İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/160 Esas 2023/45 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
Esas No: 2022/160
Karar No: 2023/45
Karar Tarihi: 16.02.2023

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/160 Esas
KARAR NO: 2023/45
DAVA: İhtiyati Tedbire Muhalefet
DAVA TARİHİ: 19/09/2022
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan İhtiyati Tedbire Muhalefet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... 2.FSHHM ... Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, tedbirin geçerli olduğu 08/09/2022 tarihinde gerçekleştirilen noter tespiti sonucunda davalı / şikayet edilenin tedbir kararına muhalefet ettiğinin tespit edildiğini belirterek, davalı / şikayet edilenin HMK m.398 uyarınca cezalandırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket yetkilisi talimat mahkemesi aracılığı ile alınan beyanında ; "Ben davadan haberdarım. Bu sebeple savunmamı vereceğim. Davacı şirket tam olarak yılını hatırlamadığım bir tarihte kendi logolarını kullandığımız iddiası ile tespit yaptırdılar. Ben de 2015 ya da 2016 yılında Türk Patent Kurulundan almış olduğum ve tescillettirdiğim ismi kullanıyorum. Halen de kullanıyorum çünkü ben bu ismi Türkiye Cumhuriyet yasalarının vermiş olduğu ve patent kurulunun onayı ile aldım. Yasal olmayan hiçbir şey yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'nin bana vermiş olduğu bir hakkı bir Alman şirketi tarafından kullanılmasına engel olunmasına rızam yoktur. Hakkım olan şeyi kullanıyorum, sonuna kadar da kullanacağım" şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 6100 sayılı HMK m.398 hükümleri uyarınca açılmış ihtiyati tedbire muhalefet nedeniyle disiplin cezası verilmesi istemine ilişkindir.
Anayasa Mahkemesinin 11.7.2018 tarih ve 30692 sayılı RG.yayınlanan 2018/1 ESAS-2018/83 KARAR sayılı ilamları ile 6100 sayılı HMK'nun 398. maddesinin 1 numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği, ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 7251 sayılı Kanunun 22/07/2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanması ile birlikte iptal edilen kısım yeniden kanun mevzuatında yer almıştır.
6100 sayılı HMK'nun "Tedbire muhalefetin cezası" başlıklı 398 maddesinde: "(1) İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimse, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikayet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır. Görevli ve yetkili mahkeme, esas hakkındaki dava henüz açılmamışsa, ihtiyati tedbir kararı veren mahkeme; esas hakkındaki dava açılmışsa, bu davanın görüldüğü mahkemedir..." hükmü yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararına mesnet gerekçede de ifade edildiği gibi; "Hukuk devletinin temel unsurlarından biri olan belirlilik ilkesi uyarınca yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir.
Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi ise hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
6100 sayılı Kanun’da ihtiyati tedbir kararına muhalefet edilmesi sebebiyle verilecek disiplin hapsi yönünden yargılama usul ve esasları ile disiplin hapsi kararına karşı başvurulacak kanun yoluna ilişkin açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
İhtiyati tedbire muhalefet sebebiyle verilen disiplin hapsine karşı başvurulacak kanun yoluna ilişkin uygulamada çok çeşitli mahkeme içtihatlarının bulunduğu, kararlarda bazen temyiz kanun yolunun bazen de 6100 sayılı Kanun’a veya 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre itiraz yolunun uygulanabilir olduğu, verilen disiplin hapsi kararına karşı hangi kanun yolunun uygulanacağına ilişkin istikrarlı ve güven veren bir uygulamanın bulunmadığı anlaşılmıştır
Bu kapsamda, itiraz konusu kuralın ihtiyati tedbire muhalefet dolayısıyla verilecek disiplin hapsi yönünden yapılacak yargılamadaki usul ve esaslar ile başvurulması mümkün kanun yolları yönünden belirli ve öngörülebilir nitelikte olduğu söylenemez.
Disiplin hapsi suç karşılığı uygulanan hapis cezası niteliğinde bulunmayıp ceza yargılamasının konusunu oluşturan suç kavramının dışında kalmakta ise de itiraz konusu kural kapsamında düzenlenen disiplin hapsinin bir mahkeme tarafından verileceği ve kişi hürriyetini kısıtlayacağı hususu kuşkusuzdur. Bu yönleri de dikkate alındığında ihtiyati tedbire muhalefet dolayısıyla verilecek disiplin hapsi yönünden yapılacak yargılamadaki usul ve esaslar ile verilecek karara karşı başvurulacak kanun yollarındaki belirsizliğin kişilerin hukuki güvenliği ile hak arama özgürlüklerini zedeleyeceği sonucuna ulaşılmıştır." demektedir.
Her ne kadar Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 7251 sayılı Kanun ile iptal edilen 6100 sayılı HMK'nın 398. maddesinin 1 numaralı fıkrasının birinci cümlesi yeniden kanuna eklenmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında da belirtildiği üzere, ihtiyati tedbire muhalefet dolayısıyla verilecek disiplin hapsi yönünden yapılacak yargılamadaki usul ve esaslar ile başvurulması mümkün kanun yolları yönünden belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı, disiplin hapsinin suç karşılığı uygulanan hapis cezası niteliğinde olmadığı, hukuk mahkemesi olarak ceza yargılaması ile tespit edilebilecek olguların hukuk mahkemesince tespit edilebilmesinin mümkün olmadığı, kanun yollarına ilişkin belirsizliğin yanı sıra sanık olarak davetiye gönderilen şirket yetkililerinin ihtiyati tedbirin uygulanmadığı iddiasına dayalı olarak ne derecede sorumluluklarının bulunup bulunmadığının tespitinin ancak etkin bir soruşturma ve kovuşturma kapsamında tespit edilebileceği, tüm bu nedenlerle Anayasa Mahkemesinin 11.07.2018 tarih ve 30692 sayılı RG.yayınlanan 2018/1 ESAS-2018/83 KARAR sayılı ilamı ve dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davalı şirket yetkilisi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davalı şirket yetkilisi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 80,70 TL'nin mahsubu ile kalan 99,20 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2023
Katip ...
e-imza


Hakim ...
e-imza




Full & Egal Universal Law Academy