyle hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki hak sahibinin, markasının aynısının veya benzerinin kullanılmasına belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile ilk defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden SMK'nun 25/6. maddesi ile sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Nitekim SMK'nun yürürlüğe girmesinden önceki dönemde de, uygulamada -------- da bu süre 5 yıl olarak kabul edilmiştir. Ancak marka hakkına tecavüz yönünden mevzuatta bir süre belirlemesi bulunmadığından TMK’nin 2. maddesi de gözetilmek suretiyle her somut olayın özellikleri dikkate alınarak sürenin belirlenmesi gerekmektedir.
Sessiz kalma nedeniyle dava açılamayacağı yönündeki savunma bir def’i olmayıp itirazdır. Zira sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin dayanağı TMK’nın 2. maddesi olduğuna göre, dava açılması açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve bu durum dava dosyasından ortaya konulabiliyorsa, sessiz kalma yoluyla hak kaybı bir itiraz olarak kabul edilip, hâkim tarafından resen dikkate alınmalıdır. Keza TMK’nin 2/2. maddesi gereğince bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalının markalarını kötüniyetle tescil ettirmiş olması nedeniyle, marka hakkına tecavüz eylemlerinin tespiti ve önlenmesi için davacının 5 yıl 9 gün sonra dava açmasının açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı, bu nedenle MK'nun 2. maddesi uyarınca sessiz kalma nedeniyle hak kaybından da söz edilemeyeceği, davalının davacının marka haklarına tecavüz ettiği sonucuna varılmış ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalıya ait -------- markalarının HÜKÜMSÜZLÜKLERİNE VE SİCİLDEN TERKİNLERİNE,
Davalının -------- markalarını kozmetik ürün ambalajları üzerinde kullanmak suretiyle davacının tescilli----------esas ibareli markalarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN TESPİTİNE,
Davalının tecavüz teşkil eden eylemlerinin DURDURULMASINA, muhtemel tecavüzlerinin ÖNLENMESİNE,
Davalıya ait ---------- markalarını taşıyan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde EL KONULMASINA,
Masrafların tecavüz eden davalıya ait olmak üzere el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin DEĞİŞTİRİLMESİNE, üzerilerindeki markaların SİLİNMESİNE veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise İMHA EDİLMELERİNE,
Bu ürünlerin gümrükten giriş ve çıkışlarının ENGELLENMESİNE,
Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde, masrafları davalıya ait olmak üzere --------- yayın yapan günlük bir gazetede bir kez ilan edilmesine,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,5‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,
Davacı vekiline hükümsüzlük davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 62,80 TL harç, 2.406,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 9.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 11.469,3‬0 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy