Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2020/70 Esas 2022/119 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/70
Karar No: 2022/119
Karar Tarihi: 25.01.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 31/10/2019 tarih ve E:2018/2291, K:2019/1752 Sayılı kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma dilekçesi verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi'nce 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45.maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; Bağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliğinde polis memuru olarak görev yapan davacının, rüşvet fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile tecziyesi gerekmekte ise de anılan Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak 24 ay uzun süreli durdurma cezası ile tecziyesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 17.08.2018 tarih ve K:2018/306 Sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesince; davalı idarece, davacıya verilen disiplin cezasında yürürlükte olan 7068 Sayılı Kanunda rüşvet alma fiili ile ilgili olarak disiplin cezası belirlenmediği bunun yerine 657 Sayılı Kanun'un disipline ilişkin hükümleri uygulanacağının belirtildiği, uyuşmazlık konusu olayda davalı idarece 657 Sayılı Kanun maddesi hükümleri (memurluktan çıkarma) yerine daha lehe olan eski Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün ilgili maddesi (meslekten çıkarma) uygulandığının görüldüğü işlemin bu yönüyle işlemin tesisinde uygulanacak Kanun hükmünün yerinde olduğu, ancak rüşvet alma fiilinin gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde yapılan incelemede ise; davalı idarece davacı hakkında her ne kadar rüşvet alma fiili sübuta erdiğinden bahisle dava konusu disiplin cezası verilmiş ise de, davacı hakkında aynı eylemi nedeniyle Diyarbakır 3.Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ceza davasında anılan suçun davacı tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği görülmekle, davacının üzerine atılı rüşvet alma fiilinin davalı idarece tüm açıklığıyla ortaya konulamadığı, bu nedenle rüşvet suçu işlediği sabit olmayan davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
Davalı idare tarafından; davacının rüşvet aldığı yönünde hakkında şikayette bulunulması üzerine soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma sonucu rüşvet alma fiilinin sübuta erdiğinin anlaşıldığı, ceza soruşturmasının devam ettiği, ceza kovuşturmasının devam etmesi veya sonuçlanmamış olmasının disiplin cezası verilmesini engellemeyeceği, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek idare mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.
 
Dava konusu işleme esas eylem tarihinde yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesinde; "Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kalpazanlık, kasden adam öldürme veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira" fiilleri meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmış, 9. maddesinde; "Memurluktan çıkarma cezası için Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır." düzenlemesine, 15. maddesinde ise; ''Kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu olan, iyi veya çok iyi derecede performans değerlendirme puanı ile ödül veya başarı belgesi alan memurlara, işledikleri fiilin özelliği, biçimi, işlendiği yer ve zaman göz önünde bulundurularak bu Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağısı uygulanabilir.'' düzenlemesine yer verilmiştir.
 
İlerleyen süreçte, Anayasa Mahkemesi'nin 13/01/2016 günlü, E:2015/85, K:2016/3 Sayılı kararı ile; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü uyarınca verilen dava konusu disiplin cezasının yasal dayanağı olan, 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, "yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememesi ve bireylerin hangi somut olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımaması nedeniyle, Anayasa'nın 38. ve 128. maddelerine aykırı olduğu" gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve anılan madde, 23/01/2017 günlü, 29957 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 682 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Söz konusu KHK daha sonra TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek, 08/03/2018 günlü, 30354 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 7068 Sayılı "Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin Kabul Edilmesine Dair Kanun" ile kanunlaşmıştır.
 
7068 Sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinde, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 Sayılı Kanun, 6413 Sayılı Kanun ve 3201 Sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları, bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur. 2/1/2017 tarihli ve 682 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği 23/1/2017 tarihinde devam etmekte olan disiplin soruşturmaları ile ilgili olarak; a) Bu Kanunun usule, yetkili disiplin amiri ve yetkili disiplin kurullarına ilişkin hükümleri derhal uygulanır. b) Bu Kanun yürürlüğe girmeden önce personelin tabi olduğu disiplin mevzuatının ceza hükümleri ile bu Kanunun ceza hükümlerinin farklı olması halinde personelin lehine olan hükümler uygulanır.(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemler aynen muhafaza olunur.(4) Sahil güvenlik ve jandarma teşkilatlarında görev yapan Milli Savunma Bakanlığı personelinin disiplin işlemleri, görevleri süresince bu Kanun hükümlerine göre yürütülür." kuralına yer verilmiş, aynı Kanunun "Devlet memurluğundan çıkarma" başlıklı 9. maddesinde ise; Devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanacak fiiller ve bu cezayı verme yetkisi ile ilgili olarak 657 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
 
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/1.E-(g) maddesinde ise; "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili Devlet memurluğundan çıkarma cezası gerektiren eylem ve davranışlar arasında sayılmıştır.
 
Dava dosyanın incelenmesinden; A. E. isimli şahsın 30.11.2016 tarihinde Diyarbakır KOM Şube Müdürlüğüne gelerek, 27.08.2016 tarihinde davacının da aralarında bulunduğu polis memurlarınca aracında yapılan arama sonucu ruhsatsız silahının bulunduğu ve yakalanan silahın kurusıkı tabanca yakalanmış gibi gösterilerek kendisinden 10.000,00-TL rüşvet alındığını beyan etmesi üzerine başlatılan soruşturma sonucu düzenlenen 03.04.2018 tarih ve ...18/199 Sayılı soruşturma raporunda davacının rüşvet suçunu işlediğinin sübuta erdiği gerekçesiyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile tecziyesi yönünde teklifte bulunulduğu, konuyu değerlendiren Diyarbakır Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu'nca verilen 01.08.2018 tarih ve K:2018/348 Sayılı karar ile davacının rüşvet suçunu işlediği sübuta erdiğinden ve daha lehe olduğundan eylem tarihinde yürürlükte olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine, Tüzüğün 15. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ve dosyanın kesin karar vermeye yetkili Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'na sevkine karar verildiği, akabinde tesis edilen davaya konu Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 17/08/2018 tarih ve 2018/306 Sayılı kararı ile davacının rüşvet suçunu işlediğinin sübuta erdiği, disiplin suçunun Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün yürürlükte olduğu dönemde gerçekleştiği, Kurulun toplantı tarihi itibariyle ise 7068 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girmiş olduğu, Anayasanın 38. maddesinin 1. fıkrasının amir hükmü uygulanarak davacının daha lehine olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile tecziyesi gerekmekte ise de anılan Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak 24 ay uzun süreli durdurma cezası ile tecziyesine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle de bakılmakta olan işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Yukarıda yapılan açıklama kapsamında, fiil tarihi itibariyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yürürlükte olduğu ve Tüzüğün 8/6. maddesine göre rüşvet fiillinin meslekten çıkarma cezasını gerektirdiği, işlem tarihinde ise 7068 Sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu ve anılan Kanun'un 37. maddesiyle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağı olan 3201 Sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 83. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı, sözü edilen 7068 Sayılı Kanun'un 8. maddesinin 6. fıkrasında meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında rüşvet fiilline yer verilmediği hususunda duraksama bulunmamakta ise de, 7068 Sayılı KHK'nın 9. ve 34/1. maddesindeki atıf uyarınca davacının fiilinin, 657 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gerekeceği, davacıya isnat edilen fiilin 657 Sayılı Kanun'un 125/1.E (g) maddesinde yer alan memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak suçu kapsamında bulunduğu, bu fiillerin Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektireceği, fakat Devlet memurluğundan çıkarma cezasının, meslekten çıkarma cezasına göre daha ağır sonuçları bulunması hasebiyle davacının daha lehine olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi ve 15. maddesi uyarınca 24 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasında, işlemde uygulanan mevzuat hükmü yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.
 
Dava konusu işlemin esası yönünden yapılan incelemede;
 
Uyuşmazlıkta; 30/11/2016 günü Diyarbakır KOM Şube Müdürlüğüne giden ve kendisinden Rüşvet alan polisler olduğunu ve şikayetçi olmak istediğini beyan eden A.E. isimli şahsın alınan ifadesinde özetle; ''Şehitlik Mahallesi M. A. Ersoy Caddesi İlçe Garajı Karşısı Arkadaş Tekel Bayii isimli işyerini işlettiğini, 27/08/2016 günü Saat:03.00 sıralarında her zamanki gibi işyerini kapattığını ve işyerinde yanında çalışan K., Velat ve O. isimli şahısları kendine ait 21 BK … plaka sayılı beyaz renkli 2015 model Fiat Egea marka aracı ile evlerine bıraktığını, Saat:03.30 sıralarında ikametinin önüne tek başına geldiğini, aracı park ederek araçtan indiğini ve o esnada iki şahsın yanma gelerek kendilerinin polis olduğunu, aracından uzaklaşması gerektiğini söyleyerek aracın anahtarını elinden aldıklarını, o esnada araçtan uzaklaştığını, bu şahısların plakasını hatırlamadığı krem renkli Doblo marka araçtan bir şahsın daha indiğini ve yanlarına geldiğini, bu şahısların üç kişi olduklarını, bu şahısların kendisine herhangi bir mahkeme kararı ya da polis olduklarını gösterir kimlik göstermeden direk olarak aracının bagaj kısmını açtıklarını ve orada kendisine ait olan ruhsatsız Baretta marka siyah renkli şarjöründe 5 adet fişek bulunan 7,65 mm çapında olan silahı bulduklarını, kendisine ruhsatı olup olmadığını sorduklarını, kendilerine silahın ruhsatı olmadığını söylediğini, bunun üzerine şahıslardan bir tanesinin kendi aracına bindiğini, diğer iki şahsın kendisini araçları olan krem renkli Doblo marka araca bindirdiklerini ve On Nisan Polis Merkezine götürdüklerini, bu olayda dikkatini çeken hususun şahısların direk olarak hiç üstünü bile aramadan direk aracının bagajını açtıklarını ve kendisine ait olan ruhsatsız silahı bulduklarını, muhtemelen bu şahıslara kendisinde silah olduğunu söyleyen bir şahıs olduğunu düşündüğünü, kendisini alarak karakola getiren şahıslardan; 1. Şahsın 35-40 yaşlarında kilolu orta boylu kel uzun sakallı sarışın bir şahıs olduğunu, 2.şahsın 30-35 yaşlarında zayıf yapılı uzun boylu sakallı normal siyah saçlı bir şahıs olduğunu, 3.şahsın ise diğerlerinin amirim diye hitap ettiği 45 yaşlarında uzun saçlı orta boylu normal kilolu sakalsız uzun saçlarında hafif kır olan bir şahıs olduğunu, Polis Merkezinde kendisini bir odaya koyduklarını, Muhtemelen karakola geldiklerinde saat:04.00 - 04.30 sıraları olduğunu, odada üst aramasını kendisini getiren polislerin yaptığını, o esnada üzerinde bir gün sonra ödeme yapacağından dolayı 18.000 TL para olduğunu, Parayı masanın üzerine koyduklarını ve kendisini odada yalnız bırakarak dışarı çıktıklarını, odadayken yarım saat kadar kimsenin odaya gelmediğini, odada bulunduğu esnada 4. Bir şahsın yanına geldiğini, bu şahsın 50 li yaşlarda iri yarı uzun boylu sivil kıyafetli kısa siyah saçlı sakalsız beyaz tenli bir şahıs olduğunu, bu şahsın kendisi ile muhabbet etmeye başladığını, Kendisinin geçen yıl bir çatışmada kafasından yaralandığını anlattığını, Muhabbet esnasında sen daha öncede silah yakalatmışsın, bu ikinci oluyor, sen bir sene dolmadan ikinci kez silah yakalattığın için sana işlem yaparsak yüzde 99 cezaevine girersin, ne yapalım bu durumda diyerek kendisine sorduğunu, kendisine yardımcı olmasını istediğini, şahsın kendisine Tamam sana işlem yapmayız ve sen bize 15.000 TL para verirsin dediğini, şahsa 15.000 TL nin çok fazla olduğunu bu kadar para veremeyeceğimi ancak 7.500 - 8.000 TL para verebileceğini söylediğini, kendisi ile pazarlık yapan bu şahsın en son 10.000 TL de karar kıldığını, kendilerinin de kalabalık olduklarını ve bu parayı ona göre bölüşeceklerini söylediğini, işlem yapmayacağı için ve tutuklanmasından korktuğu için tamam dediğini ve şahıslara masanın üzerinde bulunan 18.000 TL den 10.000 TL sini 4. Şahsa yani kendisini alan ekipte olmayan ve sadece kendisi ile karakolda mülaki olan şahsa verdiğini, Hatta parayı verdiğinde kendisini yakalayarak karakola getiren ve diğerlerinin amirim dediği 3. Şahsın da olduğunu, parayı verdikten 3. Şahsın sana kurusıkı tabanca yakalatmışsın gibi evrak yapacağız bunun için bizim kurusıkı tabanca almamız lazım, kurusıkı tabanca almamız için bize 1.000 TL daha ver dediğini, Fakat o esnada 4. Şahsın kurusıkı tabanca bizde var onu yakalamış gibi işlem yaparız sıkıntı olmaz, fakat bu konuştuklarımız burada kalacak, bu konuları kimse bilmeyecek, biz senden kurusıkı tabanca yakalamış gibi evrak düzenleyip sana imzalatacağız dediklerini, kabul ettiğini ve kendisine bir kağıda el yazısı ile tutanak tuttuklarını ve bir nüshasını verdiklerini, Hatta kendisine verdikleri nüshanın hala kendisinde olduğunu, bu nüshayı kendi rızası ile görevlilere evinden getirerek teslim etmek istediğini, işlemler bittikten sonra saat:06.30 - 07.00 sıraları gibi On Nisan Polis Merkezinden çıktığını ve evine gittiğini, Geçen haftaya kadar bu şahısları hiç görmediğini, Geçen hafta Pazartesi yada Salı günü yine işyerinden saat:03.00 sıralarında çıktığını ve evinin önüne geldiğinde yine kendisini yakalayan krem renkli Doblo araçta bulunan 1. Ve 2. Şahsın evinin önünde beklediklerini gördüğünü, Hatta 3. Şahsın da aracın içinde olduğunu, Bu iki şahsın yanma gelerek yine aracını ve üstünü aradıklarını, Fakat herhangi bir şey bulamadıklarını, Daha sonra bu saatte dışarıda gezme tehlikelidir, evine git dediklerini ve kendisinin evine gittiğini, Daha sonra düşündüğünü ve bu şahısların her zaman bu şekilde gelerek kendisini rahatsız edeceklerini, sürekli olarak kendisinden bir şey yakalama amacıyla evinin önüne gelip üstünü arayacaklarını düşündüğünü ve bu rahatsızlıktan dolayı 30/11/2016 günü Şube Müdürlüğüne gelerek bu şahıslardan şikayetçi olmak istediğini, Bu şahısların aracında yakaladıkları silahı tam tarihini hatırlamamakla birlikte geçen yıl Mardin ili tarafında tanımadığı bir şahıstan 2.200 TL ye satın aldığını, Bu silahı almasındaki sebebin tekel bayisi işletiyor olmasından dolayı sürekli alkollü şahısların geldiği için başına herhangi bir olay gelir düşüncesi ile kendini korumak amaçlı satın aldığını, Kendisinden 10.000 TL para alarak ruhsatsız silahına işlem yapmayan yukarıda eşkallerini verdiği 4 şahsı da fotoğraftan ya da canlı olarak görse tanıyacağını, bu 4 şahsın da sivil giyimli sivil polisler olduğunu, Kendisinden 10.000 TL rüşvet alan ve kendisini hala rahatsız eden açık kimlik bilgilerini bilmediği 4 şahıstan davacı ve şikâyetçi olduğunu'' beyan ettiği, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 18/09/2018 tarih 2017/11126 esas sayılı iddianamesiyle özetle; ''Dosya şüphelisi M. A. Ç.'ın kolluk beyanında geçtiği üzere diğer şüpheliler M. A. ve R. K.'nun, müşteki A. E. ile karakolda oda içerisinde bir saate yakın görüştüklerini söylediği (müşteki beyanını doğrular şekilde), bu beyanın müşteki A. E.'in beyanı ile örtüştüğü, müştekinin diğer şüpheliler M. A., Ç. S., M.A. Ç. ve R. K.'yu teşhis ettiği, yine soruşturma dosyasına yansıyan herhangi bir ihbar kaydı veya muhbir beyanı olmadığı halde 21 A 0883 resmi plakalı ekip otosunun 27/08/2016 günü saat 04:31:17 sıralarında Diyarbakır Bağlar Mevlana Halit Mahallesi 394. Sokak üzerinde bekleme yapmaya başladığı ve 27/08/2016 günü saat 04:45:12 sıralarına kadar beklemeye devam ettiği, bahse konu sokağın A. E. isimli müşteki şahsın ikametinin de bulunduğu 377. Sokağın devamı olduğunun tespit edildiği, yine soruşturma dosyasına konu suç ile ilgili kabahatin işlendiği yer ile ilgili olarak Şeyh Şamil Mahallesi Medine Bulvarı Bağlar Diyarbakır sayılı adres, kabahatin işlendiği tarih ve saat olarak da 27/08/2016 günü saat 06:34:34 olarak girildiğinin tanzim edilen idari yaptırım tutanağından anlaşıldığı, ve 21 A 0… resmi plakalı ekip otosunun 27/08/2016 gününe ait ATS kayıtları incelendiğinde ekip otosunun 06:34:34 de Bağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinde sabit olduğu ve buraya aynı gün saat 04:47:38 sıralarında geldiği ve aynı gün saat 06:54:12 sıralarına kadar İlçe Emniyet Müdürlüğünün yerleşkesinden ayrılmadığının anlaşıldığı, yine idari yaptırım tutanağını tanzim eden görevlilerin kabahatin işlendiği yer olarak tutanağa işledikleri Şeyh Şamil Mahallesi Medine Bulvarı üzerinden transit geçişle Bağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü yerleşkesine geldikleri ve olay saatinde A. E. isimli müşteki şahsın ikametinin de bulunduğu 377. Sokağın devamı olan 394. Sokak haricinde bekleme yapmadıklarının tespit edildiği, şüphelilerin bu duruma net bir açıklık getiremedikleri, yine müşteki A. E.'in yapılan fotoğraf teşhis tutanağında şüphelilerden M. A., Ç. S., M. A. Ç., ve R. K.'yu kesin ve net olarak teşhis ettiği, bu bağlama şüphelilerin üzerlerine atılı müsnet suçu işledikleri yapılan tahkikattan anlaşılmakla, Şüphelilerin yargılamasının yapılarak eylemlerine uyan yukarıda yazılı sevk maddeleri gereğince cezalandırılmalarına, Şüphelilerin gözaltında ve tutuklulukta geçirmiş oldukları sürelerin TCK 63 maddesi gereğince cezalarından mahsubuna, karar verilmesi talebiyle'' kamu davası açıldığı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 05/09/2018 tarih 2018/14190 esas sayılı iddianamesiyle de: A.E. isimli şahsın Rüşvet Vermek suçunu işlediği hususunda hakkında kamu davası açılmasına yeterli delil bulunduğu anlaşılmakla, Şüphelinin yargılamasının yapılarak eylemine uyan yukarıda yazılı sevk maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucu verilen Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.10.2018 tarih ve E:2017/370, K:2018/610 Sayılı karar ile özetle; ''Tüm dosya kapsamı ile sanık savunmaları değerlendirildiğinde; 30/11/2016 günü Diyarbakır KOM Şube Müdürlüğüne giden ve kendisinden rüşvet alan polisler olduğunu ve şikayetçi olmak istediğini beyan eden ve hakkında rüşvet vermek suçundan suç duyurusunda bulunulmakla dosyası mahkememiz konu 2017/370 esas sayılı dosyası ile birleştirilmekle sanık A. E. müşteki sıfatıyla vermiş olduğu ifadesinde ve yine müşteki sıfatıyla huzurda alınan beyanında detaylarında farklılıklar olmak üzere olay gecesi uyuşturucu madde kullanmış ve sızmış haldeyken sanık polislerin geldiğini, aracının bagajında bulunan ve sanık savunmaları ile de sabit şekilde ele geçirilen silahı bulduklarını, birlikte ekip otosuyla 10 Nisan Polis Karakolu'na gittiklerini, karakola vardıklarında gece yarısı olduğunu, huzurda alınan savunması sırasında huzurda bulunan sanıklardan M. A., M. A. Ç. ve Ç. S. olduğu halde sanık M. A.'nın kendisini manevi baskı altına almak suretiyle ele geçirilen silaha işlem yaptıkları durumda kapalı cezaevine gidebileceğini söylediğini, bu sebeple kendisine huzurda alınan beyanına göre üzerinde 13.000 TL para olduğu için yaptıkları rüşvet anlaşmasına göre 10.000 TL'sini sanıklara vermek suretiyle olay gecesi hakkında idari işlem yapılmak suretiyle salıverildiğini söylemekle kendisine hatırlatıldığında kolluk beyanını doğrular şekilde bu sanıkların ikinci kez bir başka gece yine eve döndüğü esnada kendisini ve aracını aradıklarını ancak herhangi bir suç unsuruna rastlanmaması sebeple işlemsiz bıraktıklarını, bu halin devam etmesinden korktuğu için de kendi açıklaması ile uyuşturucu maddenin etkisinden çıkıp toparlandığı zaman şikayetçi olduğunu beyan etmekle başlatılan soruşturma kapsamında yapılan yargılamaları sırasında huzurda alınan savunmasına göre sanık M. A., olay gecesi grup amiri olarak çalıştığını, devriyeye çıkmadığını sadece sanık A. E. karakola getirildiğinde sanık Ç. S.'ın bilgisayar başında olduğunu, daha önceden hakkında uyuşturucu madde ticareti yaptığı yönünde duyumlar aldıkları sanık A. E.'in aracında bulunan silahı gördüğünü, kuru sıkı silah olduğunu, sanığın bulunduğu odaya geçtiğini, sanık R. K.'nun odada sanığın yanında olduğunu, kendi aralarında sanık R. K.'nun terör olayları sırasında yaralanması hakkında konuştuklarını, sanık A.'ın beyanında yer vermiş olduğu detaylara bu şekilde vakıf olduğunu, odadan ayrılırken sanık Ç.'e hakkındaki tutanağı hazırlayıp vermesini söylediğini, devamında ya da öncesinde gelişen rüşvet anlaşmasından haberdar ve dahilinin olmadığını belirtmiş, sanık R. K. olayın olduğu gece karakolda oturduğunu, sanıkların geldiği esnada işlem yapmak üzere dağıldıkları esnada sanık A.'ı kendi yanlarına oturttuklarını, kendisinin de konu ile ilgili arkadaşlarından bilgi aldığını, sanıkla konuşmaya çalıştığını, bilgi alamadığını, sanık M. A. ile kendisinin terör olaylarında yaralanması nedeniyle konuştuğunu, daha sonra sanık M.'ın odadan çıktığını, kısa bir süre sonra sanık Ç. S.'ın gelerek sanığın işlemlerinin bittiğini söylediğini ve kendisinin olayla ilgili başka bilgi ve görgüsünün olmadığını savunmuş, sanığa devriye ekibinde ya da grup amiri sıfatını haiz olmamasına rağmen olay gecesi sanık M. A. Ç. tarafından aranma sebebi sorulduğunda sebebin sanığın bu duruma sevinmiş olmasının olabileceğini savunmuş, sanık Ç. S. tarafından arandığı ve sanığın salıverildiği anlaşılan tutanak saatine yakın saatlerde evine yakın bir yerden sinyal almasına yönelik soruya cevaben ise ikamet adresinin sinyal alan bu adres olmadığını, farklı bir adreste oturduğunu savunmak suretiyle cevap vermiş ve o saatte sinyal alan adrese karakola yakın yerlerde içtiği sigaranın kalmamış olması sebeple sigara almak için gittiğini savunmuş iseler de, Sanık A.'ın sanık olarak yargılandığı dosya kapsamında da istikrarlı şekilde rüşvet olarak sanık polislere 10.000 TL verdiğini söylüyor ve bunu sanıklar huzurda iken kendileri ile ne şekilde muhatap olduğunu açıkça beyan ediyor olması ki her ne kadar sanıklar müdafileri sanık A.'ın soruşturma safhasında yapmış olduğu teşhiste teşhise konu fotoğrafların çerçeveli işaretlemelerinin olması sebeple PVSK'na aykırılık teşkil etmesi nedenle hükme esas alınamayacağını savunmuş iseler de, izah edildiği şekilde sanık A.'ın aynı zamanda sanıklar huzurdayken isimlerini vermek suretiyle detaylı beyanda bulunmuş olmakla soruşturma sırasında yapmış olduğu teşhisi huzurda da yaptığı kabulüne göre soruşturma sırasındaki teşhis işlemi esaslı delil olarak değerlendirilmemiş, sanık hakkındaki olay gecesi adli işlemleri sanıkların yapması ve sanık A.'ın müşteki ve sanık sıfatıyla huzurda alınan beyanı bu anlamda dikkate alınmıştır. Sanık R. K.'yu kendisini yakalayan ekipte olmamakla karakolda mülaki olduğu ve kendisinden parayı alan görevli şeklinde teşhis etmiş olması ve yine sanık huzurda olmayan celsede beyanını tekrarla sanığın aynı zamanda olay sabahı sanığın salıverilme saati olan 06.34'e yakın bir zaman dilimi olan 05.42'de HTS kaydında belirlenen baz istasyonunun gösterdiği yer sanığın savunmasına göre sanık ikametgah adresi olmasa ve yine sanık savunmasına göre 5 kilometrelik bir mesafe dahi olsa sanığın bu adreste ya da civarlarında bulunması sebebine yönelik sigara almak amacıyla olduğunu belirtir olması sanık A.'ın müşteki beyanında geçen sanıkların "..kuru sıkı tabanca bizde var, ayarlarız.." şeklinde belirttiği detayı doğrular bir somut delil olarak kabul edilmiştir. Sanık M.'ın ve sanık Rahmi'nin sanık A.'ın müşteki beyanında anlatmış olduğu olay örgüsüne uygun şekilde gerek kendi savunmaları, gerek sanık M. A. Ç. ve sanık M. A. Ç.'ın ifadesi ile sanıklar ile sanık A.'ın baş başa görüştüklerini kabul ediyor olmaları, bu yönde sanığın parayı alan ve parayı verdiği halde yanında olduğunu söylediği sanıkların sanık M. ve sanık Rahmi olması, tutanağı tanzim eden polis memurlarından olan sanık Ç. S.'a sanık M.'ın savunması ile sabit 5729 Sayılı kanuna muhalefetten işlem yapmasını söylemesi ile hakkında işlem yapılan ve suç duyurusunda bulanan A. E.'in sanıklara iftira atmasını gerektirecek bir husumetlerinin bulunmaması, mahkememizce hakkında suç duyurusunda bulunulup Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında rüşvet verme suçundan kamu davası açılmasına karşın önceki beyanlarında istikrarlı bir şekilde ısrar etmesi, deneyimli polis memuru olan sanıkların sanığı uyuşturucu madde etkisinde yakalamalarına, karar almaksızın araçta arama yapmalarına ve karakola götürdükleri sanık hakkında işlemler yapmalarına karşın soruşturma konusunda talimat almaları CMK gereği zorunluluk olmasına rağmen hiçbir aşamada Cumhuriyet savcısını haberdar etmemeleri, uyuşturucu madde kullanma suçundan şahıs hakkında işlem yapmamaları ve şahsın karakola getirildiği zaman ile idari para cezasının uygulandığı zaman farkı gibi hususlar ile dosya kapsamında yer alan diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde sanıklar M. A. ve R. K.'nun rüşvet alma suçunu işledikleri sonuç ve kanısına varılarak sanıkların bir işi yapmamak için rüşvet almaktan eylemlerine uyan rüşvet alma suçundan cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Her ne kadar sanıklar Ç. S. ve M. A. Ç.'ın da rüşvet alma suçundan cezalandırılmaları talep edilmiş ve sanıkların idari yaptırım tutanağında belirtilen işlemlere katılmış iseler de sanıklar Ç. S. ve M. A. Ç.'ın sanık A. ile rüşvet anlaşmasına katılarak diğer sanıkların A.'tan rüşvet aldıkları ya da alınan rüşveti paylaştıklarına ilişkin kuşku sınırlarını aşan sanıkların cezalandırılmalarına yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından sanıkların rüşvet alma suçunu işledikleri sabit olmadığından sanıkların üzerlerine atılı suçtan beraatlerine karar verilmiştir. Diğer yandan sanık A. E. hakkında da rüşvet vermek suçundan cezalandırılması kamu davası açılmış ise de; dosya kapsamına göre yapması gereken bir işi yapmaması için memurlara rüşvet verdiği sabit ise de henüz resmi makamlarca olay öğrenilmeden pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi nedeniyle sanık hakkında rüşvet verme suçundan CMK'nın 223/4-a maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.'' şeklindeki gerekçe ile davacının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine verilen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi'nin 17.02.2021 tarih ve E:2021/64, K:2021/374 Sayılı kararı ile özetle; ''1-Sanıklar tarafından düzenlenen 27/08/2016 tarihli olay tutanağı ile 2016/62 Sayılı idari yaptırım karar tutanağı hakkında 4483 Sayılı yasa hükümleri de gözetilerek kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan mahallinde zaman aşımı süresi içinde yasal işlem yapılması mümkün görülmüştür.
 
2-Sanık A. E. hakkında rüşvet verme suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair hükme yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye göre mahkemece verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan bu hükme yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiş olmakla 5271 Sayılı CMK.nun 280/1-a madde ve fıkrası uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine,
 
3-Sanıklar Ç. S. ve M. A. Ç. hakkında rüşvet alma suçundan verilen beraat hükümleri ile sanıklar R. K. ile M. A. rüşvet alma suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine karşı yapılan istinaf itirazlarının incelenmesinde ise; 5271 Sayılı Kanun'un 237. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ilk derece mahkemesinde ileri sürülmedikçe kanun yolu muhakemesinde katılma isteğinde bulunulamayacağına ilişkin düzenleme uyarınca, ilk derece mahkemesindeki yargılamadan haberdar edilmeyip dava ve duruşmalara katılmasına imkan verilmeyen İçişleri Bakanlığı(Emniyet Genel Müdürlüğü) vekilinin "ikinci derece" kanun yolu olan istinaf aşamasında kanun yoluna başvurması nedeniyle katılma hususunda bir değerlendirme yapılmasının mümkün bulunmadığı anlaşıldığından,
 
Sanıkların üzerlerine atılı rüşvet alma suçunun doğrudan zarar göreni olan ve davaya katılma hakkı bulunan İçişleri Bakanlığı (Emniyet Genel Müdürlüğü) vekilinin davadan haberdar edilmeyerek yargılamaya katılma başvurusunda bulunma, delil sunma ve sunulan delillere karşı beyanda bulunma olanağı sağlanmayıp CMK'nın 234 ve devamı maddeleri hükümlerine aykırı davranılması suretiyle hükümler kurulması ve istinaf isteminde bulunan suçtan zarar gören İçişleri Bakanlığının (Emniyet Genel Müdürlüğü) katılma başvurusu hakkında ilk derece mahkemesince bir değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
 
Kabule göre de; a-5237 Sayılı TCK'nın, 05/07/2012 günü yürürlüğe giren 6352 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarılmasına karşın anılan yasa değişikliğinden sonra suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK'nın 252/2. maddesinde ise "görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır" denildiği, bu kapsamda rüşvet suçunun oluşabilmesi için failin görevine giren bir iş olması ve rüşvet sonucu istenilen belirli eylem ile failin görevi arasında mutlak bir bağın varlığının bulunması gerekmekle birlikte kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmeleri durumunda da rüşvet suçunun oluşacağı, bu nedenle sanık A. E.'den ele geçirilen ve 6136 Sayılı yasaya tabi olduğu ifade edilen silahla ilgili gerçekten 6136 Sayılı yasaya aykırı olup olmadığı yönünde bir kriminal inceleme yapılamamış ise de; rüşvet suçuna konu paranın kamu görevlisi olan sanıklara görevlerinin gereklerine aykırı olan bir işi yapması için verilip verilmediği hususunun suç tarihi itibariyle rüşvet suçunun oluşumunu etkilemediği ve kamu görevlisi olan sanıklar ile sonradan etkin pişmanlık gösteren sanık A. E. arasında rüşvet anlaşmasının sağlandığı, bu suretle sanık A. E.'in yasal zeminde bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
 
Suç tarihinde hakkında rüşvet verme suçundan etkin pişmanlık göstermesi nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilen sanık A. E.'in 21 BK … plaka sayılı aracı ile evinin önüne geldiği sırada yanına gelen ve polis memuru olarak görev yapan sanıklar R. K., M. A., Ç. S. ve M. A. Ç.'ın sanık A. E.'in üst ve araç aramasını yaparak aracın bagaj kısmından ele geçirdikleri ruhsatsız tabanca ve fişekler ile sanık A. E.'i Bağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü 10 Nisan Polis Merkezi Amirliği'ne götürdükleri, burada sanık R. K.'nun sanık A. E.'e hakkında 6136 Sayılı Kanuna aykırılıktan dolayı adli işlem yapılmaması için kendilerine 15.000 TL para vermesi gerektiğini söylediği, daha sonra 10.000 TL miktarda anlaştıkları, sanık M. A.'nın bu görüşmeden sonra sanık A. E.'den gerçek tabanca ile değiştirilecek kuru sıkı tabanca satın almak için 1.000 TL daha para talep ettiği, sanık R. K.'nun kendisinde kuru sıkı tabanca olduğunu söyleyerek tabanca için para vermesine gerek olmadığını söylediği, akabinde dosyada örnekleri mevcut polis memurları olarak görev yapan sanıklar Ç. S. ve M. A. Ç.'ın imzalarının olduğu görevleri gereği düzenlemeye yetkili oldukları 27/08/2016 tarihli olay tutanağı ile 2016/62 Sayılı idari yaptırım karar tutanağını 6136 Sayılı yasaya aykırılık yerine kuru sıkı tabanca ele geçirilmiş gibi gerçeğe aykırı olarak düzenlendikleri, 30/11/2016 tarihinde de sanık A. E.'in Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne giderek etkin pişmanlık göstererek olayı ihbar etmesi şeklinde geliştiği kabul edilen olayda; sanık A. E.'in daha önceden tanımadığı kamu görevlisi olan sanıklara suç isnadında bulunması için bir sebep olmaması ve sanık A. E.'in aşamalardaki özde değişmeyen beyanlarının, gerçeğe aykırı olarak tanzim edilen 27/08/2016 tarihli olay tutanağı ile 2016/62 Sayılı idari yaptırım karar tutanağı ile de doğrulanması karşısında; polis memuru olarak görev yapan sanıklar R. K., M. A., Ç. S. ve M. A. Ç.'ın fikir ve eylem birliği içerisinde görevlerinin ifasıyla ilgili bir işi yapmamaları karşılığında doğrudan kendilerine menfaat sağlayarak sanık A. E.'den rüşvet aldıkları gözetilmeden, şikayetin bölünmezliği ilkesi gereğince sanık A. E.'in aşamalardaki özde değişmeyen ve dosyadaki diğer delillerle örtüşen beyanlarına bir bütün halinde itibar edilmesi gerektiği düşünülmeden, somut olayın başlangıcı ve gelişimi dikkate alındığında sanıklar Ç. S. ve M. A. Ç.'ın da diğer sanıklarla fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri nazara alınmadan sanıklar Ç. S. ve M. A. Ç.'ın da TCK 'nın 252/2-1 madde ve fıkraları gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
 
b-) Mahkumiyet hükümleri yönünden hak yoksunluklarının 15.04.2020 tarihli ve 31100 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 Sayılı Kanun'un 10. maddesiyle 5237 Sayılı TCK'nin 53. maddesinde yapılan değişikliklerde gözetilerek yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
 
c-) Mahkumiyet hükümleri yönünden yüklenen suçu TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanıklar M. A. ve R. K. hakkında aynı kanunun 53/5. maddesinin uygulanması sırasında bu bentteki hak ve yetkilerin tamamını kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden sadece ''memuriyet hak ve yetkilerini kullanmasının yasaklanmasına'' şeklinde sınırlı uygulama yapılması, Hukuka aykırı, sanıklar R. K. ile M. A. müdafiileri, İçişleri Bakanlığı, Maliye Hazinesi vekilleri ile O yer Cumhuriyet savcısının istinaf itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden CMK'nın 280/1-e ve 289/1-e maddeleri uyarınca hükümlerin bozulmasına'' karar verildiği, bu karar üzerine yargılamanın Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:2021/254 sayısına kayden açılan dava dosyası kapsamında devam ettiği görülmektedir.
 
Bu durumda; dava dosyasında yer alan soruşturma raporu ve eki bilgi ve belgeler ile ceza yargılaması kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler (disiplin hukuku kapsamında) birlikte incelendiğinde, davacının söz konusu olayda dahli bulunan diğer polis memurları ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek para alma fiilini işlediği anlaşılmakta olup, söz konusu eyleminin de 657 Sayılı Kanun'un 125/1.E-(g) maddesi kapsamında "Devlet memurluğundan çıkarma" cezasını gerektirdiği sonucuna varıldığından, davacının eylemine uyan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 7068 Sayılı Kanun'un yollamada bulunduğu 657 Sayılı Kanun'un 125/1.E-(g) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarılması gerekmekte iken, fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan ve hakkında disiplin soruşturması yürütülen davacı yönünden lehe hüküm ve sonuç doğuracağı anlaşılan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi ve 15. maddesi uyarınca 24 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık, dava konusu işlemin iptaline yönelik idare mahkemesi kararında ise hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun kabulüyle istinafa konu mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, mahkeme safhasında davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 226,10.-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında davalı idarece yapılan 69,90.-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 13 (j) bendi uyarınca davalı idarenin harçtan muaf olması nedeniyle istinaf aşamasında alınmayan 148,60.-TL istinaf başvuru harcı ve 89,60.-TL istinaf YD harcının davacıdan tahsili için Mahkemesince ilgili birime müzekkere yazılmasına, posta gideri avansından artan miktarın talep edilmemesi halinde yatıran tarafa re'sen iadesine, 25.01.2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy