İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/538 Esas 2023/196 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2016/538
Karar No: 2023/196
Karar Tarihi: 08.03.2023

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO: 2016/538 Esas
KARAR NO: 2023/196

DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/05/2016
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı/Karşı Davalı Vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacıyla davalı yan 10.03.2015 tarihinde akdettikleri sözleşme ile "... Duvar Kağıdı"nın Konya-Aksaray-Karaman illeri içerisinde tek yetkili olarak faaliyet gösterileceğine ilişkin bayilik sözleşmesi akit ettiklerini, bu sözleşmenin 4. maddesinde aynen "Bayi, işbu sözleşmeyi imzalamakla Konya-Aksaray-Karaman illerinde tek yetkili olarak faaliyet gösterip doğrudan veya alt bayilikler aracılığı ile kendi nam ve hesabına satış yapabilecektir." denerek hüküm altına alındığını, sözleşmenin 8. maddesinin A bendinde şirketin bayiye karşı olan yükümlülükleri belirtildiğini, bu yükümlülüklerden C bendinde aynen "işbu sözleşme ile tanınmış yetkilerin korunması için azami çaba sarf edilecek olup, başka bölgelerde uygulanacak satış politikalarından bayinin etkilenmemesi için gerekli özen gösterilmesini kabul ve taahhüt eder." denerek sözleşme süresince bayinin Konya-Aksaray-Karaman illeri içerisinde tek satıcılık aldığını ve şirketin yani tarafınızın bu iller içerisinde sözleşme dışı 3'üncü bir kişiye satış yapmayacağı taahhüt edildiğini, sözleşmenin 15. maddesinde işbu sözleşmenin süresi için 31.12.2015 tarihine kadar geçerli olacağı söylenmişse de devamında, "fesih konusu gündeme gelmediği takdirde 1 yıl süre ile geçerli olup; taraflar müddetin bitiminden 1 ay evvel yazılı olarak feshi ihbarda bulunmaz ise; işbu sözleşme, birer yıllık süreler için kendiliğinden uzamış olur.” hükmü bulunduğunu, taraflarına herhangi bir feshi ihbar yapılmadığı için ihtar eden müvekkil firma, sözleşmenin uzadığına inancıyla davalı firmanın ve ürünlerinin reklamını yapmaya devam ettiğini, işbu sözleşme devam ederken, gerek 2015 yılında gerek ise içinde bulundukları yılda, sözleşmede davalı yana yüklenen yükümlülükleri ihlal ettiği tespit edileceğini, bunun üzerine derhal davalıya Konya ...Noterliği 19.04.2016 tarihli ... y. nolu ihtarı ile sözleşmeye aykırı durumların tespit edildiğini, 7 gün içerisinde bu aykırılıkların giderilmesi ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak 200.000.00 TL zararın tazminini, işbu sürenin bitiminden itibaren TBK madde 125/2. anlamında ifadan vazgeçilmesini, müspet zararlarının tazminini talep edeceklerini, davalıya bildirildiğini, bu ihtarın davalıya 22.04.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, 7 günlük süre dolduktan sonra 29.04.2016 tarihi itibariyle davalı yan temerrüde düştüğünü, faturanın işbu davanın konusu malların Konya ilinde satıldığına ilişkin delili olduğunu, bu faturada dava dışı ... İnşaat. A.Ş.'nin davalıya ait markaları Konya ilinde sattığının görüldüğünü ve bu irsaliyeli faturanın düzenleme tarihi 13.04.2016, fatura seri no.su ... olduğunu, davalarının esasında, tek satıcılık sözleşmesi bulunduğunu, bu husus sözleşmenin 4.maddesinde aynen "Bayi, işbu sözleşmeyi imzalamakla söz konusu illerde; tek yetkili olarak faaliyet gösterip doğrudan veya alt bayilikler aracılığı ile kendi nam ve hesabına satış yapabilecektir." hükmü haiz olduğunu, sözleşmenin 2016 yılı içinde devam ettiğini, davalının sessiz kalmasından belli olduğunu, 2016 yılındaki belgeden de anlaşılacağı üzere davalının, sözleşmeye aykırı olarak Konya-Karaman-Aksaray illerinde satış yaptığı belli olduğunu, sözleşmeye aykırılık dolayısıyla müvekkilin uğramış olduğu kar kaybının ve fiili zararın tespiti gerektiğini, somut olayda aykırılığın giderilmesi için davalıya ek süre verildiğini, devamında ifadan vazgeçilip müspet zararların talep edileceği bildirildiğini, TBK 125. madde kapsamında "*muaccel borçtihtar” temerrüt" kaidesine uyularak ihtar ile davalıya ek süre verildiğini, hangi hakkın kullanılacağı da davalıya aynı ihtar ile bildirildiği, bu hak ihtarda da açıkça belli olduğu üzere müspet zararların tazmini olduğunu, alacaklının müspet zararın tazminini istemesi halinde sözleşmenin muhafaza edildiğini, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi devam etmekle birlikte sözleşmenin içeriği değişmekte, sözleşmenin içerdiği asli edim yükümlülüğü yerine tazminat ödeme yükümlülüğü geçmekte olduğunu, tazminat yükümlülüğü, niteliği itibariyle tali bir edim yükümlülüğünde ve alacaklının borçlanılan edimin ifa edilmemesi yüzünden uğradığı zarara, müspet zarar denmekte olduğunu, müspet zarar, alacaklının tam ve doğru bir ifaya olan menfaatini yansıttığını, bu menfaat borçlu borçlanmış olduğu edimi vaktinde ifa etmiş olsaydı, alacaklı hangi ekonomik durumda bulunacak idiyse, o durumu ifade edeceğini, müspet zarar, sözleşme vaktinde ifa edilmiş olsaydı, alacaklının malvarlığının göstereceği durum ile halihazırda gösterdiği durum arasındaki farktan oluştuğunu, TBK 125/2. madde anlamında müspet zarar, iki unsurdan meydana geldiğini, alacaklının ifadan vazgeçtiği anda borçlanılan edimin arz ettiği değer ile gecikmeden doğan zararlardır olduğunu, alacaklı tarafından ifa beklentisi içinde yapılan harcamalar, seçim hakkının kullanılması için yapılan masraflar, dava giderleri, temerrüt nedeniyle 3. kişilere ödenen tazminatlar, ceza koşulu ve yoksun kalınan kar gecikme zararını oluştuğunu, para borçlarında gecikme faizi ile aşkın zararın da burada yer aldığını, gecikme zararına ifa edilmeyen edimin değerini de eklemek gerektiğini, müspet zararın tazmini, borçlanılan edim vaktinde ifa edilmiş olsaydı ekonomik durumda bulunacak idiyse o durumun yeniden kurulmasının amaçladığı, sözleşme, içeriği itibariyle değişmekle birlikte ortadan kalkmadığı varlığını sürdürdüğü için alacaklı müspet zararın tazminini istediği takdirde, acaba kendi edimini ifa etmek zorunda mıdır, yoksa kendi ediminin değerini tazminattan indirip geri kalan kısmını mı talep etmeli midir? bu husus müspet zararın tazmininin hesaplanmasıyla ilgili bir sorun olduğunu, doktrinde müspet zarar ve bunun tazminiyle ilgili iki teori olduğunu, bunların mübadele teorisi, mütemerrit borçlu kendi edimi yerine tazminat ödemek zorunda kalırken, alacaklı borçlanmış olduğu edimi aynen ifa etmek zorunda da olduğunu, fark teorisi, alacaklı mütemerrit borçluya karşı borçlanmış olduğu edimi aynen ifa zorunda olmadığını, o bunun yerine borçludan istediği tazminat alacağında, borçlanmış olduğu edimin değerini mahsup yoluyla düşürür ve geri kalan kısmı isteyeceğini, böylece fark teorisinde borçlanılan edimin ifası yerine, bunun değeri tesbit edilerek tazminat alacağıyla mahsup edileceğini, borçlu alacaklıya bir şeyin verilmesini veya bir hizmet edimini borçlanmış, alacaklının borçlandığı karşı edim de bir miktar paranın ödenmesinden ibaret ise, alacaklının fark teorisine göre hareket etmesi, daha pratik sonuçlar doğuracağını, bu halde alacaklı borçlandığı para ile müspet tazminat alacağını birbiriyle mahsup ederek, geriye kalan miktarı talep edilebileceğini, yargılama sırasında da çıkacak somut vakıalar gereği davalının tek - satıcılık sözleşmesine aykırı davrandığı tespit edileceğini, davacı müvekkilin zararının hesaplanması gerekeceğini, bu kapsamda 2015-2016 yılları için müvekkilin uğradığı zararların, özellikle davalının, 3.kişi üzerinden ... duvar kağıtların Konya-Karaman-Aksaray'da yaptığı ciroların da hesaplanarak, belirsizliğin giderilip hüküm altına alınmasını talep ettiklerini, müvekkilin dava dışı şirketten aldığı bilgilere göre yaklaşık 4.000.000 TL civarı müvekkil dışında Konya-Karaman-Aksaray'da sözleşme konusu mallar satıldığını, kar oranının bu sektörde en az 440-50 olduğu da düşünüldüğünde müvekkilin zararının ortaya çıkacağını, dava konusu aykırılığın tespiti ile maddi (TBK 125/2. madde gereğince yoksun kalınan) şimdilik, 5.000.00 TL maddi zararın (yoksun kalınan kartfiili zarar) ve 5.000.00 TL manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davacı/Karşı Davalı Vekilinin cevap dilekçesinde özetle ; Davalı-karşı davacı yan, hem karşı dava açarak zararlarını talep ederken, hem de tüzel kişiliği olmayan bir markaya ilişkin husumete itiraz ettiğini, hem sözleşmenin varlığını kabul ettiğini, hem de bu davanın sorumlusu ...'nın ortakları (... araştırdıklarında üzere sadece bir marka olduğunu, marka olduğuna ilişkin bizatihi davalı-karşı davacının web sitesi olan http://www. ... .com/... . sekmesinde "..., bir... markasıdır" diyerek reklamı yapılmaktadır.) sorumludur demenin ne demekte olduğunu, Davalı-Karşı Davacı ... markası ile duvar kağıdı sattığını, bu satışlar sözleşme imzalandığından bu yana ... duvar kağıdı olarak faturaları kesildiğini, piyasada bu şekilde satıldığını ve davanın temelinde bulunan 22.03.2015 tarihli sözleşmeye istinaden başından beri gönderilen duvar kağıtları ...duvar kağıdı olduğunu ve ... markası adı altında satışı yapılmakta olduğunu, somut olayda aykırılığın giderilmesi için davalıya ek süre verildiğini, devamında ifadan vazgeçilip müspet zararların talep edileceğini ve TBK 125.madde kapsamında "muaccel borç+tihtar=temerrüt" kaidesine uyularak ihtar ile davalıya ek süre verildiğini, hangi hakkın kullanılacağı da davalıya aynı ihtar ile bildirildiğini, bu hak ihtarda da müspet zararların tazmini olduğunun belirtildiğini, müvekkilin sözleşmeye aykırı hareketi bulunmadığını, karşı yanın sözleşmeye aykırı tutumlarından ötürü müvekkilin zararları bulunmakta iken ve bu zararlara binaen çekler iade edilecek denmesine rağmen iadesi yapılmadığını, çeklere ilişkin konya ... ATM'nin ...E. sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, müvekkilin borçlu olmadığına ilişkin dava devam etmekte olduğunu, bayilik sözleşmesine göre davacı müvekkil önce çekleri gönderdiğini, daha sonra davalı yan ise sipariş edilen malzemeleri gönderdiğini, taraflar arasında müvekkilin bayi olduğunu ve güçsüz olduğu da göz önüne bulunduğunda davalı yanın direktiflerinden çıkmadığını veya çıkmayacağı bir gerçek olduğunu, avans olarak 4 adet çek verildiğini, (25.000.00 TL'şer 4 adet çek olmak üzere toplam 100.000.00 TL'dir.) daha sonra taraflarından çekilen ihtar neticesinde bedelsiz olan çeklerin davacı müvekkile iade edilmediğini, açılan işbu dava nedeniyle 20.07.2016 tarihinde müvekkilin dükkanına haciz işlemi yapıldığını, müvekkilin sadece bir çekten kaynaklı borcu bulunmaktadır ki bu borçta işbu davadan kaynaklı müvekkilin ciddi zararları bulunduğundan ötürü zararın çok küçük bir parçası olduğunu, davalı müvekkilin karşı yanın sözleşmeye aykırı davranmasından ötürü, dava dışı alt bayilere müvekkili aradan çıkartarak satış yapmasından dolayı müvekkilin, ödeme güçlüğüne düştüğünü ve bir çeki ödeyemediğini, müvekkilinin ödeyememesinin gerekçesi de karşı yanın sözleşmeye aykırı tutumlarından kaynaklı uğradığı zararın bir kısmına mahsup etme gayesi olduğunu, uzlaşma kapsamında teklifin, Davalı-karşı davacının karşı davasında ileri sürdüğü diğer 3 çekin ise toplamı 75.000,00 TL olup bedelsiz olduğunu, bu duvar kağıtları geldiğini, daha sonra ayıplı çıkmasından ötürü davalı-karşı davacıya iade edilen mallara ilişkin olduğunu, bu faturada karşı yanın ticari defterinde kayıtlı olduğunu, HMK 222 hükmü gereği aleyhine delil olacağı açık açık belli olmasına rağmen neden bu çekleri iade etmediğini, işbu davadaki haklılıklarının da ispat edilebilmesi için işbu HMK 222/5 hükmüne dayandıklarını, HMK 222/5 açık hükmü gereğince davacı müvekkil, davalı yanın ticari defterlerine delil olarak dayanmakta, dava konusu çeklerden kaynaklı davalıya borçlu olmadığının belirlenmesini dava konusu aykırılığın tespiti ile maddi (7BK 725/2 gereğince yoksun kalınan kar + fiili zararın) ve manevi tazminat taleplerimizin temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlar ticari temerrüt faizi ile birlikte kabulüne, karşı davanın şartları oluşmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-)10/03/2015 tarihli taraflar arasında akdedilen tek satıcılık sözleşmesi
2-)19/04/2016 tarihli Konya ...Noterliği ... yevmiye nolu ihtarı
3-)Dava dışı firma olan ... A.Ş.'nin 4-)/04/2016 tarih... irsaliyeli fatura
5-)İstanbul ...Asliye Ticaret Mahkemesinin... Esas ... Karar sayılı dosyası
6-)Bilirkişi
7-)Tanık
Bilirkişi ... tarafından düzenlenen 28/02/2020 tarihli Nihai raporda özetle; Birinci görüşün 2015 ve 2016 yılları dışındaki, yıllarda yani 2013, 2014 ve 2017 yıllarında davacın kar oranın sırasıyla %50,00 , %40.,8 ve %25,00 olduğunu dolayısı ile 2015 ve 2016 yılarında fiilen davaya konu bayilikte geçen kısmi sürelerin karlılık oranlarının %15,94 ve %11,11 daha büyük olduğunu, davalının bayilik dışında olan faaliyetlerinden elde ettiği yıllık kazancın bayilikten elde ettiği alternatif kazançtan daha büyük olduğunu, bu nedenle asıl davacının, davalıdan tazmin edecek zararı bulunmadığını, ikinci görüşün hesap edildiği üzere davacının davalıdan 2015 yılında tazmin edilecek zararının bulunmadığını, davacının, davalıdan 2016 yılında tazmin edilecek zararının (25.462,42-1.072,59-) 24.389,83 TL olduğunu, davacının davalıdan 2016 yılında tazmin edilecek zararının (25.462,42 -0 =) 25.462,42 TL olduğunu toplamının ise (24.389,83 + 25.462,42=) 49.852,25 TL olduğunu, 2017 yılından itibaren yeni bir iş olanağı elde edebileceğini ve bu nedenle davacı şirketin 2017 yılından itibaren tazminat hesaplanmaması gerektiğini, asıl dava karşı davacı ile karşı davalı arasındaki bayilik sözleşmesinde, karşı davalının sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırılık teşkil edecek herhangi bir satış yapıp yapmadığı tespit edilmediğinden, karşı davacının, karşı davalıdan tazmin edebilecek zararı bulunmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi ... ve ... tarafından düzenlenen 24/01/2022 tarihli Nihai raporda özetle; İncelenen davalı/k. davacı şirkete ait 2015 ve 2016 yılı ticari defter ve belgelerinin elektronik defter genel tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğunu, Elektronik Defterler ile Envanter Defterlerinin yasal süresinde onaylandığını ve davalı/k.davacı şirketin 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olmasından dolayı davalı/k.davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, Davalı/k. Davacı şirketin yetkililerinin ifadelerine göre satmış olduklarını, çok çeşitli olduğunu sadece duvar kağıdı satışı yapmadığını, Davacı/K. davalının talepleri doğrultusunda analiz ve değerlendirme yapılabilmesi için davalı/K.davacı şirketin ticari defter kayıtlarında 600 Satışlar hesabının havuz olarak tutulduğunu diğer bir ifade ile satış hesabında satılan emtia bedelinin ayrıştırılmadığını, bu anlamda davacı/K. davalı taleplerinin karşılanabilmesi için satılan emtia bedelinin ayrıştırılmış satış hesabını gösteren dayanağı belgelerin ibrazına muhtaç bulunmakla birlikte, satış işlemlerin tek tek tespit edilmesi bu aşamada mümkün olmadığını, davalı/K.davacı şirketin (2015-2016 yılları) ticari defterler ve muavin hesaplarının, işlem denetçisi bir yerel bilirkişi veya Kamu i Muhasebe ve Denetim standartları kurumundan yetkilendirilmiş bağımsız denetim şirketi marifeti ile evrak bazında tek tek hesapların geriye doğru incelenmesi tekniği uygulanarak tespit edilebileceğini, zira davacı/K. davalının taleplerinin ayrıntılı bir denetim gerektirdiğini, Davacı/K. davalının iddia ettiği yoksun kaldığı karın tespiti için davalı/K. Davacı yanın; Konya, Aksaray ve Karaman illerindeki toplam satışlarının tespitine ihtiyaç bulunmakla birlikte davalı/K. davacının ilgili illere yaptığı toplam satış bilgileri taraflarına sunulmadığından bu hususta bir hesaplamanın yapılamadığını, taraflar arasındaki 10.03.2015 tarihli sözleşmenin geniş anlamda bayilik, dar anlamda davacı şirkete Konya Karaman ve Aksaray illerinde tekel hakkı veren tek satıcılık sözleşmesi olabileceğini, sözleşme ile adı geçen illerde davacı şirkete ... markalı duvar kağıtlarının satış yetkisi verildiğini, gerek ... gerekse ...markalarının davalı şirketin tescilli markaları olduğunu, her ne kadar sözleşmede ... marka ürünler düzenlense de taraflar arasında ... değil ... markalı ürünlerin alınıp satıldığı dikkate alınarak ...markalı ürünlerin de sözleşme kapsamında olduğunun değerlendirildiğini, Vitale markalı ürünlerin davacı tek satıcıya bırakılan bölgeye satışının yapıldığının sabit ve esasen davalı şirketin de kabulünde olduğunu, davalı şirketin tek satıcılık sözleşmesini ihlal ettiğinin Mahkemece kabulü halinde, şirketin TBK.m.125/2 gereğince ifadan vazgeçtiğini hemen bildirerek müspet zararını talep ettiğini, esasen davalı şirketin 10.03.2015-18.05.2016 tarihleri arasında Konya Karaman Aksaray illerine yaptığı satışların tespiti ve buna göre davacı şirketin kazanç kaybı/müspet zararının hesaplanması gerektiğini ancak davalı şirketin söz konusu bilgileri vermemesi sebebiyle, buna göre hesaplama yapılamadığını, TBK.m.114/2 yollamasıyla TBK.m.51-52 hükümlerine göre takdiren tazminat hesabı yapılabileceğini buna göre sözleşme tarihinden dava tarihine kadar geçen 14 aylık sürenin ikin yarısında davalı şirket tarafından, davacı tek satıcının tekel hakkına riayet edilmeyerek satış/ciro kaybı yaşandığını, davalı şirket tarafından sözleşmeye uyulması halinde davacı şirketin 2015 yılındaki satışları kadar daha ilave satış yapabileceği ve net karlılığının %14,25 olacağı hesabıyla, davacı şirketin dava taril tibariyle kazanç kaybının/müspet zararının 28.663 TL olarak hesaplandığını, davacı şirketin, dava tarihinden önce gönderdiği noter ihtarnamesi ile davalı şirketin sözleşme ihlalini tespit ve ihtar ettiğini tanınan mehil süresinden sonra davalı şirketin 29.04.2016 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğünü, seçimlik hakkını ifadan vazgeçerek müspet zarar yönünde kullandığını ancak dava dilekçesinde faiz talep edilmediğini, davacının cevaba cevap ve beyan dilekçelerindeki faiz talebinin kabulü halinde tarafların ticaret şirketi ve tacir olması dava konusu işin de ticari iş avans faizi üzerinden ticari temerrüt faizi talep edilebileceği tespit ve rapor edilmiştir.
Konya ... Asliye Ticaret Mahkemesinin... Esas ... Talimat dosyasından alınan raporda özetle ; Davacı ile davalının 2013-2014-2015-2016 takvim yılında ticari ilişki içerisinde bulunduklarını, davacı şirket ile davalı şirketin öteden beri ticari ilişki içerisinde olmalarına rağmen 10/03/2015 tarihinde imzalanan Konya- Karaman ve Aksaray illerinde geçerli olacak tek satıcılık sözleşmesi 18/05/2016 dava tarihleri arasında yürürlükte kaldığını, davacı şirket defterlerindeki kayıtlı davalı şirkete ait faturalarda ... isimli ürünler bulunmadığını, dava dosyasında bulunan 23/07/2018 tarihli rapordaki bilgilerin teyit edildiğini, davacı şirketin defter kayıtlarına göre 2013-2014-2015-2016-2017 yılları için Ortalama Gayri safi kar oranının %28.49 olduğunu, dava konusu sözleşmeye göre tek satıcılık ilkesine esas olmak üzere, davalı şirket tarafından 10/03/2015 ile 18/05/2016 tarihleri arasında Konya- Karaman- Aksaray adreslerine düzenlenen toplam fatura tutarları ile dava konusunun çözümleneceği tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekilinin 14/10/2022 tarihli ıslah dilekçesinde; Dava konusu aykırılığın tespiti ile maddi (TBK 125/2 gereğince yoksun kalınan kar + fiili zararımızın) 95.000 TL ve 5.000 TL manevi tazminat taleplerimizin temerrüt tarihinden itibaren (29/04/2016 temerrüt tarihinden itibaren) değişen oranlar ticari temerrüt faizi ile birlikte kabulüne, karşı davanın ise müvekkilin akde aykırı davrandığına ilişkin bir delilin olmaması nedeniyle şartları oluşmadığından reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin ayrı ayrı karşı tarafa yükletilmesinekarar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememize açılan iş bu tazminat davasıdır.
Uyuşmazlığın, taraflar arasında imzalanan 10.03.2015 tarihli bayilik tek satıcılık sözleşmesi uyarınca davalının sözleşme şartlarını ihlal etmesi iddiasına dayalı olarak tazminat davası ve davalı tarafça cevap dilekçesi ile davacının ürün bedellerini ödemediği ve sözleşme fesh olduktan sonra satışa devam ettiği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasından kaynaklandığı tespit olundu.
Somut olayda, taraflar arasında akdedilen 10/03/2015 tarihli duvar kağıdı bayilik sözleşmesinin, davalı şirketin organik bağı olan ... şirketinin Konya, Aksaray ve Karaman ilinde faaliyet gösteren başkaca firmalara sözleşeme de belirtilen ürünleri sattığına dair irsaliyeli fatura, Konya ... Noterliğinin 19/04/2016 tarih ... sayılı ihtarnamesi , Bellini adli firmanın... İnşaata ... markası ile verdiği teklif formunun davalı şirketin ... markasının reklamını yaptığını gösterir elektronik posta çıktısının, davalı şirketin davacıya düzenlediği ... markalı duvar kağıdı satışına ilişkin faturanın karşı dava yönünden ise iade faturalarının ve çek fotokopilerinin dosyaya sunulduğu görülmüş, karşı davaya konu edilmiş çeklerle ilgili davacı şirketin davalı şirkete açtığı menfi tespit davasına ilişkin kesinleşmiş İstanbul ...Asliye Ticaret Mahkemesinin... Esas 2019/593 Karar sayılı dosyası ve Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları celp edilmiş davacının göstermiş oldukları tanıklar ayrı ayrı dinlenmiştir.
Davacı karşı davalı ... Limited Şirketi ile davalı karşı davacı Evdema Yapı Malzemeleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi arısında kurulan duvar kağıdı bayilik sözleşmesi adlı sözleşmenin davacı karşı davalıya tek satıcılık hakkı verip vermediği, tek satıcılık hakkı tanıyor ise hangi bölgeleri kapsadığı, davalı karşı davacı tarafından sözleşmeye aykırı olarak başkaca firmalara sözleşme konusu ürünler satılarak davacının münhasır satış hakkını ihlal ederek davacı karşı davalıyı zarara uğratıp uğratmadığının varsa zarar miktarı ile karşı dava yönünden davalı karşı davacının davacı karşı davacıdan alacağı bulunup bulunmadığının tespiti için dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, Bilirkişi ... ve ... tarafından düzenlenen 24/01/2022 tarihli raporun denetime açık ve hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu görülmüştür
İddia savunma dinlenen tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı doğrultusunda somut olay incelendiğinde; Tarafların arasında kurulan tek satıcılık sözleşmesinin 4. Maddesine göre davalı karşı davacının ... markası ile diğer markalardan oluşan duvar kağıdı ürünlerinin Konya, Karaman ve Aksaray bölgesinde sadece davacı karşı davalı şirket tarafından satılacağı hükmü bağlanmıştır.
Tek satıcılık sözleşmesi, tek satıcı tarafından imalatçı veya ithalatçının ürünlerini belli bir bölgede münhasıran kendi nam ve hesabına satış yetkisi aldığı, imalatçı veya ithalatçının da
kendi mallarını belli bölgelerde tek satıcı tarafından satılmasını sağlayarak böylelikle pazarlama organizasyonu ve maliyetinden kurtulduğu kendine özgü isimsiz bir sözleşmedir. İmalatçı sözleşme konusu ürünlerini sözleşme ile kararlaştırılan bölgede münhasıran tek satıcı üzerinden pazarlamasını gerçekleştirmekte , tek satıcı ise imalatçının ürünü dışında başkaca bir ürünü pazara sunmamaktadır. Aksi halde taraflar sözleşmeye aykırı davranarak haksız rekabet etmiş olacaklarından diğer taraf nezdinde tazminat sorumluluğu doğacaktır. Dosyaya sunulan faturalardan ve dinlenen tanık beyanlarından davalı karşı davacının sözleşme ile tek satıcılığa konu edilen duvar kağıtlarını tek satıcı olan davacı karşı davalı firmanın dışındaki firmalara da sattığı ve sözleşmeye aykırı davrandığı anlaşılmıştır. Davacı karşı davalı şirketin sözleşmeye aykırılığı tespit ettiğinde davalıya ihtar çekerek sözleşmeyi ileriye doğru fes ettiğini ve müspet zararını istediğini bildirerek seçimlik hakkını bu yönde kullanmıştır. Davacı tek satıcının sözleşmeye aykırılık nedeni ile uğradığı zararın tespiti için alınan ve hükme esas alınan 24/01/2022 tarihli bilirkişi raporu başta olmak üzere zararın hesaplanabilmesi için davacı defterlerinin yeterli olmadığını, davacı defterlerinin dışında davalı defterleri ile üçüncü kişi firmaların defter ve kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini bu hali ile net zararın hesaplanamaya ağını belirtmişlerdir. Zararın ispat yükü davacıda olup davacı karışı davalı şirket kendi defterleri ve üçüncü kişi şirketlerin kendi müşterilerine düzenledikleri bir kaç faturadan başka zararın ispatına yarayacak bilgi ve belge sunamamıştır. Türk Borçlar kanunu zararın tam olarak ispatı mümkün olmaması halinde 114/2 maddesinin yollaması ile haksız fiil hükümlerine göre zararın yaklaşık olarak hesaplanmasına olanak tanıdığından dosyadaki mevcut deliller gözetilerek yapılan hesaplama neticesinde çıkartılan zarar miktarının, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu süre, davacının sözleşemeye aykırılığı tespit ettiği ve ispat edilebilen sözleşmeye aykırılık süresi, sözleşmenin uygulandığı süre ile uygulanmadığı sürelerde davacı şirketin satış ciroları ve davacı şirketin karlılık oranları dikkate alınarak yapılan 28.663 TL hesaplamanın yaklaşık zarar hesaplama yöntemine uygun olduğu, davacı karşı davalının davalı karşı davacıya düzenlemiş olduğu ihtarın tebliğ edildiği ve davalıya süre verilerek davalının temerrüte düşürüldüğü anlaşıldığından davacı karşı davalının davasının kısmen kabulü ile 28.663 TL'nin 29/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin 71.337,00 TL lik talebin reddine karar verilmiştir.
Karşı dava açısından yapılan değerlendirmede ise davalı karşı davacının açık hesap alacağını çek alarak kapattığı, söz konusu çeki takibe koyduğu, çekle ilgili davacı karışı davalı şirketin İstanbul ... Ticaret Mahkemesinin ... Esas ... Karar sayılı dosyası ile menfii tespit davası açtığı ve davacı karşı davalının çek ve alt ilişkisi nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verildiği verilen kararın kesinleştiği görülmüş bu hali ile karşı dava yönünden davalı karşı davacının karşı dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmıştır. Asıl dava ve karşı davadaki maddi tazminat istemleri asıl dava açısından yapılan değerlendirmede, yukarıdaki açıklamalar ve hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davının kısmen kabulü ile tarafların tacir olması ve talepte gözetilerek 28.663 TL'nin temerrüt tarihi olan 29/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karşı dava yönünden hukuki yarar olmadığından reddine karar verilmiştir.
Asıl dava ve karşı davada talep edilen manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde ise, gerek Medeni Kanunun 24 maddesi gerekse Borçlar kanunu 58. Maddesinde düzenlenen manevi tazminatın talep edilebilmesi için zarar gören tarafın kişilik hakkının zedelenmesi koşuluna bağlamıştır. Davacı karışı davalı tarafın ve davalı karşı davacı tarafın dava konusu ettiği tek satıcılık sözleşmesine aykırılık ve alacağa ilişkin açtıkları davadaki dava ve karşı dava dilekçelerinde davalı karşı davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranışları davalı karşı davalınında borçlu olduğu dışında, davacı karşı davalının ve davalı karşı davacının kişilik haklarını zedeleyecek her hangi bir vaka ileri sürmedikleri gibi uğradıkları zararların nelerden ibaret olduğunu da açıklamadıkları dolayısı ile her iki tarafın manevi tazminata ilişkin iddialarını ispatta edemedikleri anlaşıldığından tarafların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile
A-Asıl Davada
1- Maddi zarar yönünden talebin kısmen KABULÜ İLE, 28.663 TL'nin 29/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin 71.337,00 TL lik talebin reddine
2-Asıl Davada manevi zarar talebinin REDDİNE,
3-Karar ve ilam harcı 1.957,96-TL nin peşin ve ıslahla alınan 1.707,78-TL den düşümü ile kalan 250,18-TL bakiye ilam harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 4.375,75‬-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 1.254,20-TL'nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin red edilen miktar oranlanarak takdiren 71,30-TL'nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Maddi Tazminat yönünden; Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
7-Maddi Tazminat yönünden; Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 11.413,92-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
8-Red edilen Manevi Tazminat yönünden; Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
9-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
B-Karşı davada
10-Maddi tazminat talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
11-Karşı davada manevi tazminat talebinin Reddine,
12-179,90-TL karar harcının peşin alınan 341,55-TL den düşümü ile kalan 161,65‬-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
14-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
15-Red edilen Manevi Tazminat yönünden; Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, hazır bulunan taraf vekilleri yüzüne karşı HMK'nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.08/03/2023
Katip
¸e-imzalıdır


Hakim
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*


Full & Egal Universal Law Academy