Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2021/3277 Esas 2022/159 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/3277
Karar No: 2022/159
Karar Tarihi: 01.02.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Elazığ 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 27/08/2021 tarih ve E:2021/1572, K:2021/945 sayılı kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5.İdari Dava Dairesi'nce 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45.maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; Elazığ İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapan davacının, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapmakta iken sahtecilik suçunu işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 11.12.2012 tarih ve 2012/383 sayılı kararının 1 nolu bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesince; uyuşmazlıkta, davacı hakkında yürütülen soruşturma ile dosya münderecatı incelendiğinde, davacı hakkında birden fazla fiil nedeniyle meslekten çıkarma cezası verildiği, söz konusu fiillerin davacının işlem yaptığı 33 araçtan 5'inde usulsüzlük bulunması fiili ile ... plakalı otobüsün koltuk sayısının 84 kişilikten 20 kişiliğe düşürülmesi işleminin veri girişinin polis memuru A.M.D. tarafından yapıldığının tespit edilmesine rağmen iş takipçisi İ.Ç.'nin söz konusu işlemi davacıya yaptırdığını beyan etmesi nedeniyle davacının usulsüz veri girişi yapması fiili olduğu, davacının usulsüz işlem yaptığı iddia edilen 5 araçla ilgili veri girişinden kaynaklı olarak İstanbul Valiliği İl Disiplin Kurulu'nun 30.11.2012 tarih ve 3649 sayılı kararıyla davacıya işlem tarihinde yürürlükte olan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 12. maddesi uyarınca 24 ay uzun süreli durdurma cezası verildiği, söz konusu durdurma cezası ile dava konusu meslekten çıkarma cezasına ilişkin fillerin 5 araç hakkındaki usulsüzlük yapılması ile ilgili fiil yönünden örtüştüğü dolayısıyla bu fiille ilgili olarak ayrıca ceza verilmesi durumunun söz konusu olduğu, bunun aynı fiil uyarınca ikinci kere ceza verilmeyeceği ilkesinin ihlali anlamını taşıdığı, kaldı ki 24 ay uzun süreli durdurma cezasına karşı Mahkememiz nezdinde açılan davada yapılan inceleme sonucunda usulsüz veri girişi yapıldığı iddia edilen 5 araçla ilgili herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılarak söz konusu disiplin cezasının Mahkememizin 17.06.2014 tarih ve E:2013/158, K:2014/893 sayılı kararıyla iptaline karar verildiği, diğer taraftan, ... plakalı otobüsün koltuk sayısının 84 kişilikten 20 kişiliğe düşürülmesi işleminin veri girişine ilişkin fiil yönünden de söz konusu fiilin davacı tarafından yapılmadığının idare tarafından tespit edilerek dava konusu işlemde de kayıt altına alındığının görüldüğü dolayısıyla, iş takipçisi İ.Ç.'nin söz konusu işlemi davacıya yaptırdığını beyan etmesi nedeniyle davacıya ceza verilmişse de İ.Ç' nin beyanı haricinde söz konusu fiilin davacı tarafından gerçekleştirildiğinin her türlü şüpheden uzak, somut delillerle ortaya konulamadığı, bu durumda, dava konusu disiplin cezasına ilişkin fiillerin davacı tarafından işlendiğinin sübuta ermediği dolayısıyla dava konusu disiplin cezasının sebep ve konu unsurları yönünden hukuka uygun olmadığı, kaldı ki, davacı hakkında rüşvet almak veya vermek, suç örgütüne üye olmak, resmi belgede sahtecilik ve suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama suçlarını işlediğinden bahisle adli yargı yerinde açılan kamu davası sonucunda İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.03.2018 tarih ve E:2012/364, K:2018/145 sayılı kararıyla davacının üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olmaması nedeniyle delil yetersizliğinden, her bir suçtan ayrı ayrı beraatine karar verildiği gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
Davalı idareler tarafından; mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu, davacının suç örgütü ile ilişkisinin olduğu, ceza yargılamasının devam ettiği, soruşturma dosyası incelindiğinde İl Polis Disiplin Kurulunca verilen meslekten çıkarma kararının yerinde olduğu, suç işlemek amacıyla kurulan örgüt içinde yer alarak tedbil (yenileme) şeklinde araç ruhsatı düzenleyip TÜVTÜRK'de fenni muayenesi olmayan araçların herhangi bir belge olmadan Polnet'e veri girişlerini yaparak muayenelerini yapılmış gibi göstererek ve evrak düzenleyerek sahtecilik suçunu işlediğinin sübuta erdiği, dolayısıyla isnat olunan suçu işlediği sabit olan davacının meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının işlediği suçun niteliği, mesleğin özelliği, geçmiş hizmetlerinin olumsuz olması dikkate alınarak bir alt ceza uygulanmamasına karar verildiği ileri sürülerek idare mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.
 
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesinde; "Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kalpazanlık, kasden adam öldürme veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira" fiilleri meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmış, 9. maddesinde; "Memurluktan çıkarma cezası için Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır." düzenlemesine, 15. maddesinde ise; ''Kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu olan, iyi veya çok iyi derecede performans değerlendirme puanı ile ödül veya başarı belgesi alan memurlara, işledikleri fiilin özelliği, biçimi, işlendiği yer ve zaman göz önünde bulundurularak bu Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağısı uygulanabilir.'' düzenlemesine yer verilmiştir.
 
İlerleyen süreçte, Anayasa Mahkemesi'nin 13/01/2016 günlü, E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararı ile; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü uyarınca verilen dava konusu disiplin cezasının yasal dayanağı olan, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, "yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememesi ve bireylerin hangi somut olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımaması nedeniyle, Anayasa'nın 38. ve 128. maddelerine aykırı olduğu" gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve anılan madde, 23/01/2017 günlü, 29957 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Söz konusu KHK daha sonra TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek, 08/03/2018 günlü, 30354 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 7068 sayılı "Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin Kabul Edilmesine Dair Kanun" ile kanunlaşmıştır.
 
7068 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinde, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları, bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur. 2/1/2017 tarihli ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği 23/1/2017 tarihinde devam etmekte olan disiplin soruşturmaları ile ilgili olarak; a) Bu Kanunun usule, yetkili disiplin amiri ve yetkili disiplin kurullarına ilişkin hükümleri derhal uygulanır. b) Bu Kanun yürürlüğe girmeden önce personelin tabi olduğu disiplin mevzuatının ceza hükümleri ile bu Kanunun ceza hükümlerinin farklı olması halinde personelin lehine olan hükümler uygulanır. (3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemler aynen muhafaza olunur. (4) Sahil güvenlik ve jandarma teşkilatlarında görev yapan Milli Savunma Bakanlığı personelinin disiplin işlemleri, görevleri süresince bu Kanun hükümlerine göre yürütülür." kuralına yer verilmiş, aynı Kanunun "Devlet memurluğundan çıkarma" başlıklı 9. maddesinde ise; Devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanacak fiiller ve bu cezayı verme yetkisi ile ilgili olarak 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
 
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/1.E- (g) maddesinde ise; "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili Devlet memurluğundan çıkarma cezası gerektiren eylem ve davranışlar arasında sayılmıştır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; Elazığ İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacı hakkında İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görev yapmakta iken, davacının da aralarında bulunduğu polis memurları hakkında Emniyet Genel Müdürlüğünce yapılan ve 2010 - 2011 tarihleri arasında işlenen suçları kapsayan ve aynı zamanda adli yönden de soruşturması bulunan ve gizlilik kararı alınan soruşturmada; davacının suç işlemek amacıyla kurulan örgüt içinde yer alarak, tebdil (yenileme) şeklinde araç ruhsatı düzenleyip TÜVTÜRK'te fenni muayenesi olmayan araçların herhangi bir belge olmadan Polnet'e veri girişlerini yaparak muayenelerini yapılmış gibi göstererek ve evrak düzenleyerek sahtecilik suçunu işlediğinden bahisle davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, konuyu değerlendiren İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu'nca verilen 30.11.2012 tarih ve K:3649 sayılı karar ile davacının sahtecilik suçunu işlediği sübuta erdiğinden Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine, Tüzüğün 15. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ve dosyanın kesin karar vermeye yetkili Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'na sevkine karar verildiği, akabinde tesis edilen davaya konu Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 11.12.2012 tarih ve 2012/383 sayılı kararının 1 nolu bendi ile davacının sahtecilik suçunu işlediğinin sübuta erdiği gerekçesiyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine, anılan Tüzüğün 15. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle de bakılmakta olan işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Yukarıda yapılan açıklama kapsamında, dava konusu işlem tarihi itibariyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yürürlükte olduğu ve Tüzüğün 8/6. maddesine göre sahtecilik fiillinin meslekten çıkarma cezasını gerektirdiği, halihazırda ise 7068 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu ve anılan Kanun'un 37. maddesi ile Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 83. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı, sözü edilen 7068 sayılı Kanunun 8. maddesinin 6. fıkrasında meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sahtecilik fiilline yer verilmediği hususunda duraksama bulunmamakta ise de, 7068 sayılı KHK'nın 9. ve 34/1. maddesindeki atıf uyarınca davacının fiilinin, 657 sayılı Kanun hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gerekeceği, davacıya isnat edilen fiilin 657 sayılı Kanun'un 125/1.E (g) maddesinde yer alan memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak suçu kapsamında bulunduğu, bu fiillerin Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektireceği, fakat Devlet memurluğundan çıkarma cezasının, meslekten çıkarma cezasına göre daha ağır sonuçları bulunması hasebiyle davacının daha lehine olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasında, işlemde uygulanan mevzuat hükmü yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.
 
Dava konusu işlemin esası yönünden yapılan incelemede;
 
Uyuşmazlıkta; Kapatılan Kartal C. Başsavcılığı'nın 17/05/2012 tarih ve 2012/12886 Soruşturma, 2012/9806 Esas ve 2012/410 İddianame sayılı iddianamesi ile davacının da aralarında bulunduğu sanıkların Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma, Rüşvet Almak ve Vermek, Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucu verilen İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 08.03.2018 tarih ve E:2012/364, K:2018/145 sayılı kararı ile özetle; ''...Tüm bu bilgiler ışığında iletişim kayıtları, tanık beyanları ve sanık savunmaları birlikte değerlendirildiğinde sanıklar arasında hiyerarşik bir yapılanma bulunmadığı gibi sanıklar arasında suç işlemeye yönelik iştirak iradesi bulunduğuna ilişkin delil bile dosya kapsamı ile bulunmamaktadır. Bu nedenlerle Sanık F. F. üzerine atılı suç örgütüne üye olmak, Sanık A. M. D. üzerine atılı suç örgütüne üye olmak, Sanık M. T. üzerine atılı suç örgütüne üye olmak, Sanık C. Ö. üzerine atılı suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek, Sanık Y. Y. üzerine atılı suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek, Sanık A. A. üzerine atılı suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek, Sanık A. R. M. üzerine atılı suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek, Sanık H. B. üzerine atılı suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek, Sanık F. A. üzerine atılı suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek, Sanık M. A. B. üzerine atılı suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek, Sanık C. B. üzerine atılı suç örgütü kurmak, Sanık İ. Ç. üzerine atılı suç örgütü kurmak, Sanık M. Ç. üzerine atılı suç örgütü kurmak, Sanık O. A. üzerine atılı suç örgütü kurmak, Sanık F. G. üzerine atılı suç örgütü kurmak, Sanık H. K. üzerine atılı suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan, Sanık Y. E. üzerine atılı suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, Sanık O. A. üzerine atılı rüşvet almak veya vermek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından cezalandırılmalarına yeter her türlü şüpheden uzak kesin yeterli delil elde edilemediği, sanıkların üzerlerine atılı suçun yüzde yüz kanıtlanamadığı, "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesi (in dibio pro pro), Ceza yargılamasında kesinlikle kanıtlanamamış, kuşkulu kalmış konularda sanık yararına sonuç çıkarmayı zorunlu kılacağı, karşıtı bir kabul, Anayasa'nın 38/4 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddelerine aykırılık oluşturacağı, bu nedenlerle, "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesi gereğince sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve yeterli delil elde edilememesi nedeniyle sanıkların müsnet suçtan 5271 sayılı CMK 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar sanık F. F.'ın suç tarihinde Sancaktepe Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğünde Polis memuru olarak görev yaptığı, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olduğu, örgüt mensubu olan diğer sanıklar C. B.; İ. Ç. ve Y. E. ile birlikte hareket ettiği, sanıkların sahte yaptıkları araç muayeneleri ile usulsüz yaptığı trafik işlemlerinin Pol-Net veri girişini menfaat temin ederek yaptığı, rüşvet almak suretiyle haksız edindiği paraları aklamak için kız arkadaşı olan C. Ö.'in bankadaki hesabına aktardığı, sanık F. F.'ın görev yaptığı Sancaktepe İlçe Trafik Tescil Şube Müdürlüğünde işlemlerini yaptığı motorlu trafik araçlarına ait dosyaları incelemekle görevlendirilen polis memurları tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 27/02/2012 tarihli raporda; ... plaka sayılı aracın trafikten çekme işlemi yapıldığı 18/07/2011 tarihinde Tüv Türk muayene istasyonu kayıtlarında herhangi bir muayene yapılmadığı halde Pol-Net ortamında son muayene tarihi 28/07/2011 tarihi olduğu şeklinde gerçeğe aykırı veri girişi yaptığı,... plaka sayılı aracın 28/07/2011 tarihinde Tüv Türk istasyonlarında muayenesi yapılmadığı halde muayenesi yapılmış gibi Pol-Net ortamında veri girişi yaparak usulsüz yeni trafik belgesi düzenlediği, ... plakalı aracın trafikten çekme işlemi sırasında Pol-Net kayıtlarına son muayene tarihi olarak 06/05/2011 tarihini gerçeğe aykırı girdiği, ... plakalı araçta yapılan teknik değişikliklere ilişkin tadilat projesinin olmamasına rağmen araç ruhsatını yenileyerek usulsüz işlem yaptığı, ... plakalı aracın trafik belgesindeki muayene tarihlerine ilişkin güncelleme işlemlerini fotokopi belgesine dayanarak yapmak suretiyle usulsüz işlem yaptığı, ... plakalı aracının fiziki işlemler dosyasını oluşturmayıp Pol-Net ortamında LPG'li araç olduğuna ilişkin usulsüz veri girdiği tespit edildiği, sanık F. F. Sancaktepe İlçe Trafik Tescil Büro Amirliğinde çalışan görevli memur C. G.'i telefonla yönlendirerek ... ve ... plaka sayılı araçların Tüv Türk muayenesi yapılmadığı halde tonajlarını düşürerek Pol-Net ortamına gerçeğe aykırı veri girişi yaptırdığı tespit edilmiş olması nedeniyle üzerine atılı bulunan suç işlemek amacıyla örgüt kurma, birden çok sahtecilik, rüşvet almak ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarını işlediğinden bahisle hakkında kamu davası açılmış ise de; 11.12.2014 Tarihli bilirkişi raporuna göre ..., ... plaka sayılı araçların trafikten çekme işlemi yapıldığı Aracın Trafikten Çekme işlemi sırasında Fenni Muayene aranmaz KTK. Md.41/a hükmü gereğince yapılan işlemin uygun olduğu, ... plakalı aracın Fenni muayenesinin geç yapıldığının ve 26.09.2011 tarihinde Gecikme ezası Ödendiğinin tespit edildiği bu nedenle işlemin uygun olduğu, ... plakta araç ile ilgili olarak Römortan çeken çekiciler değişik ağırlıklarda olduğundan, hiçbir araç belgesinde bu ağırlık “Katar ağırlığı” belirtilmez. Yapılan tebdil işlemlerin uygun olduğunun belirlendiği, ... plakalı aracın trafik belgesindeki muayene tarihlerine ilişkin güncelleme işlemlerini fotokopi belgesine dayanarak yapılması elle yazılmış olması karşısında Araçların bilgileri Bilgisayar ortamında doldurulur. KTK Md. 30/b gereğince yapılan işlemin uygun olmadığı, ... LPG projesinin olduğu, kemerburgaz fenni muayenesinin olduğunun işlemin usulüne uygun yapıldığının belirlendiği, hususları dikkate alındığında sadece tek bir işlemin hatalı yapıldığı, sanığın ... plakalı aracın işlemi yapıldığında yıllık izinde olmasına rağmen sanığın yapmış olduğu göründüğü dikkate alındığında sanığın savunmasının aksine ... plakalı aracın bizzat sanık tarafından yapıldığına ilişkin yeterli delil bulunmadığı gibi usulüne uygun yapılan işlemlerin usulsüz olduğu iddia edilerek sanığın rüşvet aldığına ilişkin delil oluşturamayacağı, sanık tarafından sahte tanzim edildiği iddia edilen bir belgenin de ele geçirilemediği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın rüşvet aldığına, sahte evrak tanzim ettiğine ve mal varlığını akladığına ilişkin kesin her türlü şüpheden uzak kesin nitelikte delil elde edilemediği anlaşılmakla sanığın üzerine atılı suç yüzde yüz kanıtlanamadığı, "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesi (in dibio pro pro), Ceza yargılamasında kesinlikle kanıtlanamamış, kuşkulu kalmış konularda sanık yararına sonuç çıkarmayı zorunlu kılacağı, karşıtı bir kabul, Anayasa'nın 38/4 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddelerine aykırılık oluşturacağı, bu nedenlerle, "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesi gereğince sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve yeterli delil elde edilememesi nedeniyle sanığın müsnet suçlardan 5271 sayılı CMK 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine karar vermek gerekmiştir...'' şeklindeki gerekçe ile davacının üzerine atılı rüşvet almak veya vermek, suç örgütüne üye olmak, resmi belgede sahtecilik, suçtan kaynaklanan mal varlığını değerlerini aklama suçlarından açılan kamu davalarında üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine verilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi'nin 09.07.2020 tarih ve E:2019/2245, K:2020/977 sayılı kararı ile özetle; ''...Sanıklar F. F., M. T. ve A. M. D. hakkında resmi belgede sahtecilik suçları ile ilgili olarak yapılan istinaf başvuruları dışında kalan suçlar yönünden yapılan istinaf incelemelerinde; ilk derece mahkemesince verilen kararların usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu, delillerin usulüne uygun olarak ortaya konularak değerlendirildiği, taktirde ve yasa hükümlerinin uygulanmasına bir isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından bu kararlar yönünden yapılan istinaf başvurularının esastan reddine, Maliye hazinesinin; resmi belgede sahtecilik ve suç örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme suçları yönünden yapmış olduğu istinaf başvuruları ile ilgili yapılan değerlendirmede, hazinenin bu suçlar yönünden suçtan zarar gören olarak katılan sıfatı alamayacağı ve bu nedenle istinaf hakkı bulunmadığından istinaf taleplerinin reddine, Sanıklar F. F., M. T. ve A. M. D. hakkında resmi belgede sahtecilik suçları ile ilgili olarak C. Savcılığınca yapılan istinaf başvurularının değerlendirmesinde ise; dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere, her üç sanığında isnat olunan suç tarihlerinde İstanbul Emniyeti trafik tescil ve denetleme müdürlüğünde görevli polis memurları oldukları, ... plakalı aracın TÜVTÜRK kayıtlarına göre muayenesinin yapılmamış olmasına rağmen pol-Net ortamında son muayene tarihinin 28.07.2011 olarak veri girişi yapıldığı ve işlemi yapan personelin sanık F. F. olduğu, ... plakalı aracın TÜVTÜRK muayenesi olmadığı halde araç tescil işlem formu düzenlendiği, 28.11.2011 tarihli işlemin sanık F. F.'a ait kaşeli yazı ile yapıldığı, ..., plakalı araçta yeni muayene yapılmadan varmış gibi tadilat projesi yapıldığı ... plakalı araçta fenni muayene kaydı olmamasına rağmen muayene kaydının işlendiği, ... plakalı aracın muayene geçerlilik süresinin usulsüz olarak değiştirildiği, ... plakalı araçta ilk muayene geçerlilik sürelerinin gerçeğe aykırı olarak işlendiği, ... plakalı aracın devri sırasında fenni muayene olmamasına rağmen varmış gibi gösterildiği ve bu işlemlerin sanık M. T. tarafından yapıldığı, ... plakalı aracın tadilat projesi olmadan koltuk sayısı azaltma işleminin yapıldığı, yine ... plakalı aracın tadilat projesi olmadan usulsüz olarak işlem yapılıp tescil belgesi düzenlendiği, bu işlemlerin de sanık A. M. D. tarafından yapıldığını dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerden anlaşıldığı gibi ilk derece mahkemesine sunulan 11.12.2014 tarihli üçlü bilirkişi raporunda da bu usulsüzlüklerin saptandığı, her üç sanığın da trafik tescil büro amirliğinde görevli oldukları ve zikredilen belgeleri düzenlemeye yetkili oldukları ve belirtilen belgeleri elektronik sistem üzerinden sahte olarak düzenlemek sureti ile üzerlerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri sabit olmasına rağmen ilk derece mahkemesinde yetersiz gerekçe ile sanıkların beraatine karar verilmiş olması nedeni ile dairemizce duruşma yapılarak sanıkların isnat olunan görevi nedeni ile düzenlemeye yetkili olduğu belgeyi sahte olarak düzenleme suçundan takdiren alt sınırdan cezalandırılmalarına karar verilmiş, sanıkların suçu aynı kasıt altında birden fazla kez işlemeleri nedeni ile cezalarında TCK 43/1 madde hükmünce ceza artırımı yapılarak aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.'' şeklindeki gerekçe ile davacı hakkında rüşvet almak veya vermek, suç örgütüne üye olmak, resmi belgede sahtecilik, suçtan kaynaklanan mal varlığını değerlerini aklama suçlarından verilen beraat kararına karşı yapılan istinaf taleplerinin yapılan incelemesinde; a-Suç örgütüne üye olmak, resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükme karşı Maliye Hazinesi vekilinin istinaf hakkı olmadığı anlaşıldığından CMK 279/2. Maddesi uyarınca istinaf talebinin reddine, b-Rüşvet almak veya vermek ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarından kurulan hükme karşı Maliye Hazinesi vekilinin istinaf talebi ile rüşvet almak veya vermek, suç örgütüne üye olmak, suçtan kaynaklanan mal varlığını değerlerini aklama suçlarından kurulan hükme karşı Cumhuriyet Savcısının istinaf taleplerinin, beraat kararı usul ve yasaya uygun olmakla istinaf başvurularının CMK 280/1-a maddesi uyarınca esastan reddine, c-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen karara karşı Cumhuriyet Savcısının istinaf talebinin yapılan değerlendirilmesinde; sanık hakkında verilen beraat kararının kaldırılmasına, davacının resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sabit olduğundan sonuç olarak 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına'' karar verildiği, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun ise henüz karara bağlanmadığı görülmektedir.
 
Bu durumda; dava dosyasında yer alan soruşturma raporu ve eki bilgi ve belgeler ile ceza yargılaması kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler (disiplin hukuku kapsamında) birlikte incelendiğinde, davacının görevini ve yetkisini kötüye kullanarak TÜVTÜRK'te fenni muayenesi olmayan aracın herhangi bir belge olmadan Polnet'e veri girişlerini yaparak muayenesini yapılmış gibi göstermek ve TÜVTÜRK muayenesi olmadığı halde araç tescil işlem formu düzenlediği, böylelikle isnat edilen disiplin suçunu işlediği anlaşılmakta olup, söz konsu eyleminin de 657 sayılı Yasa'nın 125/1.E- (g) maddesi kapsamında "Devlet memurluğundan çıkarma" cezasını gerektirdiği sonucuna varıldığından, davacının eylemine uyan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 7068 sayılı Kanunun yollamada bulunduğu 657 sayılı Yasa'nın 125/1.E- (g) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarılması gerekmekte iken, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan ve hakkında disiplin soruşturması yürütülen davacı yönünden lehe hüküm ve sonuç doğuracağı anlaşılan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık, dava konusu işlemin iptaline yönelik idare mahkemesi kararında ise hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, mahkeme safhasında davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 366,10-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında davalı idarelerce yapılan 275,60-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 3.890,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, davacının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacıdan alınmayan 44,40-TL başvuru harcı, 44,40-TL karar harcı, 73,10-TL YD harcı, 121,30-TL YD itiraz harcı ve resmi postadan karşılanan 76,50-TL posta giderinin tahsili için Mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13 (j) bendi uyarınca davalı idarelerin harçtan muaf olması nedeniyle istinaf aşamasında alınmayan (148,60-TL +162,10-TL) toplam 310,70-TL istinaf başvuru harcı ile 97,70-TL istinaf YD harcının davacıdan tahsili için Mahkemesince ilgili birime müzekkere yazılmasına, posta gideri avanslarından artan miktarın karar kesinleştikten sonra talep edilmemesi halinde ilgili taraflara re'sen iadesine, kararın tebliğini izleyen tarihten itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 01.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy