İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/414 Esas 2023/270 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2021/414
Karar No: 2023/270
Karar Tarihi: 31.03.2023

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/414 Esas
KARAR NO:2023/270
DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/06/2021
KARAR TARİHİ:31/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerden ..., davalı şirket bünyesinde 28.09.2016 /02.01.2017 tarih aralığında Sigortalı olarak çalışmış, bu hukuki ilişki kapsamında daha sonra her ne kadar görünüşte acentelik sözleşmesi olarak görünmekte ise de, gerçekte bir iş akdi ilişkisi olan ve 02.01.2017 tarihinde imzalanan Acentelik Sözleşmesi - ile kendisine ... Kargo .../... Şubesi verilerek bu şubede Şube Müdürü olarak çalışmaya devem etmiş, ... Şubesindeki çalışması devam ederken 02.04.2018 tarihinde imzalanan Acentelik Sözleşmesi kendisine ... Kargo .../... şubesi verilerek bu şubede Şube müdürü olarak çalışmaya devam etmiş, bu şubelerden ... Şubesi Kasım 2018'de, ... Şubesi 27.12.2018 tarihinde kendisinden acente olarak şeklen teslim alınmmış ise de taraflar arasındaki iş ilişkisi devam etmek surretiyle, bu kez davalı bünyesinde 29.12.2018 tarihinde Sigorta girişi yapılarak ... şubesi müdürü olarak işe devam etmiş, 14.02.2019 tarihinde ise her hangi bir gerekçe gösterilmeksizin iş akdine son verilerek işten çıkışı bildirildiği, davacı müvekkil davalı bünyesinde Sigortalı olarak çalıştığı dönemler ile acentelik döneminde geçen çalışma dönemleri, hukuki nitelik bakımından birbirini takip eden iş ilişkisi niteliğinde olmakla, bu hususun tespiti ile davacının bu döneme ilişkin işçilik alacaklarının ve ayrıca özellikle anılan acentelik dönemeinde, şeklen müvekkil nam ve hesabına olarak görünse de işçi niteliğinde olan bir kişinin, işvereni adına gösterdiği bir faaliyette kendi mal varlığından bir harcama yapması veya her hangi bir zarara katlanması söz konusu olamayacağı halde, gerçekte davalı nam ve hesabına yürütülen acentelik işletmesinin gelirlerinin davalı şirkete, gider ve zararlarının ise müvekkile yükletilmesi şeklinde bir sistem yaratılması suretiyle, müvekkilin acentelik döneminde kendi şahsi mal varlığını harcamasına ve bu sebeple de kendi şahsi mal varlığından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 435.858.62 TL haksız yere zarar etmesine de sebep olduğundan müvekkilin bu maddi zararının tazmini ve tahsili amacıyla davalı aleyhine ... 15. İş Mahkemesinin ... E sayılı dosyasından dava ikame edildiği, davanın derdest olduğu, dava konusu ... İcra Md. 2020/... E. Sayılı dosyasına dayanarak 50.000 USD tutarlı bono ise; yukarıda bahsedilen acentelik döneminde acentelik sözleşmesinin teminatı olarak düzenleme ve tarihi boş olarak davalıya tevdii edilmiş bir bono olup, düzenleme ve vade tarihi sonradan doldurularak ve sadece 48.331.79 TL asıl alacak üzerinden takibe konu edilmiş olması da bu hususu ayrıca teyit ettiği gibi teminat bonolarının kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla takibe konu edilmesi de hukuken mümkün olmadığı, dava konusu takip borcu, haciz tehdidi neticesinde müvekkil adına, alacaklı vekili Av. ...'ın ...'na kayıtlı ... IBAN nolu hesabına 26.06.2021 tarihinde 64.000 TL ödenmek suretiyle haricen kapatıldığı, ... ve dolayısıyla kefili davacı ...'in yukarıda sayılan sebeplerle, davalı şirkete takip konusu bonodan talep edilen miktar da dahil hiçbir borcu bulunmadığı gibi aksine aşan miktarda alacakları olduğu, işbu davada anılan ... 15 İş Mahkemesinin ... E Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, İcra takibi nedeniyle davalı tarafa yapılmış olan 64.000 TL'nın istirdadı gerektiği, dava konusu uyuşmazlık nedeniyle, dosya borcu henüz ödenmeden menfi tespit aşamasında arabululuk başvurusunda bulunulmuş ise de yapılan görüşmeler anlaşmazlıkla sonuçlandığı, arz ve izah edilen ebeplerle, öncelikle ... 15 İş Mahkemesinin ... E Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davanın kabulüne, müvekkilinin ... İcra Md. 2020/... E Sayılı doosyasından borçlu bulunmadıklarının tespiti ile dosya kapsamında davalıya ödenmiş olan 64.000 TL'nın 26.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillere verilmesine, davalı aleyhine %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde: Müvekkil şirket bağımsız olarak şubelerini acente olarak işletmek üzere tacirlere devretmek ve işi kendi maaşlı personelleri yerine kendi işi gibi benimseyerek kar elde etme gayesi ile çalışacak acentelere bıraktığı, bu bağlamda kurulu bir düzeni tüm demirbaş ve mevruşatı ile şubesini ve kasasını, o şubede kullanılacak araçları, müşteri portföyünü, tüm networkünü, ticari bilgi ve deneyimini (know-how) , ticari marka ve logosunu ve benzeri tüm imkanları süresiz Acentelik sözleşmesi ile acentenin kullanımına bıraktığı, davacı ile müvekkil arasında akdedilmiş olan sözleşme, pek çok konuyu ve bu kapsamda taraflara düşen hak ve yükümlülükleri tafsilatlı olarak düzenleyen acentelik sözleşmesi olduğu, davacı ..., dilekçe ekinde sunulan Acentelik Sözleşmesi ile nelirlendiği üzere belirtilen tarih aralığında müvekkil şirket çalışanı olmayıp 02.01.2017 / 27.12.2018 tarihleri arasında ... Acentesi, 02.04.2018 / 12.11.2018 tarihleri arasında ... Acentesi sahibi olduğu, davacının görünüşte acentelik sözleşmesi gerçekte bir iş akdi ilişkisi olduğu iddiasının tamamen haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olup, davacının müvekkilin sıradan bir çalışanı sıfatıyla hem 2 farklı acente sözleşmesini, hemde işbu davanın konusunu teşkil eden yüksek bedelli bir bonoyu imzalamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususu izahtan vareste olduğu, davacı müvekkil şirketin Acentelik faaliyetini yürütmüş, bağımsız tacir olduğu ve bu nedenle TTK gereği ticari faaliyetlerinin tümünde basiretli hareket etmek mecburiyetinde olduğu, Acente TTK.102 maddesi uyarınca bağımsız tacir olduğu, TTK. M.18/2 gereği tacirin basiretli hareket etmesi gerektiği, dava konusu Takip dayanağı bono, sebepten mücerret ve hukuka uygun bir biçimde davacı tarafından düzenlenip müvekkile teslim edildiği, bu nedenle davacının bono konusu alacağa temel teşkil eden bir ticari ilişkiye dair itirazları hukuki mesnetten uzak ve haksız olmakla birlikte inceleme konusu yapılamayacağı, buna ragmen davacı, müvekkil şirket ile her hangi bir ticari ilişkisi olmadığını savunarak senetten dolayı borcu olmadığı iddiasında bulunduğu, halbuki senetten dolayı ortaya çıkan borç ilişkisi asıl ilişkiden mücerret olup, davacının iddialatını Kabul anlamına gelmemekle birlikte asıl ilişkideki bağ ortadan kalksa bile kıymetli evraktan kaynaklanan borç sona ermeyeceği, “..mücerret kıymetli evrak doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve soyuttur. Kıymetli evrak bir defa doğduktan sonra, doğumuna sebep olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluk kıymetli evrakın geçerliliğime etkili olmaz...(Prof Dr. Oğuz İmregün, Kara Ticaret Hukuk Dersleri, Filz Kitabevi İstanbul 1966), ..... ”Kıymetli evrakta mücerretlik ilişkisi denilen bu ilke gereği, senette yer alan hak ile bu hakkın oluşmasına neden olan temel borç ilişkisi arasındaki bağ ortadan kalkmaktadır. Senet temel borç ilişkisinden soyutlanmış, bağımsız bir varlık kazanmıştır. Kıymetli evrakın soyut (mücerret) oluşu Ticaret Hukuk'nun kendine özgü bir kavramıdır. Senet düzenleyenin düzenlediği senetle borçlanmasının doğal sonucu olan temel borç ilişkisindeki sakatlığı ileri sürememe hali yani soyutluk ilkesi, yalnızca kıymetli evrakta mevcuttur. Bu özellik genel anlamdaki senetlerde yoktur..(Halil Can/Semih Güner, Kıymetli Evrak Hukuk, Siyasal Kitabevi , ..., 1999) icra takibine dayanak belge bir kambiyo senedi olduğu ve miktar bakımından da senetle ispat gerektiren yasal miktarın üzerinde olduğu, ayrıca senedin teminat senedi olabilmesi için Yargıtay içtihatları ile de benimsendiği üzere; dava konusu senet üzerinde teminat senedi olduğuna veya hangi ilişkinin teminatı olduğuna ilişkin bir beyan bulunmadığı gibi davacı yanın senedin teminat senedi olduğuna ilişkin yazılı bir delil sunamadığı, bu durumda senedin İİK 169/a hükmünde yer alan vasıflara sahip olmaması sebebi ile teminat senedi vasfı taşımadığı hususunun kabulü gerektiği, YI2 HD. 06.12.2017 tarih 2016/24377 E., 2017/15175 K kara sayılı ve Y.12 HD 05.10.2017 tarih 2016/20200 E , 2017/11998 K sayılı kararları “...somut olayda takibe dayanak 15.09.2017 tanzim, 16.10.2017 vade tarihli ve 50.000 USD bedelli senedin ön ve arka yüzünde teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı, gibi alacaklının sendin teminat senedi olduğu yönünde bir Kabul beyanı da bulunmamamaktadır. Yine takibe dayanak bononun vade tarihi tanzim tarihi ve miktarı dikkate alındığında Bonunun teminat amacıyla verildiği hususunda düzenlediği ileri sürülen 22.04.2015 - tarihli acentelik sözleşmesinde bonoya her hangi bir atıf bulunmadığı göl ekle bu sözleşme de takibe konu senedin teminat olarak verildiğini ispata yeterli değildir. Söz konusu sözleşmede her ne kadar takibe konu senede dair benzerlik taşıyan meblağ usnsuru yer alsa da anılan senedin teminat senedi olduğuna dair yukarıda belirtildiği üzere açık ve tereddüde mahal vermeyecek şekilde - Sözleşmede yada senet metninde her hangi bir atıf bulunmadığı anlaşılmıştır....”. diğer yandan takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK m.778 göndermesi ilşe bonular hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 680 maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, davacının söz konusu bonoyu boş olarak müvekkile verildiği yönündeki iddiasının yazılı bir belgeyi dosyaya sunmadığı, arz ve izah edilen nedenlerle, davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli olduğundan aleyhine, %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın; 64.000,00 TL alacağa ilişkin .... İcra Dairesinin... takip sayılı dosyasında borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat davasından ibaret olduğu anlaşılmıştır.

Davacı vekili davada; ... 15. İş Mahkemesi ... Esas sayılı dosyası tüm içeriği, anılan dosyaya sunulan tüm deliller, .... İcra Müdürlüğü Esas:2020/... sayılı dosya içeriği, Bilirkişi İncelemesi, Arabuluculuk Son Tutanağı, ve sair yasal delillere dayanmıştır.
... İcra Müdürlüğünün... esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının ... A.Ş, Takip borçlusu ... ve ... olduğu, 48.331.79 TL Bono alacağı, 4.981.48 TL İşlemiş yasal faiz, 145,00 TL Komisyon olmak üzere toplam 53.458.27 TL TL alacak için 12.02.2020 tarihinde takibe girişildiği ve haricen üçüncü kişi ... tarafından 26/06/2020 tarihinde 64.000 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, 02/05/2022 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda özetle; a) Davacının ilgili yıllara ilişkin (2017,2018 ve 2019 )ilişkin ticari defter kayıtlarına göre, davacının davalı yana borçlu olmadığı tespiti yapıldığı, b) Davalı defter incelemelerinde ise, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere dayalı olarak toplamda 48.331.79 TL tutarında davalının davacıdan alacaklı olduğu tespiti yapıldığı, c) Tarafların tacir olduğu ve ticari işlerde faiz talebinin yerinde olduğu, davacı/takip borçlusunun takip 12.02.2020 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ile takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, takdiri Mahkemenizde olmak üzere mütalaa edildiği, d) Davacı aleyhine başlatılan ... İcra Md. 2020/... E Sayılı dosya borcuna Haricen 3 kişi ... tarafından 26.06.2020 tarihinde 64.000 TL ödeme yapıldığı, e) Takipte talep edilen alacak tutarından 4.981.48 TL'lık kısmından (Takip öncesi işlemiş faiz olarak) davacının borçlu olmadığının kabulü gerektiği,
Bilirkişi heyetinin 22/12/2022 tarihli ek raporunda özetle; kök rapordaki görüş ve kanaatlerini tekraren bir değişiklik olmadığı
tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bilirkişi kök raporu ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde;
64.000,00 TL alacağa ilişkin .... İcra Dairesinin... takip sayılı dosyasında borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat davasından ibaret olduğu, ... AŞ ile ... 02/12/2017, 02/04/2018 tarihlerinde acentecilik sözleşmesinin imzalandığı, davacının iddiası, taraflar arasında acentelik ilişkisinin bulunmadığı, dava konusu senedin
teminat amacıyla verildiği bu bakımdan iade edilmesi gerektiği yönünde olduğu, İspat kuralına ilişkin TMK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. M 190/1 hükmüne göre: “İspat Yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen
vahaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi
lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecbur olduğu, anılan ispat kuralları
gereği, davacı tarafından, taraflar arasında bir acentelik ilişkisinin olmadığı hususunun geçerli
delillerle ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafından bu yönden somut delil sunulmadığı
gibi tam aksine, dosyada bulunan sözleşmelerden davacının davalının iki ayrı şubesinin
acenteliğini üstendiği anlaşıldığı, dava konusu senet üzerlerine teminat ibaresi
yazılsa dahi bu husus tek başına bononun teminat olarak verildiğini kanıtlamaya yeterli olmadığı, bunun için ayrıca yazılı bir delilin ibraz edilmesi gerektiği, davacı tarafından bu yönde
herhangi bir somut delil sunulmadığından davacının anılan iddiasının da kabulüne olanak
bulunmadığı,
Davacının ilgili yıllara ilişkin (2017,2018 ve 2019 )ilişkin ticari defter kayıtlarına göre, davacının davalı yana borçlu olmadığı tespiti yapıldığı, davalı defter incelemelerinde ise, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere dayalı olarak toplamda 48.331.79 TL tutarında davalının davacıdan alacaklı olduğu tespiti yapıldığı, tarafların tacir olduğu ve ticari işlerde faiz talebinin yerinde olduğu, davacı/takip borçlusunun takip 12.02.2020 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ile takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacı aleyhine başlatılan ... İcra Md. 2020/... E Sayılı dosya borcuna haricen 3 kişi ... tarafından 26.06.2020 tarihinde 64.000 TL ödeme yapıldığı, takipte talep edilen alacak tutarından 4.981.48 TL'lık kısmından (Takip öncesi işlemiş faiz olarak) davacının borçlu olmadığının kabulü gerektiği hususu tespit ve rapor edilmekle, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davacıların .... İcra dairesinin... takip sayılı dosyasında 4.981,48-TL işlemiş faiz yönünden borçlu olunmadığının tespitine, iş bu tutar 26/06/2020 tarihinde ödenmiş olması hususu göz önüne alındığında davanın istirdat davasına dönüştüğü, 4.981,48-TL' nin 26/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 340,28 -TL harçtan peşin alınan 1.092,96 -TL, mahsubu ile bakiye 752,67 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 59,50 -TL başvurma harcı, 340,28-TL peşin harç, 8,50 -TL vekalet harcı olmak üzere toplam 408,28 -TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan 80,00 -TL davetiye gideri 2.500,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.580,00 -TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre 20,64 -TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.981,48 -TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.442,96 -TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-)-Karar kesinleştiğinde davacının / davalının gider avansından artan bakiyesinin talep halinde iadesine
Dair, Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2023
Katip ...
¸e-imzalıdır


Hakim ...
¸e-imzalıdır



Full & Egal Universal Law Academy