İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1210 Esas 2023/234 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2016/1210
Karar No: 2023/234
Karar Tarihi: 23.03.2023

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/488 Esas
KARAR NO:2023/377
DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/11/2021
KARAR TARİHİ:04/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 01/03/2022 tarih ve ... sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edilerek Mahkememizce 2022/488 esas sayılı numaraya kaydı yapılıp incelenmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket yetkilisi ...nin, Şubat 2016 tarihinde davalı Şirkette bodrolu proje müdürü olarak çalışmaya başladığının, Davalı Şirket yetkililerinin, kendisinden şirket dışı hizmet alacaklarını bildirdiğini, ...’den şirket kurmasını talep ettiğini ve bireysel iş sözleşmesini “İkale Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ile feshettiğini, söz konusu sözleşme incelendiğinde ikale şartlarını taşımadığını, ...’nin işçilik haklarının kendisine eksik olarak ödendiğini, ..., Davalı Şirkete dışarıdan hizmet vermeye devam edeceğini düşündüğü için haksız ve usulsüz ikale sözleşmesi sebebiyle herhangi bir yasal yola müracaat etmediğini, ...’nin haksız ve usulsüz ikale sözleşmesi sebebiyle büyük maddi zararları doğduğunu, ...nin, Davalı Şirketin kendine verdiği sözlere dayanarak 27 Aralık 2019 tarihinde Müvekkil şirket ... Müh. Dan. İnş. Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu, Müvekkil Şirket ile Davalı Şirket arasında 02.01.2020 tarihinde Dış Kaynak Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin 3. Maddesi ile Davalı Şirketin bir ay öncesinden yazılı bildirim yoluyla Sözleşmeyi feshedebileceğini, bununla birlikte Sözleşme süresi sonuna kadar ilgili bedellerin Müvekkil Şirkete ödenmesi gerektiğini, sözleşmenin ekinde yer alan ücret tablosu ile Müvekkil Şirkete aylık 57.214,56 Tl net ücret + KDV ödenmesinin kararlaştırıldığını, Müvekkil Şirket ortağının ve yetkilisi ...nin, taraflar arasındaki Dış Kaynak Sözleşmesine dayalı olarak Proje Müdürü sıfatıyla “...” “...”ve “...” projelerinde görevlendirildiğini, bu projelerin tamamlanma tarihlerinin Mayıs 2021 olarak belirlendiğini, ...nin, görev aldığı projelerin ortalama %20 üzerinde kar ile ve süresinden evvel tamamlamak suretiyle büyük bir başarı ile görevini yürüttüğünü, yürüttüğü projeler sebebiyle müşterilerden ve ... Amirlerinden çok sayıda teşekkür ve tebrik mesajları da aldığını, Tarafların, Dış Kaynak Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde 2021 yılında da çalışmaya devam ettiklerini, Davalı Şirketin, Müvekkil şirket dışında başka kişilerden de kurdurdukları şirket üzerinden Dış Kaynak hizmeti aldıklarını, Davalı Şirketin diğer tüm Dış Kaynak hizmeti aldığı şirketlere ödenen ücretde yaklaşık %15 artış yaptığını, Müvekkil Şirkete Yeni dönem için ödenecek ücrette bir değişiklik yapmayacaklarını bildirdiğini ve ilk belirlenen ücret üzerinden ödeme yapmaya devam ettiğini, müvekkil şirket ortağının ve yetkilisi ...’nin görevlendirildiğini projelerin 1 sene içinde bitmeyeceğini, müşteriler ile olan sözleşmeler ile kesin ortada olan projeler olduğunu, sözleşme süresinin, ...’ye önceden beri duyulan husumetin bir sonucu olarak 1 yıllıkmış gibi düzenlendiğini, ...nin görevlendirildiği projelerde yüksek performans ile çalışmasına rağmen 05.03.2021 tarihinde müvekkil şirkete usul ve yasaya aykırı bir şekilde sözleşmenin feshedildiğinin sözlü olarak bildirildiğini, Tarafların arasındaki dış kaynak sözleşmesinin bir yıl için düzenlenmiş olmasına rağmen aynı koşullarda çalışmaya devam edilmiş olması sebebiyle sözleşmenin yasal olarak yenilendiğini, sözleşme koşullarına göre, sözleşmenin feshedilmesi ancak bir ay öncesinden yazılı bildirim yapılmasını ve bakiye süre ücretinin ödenmesinin ile mümkün olduğunu, davalı şirketin yapmış olduğu fesih işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirketin davalı şirketin taahhüttleri sebebiyle kurulduğunu, bunun için büyük masraf yapıldığını, hali hazırda müvekkil şirketin hizmet verdiği başka bir müşterisi de bulunmadığını, ayrıca 2021 yılında da müvekkil şirketten hizmet alınmaya devam edildiği için müvekkil şirketin başka bir müşteri arama gibi bir durumu da söz konusu olmadığını, ayrıca müvekkil şirket gibi dış kaynak hizmeti sunan diğer tüm şirketlerle çalışılmaya devam edildiğini ve ilave işler verilmesine rağmen sadece müvekkil şirketin sözleşmesinin sona erdirildiğini, alternatif hakların ve iş seçeneklerinin sözleşmede bulunmasına rağmen bunların değerlendirilmediğini, covid 19 salgın hastalığnın da etkisiyle ağırlaşan piyasa koşullarına rağmen sözleşmenin usulsüz olarak feshedilmesinin müvekkil şirketi büyük zarara uğrattığını, Sözleşmeye aykırılık ve usulsüz fesih sebebiyle 2021 yılı için %15 ücret artışıyla birlikte fark bedelleri ile yıl sonuna kadar olan bakiye süre ücretlerinin öncelikle Müvekkil şirkete ödenmesi gerektiğini, bunun dışında Müvekkil şirketin kuruluşunu ve devamı için yapılan tüm masraflar ile Müvekkil şirketin mahrum kaldığı kar sebebiyle uğradığı zarar miktarlarının da kendisine ayrıca ödenmesi gerektiğini, müvekkil şirketin usulsüz fesihten kaynaklanan zararlarının ödenmesi için ticari dava şartı kapsamında yapılmış olan arabuluculuk başvurusunun da netice vermediğini, davalı Şirketle bir anlaşmaya varılamadığını, İşbu sebeple davacı tarafın davalı tarafa dava açma zaruretleri doğmuştur.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkili mahkemede açılmadığını, dava dilekçesinin HMK gereği unsurları içermediğini, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacı dilekçesinde, Müvekkil Şirketin Davacı yetkilisi ...nin ikale şartlarına uymadığını, bu husustan zarar gördüğünü, Müvekkil Şirketin taahhütleriyle Davacının kurulduğunu, Müvekkil Şirketin Davacı ile olan sözleşmesinin haksız yere feshedildiğini, bu sebeple zararlarının ve sözleşme bakiye bedelinin ödenmesini talep ettiğini, Tüm bu iddiaları kabul etmediğimizi, iddiaları reddettiğimizi iddiaların doğru olmadığını, Müvekkil Şirketin, dünyanın pek çok ülkesinde rüzgar türbini üretimi, tedariği, nakliyesi, kurulum ve devreye alma işlemlerini yaptığını ve kurulum sonrası servis hizmeti sağlayan Almanya menşeili ... Groupun ülkemizdeki iştiraki olarak 08.04.2009 tarihinden beri ticari faaliyetlerini yürüttüğünü, Davacı yetkilisi ...nin, öncesinde Müvekkil Şirketin müşterilerinden olan Eksim Yatırım Holding bünyesinde rüzgar ve grubun diğer projelerinden sorumlu olarak çalışmakta olduğunu, 09.02.2016 tarihinde Müvekkil Şirketin Proje Yönetimi departmanında Proje Müdürü olarak göreve başladığını, ...nin, 01.08.2016 tarihinde ise Türkiye Proje Yönetimi Direktörlüğüne atandığını ve şirketten ayrıldığı 31.12.2019 tarihine kadar bu görevini sürdürdüğünü, ...nin, çalışma süresi içinde Müvekkil Şirkete gelerek Müvekkil Şirketten ayrılmak istediğini belirttiğini, Müvekkil Şirketin bu husus konusunda olumlu yaklaştığını, müvekkil şirketin ... ile ikale sözleşmesi imzaladığını, Davacı yetkilisi ...nin ve Müvekkil Şirket yetkilisinin arasında imzalanan İkale Sözleşmesi akabinde Müvekkil Şirket Davacı ile Dış Kaynak Sözleşmesini imzaladığını,...ye 2019 yılı için maaş olarak aylık net 22.196 TL ödenirken, kurduğu Davacıya aylık 57.214,56 TL ödendiğini, ... ... herhangi bir mağduriyeti olmadığının da buradan oldukça açık şekilde anlaşıldığını, müvekkil şirketinin 2020 yılındaki projelerinin fazlalığının ve mevcut kaynaklarının yeterli olmadığının, Müvekkil Şirket proje yönetimi alanında dış kaynak arayışına gittiğini ve tanıdığı bildiği bir kişi olan ... ... kurduğu şirket olan Davacıdan dış kaynak hizmeti almak istediğini, aylık bir belirli ücret kapsamında davacıdan hizmet alındığını,bunun dışında davacıya verilen bir taahhüt bulunmadığını, projelere ilişkin işlerin esaslı bölümleri 31 Aralık 2020 tarihi öncesinde bittiğini, dolayısıyla davacıdan 31 Aralık 2020 tarihi itibariyle hizmet almaya gerek kalmadığını ve Dış Kaynak Sözleşmesinin kendiliğinden sona ermiş olduğunu ek protokolle uzatılmadığını, Uzatılmaya ilişkin ek protokollerin bulunmadığını, Dış Kaynak Sözleşmesinde ilgili projelerin bitirilmesi ile alakalı bir referans yapılmadığını, Dış Kaynak Sözleşmesinin konusu olmadığını, bu projelerin dava ile bir ilgisi de bulunmadığını, davacının müvekkil şirket ile hizmet ilişkisi devam ederken başka bir şirket kurarak sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, ... ... iddialarının tamamı hizmet ilişkisi ile ilgili iddialar olduğunu, bu iddiaların çözüme kavuşma yerinin İş Mahkemelerinin olduğunu, huzurdaki dava ile ilgisi olmadığını, müvekkil şirketin hiçbir zaman ... ... şirket kurması için zorlamadığını, projelerin bitiş tarihlerinin Mayıs 2021 tarihi ile uzaktan yakından alakası bulunmadığını, Dış Kaynak Sözleşmesinin süresinin 02.01.2020 ve 31.12.2020 tarihleri arasında olduğunu, 31.12.2021 tarihinde sözleşmenin sona erdiğini, Sözleşmenin uzatılmasına ilişkin herhangi bir ek protokol yapılmadığını, Sözleşmenin uzamadığını, Müvekkil Şirket Dış Kaynak Sözleşmesini feshetmediğini, Sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, Müvekkil Şirketin Davacıya verdiği taahhütleri yerine getirmediğini, Müvekkil Şirketin zarara uğradığını, Müvekkil Şirketin diğer şirketlerle sözleşmesini sürdürürken Davacı ile sözleşmesini sürdürmemesinin kötü niyetli olduğunu, Müvekkil Şirketin Davacıya herhangi bir taahhüt vermediğini, Davacıyı şirket kurmak konusunda teşvik etmediğini, davacıdan hizmet almak konusunda davacının tek yetkili olacağı bir hak vermediğini, Dış Kaynak Sözleşmesinde buna ilişkin hükümlerin de bulunmadığını, sonuç olarak; Usuli itirazlarımızın incelenerek öncelikle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesini ve işbu dosyanın yetkili İstanbul (çağlayan) Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, Mahkememiz aksi kanaatte ise, tüm açıklamalar doğrultusunda, tümü ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın tüm ferileri ile birlikte red edilmesini, dava harç, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Taraflar arasında imzalanan dış kaynak sözleşmesinin davalı tarafça usulsüz feshedilmesi ve sözleşmeye aykırı davranılması sebebiyle davacı şirketin uğradığı maddi zararın tazminine ilişkindir.
Taraflarca dosyaya sunulan belgeler ve celp edilen evraklar hep birlikte değerlendirilmiştir.
... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 01/03/2022 tarih ve ... sayılı gerekçeli kararında;
"6100 sayılı HMK’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir" hükmünü ,“yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü, aynı Kanun’un 448.maddesi gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı hükmünü ihtiva etmektedir.
6100 Sayılı HMK'nun 17. maddenin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Bu açıklamalar ışığında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tarafların tacir olduğu ve aralarında yapılan sözleşmesinin "ihtilafların halli" başlıklı maddesinde dava konusu sözleşmeden doğacak ihtilafların halli merciinin İstanbul (Çağlayan) Mahkeme ve İcra Daireleri olduğunun kararlaştırıldığı ve maddede aksine bir hususun yer almadığı ve bu Mahkeme ve İcra Daireleri'nin artık kesin yetkili hale gediği anlaşılmakla Mahkememizin yetkisizliğine," şeklinde usulden reddine karar verilerek, yetkisizlikle Mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizin dosyasında yapılan yargılamada; Dosyanın davacı ve davalı şirketin defter ve kayıtları ve dosya içerisine sunulan sözleşmeler ve ekleri, tarafların beyan ve cevapları ayrıntılı olarak değerlendirilerek, şirket defterleri yerinde incelenerek, bir SMMM bilikişisi ve sözleşme borçlar hukuku alanında uzman bilirkilerden dava konusu uyuşmazlık hakkında sözleşmenin haksız fesh edilip edilmediği, davacının alacağı olup olmadığı, var ise miktarı hususlarında rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
04/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yanlar arasındaki 02.01.2020 tarihli Dış Kaynak Sözleşmesi'nin süreli bir karma akit niteliğinde olduğu, sözleşmenin 3.maddesi gereğince, davalı yanca sözleşmenin yenilenmesi / ek protokol yapılması hususlarında sözlü ya da yazılı bir bildirimde bulunulmaması nedeniyle sözleşmenin 31.12.2020 tarihinden itibaren kendiliğinden sona erdiği Sözleşmenin davalı tarafından feshinin söz konusu olmaması nedeniyle sona ermesi halinin haklı/haksız fesih ayrımı bakımından değerlendirilemeyeceği, sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi halinin haksız fesih olarak kabulü söz konusu olamayacağından haksız feshe dayalı olarak davacı yanın zararından bahsedilemeyeceği, bu nedenle davacı zararına ilişkin bir hesaplama yapılmadığı kanaatine vardıkları bildirilmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan dış kaynak sözleşmesinin davalı tarafça usulsüz feshedilmesi ve sözleşmeye aykırı davranılması sebebiyle davacı şirketin uğradığı maddi zararın tazminine ilişkin olup, davacı vekilinin 19/04/2023 tarihli, davalı vekilinin 25/04/2023 tarihli davanın konusuz kaldığı, konusuz kalma sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesini talepli ayrı ayrı dilekçe sundukları, dilekçelerinde tarafların birbirlerinden başkaca yargılama giderleri ve vekalet ücreti talebi bulunmadıklarını bildirdikleri görülmüştür.
Tarafların anlaşması doğrultusunda davanın konusuz kaldığının anlaşılması, masrafı, ücreti ve vekalet istemediklerini bildirmiş olmaları karşısında dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, istenmediğinden masraf ve vekalet ücreti tayin ve taktirine de yer olmadığına dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kalmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yerolmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Vekalet ücreti talebi olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/05/2023
Katip ...
e-imza


Hakim ...
e-imza




Full & Egal Universal Law Academy