Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2019/2003 Esas 2020/796 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/2003
Karar No: 2020/796
Karar Tarihi: 03.06.2020



(2577 S. K. m. 45) (657 S. K. m. 105) (5434 S. K. m. 11, 44, 45, 50, 52) (4721 S. K. m. 405)

İSTEMİN ÖZETİ: Davalı idareler tarafından Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 22/06/2018 tarih ve E: 2017/3084 K: 2018/1078 Sayılı kararın hukuka aykırı olduğundan istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması; davacı tarafından ise vekalet ücreti yönünden kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma dilekçesi verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi'nce 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; davacı tarafından, 10.10.2015 tarihinde Ankara Garında yaşanan patlama olayında yaralanarak tedavisi devam etmekte iken, hukuki işlerini yapmak üzere vasi atanması yolunda alınan 23.11.2016 tarihli sağlık kurulu raporunun davalı idarelerce dayanak alınarak adi maluliyetine karar verilmesine ve bu nedenle göreviyle ilişiğinin kesilmesinin istenilmesine ilişkin 18.07.2017 tarih ve 32792077/78.815.020 Sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
İdare mahkemesince; "... Uyuşmazlıkta; davacının yaralanma olayı nedeniyle travmatik tetrapleji teşhisi konulması dolayısıyla bir süre yatarak tedavi görmesi daha sonra fizik tedavi sürecinin başlaması nedeni ile uzun süreli tedavi gören davacının durumunun 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 105/C maddesi kapsamında olduğu göz önüne alındığında, anılan maddede öngörülen sürelerin (18 ay + 18 ay) dolmasından sonra hastalığının iyileşmeyeceği yönünde sağlık kurulu raporu düzenlenmesi halinde anılan Kanun maddesi uyarınca malulen emekliye sevk edilmesi gerekirken, bu süreler beklenilmeksizin davacının adi malul olduğu gerekçesi ile doğrudan malulen emekliye sevkine ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir. Bu itibarla; davacının çalışılan kuruma hastalık izni yönünde ibraz edilen 18.11.2016 tarihli sağlık kurulu raporu baz alındığında kanunda öngörülen sürelerin henüz dolmadan ve davacının artık iyileşemeyeceği yönünde sağlık kurulu raporu temin edilmeksizin doğrudan adi malül olduğuna karar verilerek emekliliğe sevk edilmesine yönelik dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmamıştır." yönündeki gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından; davacı adına düzenlenmiş olan sağlık raporunun müvekkil kurum sağlık kurulunca incelenerek davacının adi malullüğüne karar verilmesi, buna istinaden kurumu tarafından adi malul olarak emekliye sevk edilmesi üzerine tarafına müvekkil kurumca adi malul aylığı bağlanması hususunda yapılan işlemlerin yasa gereği olduğu, hukuka aykırılık söz konusu olmadığı, izah edilen duruma rağmen Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'nin davayı reddetmesi gerekirken işlemin iptaline karar verdiği gerekçesiyle; davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili tarafından; kendisine vasi tayini yapılan bir kişinin idare tarafından faydalanılamayacağı, herhangi bir sorumluluk verilemeyeceği ve çalışmasının etkili olmayacağı nedenleri ve adi malul olarak emekliye sevk edilme şartlarını haiz olduğu, emekliliği sırasında herhangi bir hak mağduriyeti bulunmadığı, mali haklarının kendisine tam olarak ödendiği gerekçesiyle; davacı vekili tarafından; vekalet ücretinin duruşmalı işlere ilişkin olması gerekçesiyle kararının kaldırılması istenilmektedir.
 
Davalı idarelerin istinaf taleplerinin incelenmesi;
 
5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun "malullük" başlıklı 44. maddesinde; "Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hâsıl olan ârızalar veya duçar oldukları tedavisi imkânsız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (mâlûl) denir ve haklarında bu kanunun mâlûllüğe ait hükümleri uygulanır. (Değişik 2. fıkra: 4699 - 28.6.2001 / m.25) Şu kadar ki, bunlar yazı ile istedikleri takdirde haklarında bu Kanun hükümleri uygulanmaksızın malullüklerinin mani olmadığı başka vazife ve sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak üzere istifa etmiş sayılırlar. Bunların, istifa etmiş sayıldıktan sonra dahi, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını istemek hakları mahfuzdur. Ancak, kurumlarında başka vazife ve sınıflara nakli mümkün olanlardan özel kanunlarına göre yükümlülük süresine tabi olanlar, bu yükümlülüklerini tamamlamadıkça veya maluliyetlerinin yeni vazifelerine de mani olduğuna dair 50. madde uyarınca yeniden rapor almadıkça bu haklarını kullanamazlar. Talim, manevra, seferberlik veya harb dolayısiyle vazifeleriyle ilgileri kesilmeksizin silâh altına alınan iştirakçilerin âdi veya vazife mâlûllüklerinin asıl vazifelerini yapmaya mâni olmadığı hallerde haklarında mâlûllük hükümleri uygulanmaz." 45. maddesinde; "44. maddede yazılı mâlûllük; a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa; b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği her hangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden doğmuş olursa; c) Kurumların menfaatini korumak maksadiyle bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartiyle); ç) Fabrika, atelye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa; Buna (Vazife mâlûllüğü) ve bunlara uğrayanlara da (Vazife mâlûlü) denir." 46. maddesinde; "44. maddede yazılı mâlûllük 45. maddede gösterilenler dışında kalan sebep ve hallerden doğmuş olursa (Adi mâlûllük) ve bunlara uğrıyanlara da (âdi Mâlûl) denir." 47. maddesinde; "Vazifelerini yapamayacak derecede hastalığa uğrayanlardan hastalıkları kanunlarında tâyin edilen müddetlerden fazla devam edenler, hastalıklarının mahiyetlerine ve doğuş sebeplerine göre (Adi Mâlûl) veya (Vazife mâlûlü) sayılırlar. Fiilî hizmet müddetleri ne olursa olsun çeşitli hizmetliler için bu müddetler en çok (2) aydır. Kanunlarında yazılı müddetlerden evvel geçen hastalıkların en çok bir yıl içinde nüksetmeleri halinde yukarki hükümler eski ve yeni hastalık müddetleri toplamına göre uygulanır. Tedavisi imkânsız olduğu raporla belirtilen hastalıklara uğrayanlar hastalıklarının mahiyet ve doğuş sebeplerine göre, yukarki müddetlerin bitmesi beklenmeksizin rapor tarihinden itibaren (Adi mâlûl) veya (Vazife mâlûlü)sayılırlar." hükümlerine yer verilmiştir.
 
Yine aynı Kanun'un 11. maddesinde, sağlık kurulunun, 50. maddede yazılı malullük raporlarını inceleyerek karara bağlayacağı, ilgililerin 52. maddede gösterilen malullük derecelerini belirteceği, bu Kanunun malullüğe ait hükümlerinin uygulanmasında düşüncelerini bildireceği kuralına yer verilmiştir.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idare bünyesinde 19.07.2000 yılından beri mühendis olarak görev yapmakta olan davacının, 10.10.2015 tarihinde Ankara Garında yaşanan patlama olayında yaralandığından bahisle tedavi altına alındığı, Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden temin edilen travmatik tetrapleji teşhisli, %96 oranında engellilik oranı içeren ve bir yıl süreli 18.11.2016 tarihli engelli sağlık kurulu raporunun çalışılan kuruma hastalık izni kapsamında sunulduğu, aynı zamanda hukuki işlerinin takibi maksadıyla Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/951 Sayılı dava dosyasında talep edilmesi üzerine Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesine göre vasi tayinine uygun olduğuna ilişkin Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 23.11.2016 tarihli sağlık kurulu raporunun alındığı, alınan sağlık kurulu raporlarının 657 Sayılı Kanun'un 105. maddesi uyarınca SGK sağlık kurulunda incelenmek üzere 04.11.2016 tarih ve 729257 Sayılı yazı ile gönderildiği, gerekli bilgi ve belgelerin ilgili kurum ve kuruluşlardan temin edilmesiyle davacı hakkında Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 23.11.2016 tarihli sağlık kurulu raporunun Kurum sağlık kurulunca incelenmesi ile davacının "adi malül olduğuna" karar verilerek hakkında 5434 Sayılı Kanun'un malüllüğe ilişkin hükümleri uygulanacağından göreviyle ilişiğinin kesilmesine ilişkin olarak tesis edilen 18.07.2017 tarih ve 32792077/78.815.020 Sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Uyuşmazlıkta; davacının 10.10.2015 tarihinde Ankara Garında yaşanan patlama olayında yaralanması nedeniyle hakkında Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından travmatik tetrapleji teşhisini ve %96 oranında engellilik oranını içeren ve bir yıl süreli 18.11.2016 tarihli engelli sağlık kurulu raporu düzenlendiği, anılan raporun çalışılan kuruma hastalık izni kapsamında sunulduğu, aynı zamanda davacının hukuki işlerinin takibi maksadıyla Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/951 Sayılı dava dosyasında talep edilmesi üzerine Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesine göre vasi tayinine uygun olduğuna ilişkin Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 23.11.2016 tarihli ve "TMK 405 maddeye göre vasi tayini uygundur" kararlı sağlık kurulu raporunun düzenlendiği, davacının bu yönde bir talebi olmamasına karşın anılan raporlar nedeniyle davacının görev yaptığı davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce davacı hakkında 5434 Sayılı Kanun'un 44. maddesi uyarınca malulen emekliliğe sevk işlemlerinin başlatıldığı ve nihayetinde dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır. Ancak, uyuşmazlık konusu işleme dayanak olan 5434 Sayılı Kanun'un malullüğe ilişkin 44. maddesinin kamu görevlileri hakkında uygulanabilmesi için iştirakçilerin vazifelerini yapmalarına engel olacak mahiyetteki vücutlarında hasıl olan arızalar veya hastalıkların iyileşmediğinin tespiti zorunlu bulunduğundan, iştirakçinin vücut arızası veya hastalığının iyileşip iyileşmediğinin veya bunların görevini yapmasına engel olup olmadığının sağlık kurulu raporuyla kesin olarak saptanması gerektiği ancak davalı idarelerce bu yönde her hangi bir araştırma yapılmadığı, yalnızca kesin nitelikte olmayan durum bildirir anılan sağlık kurulu raporu ile işlem tesis edildiği görülmektedir.
 
Bu durumda; her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere malül denileceği ve haklarında 5434 Sayılı kanunun malüllüğe ait hükümlerinin uygulanacağı, bu bağlamda 44. maddenin kamu görevlileri hakkında uygulanabilmesi için vücut arızası veya hastalığın iyileşmeyeceğinin tespiti zorunlu bulunduğundan, ilgilinin vücut arızası veya hastalığının iyileşip iyileşmeyeceğinin veya bunların görevini yapmasına engel olup olmayacağının sağlık kurulu raporuyla kesin olarak saptanması gerektiğinden, davacı hakkında daha önce değerlendirilmediği bir sağlık kuruluşunca tanzim edilecek bu yönde bir sağlık kurulu raporunun temin edilmesi ve buna göre bir karar verilmesi için dava dosyasının ilk derece Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.
 
Davacının istinaf talebinin incelenmesi;
 
Davacı vekilince, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmış olması nedeniyle lehe hükmedilen vekalet ücretinin duruşmalı işlere ilişkin olması gerektiği belirtilerek kararın bu yönden kaldırılması talep edilmişse de, davalı idarelerin istinaf başvurusu nedeniyle dava dosyasının belirtilen gerekçelerle yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verildiğinden, mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonunda yargılama giderlerine hükmedileceğinden bu aşamada anılan istinaf talebi hakkında bir karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin istinaf başvurularının kabulüyle istinafa konu mahkeme kararının kaldırılmasına, dava dosyasının 2577 Sayılı Kanun'un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, davacı tarafın istinaf talebi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına, mahkemesince yeniden bir karar verileceğinden bu aşamada yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, 03/06/2020 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy