İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/541 Esas 2023/298 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2021/541
Karar No: 2023/298
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/541 Esas
KARAR NO: 2023/298
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ: 26/08/2021
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; bankanın ... Ticari Şubesi ile davalı kredi lehtarı ... LTD.ŞTİ.arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşmeyi diğer davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, bahse konu sözleşmelere istinaden kredi lehtarı/borçlu lehine BDH kredisi kullandırıldığı, ilgili kredilerin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle ... Noterliğinin 23.09.2019 tarih ve ... yevmiye no.lu ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarname ile verilen sürede borcun ödenmemesi sonucunda, ....İcra Müdürlüğü 2021/... Esas sayılı dosyası ile takip açıldığı, davalı/borçluların, yetkiye, asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve fer'ilerine itirazı üzerine takibin durduğu, sözleşmenin 10 m. uyarınca TCMB bildirilen faiz oranına göre %75 oranında temerrüt faizi talep edilmesi gerekirken %40 Oranında temerrüt faizi talep edildiği, müvekkil bankanın defter ve kayıtlarının HMK 193 m, uyarınca münhasır delil teşkil edeceği, 677.407,13 TL alacak üzerinden davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptaline, takibin devamına, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığı, işlemiş faize itiraz edildiği, alacak likit olmadığı için %20 icra inkar tazminatı talep edilemeyeceği, davacının alacağının varlığını ve miktarını ispatla yükümlü olduğu, GKS içeriklerinin genel işlem koşulu olduğu, GKS'deki imzaya itiraz edildiği, müvekkillerce ... Noterliğinin 24.09.2019 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarı ile itiraz edildiği, hesap kat ihtarı usulüne uygun keşide edilmediği ve verilen sürenin TMK2 maddesine aykırı olduğu, GKS'deki kefaletin TBK 584 m. kapsamında araştırılması gerektiğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Bankacı bilirkişinin 28/06/2022 tarihli 11 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacı banka ile davalı kredi lehtarı (asıl borçlu) ... LTD.ŞTİ. arasında “Genel Kredi Sözleşmesi” imzalandığı, işbu sözleşmeyi davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşmeye istinaden davacı banka tarafından davalı kredi lehtarı (asıl borçlu) adına kredi hesapları açıldığı ve bu hesaplar üzerinden nakit kredilerin kullandırılmış olduğu, işbu kredi borçlarının öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
Kefalet limiti ve davalı kefillerin sorumluluğu yönünden: davalı kefillerin sözleşmede gösterilern kefalet limitinin 1.250.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 416.829,60 TL'sının kefalet limitlerinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de davalı kredi lehtarı şirketin (asıl borçlu) temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın (07.12.2015 T. 2015/3357 E. ve 2015/16301 s.K) borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m'nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)
Davacı bankanın takip tarihi itibariyle hesaplanan alacakları yönünden; GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
24.08.2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve ... nolu genel hizmet sözleşmesi ile Meliteks şirketinin kullandığı krediye diğer davalının toplamda 1.000.000 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil olduğu anlaşılmıştır.
İmza inkarında bulunulmuş ise de; yapılan bilirkişi incelemesinde GKS'deki kredi lehdarı şirket adına atılan imzanın şirket yetkilisi ... ...'na ait olduğu, müteselsil kefil ... adına atılan imzanın ... ...'na ait olduğu anlaşılmıştır.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK'nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013'den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefilin şirket yöneticisi oldukları anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır. TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur. Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar. 26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK'nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1.fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK'nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
Bankacı bilirkişinin 14/12/2022 tarihli 6 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; taraf vekillerinin beyan ve itirazları tek tek irdelenip 2. kez değerlendirmeye tabi tutulmuş ancak mevcut delil durumu gözetilerek kök taporda herhangi bir değişiklik yapılamamış olduğu belirtilmiştir.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; 1.000.000,00-TL bedelli sözleşmenin 20.01.2016 tarihinde davalı ... şirket ile davacı arasında imzalandığı, diğer davalıların 1.250.000,00-TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından ... Noterliğinin 23.09.2019 tarihli ... yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalı ... şirketi ve diğer davalı kefillerin adreslerine 24/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede davacı tarafından ödeme yapılmak üzere 24 saat süre verildiği, temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 1 gün eklenmek suretiyle 26/09/2021 olduğu görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının .... İcra Dairesinin 2021/... esas sayılı takip dosyasında kredi alacağından kaynaklanan 418.128,60-TL asıl alacak, 12.346,60-TL %5 gider vergisi, 246.931,93-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 677.407,13-TL takip yapıldığı, borçluların süresi içerisinde 30/06/2021 tarihinde borca itiraz ettikleri, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK'nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefiller tarafından ödenmemesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı TTK'nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer'ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarının kredi lehdarı ve kefillere tebliğ edildiği, tüm bu hususlara davalı kredi lehdarı şirket ve kefiller açısından verilen 1 günlük sürenin sonu olan 24/09/2021 tarihi itibariyle temerrüde düştükleri anlaşılmıştır.
GKS'nin 10. Maddesindeki "Temerrüt tarihinde bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranının %50 fazlasının ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizini, gider vergisini ve KKDF-Fon kesintisi ile birlikte ödemeyi kabul ederler..." ibaresinin anlamı tartışılması gerekmektedir.
Genel kredi sözleşmelerinde temerrüt faizi oranın belirleme yetkisinin bankanın keyfine bırakılmasında doktrinde eskiden beri çok kuvvetli bir şekilde ileri sürülmüş olup Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-1650 esas, 2019/507 karar sayılı ilamındaki "Ne var ki Yargıtay uygulamasında bankaların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir. Bu nedenle temerrüt faizine ilişkin bu sözleşme hükmünün FİİLEN UYGULANAN akdi faiz oranları baz alınarak bulunması gerektiği kanaatine mahkememizce varılmış ve dosya içeriğine göre% 26,570 dir. Bunun dışında eş dönemde emsal nitelikteki kredilere fiilen uygulanan akdi faiz oranları ise talep edilmiş olmasına rağmen sunulmamıştır. AYRICA sözleşmede açıkça yazılı olarak gösterilen herhangi bir akdi ya da temerrüt faiz oranı da bulunmamaktadır. O halde mevcut delil durumu gözetilerek, sözleşmenin temerrüt hükmünü düzenleyen 10. M. göre takip ve dava konusu krediye fiilen uygulanan en yüksek akdi faiz oranı 24,50'dir. Bu durumda %24,50 oranındaki akdi faizin temerrüt hükmünü düzenleyen 10 m. uyarınca %50 fazlası mertebesinde %36,75 (24,50x1,50) oranında temerrüt faizi belirlenmiştir. Buna mukabil ödeme emrinde ise %40 oranında temerrüt faizi talep edilmiştir. Bu durumda tespit edilen %36,75 oranındaki temerrüt faizine itibar edilmesi gerektiği kanaati edinilmiştir." şeklindeki gerekçe mahkememizce de kabul edilmekle %24,50 oranındaki akdi faizin %50 fazlası mertebesinde %36,75 (24,50x1,50) oranında hesaplanarak temerrüt faizi bulunmuş ve rapor doğrultusunda kısmen kabul kararı verilmiştir.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer'ileri hesaplanmıştır.
Davalı/kefillerin, Genel Kredi Sözleşmesinde kefilin sorumluluğunu düzenleyen (Madde V.) kredi ile ilgili depo yükümlülüğüne ilişkin açık bir düzenlemenin bulunması nedeni ile davalılardan kefillerin de sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf sadece banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu aldırılmasının yerinde olmadığı itirazında bulunmuş ise de; ön inceleme celsesinde tüm taraflara defter ve kayıtlarını inceleme günüde sunmaları için süre verilmiş olup, bu iddia yerinde değildir.
Kat ile verilen 1 günlük sürenin yasaya aykırı olduğu iddia edilmiş ise de; kat ile muaccel hale gelen alacak açısından , kat'ın tebliği ile temerrüt olgusu oluşacak olsa da kat'ta süre verildiği, ihtarla belli bir süre verilmesine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı, buna göre öngörülmediği halde verilen sürenin kısalığının hukuka aykırılığından da söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Hesap kat ihtarına itiraz edilmiş olması itirazın kaldırılması davası açısından bir sonuç doğrucak olup ne muacceliyete ne de temerrüde bir etkisi bulunmamaktadır.
Yapılan ödemelerin dikkate alınmadığı itirazında bulunulmuş ise de; ödeme iddiasını ispat zorunluluğu davalı tarafta bulunmakta olup, somut bir ödeme iddiası da bulunmayıp, ispat da yerine getirilmemiştir.
"Teminat mektuplarının gayri nakdi kredilerin hangi kredilere istinaden kullandırıldığı belli değildir" itirazında bulunulmuş ise de; teminat mektupları, bir gayri nakdi kredi olup teminat mektubu verilirken bir kredi ile bağıtlanması gerekmemektedir.
Sözleşmedeki faizin fahiş olduğu iddia edilmiş ise de, GKS'deki temerrüt faizi matrah oranının fiilen uygulanan şeklinde anlaşılması gerektiği, fiilen uygulanan faiz oranı kıstas alınarak belirlenen temerrüt faizi oranın da fahiş nitelikte olmadığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ''genel kredi sözleşmesi'' başlıklı olup kullandırılan kredi ticari nitelikte olup, ticari işlerde TBK’nun 88. ve 120. maddelerinin uygulanamayacağı, 6102 sayılı TTK.nun 8.maddeleri gereğince tarafların faiz oranını serbestçe belirleyebilecekleri anlaşılmıştır.
Mükerrer takip itirazında bulunulmuş ise de; buna ilişkin somut bir iddia ileri sürülmemiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden; Dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK'nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20'si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kötü niyet tazminatı yönünden; Davanın reddedilen bölümü yönünden, davacının takibe girişmekte kötü niyetli olduğu sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalıların ... İcra Dairesi'nin 2021/... sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
416.829,60 TL asıl alacak,
246.931,93 TL işlemiş temerrüt faizi
12.346,60 TL BSMV olmak üzere
toplamda 676.108,13 TL üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise "asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 36,75 sözleşmesel temerrüt faizi ile" şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
2- 676.108,13-TL'nin % 20'si olan 135.221,62-TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Kötü niyet ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
5-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 46.184,95-TL ilam harcından peşin alınan 8.181,39-TL'nin mahsubu ile bakiye 8.003,56-TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 8.181,39-TL peşin harç ve 59,30-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 8.240,69-TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 2.449,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 2.444,30-TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 92.371,89-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.13/2 maddesine göre hesaplanan 1.299,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalılar tarafına verilmesine,
10-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00-TL'nin Kabul-red oranına göre 1.357,39-TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 2,61-TL'nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde ... Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023
Başkan ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Katip ...
¸e-imzalıdır
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”


Full & Egal Universal Law Academy