İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/450 Esas 2023/316 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2020/450
Karar No: 2023/316
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/450
KARAR NO:2023/316

DAVA:Ticari Şirket(Ortaklıktan Çıkma)
DAVA TARİHİ:28/08/2020
BİRLEŞEN .... A.T.M.'NİN ... ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVA:Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:21/12/2020
KARAR TARİHİ:13/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan ortaklıktan çıkma, maddi ve manevi tazminat davalarının birleştirilerek yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin 3 ortakla kurulmuş olup, ortaklardan ...'ın 2019 yılında hisselerini diğer ortaklara bedeli karşılığında devrettiğini, ...'ın hissesinin ortaklar arasında eşit oranda paylaştırıldığını, davalı şirket ortaklarından biri olan müvekkilinin, şirketin gelişmesi için kurulduğu günden bu yana bilfiil çalıştığını, şirket ile ilgili her türden sorumluluğu üstlendiğini ve şirketin içerisinde görevi olan olmayan bir çok işte şahsen mesai harcadığını, müvekkilinin şirket konusunu oluşturan işlere gönülden bağlı bulunmakta ve çalıştığı süre boyunca da şirket yararına çalışmış olmaktan keyif almakta olduğunu, ancak ortaklar arasında yaşananlar, ortakların sorumluluklarını yerine getirmiyor oluşu, pervasız davranışları ve zorluk çıkarıyor olmasının müvekkili için ortaklığı çekilmez bir hale sokmakta olduğunu, davalı şirketin konusuna uygun olarak bir yoga stüdyosu işletmekte olduğunu, müvekkilinin stüdyoda mevcut olan her işi üstlenmekte olduğunu, kendisinin stüdyo içindeki tamir işlerini yaparken de stüdyonun girişinde öğrenci karşılarken de görünmesinin mümkün olduğunu, çalışmaktan hiç bir zaman rahatsızlık duymadığını, haliyle diğer ortakların da görevlerini yerine getirmelerini beklemekte olduğunu, pandemi sürecinde Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'nın kararına bağlı olarak bu stüdyonun 16/03/2020 tarihinde kapatıldığını, kapalı kaldığı süre boyunca şirketin maddi bir kazanç elde edemediğini, bakanlığın süreç ile ile ilgili olarak yaptığı açıklamalarda bu türden hizmet veren iş yerlerinin 1 Haziran itibarı ile hizmet vermeye başlayabileceğini açıkladığını ve birtakım tedbirlerin uygulanmasını zorunlu kıldığını, sorumluluk bilinci mevcut olan müvekkilinin, şirketin diğer ortağı olan ...'i defalarca aradığını, mesaj attığını ve kendisiyle anlaşarak şirket faaliyetlerinin bu süreç sonrasındaki seyrini belirlemek istediğini, ancak ...'in tüm bunlara duyarsız kaldığını, belirlenen toplantılara katılmadığını, aramaları açmadığını ve stüdyonun kapılarını açacağı tarihle veyahut tedbirlerle hiç ilgilenmediğini, şirket faaliyetlerinin gerçekleştiği taşınmazın şirket tarafından kiralandığını, şirkete ait bir mal varlığı olmadığını, şirket ortağı olan ...'in ev sahibiyle konuştuğunu söylediğini, ancak konuşulanları müvekkiline eksik olarak ilettiğini, sağlıklı bir iletişim kurulmasına engel olduğunu, bahsi geçen bakanlık kararı sonrası benzer şekilde faaliyet gösteren stüdyoların çoktan açıldığını ve hizmete devam etmeye başladığını, ancak müvekkilinin ortağıyla iletişim kuramadığından kapılarını hizmete açamadığını ve kapalı kalmaya devam ettiğini, tahammülünü yitiren müvekkilinin, ortağına ortaklığı bitirmek istediğini söylediğini, ortağının ise her duruma olduğu gibi, bu duruma da kayıtsız kaldığını, müvekkilinin defalarca ...'in hisselerini ya kendisine satmasını ya da müvekkilinin hisselerini ... hanımın satın almasını teklif ettiğini, bu teklifi yaparken dahi seçimi ortağına bıraktığını, huzurdaki dava açılmadan önce taraflarınca uzlaşma görüşmeleri başlatıldığını, ...'in avukatıyla iletişime geçilerek uzlaşmaya çalışıldığını, görüşmeler boyunca herhangi bir sonuca varılamadığını, ...'in hiçbir şekilde uzlaşmaya yanaşmadığını, hisseleri devralırsa müvekkilinden ödeme istediğini; hisseleri devrederse müvekkilinden yine ödeme istediğini, yargıya taşıma sürecini uzatmak amacıyla sürekli anlaşmaya müsaitmiş gibi davrandığını, ancak hiçbir koşula da razı olmadığını, ...'in, stüdyoda mevcut bulunan eşyaları stüdyodan müvekkiline haber vermeden götürererek stüdyoyu boşalttığını, müvekkilinin bu durumu stüdyoyu kullanan bir eğitmenin kendisine haber vermesiyle öğrendiğini, taraflarınca eşyaları geri getirmesi için 10/07/2020 tarihinde noter ile ihtarname gönderildiğini, ancak durumda bir değişiklik olmadığını, bahsi geçen eşyaların içinde pilates derslerini yapmaya yarayan aletler mevcut olduğunu, bu aletler ile birlikte aletlerin bulunduğu alanın kullanımı ve eğitmenlere kullanılacak ders sayısına uygun olarak kiralanmakta olduğunu, ...'in bu alanı kullanmak için anlaşma yapıp ödeme almış olmasına rağmen aletleri gizlice götürdüğünü, eğitmen ... kendisine kalan derslerini nasıl yapacağını sorduğunda; "... hocanın borcuna karşılık olarak eşyaları aldım" şeklinde bir söylemde bulunduğunu, kalan dersler için de alınan bedelleri iade etmediğini, bu yöndeki taleplere "bu ... Hocanın da benim olduğu kadar borcu" şeklinde yanıtlar vererek müvekkilini haberi dahi bulunmayan durumdan sorumlu tuttuğunu, müvekkilinin bu şekilde insanların mağdur edildiği bir noktada sorumluymuş gibi anılmasının, kendisinin bundan sonraki ticari yaşamına da zarar vermekte olduğunu, üç ortak ile imzalanmış bulunan şirket sözleşmesinin, ortaklardan birinin ayrılması üzerine yenilenmesi gerekmekte olduğunu, ancak ortaklardan ...'in bu konuda dahi sorumsuz davrandığını ve genel kurul toplanması için yapılan davetlere kayıtsız kaldığını, kendisi katılmadığından bir genel kurul toplantısı yapılamadığını belirterek, müvekkili ...'nun haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasını ve müvekkili yıl boyunca kazanç elde edemeyeceğinden yargılama süresi boyunca müvekkilinin ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı taraf, kendisine usulüne uygun davetiye tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap vermemiştir.
Birleşen .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının müvekkili şirketin %50 ortağı ve şirketin müdürlerinden birisi olduğunu, davalı ve eşinin müvekkili şirkette yoga hocalığı yaptığını ve dersler verdiğini, davanın açılma nedeninin davalının kendi menfaatlerini şirketin menfaatlerinden önce tutması ve şirkete zarar verici hareketlerde bulunduğunun olduğunu, şirketin sırlarının paylaşıldığını ve şirket müdürü olarak rekabet yasağına ihlal eden eylemlerde bulunduğunu, davalının hem şirketi işlevsiz hale getirdiğini, hem de dürüstlük kuralına aykırı davranarak hakkın kötüye kullanması yolu ile müvekkili şirket aleyhine dava açtığını, davalı tarafından şirket aleyhine ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin olarak mahkememizin 2020/450 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, huzurda açılan dava ile, davalının açmış olduğu davanın birleştirilmesi gerektiğini, şirketin müdürü ve ortağı olan davalının, şirketin çıkarlarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğunu, kendisine menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yaptığını ve şirketin içini boşaltarak işlevsiz hale getirdiğini, davalının müvekkili şirketin müşterilerine şirketin kapandığı yönünde mesajlar attığını, akabinde şirketin sosyal medya hesaplarını değiştirdiğini ve çeşitli paylaşımlar yarak Yogapadme adlı firma üzerinden faaliyetlerine başladığını, davalı şirketçe alınan bir karar olmadan müşterilere para iadesi yaptığını, şirketin kapandığını ileterek müşterileri diğer firmaya aktardığını, davalının, şirketin ikinci instagram hesabını değiştirdiğini ve eski paylaşımları sildiğini, Yogapadme ve başkaca kişi ve kurumların reklamını vererek kazanç sağladığını, davalının şirketi işlevsiz hale getirmek amacıyla yürüttüğü fiiller nedeniyle müvekkili şirketin her şeyini kaybettiğini ve şu an işlevsiz hale geldiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle davanın mahkememize ait 2020/450 esas sayılı dosya ile birleştirilmesini, davalının şirket aleyhine devam ettiği faaliyetlerin durdurulmasını, davalının şirket müdürü olduğu dönemlerde rekabet yasağına aykırı olarak şirket faaliyet konusuna giren işlerde diğer yoga kurumlarına kestiği faturalardan elde ettiği haksız kazancın şirket hesabına geçirilmesini, rekabet yasağını ihlal sebebiyle şirketin uğramış olduğu değer kaybının, yoksun kalınan kârının, müspet ve menfi bilimum ticari zararların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminat ve 70.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Birleşen .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirketin 3 ortakla kurulmuş olup, ortaklardan ...'ın 2019 yılında hisselerini diğer ortaklara bedel karşılığında devrettiğini, ...'ın hissesinin ortaklar arasında eşit orada paylaştırıldığını, davacı şirket ortaklarından biri olan müvekkilinin, şirketin gelişmesi için kurulduğu günden bu yana bilfiil çalıştığını, şirket ile ilgili her türden sorumluluğu üstlendiğini ve şirketin içerisinde görevi olan olmayan bir çok işte şahsen mesai harcadığını, müvekkilinin şirket konusunu oluşturan işlere gönülden bağlı bulunmakta ve çalıştığı süre boyunca da şirket yararına çalışmış olmaktan keyif almakta olduğunu, ancak ortaklar arasında yaşananlar, ortakların sorumluluklarını yerine getirmiyor oluşu, pervasız davranışları ve zorluk çıkarıyor olmasının müvekkili için ortaklığı çekilmez bir hale sokmakta olduğunu, davacı şirketin konusuna uygun olarak bir yoga stüdyosu işletmekte olduğunu, müvekkilinin stüdyoda mevcut olan her işi üstlenmekte olduğunu, kendisinin stüdyo içindeki tamir işlerini yaparken de stüdyonun girişinde öğrenci karşılarken de görünmesinin mümkün olduğunu, çalışmaktan hiç bir zaman rahatsızlık duymadığını, haliyle diğer ortakların da görevlerini yerine getirmelerini beklemekte olduğunu, pandemi sürecinde Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'nın kararına bağlı olarak bu stüdyonun 16.03.2020 tarihinde kapatıldığını, kapalı kaldığı süre boyunca şirketin maddi bir kazanç elde edemediğini, bakanlığın süreç ile ile ilgili olarak yaptığı açıklamalarda bu türden hizmet veren iş yerlerinin 1 Haziran itibarı ile hizmet vermeye başlayabileceğini açıkladığını ve birtakım tedbirlerin uygulanmasını zorunlu kıldığını, sorumluluk bilinci mevcut olan müvekkilinin, şirketin diğer ortağı olan ...'i defalarca aradığını, mesaj attığını ve kendisiyle anlaşarak şirket faaliyetlerinin bu süreç sonrasındaki seyrini belirlemek istediğini, ancak ...'in tüm bunlara duyarsız kaldığını, belirlenen toplantılara katılmadığını, aramaları açmadığını ve stüdyonun kapılarını açacağı tarihle veyahut tedbirlerle hiç ilgilenmediğini, şirket faaliyetlerinin gerçekleştiği taşınmazın şirket tarafından kiralandığını, şirkete ait bir mal varlığı olmadığını, şirket ortağı olan ...'in ev sahibiyle konuştuğunu söylediğini, ancak konuşulanları müvekkiline eksik olarak ilettiğini, sağlıklı bir iletişim kurulmasına engel olduğunu, bahsi geçen bakanlık kararı sonrası benzer şekilde faaliyet gösteren stüdyoların çoktan açıldığını ve hizmete devam etmeye başladığını, ancak müvekkilinin ortağıyla iletişim kuramadığından kapılarını hizmete açamadığını ve kapalı kalmaya devam ettiğini, tahammülünü yitiren müvekkilinin, ortağına ortaklığı bitirmek istediğini söylediğini, ortağının ise her duruma olduğu gibi, bu duruma da kayıtsız kaldığını, müvekkilinin defalarca ...'in hisselerini ya kendisine satmasını yada müvekkilinin hisselerini ... hanımın satın almasını teklif ettiğini, bu teklifi yaparken dahi seçimi ortağına bıraktığını, huzurdaki dava açılmadan önce taraflarınca uzlaşma görüşmeleri başlatıldığını, ...'in avukatıyla iletişime geçilerek uzlaşmaya çalışıldığını, görüşmeler boyunca herhangi bir sonuca varılamadığını, ...'in hiçbir şekilde uzlaşmaya yanaşmadığını, hisseleri devralırsa müvekkilinden ödeme istediğini; hisseleri devrederse müvekkilinden yine ödeme istediğini, yargıya taşıma sürecini uzatmak amacıyla sürekli anlaşmaya müsaitmiş gibi davrandığını, ancak hiçbir koşula da razı olmadığını, ...'in, stüdyoda mevcut bulunan eşyaları stüdyodan müvekkiline haber vermeden götürererek stüdyoyu boşalttığını, müvekkilinin bu durumu stüdyoyu kullanan bir eğitmenin kendisine haber vermesiyle öğrendiğini, taraflarınca eşyaları geri getirmesi için 10.07.2020 tarihinde noter ile ihtarname gönderildiğini, ancak durumda bir değişiklik olmadığını, bahsi geçen eşyaların içinde pilates derslerini yapmaya yarayan aletler mevcut olduğunu, bu aletler ile birlikte aletlerin bulunduğu alanın kullanımı ve eğitmenlere kullanılacak ders sayısına uygun olarak kiralanmakta olduğunu, ...'in bu alanı kullanmak için anlaşma yapıp ödeme almış olmasına rağmen aletleri gizlice götürdüğünü, eğitmen ... kendisine kalan derslerini nasıl yapacağını sorduğunda; "... hocanın borcuna karşılık olarak eşyaları aldım" şeklinde bir söylemde bulunduğunu, kalan dersler için de alınan bedelleri iade etmediğini, bu yöndeki taleplere "bu ... hocanın da benim olduğu kadar borcu" şeklinde yanıtlar vererek müvekkilini haberi dahi bulunmayan durumdan sorumlu tuttuğunu, müvekkilinin bu şekilde insanların mağdur edildiği bir noktada sorumluymuş gibi anılmasının, kendisinin bundan sonraki ticari yaşamına da zarar vermekte olduğunu, müvekkilinin bu durum karşısında çaresiz kaldığını ve şirket ortaklığından çıkartılmak için yargı yoluna başvurarak mahkememizde görülmekte olan davayı açtığını, müvekkilinin, en başından beri şirketin devamlılığını sürdürmek isterken, içini boşaltmak istediğinin iddia edilmesinin, tümüyle mesnetsiz ve zorlama bir iddiadan başka bir şey olmadığını, dava dilekçesinde müvekkili tarafından kesilmiş faturalardan bahsedilerek, bunların müvekkilinin şahsına olan kazançlar için kesildiğinin söylenmekte olduğunu, şirketin vergi yükümlülükleri ile ilgili olarak ortak ...'in fatura kesmek istememekte olduğunu ve muhasebeci ile görüşme işinin görev dağılımı gereği kendisinde olduğundan, muhasebeci ile müvekkilinin direkt olarak iletişim kurmasına müsade etmediğini, müvekkilinin ise bu durumdan memnun olmadığı nedenle fatura isteyen müşterilere kendi adına fatura keserek çözüm bulmaya çalıştığını, yine dava dilekçesinde yer alan instagram paylaşımı ile ilgili iddianın, yalnızca kötü niyetli olarak değerlendirilebilecek bir iddia olduğunu, dava dilekçesinde müvekkilinin şirket sosyal medya hesaplarının ismi değiştirip paylaşım yaptığının iddia edildiğini, instagram ismini değiştiren şirketin, müvekkiline yahut ...'e ait bir şirket olmadığını, ...'in yıllık 12.000,00-TL karşılığında davaya taraf şirketin ismini kullanma hakkını satın aldığını, bir yıllık isim hakkı kiralayan şirketin, pandemi sonrası davaya taraf şirketin stüdyolarını açmaması ve öğrencilere ödeme yapılmaması üzerine hedef haline geldiğinden, ismini değiştirmek mecburiyetinde kaldığını, faaliyetlerine devam etmeyen şirketten hizmet satın almış olanların, hizmetlerini yeni bedel ödemeksizin bu şirketten almak yada paralarını bu şirketten geri almak istediğini, bunun üzerine ödemesini yaptığı halde ...'in isim hakkından vazgeçip kendi ticari unvanına leke sürmemek için sosyal medya hesaplarından duyuru yaparak davaya taraf şirket ile ilişiğinin kalmadığını bildirdiğini, bahsi geçen paylaşımın tamamının buna yönelik olduğunu, müşterilerin başka şirkete yönlendirildiği iddiasının, bütünüyle kötü niyetli ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin yalnızca şirketin ve kendisinin ticari itibarını korumayı ve mağduriyetlerin önüne geçmeyi amaçladığını, tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Asıl dava, davalı şirketin diğer ortağının şirket aleyhine sorumsuz davranışlarda bulunduğu ve şirket mallarını kaçırmakta olduğundan bahisle, davacı tarafın şirket ortaklığından çıkarılması; birleşen dava ise davalının, rekabet yasağını ihlal ederek kendisine menfaat sağladığı ve şirketin amacına zarar veren işlemler yaparak şirketi işlevsiz hale getirdiğinden bahisle, davalının elde ettiği haksız kazancın, şirket değer kaybının, yoksun kalınan kârın, ticari zararların ve ayrıca maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin bulunmaktadır.
.... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 31/12/2020 tarihli, ... esas ve 2020/697 karar sayılı kararı ile, dosyaları ile mahkememiz dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesine ve dosyalarının mahkememize gönderilmesine karar verilmiş, mahkememizce dosyaların yargılamasına birlikte devam olunmuştur.
Mahkememizce davalı/birleşen dosyada davacı şirket ticaret sicili kayıtları, vergi kayıtları ve çalışan SGK dökümleri, şirket ortakları arasındaki yazışmalar, ödeme dekontları, yapılandırmaya göre ödeme tablosu, sosyal medya ödeme tablosu ve davacı/birleşen dosya davalısı vergi kayıtları, dosyamız arasına alınmış, davacı/birleşen dosyada davalı tanıkları ... dinlenmiş, mali müşavir ve şirketler hukuku uzmanından oluşan bilirkişi heyeti marifetiyle davalı/birleşen dosyada davacı şirket merkezinde yerinde inceleme de yapılmak suretiyle rapor temin edilmiştir.
Mali müşavir ... ve ticaret hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. ...'dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek mahkememiz dosyasına sunulan 21/12/2022 tarihli rapor ile; ... ... ve ...'nun 16/05/2027 tarihine kadar münferiden şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili müdür oldukları, TTK'nın 638/2. maddesi uyarınca haklı sebebin gerçekleştiği, haklı sebebin oluşmasında kusur değerlendirmesine göre çıkma hakkının kullanılıp kullanılamayacağının tespit edilmesi gerektiği ve davacı/birleşen dosya davalısı ...'nun rekabet yasağına aykırı hareket ettiği tespit edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; asıl davadaki talep şirket ortaklığından çıkmaya ilişkin bulunmaktadır. Asıl davada davalı konumunda olan şirketin limited şirket olduğu görülmektedir. Limited şirkette ortağın çıkması, esas sermaye payının devri, çıkma veya çıkarılma ile gerçekleşebilir. 6102 Sayılı TTK m. 595'te esas sermaye payının geçiş hali düzenlenmektedir. TTK m. 595/1 uyarınca; esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. TTK m. 595/2 gereğince şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur. Asıl davada davalı birleşen dosyada davacı limited şirketin pay devrini düzenleyen esas sözleşmenin 7. maddesi; “Pay sahipleri, pay sahiplerinin oy birliği ile alınan bir genel kurul kararı olmadan Şirket paylarını devir ve temlik etmemeyi veya devir ve temlik etmeyi taahhüt eden herhangi bir sözleşme akdetmemeyi veya herhangi bir şirkete ayni sermaye olarak koymamayı ve bu amaçlara yönelik müzakere ve görüşmeler yapmamayı ve diğer pay sahiplerinin kendileri dışında bir üçüncü kişi ile Şirket'te doğrudan veya dolaylı olarak ortak olmamasını sağlamayı, kabul, beyan ve taahhüt etmişlerdir.” hükmünü içermektedir. Asıl dava dosyasında, davacı ...'nun, şirketteki payını devretmek için resmi olarak genel kurul kararı almaya çalıştığına yönelik bir delil bulunmadığı görülmektedir. Şirket esas sözleşmesinin 12. maddesinde çözümsüzlük hali düzenlenmektedir. Buna göre çözümsüzlük halleri: “Aynı hususa ilişkin art arda iki genel kurul toplantısında bir karar alınamaması veya şirket hakkında iflas ertelemesi, hakkında iflas veya konkordato kararı verilmesi, talep edilmesi veya Pay sahiplerinin Şirket'teki paylarının haczedilmesi veya pay sahiplerinden herhangi biri hakkında ödenmiş sermayesinin % 50 'sini aşan şekilde haciz uygulanması ve bu haczin 20 (yirmi) gün içinde kalkmaması durumunda çözümsüzlük “Çözümsüzlük” hali oluşacaktır.” Dosya kapsamında tarafların çözümsüzlük hali ve çözümsüzlük halinde pay devri sürecini işlettiklerine ilişkin de bir durum tespit edilememektedir. TTK m. 638/1 uyarınca şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Somut olayda davacı, sözleşmesel bir hükme dayanarak çıkma talebinde bulunmamaktadır. TTK m. 638/2 uyarınca her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilecektir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. TTK m. 638/2 gereğince bir çıkma davasının açılabilmesi, haklı sebebin varlığına bağlı bulunmaktadır. Bununla birlikte haklı sebep kavramı hakkında hiç bir açıklama yapmamıştır. Haklı sebep kavramı hakkında Uygulamada haklı sebep, ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kuralına göre ortak açısından bu ilişkinin sürdürülmesinin kendisinden beklenemeyeceği nedenler olarak ifade edilmektedir. Bu nedenler ortaklık dışı nesnel (şirket faaliyetlerinin temeli olan lisansın iptali gibi) ve öznel sebepler (ortaklar arasında şiddetli geçimsizlik, güven temelinin çökmesi gibi) olarak sınıflandırılabilir. Haklı sebep değerlendirmesinde, davacı tarafından ileri sürülen maddi olguların, onun şirketten ayrılmasını adil ve zorunlu gösteren bir boyuta ulaşıp ulaşmadığını dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda az ortaklı limited şirketlerde, ortaklar arasında iletişim ve işbirliği olanağının kalmaması, şiddetli geçimsizlik veya güven temelinin sarsılması çıkma için haklı sebep oluşturabilecektir. Haklı sebebin kusura dayalı olması gerekli değildir. Ancak kusuru ile haklı sebebi yaratan ortak, bu nedene dayanarak çıkma talebinde bulunamayacaktır. Asıl davada davacı ... limited şirketin ortağı ve münferiden yetkili müdürü olup, davacının şirketten çıkma için haklı neden olarak ileri sürdüğü hususlarda kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Şirketin diğer ortağına göre daha fazla kusuru olan ortağın haklı sebeple şirketten çıkma talebinde bulunabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dosya kapsamında toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında şirket ortakları arasında iletişimsizlik bulunduğu, bir araya gelemedikleri, şirket faaliyetlerinin sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı ..., sunmuş olduğu deliller ile, diğer ortak ... ...'in, kendisinden daha kusurlu olduğunu ispat edemediği gibi, birleşen dosya kapsamında toplanan deliller ve yapılan tespitler dikkate alındığında haksız rekabet teşkil eden işlem ve faaliyetlerinin bulunduğu da dikkate alındığında daha fazla kusurlu olan taraf olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, diğer ortağa göre daha fazla kusurlu olarak kabul edilen asıl davada davacının, ortaklıktan çıkma talebinde bulunamayacağı değerlendirilerek, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada talep, davalı ...'nun haksız rekabet teşkil eden işlem ve eylemleri nedeniyle tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır. Asıl davada davacı ve birleşen dosyada davalı olan ..., asıl davada davalı ve birleşen davada davacı olan ...'nin münferiden şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili müdürüdür. TTK m. 613'te ortakların limited şirkete bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağı düzenlenmektedir. TTK m. 626/2'de ise müdürler bakımından rekabet yasağı düzenlenmektedir. Hüküm uyarınca şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir. Rekabet yasağı, iç ilişkiyi ilgilendirmesi sebebiyle kaldırılabilir. Davalı ve birleşen dosyada davacı olan limited şirket sözleşmesinin 17. maddesinde rekabet yasağı düzenlenmektedir. Buna göre: “Şirket ortaklarının ... ticaret sicil numaralı ... ... şirketi hariç olmak üzere şirket konularına giren işleri bizzat veya başkaları adına yapmaları ve bu nevi işleri yapan şirketlere ortak olarak girmelerine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 613. maddesi ve bu madde gereğince izin verilmemektedir." Dolayısıyla davacı ve birleşen dosyada davalı olan ...'nun rekabet yasağından muafiyetinin bulunmadığı açıktır. Limited şirketlerde müdürlerin rekabet yasağına aykırı hareket etmeleri halinde uygulanacak yaptırımlar, TTK'da da açıkça düzenlenmemektedir. Ancak limited şirkette müdürlerin sorumluluklarına ilişkin olarak TTK m. 644/1-a uyarınca anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına dair hükümler uygulanacağından, limited şirket müdürlerinin rekabet yasağını ihlal etmeleri halinde de anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için TTK m. 396'da görülen yaptırımların uygulanması mümkün bulunmaktadır. TTK m. 396/1 uyarınca yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket, tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. Dosya kapsamına celbedilen ... Vergi Dairesine ait kayıtlar, sosyal medya yazışmaları dikkate alındığında, birleşen davada davalı olan ...'nun, 13/04/2017 tarihinde kurulan birleşen dava davacısı ...'nin ortağı ve ayrıca münferiden yetkili müdürü olduğu dönemde ayrıca "..." isimli işyeri işlettiği, eşinin bu yerde eğitmenlik yaptığı, ayrıca gelir vergisi ödediği anlaşılmıştır. Söz konusu hususlar dikkate alındığında, birleşen dava davacısı şirketin ortağı ve yetkili müdürü olan davalı ...'nun, şirkete yönelik haksız rekabet yasağını ihlal eder faaliyetlerinin bulunduğu sabit bulunmaktadır. Bu itibarla da birleşen dosya davacısı şirketin bu yüzden uğradığı maddi zararlardan sorumlu bulunmaktadır. Bilirkişi heyetince, haksız rekabet eylemi nedeniyle şirketin uğramış olduğu maddi zarar miktarı 69.491,13-TL olarak tespit edilmiş olup, birleşen dosyada davacı tarafça 10.000,00-TL maddi tazminat talebinde bulunulduğu dikkate alınarak, taleple bağlı kalınmak suretiyle10.000,00-TL maddi tazminatın birleşen dosya davalısı ...'ndan tahsiline karar verilmiştir. Birleşen dosyada davacı şirket tarafından ayrıca manevi tazminat talebinde bulunulmuşsa da, manevi tazminat talebinde bulunan tarafın limited şirket statüsünde bulunan tüzel kişi olması, davalının eylemleri nedeniyle ne şekilde bir manevi zarara uğranıldığının ispat edilememesi nedeniyle, birleşen dosyada manevi tazminat talebiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada, davacı tarafça açılan davanın REDDİNE,
1/1-Asıl davada alınması gerekli 179,90-TL maktu harçtan davacı tarafça yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacı ...'ndan alınarak Hazineye gelir kaydına,
1/2-Asıl davada davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davacı ...'ndan alınarak davalı tarafa verilmesine,
2-Birleşen .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... E. Sayılı davasında, davacı tarafça açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 10.000,00-TL maddi tazminatın davalı ...'ndan alınarak davacı tarafa verilmesine, manevi tazminat talebiyle açılan davanın REDDİNE,
2/1-Birleşen davada alınması gerekli 683,10-TL harcın, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.366,20-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 683,10-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde birleşen dosya davacısına iadesine, birleşen dosya davacısı tarafından yatırılan 683,10-TL harcın davalı ...'ndan alınarak davacı ...'ne verilmesine,
2/2-Birleşen davada davacı ..., maddi tazminat talebiyle açılan davada kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davalı ...'ndan alınarak davacı ...'ne verilmesine,
2/3-Birleşen davada davalı ..., manevi tazminat talebiyle açılan davada kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT 10/3. Maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davacı ...'nden alınarak davalı ...'na verilmesine,
3-Asıl davada davacı birleşen davada davalı ... tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Asıl davada davalı birleşen davada davacı ... tarafından yapılan ve başvurma harcı 54,40-TL, vekalet harcı 7,80-TL, posta ve tebligat gideri 250,00-TL olmak üzere toplam 312,20-TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre belirlenen 156,10-TL'sinin asıl davada davacı birleşen davada davalı ...'ndan alınarak ...'ne verilmesine, artan kısmın ... üzerinde bırakılmasına,
5-6100 Sayılı HMK'nun 333. maddesi gereğince, davacılar ve davalılar tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı/birleşen dosyada davacı vekilinin yüzüne karşı, davacı/birleşen dosyada davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2023

Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır




Full & Egal Universal Law Academy