İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/395 Esas 2023/206 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2017/395
Karar No: 2023/206
Karar Tarihi: 17.03.2023

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2017/395 Esas
KARAR NO:2023/206
DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/04/2017
KARAR TARİHİ:17/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2012 senesinden bu yana gerek kendi internet sitesinden gerekse davalı ..... isimli internet sitesinden elektronik ürünlerin aksesuar satışını yapmakta olduğu, davalıların ithal ederek piyasaya sürdüğü ... markalı ürünlerin elektronik aksesuar ürünlerinin en bilineni ve tercih edileni olduğu, tüketicilerin ... markasını, artı özellikleri dolayısıyla bildiği ve çokça tercih ettiği, ... ürünlerini TR'ye gönderen firmanın, ürün satışlarını arttırmak için davalılar ve müvekkili ile bayilik sözleşmesi yapmakta olduğu, satışların artmasının akabinde artık bayiliğe ihtiyaç kalmadığı ve ..... internet sitesinde satışların arttığı, ürün satış karının bayilere ve .....'a kalması için hukuka aykırı eylemlere girişildiği, bu sebeple müvekkil şirketin ticaretinin giderek zorlaştırıldığı, daha sonra müvekkil ile devam eden sözleşmenin feshi yoluna gidildiği belirilerek genel olay örgüsü anlatılmış olup, akabinde davalı ... ...'un tek ortağının davalı ...'in olduğu, bu şirketin ... marka ürünleri ithal ettiği, müvekkili ile davalı ... ... ile 19.06.2015 tarihinde ve 3 yıl süre ile geçerli “Yetkili Bayilik ve Satıcılık Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin davalılar ... ..., ..., ... VE ... tarafından sözleşmeye aykırı davranılarak feshedildiği, haksız rekabet ve haksız ticari uygulamalara sebebiyet verildiği, müvekkil şirketin ticaret hayatının sona erdirildiği, ..... isimli internet sitesini öne çıkardığı, müvekkilinin davalı ..... isimli internet sitesi ile 2015 senesinde bir anlaşma yaptığı, bu anlaşma kapsamında ..... isimli internet sitesinin satışları teşvik etmekte olduğu, 1.2.3. ve 4. No.lu davalıların 2016 haziran ayından itibaren taraflar arasındaki sözleşmenin ticari koşullarını değiştirmeye başladıklarını, artık ürünlerin kendilerinden dğeil ..... isimli internet sitesinden alınması gerektiğine dair kendilerine ve diğer bayilere elektronik postalar gönderdiklerini, 5 nolu davalının faaliyetlerinin kolaylaştırılmış olduğu, tedarikçi tarafından müvekkiline ürün verilmemiş olduğu, ancak bazı büyük firmalara ürün verilmeye devam edilmeye devam olunduğu, tüketicilerin ilgi duyduğu özel ürünlerin kendilerine değil ..... isimli internet sitesine verilmeye başlandığı, örneğin ... ürünlerin müvekkile satışına şart koşarak, şayet ..... isimli internet sitesi fiyatından 5 tl fazlaya satmaz iseler, ürün verilmesinin kesileceğinin kendilerine bildirilmiş olduğu, buna rağmen verilen siparişlerin de zaten gönderilmediği, kendileri yerine bu ürünlerin davalı .....'a gönderildiği belirtilmiştir. Davacı, beyanlarına devamla, ürünlerin fiyat politikasında, satış kanalları ve sair konularda tek taraflı yönlendirme ile baskı oluşturulduğunu, müvekkil şirketin ..... isimli internet sitesinden satış yapmasının da engellendiği, münakit sözleşmede yer alan ödeme yöntemlerini tek taraflı belirlemeleri ile değiştirmiş oldukları, nakit ödeme yöntemine geçilmiş olduğu, kar marjının tek taraflı olarak düşürülerek müvekkilin ticari ilişkiyi sonlandırmasına dair zorlamada bulunduklarını, münakit sözleşmede, ithal edilen ürünlerin 7 gün içinde müvekkile bildirilmesi lazım — gelir iken, bu bildirimi yapmamış oldukları, ... internet sitesinden — verilen siparişlere — ilişkin — ürünler gönderilmemiş, sipariş verilmesini sağlayan üyelik sayfasının da kapandığı, sözleşmenin davalılar tarafından gönderilen ihtarla haksız sona erdirildiği, bu sebeple 100.000,00-TL cezai şart ile mesul oldukları, müvekkilinin sözleşmenin sonuna kadar elde edeceği muhtemel gelirden mahrum kalmasına sebebiyet verildiği belirtilmiştir. Davacı ayrıca davalı ..... tarafından da müvekkilinin ticaretinin engellendiği, bu davalı tarafından, müvekkile uygulanan komisyon oranlarının tek taraflı olarak değiştirildiği, paakendeci firmalar hakkında farklı ticari uygulamalar yapılmaya başlandığı, müvekkilin komisyonu arttırılırken diğer davalıların satış komisyonlarının, benzer kategorilerden aşağı çekildiği, ciro primi adı altında, satışlardan afaki kesintiler yapmakta oldukları, ... marka ürünlerin satışının engellendiği, halihazırda bir çok ... marka ürünün satışa kapalı olduğu, müvekkilinin başka yerlerden yahut davalılardan elde edeceği ürünleri .....'dan almaya zorlandığı, .....'un tek başına distribütör olarak konumlandırılmaya çalışıldığı, .....'un internet sitesinde satış yaptırdığı perakendecilere, kendisinin satış yaptığı veya kendi deposunda satış yapmak için bulundurduğu fakat uygun kar marjı ve konsinye mal alamadığı ürünlerin fiyatının altında ürün satmalarına müsaade edilirken, kendisinin konsinye olarak veya yüksek indirim oranları veya kar marjları ile almış olduğu ürünlerin altında fiyat verilmesine veya satış yapılmasını engellemiş olduğu, satışa kapatmış olduğu, komisyon farkları dayatmış olduğu ve eskiye dönük olarak komisyon farkı aldığı, tüm muhatapların organize biçimde hareket ettiği, davalılar hakkında haksız rekabet suçundan ötürü şikayetçi olduklarını, İstanbul Anadolu C uhmuriyeti Başsavcılığına 2017/.... sayılı dosyası üzerinden soruşturmanın yürümekte olduğunu belirterek minakit sözleşmenin 14.maddesi uyarınca taraflarca belirlenen sözleşmesel 100.000,00-TL cezai şart bedelinin haksız fesih tarihi olan 13.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birliktte ... ... ve ... tarafından müştereken ve müteselsilen tahsiline, haksız rekabetin tespiti ve meni'ine, kararın ilanına, sözleşmenin haksız ve hukuka aykırı olarak süresinden önce feshi dolayısıyla bilirkişi tarafından yapılacak incelemeye kadar şimdilik 1.000,00-TL ihtarname tarihi olan 06.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, markasının kişilik haklarının zarar görmesinden ötürü şimdilik 100.000,00-TL manevi zararının 06.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı D Market vekili cevap dilekçesinde özetle; davada zorunlu dava arkadaşlığının oluşmadığı, dava ve taleplerin tefrik edilmesini, müvekkilinin bayilik sözleşmesinin tarafı olmadığı haliyle haksız rekabet ilişkisi içinde olamayacağı, kendilerinin elektronik ticaret sitesi işlettiğini, 5000 kobiye sanal mağaza imkanı tanıdıklarını, ticarete ket vurmak değil ticareti desteklemek amacı olduğunu, davacının da kendilerinin Pazar yeri mantığı ile çalıştığı müşterilerden biri olduğu, davalı ... MOBİL ile bayilik ilişkisi içinde olmadığını, çalışma prensiplerinin buna uygun olmadığını, müvekkilinin davalı ... ... satış noktası olduğunu, davacı ile arasında 12.06.2015 tarihli bir satıcı üyelik sözleşmesi olduğunu, davacı 15 temmuz olaylarından sonra ülkenin düştüğü ekonomik ve fiili durumun piyasalara etkisini dikkate almadan iddialarda bulunduğu, davacının yaşadığı ekonomik zararın ülkede yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmelerden ötürü zora girmiş olduğunun bir gerçek olduğunu ve bu gerçeğin reddedilemeyeceğini, davacının iddialarının dayanağı ... markalı ürünlerin Koreli üreticisinin Türkiye pazarı ile ilgili ticari koşullarda değişiklik yapması, taksitli satışlara son vermesinden kaynaklanmakta olduğunu, davacı ile aralarında var olan sözleşme gereği komisyon oralarının tek taraflı belirleme yetkisinin kendilerinde olduğunu ve komisyon oranlarının dövizlerdeki artıştan ötürü tüm kategoride değiştirmiş olduklarını, davacıya özel bir uygulamaya yer verilmediğini, ciro priminin davacı yanca imzalanmış sözleşmenin ekinde yer alan bilgilendirme formunda bulunduğunu, davacının bu bölümü de kaşe ve imza yaptığını, basiretli bir tacirin imzasının sorumluluğu olduğunu, davacının da ciro primi faturalarına itiraz etmediğini, davacının müvekkili hakında suç uydurma iddiası ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunulduğunu bu şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini de belirterek davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA DİLEKÇESİ: Davalılar ... ... ... Dış Tic. Ltd. Şti., ... ... ve ... AŞ, ... ve ... vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Kore menşeili ... markasının davalı ... tarafından Türkiye distribütörlüğünün yapıldığını, daha sonra distribütörlüğün diğer müvekkil ... tarafından üstlenildiğini, markanın sahte ürün satışının engellenmesi için, bayilerin ürün temininin marjlar değiştirilmeden ve hatta daha avantajlı ödeme imkanları ile www...... isimli internet sitesinden sağlanmasına karar verildiğini, merkezin bu kararının tüm bayilere yazılı olarak mail atıldığını, internet sitesinde duyuru yapıldığını, iddia edilenin aksine hiçbir bayiye taksitli ürün satışı yapılmadığını, sadece nakit alım yapan ve/veya tek çekim ödeme yapan bayilere dolar kurundaki hareketten dolayı yapıları zamları onaylatıp ürün çıkış yapıldığı, taksitli alım yapan bayilerde süreci müvekkil şirket yönetse de çıkışın www...... üzerinden yapıldığını, zira Kore merkezinden alınan karar gereği satış noktası olarak ... Elektronik'in aldığını, bayilerle bu sebepten sözleşmenin müvekkillerce haklı sebeple — değiştirildiğini, davalıya — kasıtı bir — durum gerçekleştirilmediğini, 15 Temmuz sonrası maliyetlerin ciddi anlamda arttığını, mal satışlarının yalnızca nakit olarak yapılabileceğini, bunun dışında herhangi bir satış usulünün artık müvekkilce kabul edilemeyeceğinin 16 Temmuz günü alınan bir karar olduğunu, marjların ... markası tarafından değiştirildiğini, davacının nakit ya da kart satışı kabul etmediğini, 90/120 gün gibi vadelerde ve 9050 kar marjında ısrar ettiğini, müvekkilin davacı ile ödeme yöntemi konusunda anlaşamadığından ve markanın kararına uymayı reddettiğinden sıkıntılı bir sürece girdiğini, kişilik haklarına aykırı davranılmadığını, 4054 sayılı yasaya aykırı davranılmadığını, tüzel kişilik perdesinin aşılarak asıl kişilere husumet yönlendirilmesinin TTK md. 329 maddesi bakımından hukuka aykırılık taşıdığını, davacının ... değil ... ... ile sözleşmesinin olduğunu, davalı ...'ın şirkette yetkisinin de olmadığını, davacının iddialarının aksine hespiburada....'un tekel olmadığını, distribütör de olmadığını, satış noktası olduğunu ve bayilere kolaylık sağlamak için ilgili şirket ile anlaşma yapıldığını, cezai şartın uygulama alanı bulmadığını, ... 7'nin çıkış sürecinde ...'nın müvekkilin tüm stoğunu ödeme yapıp aldığı, bu kararın da Kore Merkez tarafından verildiğini, davacının kötü niyetle TPE nezdinde marka başvurusunda bulunduğu, bu başvurunun reddedildiği, davacının sahte ürün sattığını, kötü niyetli olup firmayı zarara uğratmak istediklerini, davacının sahte ürün satışının engellenmesi adına kendisi ile bayilik sözleşmesi yapıldığını, davacı tarafından fiyat kırması yapıldığını, değerinin altında satıldığını belirttiği görülmüştür. Davalıların karşı davası dilekçesinde özetle; ticari itibar kaybı dolayısıyla işbu davanın açıldığını, davacının müvekkile ait facebook sayfasını hackleyerek çalışamaz hale getirdiğini, kendisi ile sözleşme yapmaya zorlayarak şifreleri bunun akabinde geri verdiğini, ilgili kapların değerinin altında satıldığını, bu bakımdan 100.000,00-TL manevi tazminat talep edildiği görülmektedir.
CEVAP: Davacı / karşı davalı ... vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; dilekçesinde özetle; davalıların süresi içinde cevap vermediklerini ve karşı davayı açmadıklarını, karşı davanın süresinde açılmamasından dolayı reddine karar verilmesini, karşı davada ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ve işbu haksız fiil iddialarının zamanaşımına uğradığını, davalıların eylemlerinin yurtdışı kararından ileri gelmesinin, bu eylemleri hukuka uygun kılmadığını, davalıların eylemlerini ikrar etmekte olduklarını, müvekkilinin sahte ürün satmadığını, bilakis davalıların sahte ürün satmakta olduklarını, sahte ürün satışı iddialarına istinaden müvekkili hakkında yapılmış bir başvurunun da olmadığını, marjların değiştirilmiş olduğunun ticari defter incelemesinde ortaya çıkacağını, ödeme yöntem ve vadelerinde değişiklik yapılmasının tarafların ortak mutabakatı ile mümkün olabileceğini, tek taraflı irade ile marj değişikliğine gidilemeyeceğini, davalıların hem marjları hem de ödeme yöntemlerini değiştirdiklerini dilekçelerinde kabul ettiklerini, ürünlerin .....'dan alınmasına karar verilmesi hususunun açık birer sözleşmeye aykırılık olduğunu, davalı ... ...'in daha önce diğer davalı .....'da çalışmakta olduğunu, bu şirket lehine hakim durum yaratılması halinin bu durumdan kaynaklarmış olabileceği, 15 Temmuz darbe girişimi dolayısıyla ülkede bir mücbir sebebin olmadığını, darbe girişiminin bu davayla bir ilgisinin de bulunmadığını, sözleşmeye göre ödemelerin kredi kartı veya çek ile ödeneceğinin belirlendiğini, taraflar arasında düregelen ticari uygulamanın nakit ödeme şeklinde olmadığı, müvekkilinin %50 kar marjı ısrarının ise olmadığını, hizmet faturalarının ... ile hepsiburda.... arasındaki sözleşmelerin ticari ilişkisinin bilirkişiler vasıtasıyla incelenmesi veya taraflar arasındaki tüm sözleşme, ticari defter ve belgelerin sunulması için yazı yazılmasını talep ettikleri, bu şekilde .....'a satış noktası ya da bayi olarak daha avantajlı fiyatlar ile ürün temin edildiğinin tespit edilebileceği, gerçek kişi davalılara yöneltilen talebin sözleşmesel ilişkiden kaynaklanmadığını, haksız rekabete meydan veren fillerden kaynaklandığını, ... ile ... Telekomikasyon'un organik olarak aynı şirket olduğunu, .... ve TPE ile ilgili işlemlerde hukuka uygun davranıldığını, .....'un tekel durumuna getirildiğini, bu durumunda Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'a da aykırı olduğunu, rekabeti sınırlayıcı anlaşma ve uyumlu eylem içinde olduklarını, çek ile alım yapılabilmesinin sözleşmeye göre mümkün olduğunu, .....'dan taksitle mal almak zorunda bırakılmaya çalışmasının sözleşmeye aykırı olduğu, davalıların mücbir sebep savunmalarının dinlenemeyeceği, ... firmasına kesilen ... 7 grubu faturalar, bu faturalardaki marjlar ve bu faturalara istinaden ... tarafından yapılan ödeme dekontları incelendiğinde kolayca yüksek marj, ödeme vadesinde kolaylık yapıldığının tespit edilebileceği, ..., ... lsatış faturaları ile hepsiburadayı üstün konuma geçirdiklerinin tespit edilebileceği, ... üzerinden diğer bayilere yapılan satışlara ait faturaların incelenmesi ile 12 taksit ve daha yüksek marj ile alışveriş yapılmadığının anlaşılabileceği, bir bayinin %50den düşük marjla ürün alımına yönlendirilip, %35 komisyon ile hepsiburadada satış yapmasının imkansız hale getirildiğini, hepsiburadanın ani komisyon oranları değişikliğinde yaptığı haksız uygulamanın en temel göstergesinin bu olduğunu, müvekkilinin fiyat kırmadığını, sipariş taleplerinin yerine getirilmediğini, .....'un 2013 senesinde sahte ürün satmış olduğunu, facebook hesaplarının hacklenmediği, sözleşme öncesi dönemde sosyal medya hesaplarırın ve internet sitesinin müvekkil tarafından yönetildiği, bu konuda kendilerine hizmet faturası kesilmekte olduğunu, delillerde yer alan ve şifrelerin davacılara teslim edildiğine dönük beyanların bu hususa ilişkin olduğunu belirterek esas davanın kabulünü karşı davanın reddini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, davacı ile davalı ... arasında akdedilen bayilik sözleşmesi gereğince davalıların haksız rekabet eylemlerinin bulunduğu iddiasına dayalı haksız rekabetin tespiti, men'i, haksız rekabet sonucu ortaya çıkan durumun ortadan kaldırılması ve tespite ilişkin kararın ilanı, sözleşmenin 14.maddesi uyarınca 100.000,00-TL cezai şart bedelinin ve yine sözleşmeye göre cezai şartı aşan zararın yine sözleşmeye göre üç katı tutarındaki tazminattan şimdilik 1.000,00 TL'sinin ve ticari itibar kaybı sebebiyle 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Davalılardan ... ... tarafından açılan karşı dava ise, davacının ..... isimli internet sitesinde fiyat kırmasından dolayı markanın ticari itibarının zedelenmesine dayalı 100.000,00 TL manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, karşı dava dilekçesi ve cevap dilekçeleri ile sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
İddia, savunmalar, karşı dava konusu iddialar, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemlerine ait taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti sunmuş olduğu 03/10/2019 tarihli kök raporunda özetle; "...davalı ... ile davacı arasında akdedilen Sözleşmenin tek yetkili münhasır hak veren bir bayilik sözleşmesi olmadığı, tarafların akdi sorumluluğunun “tek yetkili” bayi olup olmadığına göre heyetimizce değerlendirildiği, Davalı — karşı davacının her ne kadar akdi sorumluluklarından biri, bayilerini gözetmek ve ticaretlerinin engellenmesine dönük tasarruflarda bulunmamak, aksine bu yönde önleyici tedbirler almak olsa da, hak veren distiribütörün diğer bayilerle serbest piyasa koşullarına göre ticaret yapmasının, bir diğer bayi tarafından engellenmesinin amacı aşacak bir yorum olacağı, münakit sözleşmede çoğu hükmün güven ilişkisi kapsamında değerlendirilerek “taraflar arasında karşılıklı mutabakat” şartına bağlandığı, neticeten sözleşme ilişkisinin uygulanmasının fiziken imkansız hale geldiği, güven ilişkisinin sarsılmasından dolayı devamının çekilmez bir hal almasından ve kendi nezdinde doğan yükümlülükleri yerine artık getirememesinden ötürü davalı ... şirketinin akdi fesih hakkını madde 14/2 hükmü uyarınca kullanmış olduğu, bu hakkın kullanılması kapsamında, aynı madde hükmü uyarınca davalı karşı davacının cayma akçesi olarak, cezai şart ve bayinin doğmuş zararını ödemekle yükümlü haline geldiği, bu bakımdan 100.000,00-TL cezai şart bedelinin, fesih ihtar tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan faizi olan 3.926,71 -TL ile birlikte feshin sonucu olarak davacı — karşı davalı ödenmesinin isabetli görülebileceği, teknik inceleme kapsamında davalı karşı davacının ticari kaybına dair yazılı delil ve emare bulunamadığı için cezai şartı aşan maddi tazminat taleplerine iştirak edilemediği, davacının manevi zararın oluştuğuna dair dosyada bilgi ve belgeye rastlanmadığı, somut durumda, davacının sözleşme sorumluluğu ile haksız fiil sorumluluğunun özel bir türü olan ve TTK md. 54 vd. maddeleri ile tayin edilen Haksız rekabet sebeplerinin her ikisine de dayanmış olduğu, davacı ile davalı ... şirketi arasında davacının var olan bayilik sözleşmesi gereği, her iki tarafın da eylemlerinin akde aykırılığına yaptırımlar getirilmiş olduğu, bu kapsamda haksız fiil sorumluluğunun değerlendirmeye alınamayacağı, davacının, davalıların meydan verdiği fiilerden ötürü mali verilere göre zararına rastlanılamadığı, diğer davalılardan ..., ..., ..., ... /...'nın akde aykırılıkta pasif husumetinin bulunamayacağı, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Hükümlerinin somut olayda uygulanmasının bulunmadığı, davalı — karşı davacının, 19.06.2015 Tarihi itibariyle davacı karşı davalı ile bir sulh protokolü yaparak, birbirlerini geçmişe dönük gayrikabili rücu ibra etmiş olduklarından bu tarihten önce vuku bulduğu iddia edilen olaylardan dolayı ileri sürdükleri taleplerine iştirak edilemediği, bu tarihten sonra davacının ..... isimli internet sitesinde fiyat kırmasından dolayı markanın ticari itibarının zedelenmesine dönük iddialar kapsamında, davalı —- karşı davacı ...'un bayilik sözleşmesinin karşılıklı olarak yürütülemez bir hale gelmesinden dolayı münakit sözleşmenin 14/2. Maddesine göre cezai şart ödeyerek fesih hakkını kullandığından bahisle, ayrıca dava yoluna gidilmesi halinin akdedileri sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil etmesinden ötürü iştirak edilemediği..." yönünden görüş ve kanaat sunulmuştur.
Taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları kapsamında ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, sunulan 18/02/2021 Uyap havale tarihli ek bilirkişi raporunda özetle;
"...Davalı ... ile davacı arasında akdedilen Sözleşmenin tek yetkili
münhasır hak veren bir bayilik sözleşmesi olmadığı, tarafların akdi sorumluluğunun “tek
yetkili” bayi olup olmadığına göre heyetimizce kök raporda değerlendirildiği, işburada
ek ve aynı yönde olarak, davacı Monefe’nin bayilik sözleşmesini haklı feshe hakkının
doğmuş olduğunu başka bir deyişle ifade etmek, bu hususta Rekabet Kurulu tarafından
yapılan inceleme ve değerlendirmelerin, sonuç ve kanaatlerin de bayilik sözleşmesinin
ifası sırasında ... Telekominikasyon tarafından meydan verilen eylemlerin bir yandan
da 4054 sayılı Kanun’a aykırı olduğu yönünde olduğu ve fakat Davalı ... Mobil’in
piyasada hakim durumda olmadığı ve davalı ... tarafının bu saiklere
katılınmadığının değerlendirildiği ( Kurul Kararının kesinleşip kesinleşmediği hususu dosya
içeriğinden anlaşılamamaktadır)
Davalı – karşı davacının her ne kadar akdi sorumluluklarından biri, bayilerini gözetmek
ve ticaretlerinin engellenmesine dönük tasarruflarda bulunmamak, aksine bu yönde
önleyici tedbirler almak olsa da, hak veren distiribütörün diğer bayilerle serbest piyasa
koşullarına göre ticaret yapmasının, bir diğer bayi tarafından engellenmesinin amacı
aşacak bir yorum olacağı, münakit sözleşmede çoğu hükmün güven ilişkisi kapsamında
değerlendirilerek “taraflar arasında karşılıklı mutabakat” şartına bağlandığı, neticeten
sözleşme ilişkisinin uygulanmasının fiziken imkansız hale geldiği, güven ilişkisinin
sarsılmasından dolayı devamının çekilmez bir hal almasından ve kendi nezdinde doğan
yükümlülükleri yerine artık getirememesinden ötürü davalı ...
şirketinin akdi fesih hakkını kullanmasında sözleşmenin madde 14/2 hükmünün
uygulama alanı bulması gerektiği,
Somut durumda, davacının sözleşme sorumluluğu ile haksız fiil sorumluluğunun özel bir
türü olan ve TTK md. 54 vd. maddeleri ile tayin edilen haksız rekabet sebeplerinin her
ikisine de dayanmış olduğu, davacı ile davalı ... şirketi arasında
davacının var olan bayilik sözleşmesi gereği, her iki tarafın da eylemlerinin akde
aykırılığına yaptırımlar getirilmiş olduğu, bu kapsamda haksız fiil sorumluluğunun
değerlendirmeye alınamayacağı, davacının, davalıların meydan verdiği fiilerden ötürü
mali verilere göre zararına rastlanılamadığı, diğer davalılardan ..., ...,
..., D- Market/...’nın akde aykırılıkta pasif dava husumetinin
bulunamayacağı, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin somut
olayda uygulamasının bulunmadığı,
Dosyada yer alan ve kök rapor akabinde sunulan mülhak belge ve bilgilerin KÖK
raporumuzdaki kanaatlerimizi değiştirmeye uygun bulunmadığı, kanaatimizi
yönlendiren hususun ciro prim tahsilatları ve ticari defter incelemeleri kapsamında
yapılacak kıyas incelemelerinden ziyade sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet
prensipleri kapsamında şekillendiğinden bahisle, mali inceleme yapılaması halinin takdir
Sayın Mahkemeye ait olmak üzere yeni bir menfaat bulunmadığı,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; davalı – karşı davacının, 19.06.2015 Tarihi itibariyle davacı
karşı davalı ile bir sulh protokolü yaparak, birbirlerini geçmişe dönük gayrikabili rücu
ibra etmiş olduklarından bu tarihten önce vuku bulduğu iddia edilen olaylardan dolayı
ileri sürdükleri taleplerine iştirak edilememiş olup, davalı ... Telekominikasyon
vekilinin ibra öncesi delillere dayanarak yapmış olduğu itirazlarına itibar edilemeyeceği,
konuya ilişkin davalı ... Telekominikasyon tarafından yapılan ceza şikayetinde
dosyaya sunulan evraklara göre, internet satış sayfası linklerinin güncel ve geçerli
olmadığı tespit edildiğinden yeni bir değerlendirme yapılamadığı, bu tarihten sonra davacının ..... isimli internet sitesinde fiyat kırmasından
dolayı markanın ticari itibarının zedelenmesine dönük iddialar kapsamında, markanın
ticari itibarının neden ve nasıl zedelenmiş olduğuna dair somut bir bilgi ve belgenin
dosyada yer almadığı, bu hususta 6769 s Kanun /SMK kapsamında taleplerin görev
yönünden değerlendirmesinde takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, davalı – karşı davacı ...’un bayilik sözleşmesinin karşılıklı olarak
yürütülemez bir hale gelmesinden dolayı münakit sözleşmenin 14/2. Maddesine göre
cezai şart ödeyerek fesih hakkını kullandığı yorumuna rağbet edilmediği takdirde ...
telekominikasyon’un bayinin haksız fesih sebebiyle doğan zararı kapsamında tazminat
ödemeye mahkum edilmesinin düşünülebileceği, bu hususta karlılık ve satış konusunda
net bir mali belirleme yapılması mümkün olamadığı dikkate alınarak, sözleşmenin meri
şartlarına uymaktan imtina edilmesi dolayısıyla da cezai şart ödemesinin haksız fesih
dolayısıyla yeri doğduğunun kabulü gereği, davalı ... telekominikasyon tarafından hal
böyleyken ayrıca dava yoluna gidilmesi halinin akdedilen sözleşme hükümlerine
aykırılık teşkil etmesinden ötürü iştirak edilememiş, neticeten taraflar arasındaki
husumetin haksız rekabet bahsinden değil sözleşmeye aykırılık hallerinden ibaret
görülebileceği ve sözleşme taraflarının keyfiyetle genişletilmesinin isabetli olamayacağı
kanaatimiz bu şekilde hasıl olmuştur." şeklinde tespit ve görüşlere yer verilmiştir.
Ek rapora karşı taraf
vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulduğu, mahkememizce rekabet kurulunun dava konusu iddiaya ilişkin vermiş olduğu gerekçeli karar ile birlikte taraf vekillerinin bilirkişi raporlarına karşı beyan ve itirazları davacı vekilinin zarar iddiası kapsamında zarar durum ve miktarının tespiti hususunda ek rapor tanzimi için yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, sunulan 19/07/2022 Uyap havale tarihli bilirkişi 2.ek raporunda özetle;
"...
Dosyada mübrez belgelerin kök ve ek raporda incelenmiş olması, uyuşmazlığın aynı zamanda
Rekabet Kurumu nezdinde görülmekte olması evvel ki araştırmalarımızda incelemelerimizde
olan konulardandır. Bu bakımdan Rekabet Kurumunun dosyada mübrez kararını açıklamış olması görüşümüzü değiştirmemektedir. Anılan kararın ayrıca nihai olmadığı görülmüş olup,
gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemelerinde yargı yolu
açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.

Davalı ... Rekabet Kurumu tarafında aşağıda yer alan ceza hükümleri bahsinde, ilgili
mevzuatı uyarınca da kusurlu bulunmuş, bu kararın akıbeti ve kesinleşip kesinleşmediği
bilgisine ise dosya kapsamından rastlanılamamıştır;

RK kararında;

“Yeniden satış fiyatının tespiti uygulamasından dolayı 4054 sayılı Kanun’un
4. maddesinin ihlal edildiğine, bu itibarla yine aynı Kanun’un 16. maddesinin
üçüncü fıkrası ve Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar
İle Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına
İlişkin Yönetmelik”in 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi 2020 mali yılı
sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin
takdiren, %(…..) oranında olmak üzere,
- ... ... AŞ’ye 157.897,84 TL;
idari para cezası verildiği görülmüştür.
Kök ve ek raporda beyan etmiş olduğumuz üzere, oluşacak uyuşmazlığın sözleşmesel ilişkisi
bahsinde kalması, haksız fiil/rekabet ilkelerine temas etmeyen bir sözleşmesel sorumluluktan
ibaret olduğu yorumumuz değişmeyecektir. Haksız Rekabet bir haksız fiil sorumluluğu iken
hukukumuzda sözleşmeden doğan sorumluluk hallerinin ifası ayrı düzenlenmiştir.

Konunun alım satım ve sipariş detayları evrakları özelinde tartışılmak istenilmesi, Bu olursa
haksız fiil tespiti de mümkün olabilir beklentisi bir yana, davalı konumunda bulunan distribütör
şirketin davalılar ile var olan bayilik sözleşmesini akde aykırı feshetmiş olduğu, haklı fesih
hakkının davacılar yanında doğduğunu ve davacıların tespit edilen eylemler dolayısıyla
sözleşmesel bir tazminata hak kazanmasının mümkün olabileceği kök raporumuzda
açıklanmıştır.

Ancak bu tazminat bir haksız fiil/haksız rekabet tazminatı olarak addedilemeyecektir.

Rekabet Kurumu’nun RKHK kanun kapsamında yürürlüğe girme amacı ile TTGK md. 55 vd.
hükümlerinde açıklanan rekabet kavramları birbiri ile çok karıştırılmakla birlikte, ayrı amaca
yönelen müesseselerdir. Şu kadar ki, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre
amaç; Bu Kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya
kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu
hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önleme, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri
yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.

Anılan madde hükmüne göre davalıların rekabeti bozucu anlaşma akdettikleri saptansa dahi,
işbu davanın konusu TTk md. 55 vd madde hükümlerine göre bir tazminat talebinde
bulunulması amaca aykırı olup SPK; RKHK gibi idari kurumların kararlarından olumsuz
etkilenilmesine dair açılacak davalar genel hükümlere tabidir.

Rekabet Kurulu’nun muhtelif kararlarında, bayiler tarafından alınan edimlerin sözleşmenin
ayrılmaz parçası olduğu incelemesinin yapılarak hukuk mahkemelerince iadesine dair karar
verilebileceğine dair vermiş olduğu kararlar mevcuttur. Alınanların hangi hükümlere göre
iadesinin mümkün olduğu yönünden bir tartışma RK kararları akabinde kimi kez yapılmakta
olup, Bize göre Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere alınanların iadesinin vekaletsiz
iş görme edimlerine göre yahut davacının iddia ettiği sorumluluk bahsinde sebepsiz
zenginleşme hükümlerine göre iadesi mümkün sayılabilir. Keza; BK md. 77 hükmü kapsamında;
- Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu
zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli
olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur”
hükmünü amirdir. Dolayısıyla; RK’nın incelenen sair emsal kararlarında da mahrum kaldıkları
karı ve sair isimler altında yapmış oldukları ödemelerin iadesine karar verilebilmesinin mümkün
olduğu Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere isabetli görülmektedir.
Ancak bu tazminat kök raporda belirlemelerimiz kapsamında haksız rekabet eylemlerinden
değil sözleşmeye aykırılıktan ileri gelmektedir.

Raportör beyanında; ilgili Soruşturma Raporu ve Ek Görüş sonucunda, D Market ve ...
Mobil’in ilgili pazarlarda hâkim durumda bulunmadığı, ...’in “Satıcı Üyelik
Sözleşmesi”nde bulunan “en çok kayrılan müşteri” (EKM) koşulunun ve ...
tarafından uygulanan ayrımcılık uygulamasının 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında
olduğu ve 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2002/2 sayılı
Tebliğ) kapsamında grup muafiyetinden yararlanabileceği,

Kanaati kullanılmıştır.

2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkinGrup Muafiyeti Tebliği uyarınca; Üretim veya dağıtım
zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha fazla teşebbüs arasında belirli
mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan anlaşmalar -dikey
anlaşmalar- bu Tebliğde belirtilen koşulları taşıması kaydıyla, Kanunun 4 üncü maddesindeki
yasaklamadan Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak grup olarak muaf tutulmuştur.
Ayrıca Kararın 76 no.lu belirlemesinde; Ayrımcılık uygulamasına ilişkin olarak ise ...
Mobil, pazar payının %40’ın altında kalması ve ilgili eylemin 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamına
çıkaracak hükümler içermemesi sebebiyle grup muafiyetinden yararlanabilmektedir.
78. no.lu belirlemesinde “... tarafından uygulanan EKM şartının piyasada fiili etkisinin olmadığı taraflarca da teyit edilmiştir. ...’nın ilgili ürün pazarındaki
pazar payının da %40’ı aşmaması nedeniyle uygulamanın 2002/2 sayılı Tebliğ
kapsamında grup muafiyeti kapsamında olduğu tespit edilmiştir.” denilmektedir.
Yukarıdaki belirlemeler konuyu rekabet ekseninden çıkarmaktadır.
Sözleşmenin bu ihtimal ile feshinden dolayı hakkı zayi olan tarafın sözleşmesel cezai şart bedelini
ve ticari gelir kaybına istinaden maddi ve manevi tüm zararların tazminini talep hakkı doğduğu
raporumuzda belirtilmiş olup bu tazminatın dayanağı sözleşme olup haksız fesihtir.
Şu halde, yetki veren tarafın, bayinin/franchise’ın/acentenin bu kişi her kim ise yine de verilen ve bayinin sözleşme kurulması ile beklediği menfaate ulaşmasını engellemeyecek şekilde, haklarını
gözeterek, en kötü ihtimalle de tazminat ve cezai şart bedellerini ödemek ve bozulan dengeyi bu
şekilde tesis etmek suretiyle, sözleşmeyi fesih etme ve somut durumda neredeyse tüm şartlar
karşılıklı mutabakata bağlandığından ve bu mutabakatlara hiç varılamadığından, yüksek güven
ilişkisinin sarsılmasından dolayı çekilmez kılınan sözleşmesel ilişkiyi, cezai şart vererek sona
erdirme hakkı tanındığı söylenebilecektir.
Cayma akçesi olarak isimlendirebileceğimiz bu rakam pek tabi tarafların iradelerine bağlanan
yorumdur, bu bedelin isimlendirilmesi ve hangi ad ve nam altında verilmiş olması değil
ödeme yapan/yapacak tarafın saikleri tarafımızdan dikkate alınmıştır.
Bu bakımdan davacı tarafın Rekabet Kurumuna yapmış olduğu başvurunun kanaatimizi
değiştirmeye yönelik olmadığını/olamayacağını, tekrar değerlendirilen ve yeni sunulan evraklar
incelendiğinde, Rekabet Kurumu envanterinin kök raporumuzla da benzer istikamette bu defa
idari yönden prensiplere yer verdiğini belirtmek gerekir.
Yoksa bu kişilerin ticaretlerinin engellenmesi, Davalı ... Mobil ve ... ...’un
distribütör olduğu ve dilediği kişiyle bayilik sözleşmesi imzalayabilme serbestisine sahip olduğu,
sebep göstermeksizin bayilerin zararlarını ödemek ve/veya cezai şart ödemek suretiyle
sözleşmelerini feshetmek hakkı zaten kendisinde bulunduğundan bu hakları gözetildiğinde,
... ...’un faaliyetlerinin haksız rekabet hükümleri dahiline alınarak
incelenemeyecektir kanaatindeyiz.
Rekabet Kurumunun kapsamlı incelemesi neticesinde dosya kapsamında edinilen bilgilere göre,
...’in Türkiye distribütörlüğünde strateji geliştirerek büyük ölçekli satıcılara
yönelmesinin mümkün olabileceği ancak bayilerinin korunması ve güvenini sarsıcı eylemlerde
bulunmasının sözleşmesel ilişkiye aykırılık teşkil etmekte oluğu tüm dosya içeriği yorumuyla
görülmektedir. Yukarıda da açıkladığımız gibi Rekabet Kurulu’nun görüşleri işbu dava konusu
ile ilgisiz mevzuat kapsamında olup görüşlerin içeriğinde var olan çelişkilerin tartışılması yine
dava dışı bir tartışma yaratmak olacak ise de, aşağıda veri analizi bakımından başvurulan ve
ayrıca dosyada rekabet Kurumu tarafından ...’in distribütörü olduğu ...
markalı ürünlerin Pazar payının cep telefonları aksesuarlarında yalnızca %3; telefon
kılıflarında %4 olduğu ve şirketin pazarda hakim durumunun da olmadığı bu bakımdan
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri kapsamında kendisine müeyyide
uygulanamayacağına dair belirlemeler de mevcuttur.
Yine Rekabet Kurumu da kök raporumuzda olduğu gibi davalı ... Telekomünikasyonu bayilik
sözleşmesindeki koşullara bu defa farklı bir mevzuat yönünden yaptırım bağlanmasını uygun
görmüş ancak davalı ... için bu kanaate varmamıştır. O halde her ne kadar iki ayrı
mevzuat kapsamında inceleme yapılmakta ve dava konusu değerlendirildiğinde, Kurulun
görüşlerini değerlendirmeye alıp almama konusunda Sayın Mahkeme her zaman ve tek başına
takdir hakkını haiz ise de, Rekabet Kurulu görüşlerinin kök raporumuzla da uyumlu olduğunu
burada da söylemek gerekecektir.
5. SONUÇ :
Kök rapor ve ek raporlarımızda da belirttiğimiz hususlarda kanaatimizi değiştirecek bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığı,
Sözleşmenin süresinden önce feshinden dolayı, davacı gelir kaybının olmadığı kanaatine
varılmışsa da, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline karşı “3. Değerlendirme”
bölümünde yapılan hesaplamaya göre, davacı-karşı davalı firmanın, sözleşmenin devam etmediği Eylül 2016 - Haziran 2018 dönemleri arasındaki brüt kar kaybının toplam 280.066,46 TL
olabileceğinin hesaplandığı," yönünde tespit ve görüşlerin bildirildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi 2. Ek raporundaki davacının cezai şartı aşan tazminat talebine ilişkin mahkemece hak kazanıldığı yönünde değerlendirme yapılacak olması ihtimaline binaen hesaplanan 280.066,46 TL yönünden davacı vekili tarafından 16/08/2022 tarihinde ıslah dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanununun (TTK) Dördüncü Faslında düzenlenen 'Haksız rekabet', 54.maddesinde 'Rakipler arasında veya ... edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ' şeklinde tanımlanmıştır.
Bu maddeye göre, iktisadi rekabetin varlığı ya da yokluğunda alınacak ölçü, özellikle objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığıdır.
Eğer bir olayda, objektif iyiniyet kurallarına aykırılık varsa, burada hakkın kötüye kullanımı söz konusudur. Objektif iyiniyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Dolayısıyla her somut olayda, iyiniyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir.
Kanun koyucunun buradaki amacı, ekonomik alanda dürüstlük ilkesini hakim kılarak, bunun ihlal edilmemesini sağlamaktır.
Ekonomik ve ticari hayatta herkes, ahlak ve objektif iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde hareket ederek, ancak kendi emek ve gayreti ölçüsünde bir kazançla yetinmelidir. Bir tacirin, kendi emek ve gayretine dayanan kazancı, gerek ahlaki gerekse kanuni yönden meşrudur. Fakat, bir kimsenin en ufak bir yorgunluğa ve zahmete girmeden bir başkasının yıllar yılı didinip alın teri ve göz nuru dökmek suretiyle ancak meydana getirdiği ve tamamen kişisel emek ve gayretinin ürünü olan çalışmasına ortak olması hali, hem ahlak kurallarına bir aykırılık oluşturur ve hem de haksız rekabeti meydana getirir. Bu şekildeki bir haksız rekabet, "parazit-tufeyli" rekabet olarak nitelendirilir. Bir başkasının yıllarca çalışmak suretiyle ancak elde edebildiği emek ve şöhretine elatmak suretiyle -deyim yerindeyse- onun sırtından para kazanmak isteyen kimsenin hareketi, kendi emeğine dayanmadığı için, ahlak kurallarına ve kanun hükümlerine göre, haksız rekabettir (Doğanay, İsmail: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, 3.Baskı, Cilt I, Ankara 1990, Sahife 314-318).
Bu kapsamda; haksız rekabetin 6102 sayılı TTK m. 54 ve devamı hükümlerinde düzenlendiği, haksız rekabet hallerinin ise m. 57’de genel olarak belirtildiği, ancak haksız rekabet teşkil eden davranışların sayılan bu hallerle sınırlı olmadığı, somut olaya göre değerlendirme yapılarak bir eylemin haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağının mahkemece tayin edilmesi gerektiği, haksız rekabetin, haksız fiilin özel bir türü olması nedeniyle her türlü kanıtla ispat edilebileceği bilinmektedir.
TTK m. 55/1 -a(4) hükmü
"a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle:
4. Başkasının mallan. İş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gibi., Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı tarafından, davalılardan ... ... ile arasında bayilik sözleşmesi bulunduğu, davalıların ithal ederek piyasaya sürdüğü ... markalı ürünlerin elektronik aksesuar ürünlerinin en bilineni ve tercih edileni olduğu, tüketicilerin ... markasını, artı özellikleri dolayısıyla bildiği ve çokça tercih ettiği, ... ürünlerini Türkiye'ye gönderen firmanın, ürün satışlarını arttırmak için davalılar ve müvekkili ile bayilik sözleşmesi yapmakta olduğu, satışların artmasının akabinde artık bayiliğe ihtiyaç kalmadığı ve ..... internet sitesinde satışların arttığı, ürün satış karının bayilere ve .....'a kalması için hukuka aykırı eylemlere girişildiği, bu sebeple müvekkil şirketin ticaretinin giderek zorlaştırıldığı, daha sonra müvekkil ile devam eden sözleşmenin feshi yoluna gidildiği belirilerek genel olay örgüsü anlatılmış olup, akabinde davalı ... ...'un tek ortağının davalı ...'in olduğu, bu şirketin ... marka ürünleri ithal ettiği, müvekkili ile davalı ... ... ile 19.06.2015 tarihinde ve 3 yıl süre ile geçerli “Yetkili Bayilik ve Satıcılık Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin davalılar ... ..., ..., ... Ve ... tarafından sözleşmeye aykırı davranılarak feshedildiği, haksız rekabet ve haksız ticari uygulamalara sebebiyet verildiği, davacı şirketin ticaret hayatının sona erdirildiği, ..... isimli internet sitesini öne çıkardığı, davacının davalı ..... isimli internet sitesi ile 2015 senesinde bir anlaşma yaptığı, bu anlaşma kapsamında ..... isimli internet sitesinin satışları teşvik etmekte olduğu, 1.2.3. ve 4. No.lu davalıların 2016 haziran ayından itibaren taraflar arasındaki sözleşmenin ticari koşullarını değiştirmeye başladıklarını, artık ürünlerin değil ..... isimli internet sitesinden alınması gerektiğine dair kendilerine ve diğer bayilere elektronik postalar gönderdiklerinden bahisle haksız olarak sözleşmenin feshedildiğinden bahisle 100.000,00 TL cezai şart, sözleşmenin 14. Maddesine göre cezai şartı aşan zarar ve zararın üç katı oranında tazminat ile manevi tazminat istemi ile işbu davanın açıldığı, davalılardan ..., ..., ... ve ... tarafından pasif husumet itirazında bulunulmuş, davalılardan davacı ile sözleşmenin tarafı olan ... ... tarafından ticari itibar kaybına dayalı manevi tazminat istemi ile karşı dava açılmıştır.
Davacı ile davalı ... arasında yetkili bayilik satıcı sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı tarafın sözleşme sorumluluğu ile haksız fiil sorumluluğunun özel bir türü olan ve TTK md. 54 vd. maddeleri ile tayin edilen Haksız rekabet sebeplerinin her ikisine de dayanmış olduğu, davacı ile davalı ... şirketi arasında davacının var olan bayilik sözleşmesi gereği, her iki tarafın da eylemlerinin akde aykırılığına yaptırımlar getirilmiş olduğu, bu kapsamda haksız fiil sorumluluğunun değerlendirmeye alınamayacağı, kaldı ki haksız fiil sorumluluğundan söz edilebilmesi için hukuka aykırı fiil, hukuka aykırı fiil sebebiyle oluşan zarar ve aradaki illiyet bağının ispatı gerekir ki yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve birbirini doğrular nitelikteki bilirkişi raporları ile de tespit edildiği üzere bu hususların ispatına elverişli dosya kapsamında delil bulunmadığı, davalıların gerçekleştirdiği iddia edilen eylemlerden dolayı mali verilere göre davacının zararına rastlanılamadığı açıktır. Sözleşmeye göre davacı tek satıcı olmadığından yani münhasırlık yetkisi bulunmadığından iddia konusu eylemlerin haksız rekabet olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiş olup haksız rekabete ilişkin taleplerin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yine yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunan bilirkişi raporları ile tespit edildiği üzere sözleşme ilişkisinin uygulanmasının fiziken imkansız hale geldiği, güven ilişkisinin
sarsılmasından dolayı devamının çekilmez bir hal almasından dolayı davalı ...
şirketinin akdi fesih hakkını kullanmasında sözleşmenin madde 14/2 hükmünün
uygulama alanı bulması gerektiği,
bu maddeye göre; Sözleşmenin 14. Madde hükmü, tarafların fesih hakkını düzenlemekte olup, sözleşmenin feshinden önce hakkını kullanan tarafın, ihlal eden tarafın yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmesi için karşı tarafa 15 günden az olmayan bir süre tanımasını, aksi takdirde ikinci bir 15 günlük süre tanımasını, akabinde haklı olarak feshetmesi imkanı getirmiştir. Ancak tarafların karşılıklı birbirlerine zarar verici davranışları olduğu takdirde, bu haller sınırlı sayıda olmaksızın sayılmış ve bu halde süre tayinine gerek bulunmadan iki taraftan birine sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih hakkı getirildiği görülmektedir. Olayda da davalı ... ... tarafından davacıya süre verilmeden sözleşmenin ihtarname ile feshedildiği anlaşıldığına göre, davalı ... ...'un sözleşme gereğince 100.00,00 TL cezai şart bedelini davacıya ödemesi gerektiği anlaşılmakla, asıl davanın kısmen kabulü ile 100.000,00-TL cezai şart bedelinin ihtarname tarihi olan 13/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ......Ltd. Şti.'den alınarak davacıya verilmesine, sözleşmesel fesih hakkının kullanıldığı kabul edildiğinden haksız feshe dayalı cezai şart bedelini aşan zarar ve yine sözleşmeye göre cezai şartın üç katı üzerinden talep edilen tazminat taleplerinin şartları oluşmadığı, kaldı ki cezai şart bedelini aşan zarar oluştuğu iddiası yönünden dosya kapsamında ispata elverişli delil de bulunmadığı gözetilerek bu yöndeki taleplerin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Daha evvel de vurgulandığı üzere sözleşme davacı ile davalı ... ... arasındadır. Sözleşmenin nispiliği ilkesi gözetildiğinde, davalılardan ..., ..., ..., ... (...)'in sözleşmenin tarafı olmadıklarından davanınn davalılar ..., ..., ..., ... yönünden pasif husumet dava şartı yokluğundan HMK.114/1-d ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davalıların eylemleri sebebiyle tüzel kişiliğin itibarının zedelediğine dair dosya kapsamında ispata elverişli delil bulunmadığından asıl davada manevi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
Davacı-karşı davalı şirketin eyleminin davalı-karşı davacı ... şirketinin tüzel kişiliğin ticari itibarının zedelediğine dair dosya kapsamında ispata elverişli delil bulunmadığından manevi tazminat talepli karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile 100.000,00-TL cezai şart bedelinin ihtarname tarihi olan 13/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ......Ltd. Şti.'den alınarak davacıya verilmesine,
-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
-Sair tazminat taleplerinin REDDİNE,
-Haksız rekabete ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
-Davalılar ....AŞ, ..., ... ve ... AŞ yönünden HMK.114/1-d ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın pasif husumet dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Karşı davanın REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
3-Alınması gerekli 6.831‬,00 TL karar ve ilam harcından 3.432,58 TL peşin harç ve 4.765,76 TL tamamlama harcı toplamı olan 8.198,34 TL harcın mahsubu ile 1.367,34 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 36,00 TL gider ile yargılama aşamasında yapılan 3.567,00‬ TL olmak üzere toplam 3.603,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 750,52 TL yargılama gideri, peşin yatan harç gideri 3.432,58 TL peşin harç, 4.765,76 TL tamamlama harcı toplamı 8.948,86 TL yargılama giderinin davalı ......Ltd. Şti.' alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı .......AŞ tarafından yargılamaya aşamasında yapılan 3.000,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.375,08 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılardan ... ....AŞ'ye verilmesine,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davalı ......Ltd. Şti. alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalı ......AŞ. vekille temsil olunduğundan reddedilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 56.209,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı ......AŞ.'ye verilmesine,
9-Davalılar ....AŞ, ..., ... ve ... AŞ vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar ....AŞ, ..., ... ve ... AŞ'ye verilmesine,
9-Tüm davalılar vekil ile temsil olunduğundan manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3. Maddesi uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
9-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 148,50 TL nispi harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
12-Davalı ... ... Ltd. Şti. vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3 maddesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı ... A.Ş.'den alınıp davalı ... ... Ltd. Şti.'ye verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2023
Katip ...



Hakim ...




Full & Egal Universal Law Academy