Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2021/332 Esas 2022/582 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/332
Karar No: 2022/582
Karar Tarihi: 25.02.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Suriye uyruklu anne ve baba olan davacılar tarafından, anne A. H. ve müşterek çocuk H. H. M.'in geçici koruma kimlik belgelerindeki hataların düzeltilmesi talebiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılan davada; 6458 sayılı Kanun kapsamındaki yabancılara 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu uyarınca yabancı kimlik numarası verileceği, bunlar için yabancılar kütüğünün tutulacağı; yabancıların adresleri, nüfus kayıtları ile yabancı kimlik bilgilerinin emniyet ve aşayiş, çalışma hayatı, eğitim ve sağlık gibi pek çok alanda kullanılıyor olmasının kamu düzeni, sağlığı ve güvenliği açısından hassas bir durum meydana getirdiği, yabancıların kayıtlarına ilişkin hata ve düzeltmelerin basit bir kayıt düzeltme olarak ele alınması halinde kamu düzeni, sağlığı ve güvenliği açısından sakıncalar oluşabileceği gibi Türkiye'de Oturan Yabancıların Nüfus Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelikte de, nüfus olaylarında yapılacak düzeltmeler konusunda uygulanacak usul hususunda 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'na atıf yapıldığı, 5490 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin işbu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, Gaziantep 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 24/09/2020 tarih ve E:2020/772, K:2020/741 sayılı "davanın görev yönünden reddi" kararının; hukuka aykırı olduğu, Y. H. olan ismin A. H. olarak, E. H. M. olan kızının isminin ise H. H. M. olarak yazıldığı, dava konusunun idari bir işlem olduğu, davalı idarenin sehven yaptığı hatanın düzeltilmesinde de idari yargının görevli olduğu ileri sürülerek istinaf yoluyla incelenip kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Gaziantep Dördüncü İdari Dava Dairesi'nce, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; ''1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır: a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar. 2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler. 3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır.'' hükmüne yer verilmiştir.
 
Anılan Kanunu'nun 14/3. maddesinde açılan davanın görev ve yetki yönünden öncelikle inceleneceği, 15/1- (a) maddesinde idari yargının görevine girmeyen davaların görev yönünden reddedileceği kurala bağlanmıştır.
 
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 39.maddesinde. “Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
 
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde; "Bu Kanunda geçen; e) Aile kütüğü: Nüfus olaylarına ilişkin kayıtların kâğıt veya elektronik ortamda tutulduğu kütüğü, ğ) Dayanak belgesi: Aile kütüğüne işlenen nüfus olaylarının dayanağı olan form, tutanak, mahkeme kararı, noter senedi, doğum veya ölüm raporu gibi resmî belgeler ile bunların yedeklerini, ş) Nüfus kaydı: Aile kütüğüne işlenmiş kişisel bilgileri, u) Nüfus kütüğü: Aile kütüğü, özel kütük ve yedeklerinden oluşan kayıtların tümünü, y) Nüfus olayı: Doğum, ölüm, evlenme, boşanma, evlât edinme, tanıma, kayıt düzeltme, soybağının düzeltilmesi, gaiplik gibi kişisel durumlarda değişiklik meydana getiren olayı ifade eder." hükmü, "Aile kütüklerinde bulunması gereken kişisel bilgiler" başlıklı 7. maddesinde; " (1) Her mahalle veya köy için ayrı aile kütüğü tutulur. Aile kütüklerinde aşağıdaki bilgiler bulunur:..c) Kişinin adı ve soyadı, cinsiyeti, baba ve ana adı ile soyadları, evli kadınların önceki soyadları...." hükmü, ."Kayıt düzeltilmesi" başlıklı 35. maddesinde; "(1) Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir." hükmü, "Nüfus davaları" başlıklı 36. maddesinde; "(1) Mahkeme kararı ile yapılan kayıt düzeltmelerinde aşağıdaki usûllere uyulur: a) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları (..) (1) nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır." hükmü, "Maddî hatalar" başlıklı 38. maddesinde; "(1) Bu Kanunun 7 nci maddesinde sayılan aile kütüklerine tescil edilmesi gereken bilgilerden; dayanak belgesinde bulunduğu halde nüfus kütüklerine hatalı veya eksik olarak tescil edilen ya da hiç yazılmayan bilgiler veya mükerrer kayıtlar maddî hata kapsamında değerlendirilir. Bu tür maddî hatalar Genel Müdürlükçe ya da nüfus müdürlükleri tarafından düzeltilir veya tamamlanır." hükmü yer almaktadır.
 
Dosyanın incelenmesinden; Suriye uyruklu anne ve baba olan davacılar tarafından, anne A. H. ve müşterek çocuk H. H. M.'in geçici koruma kimlik belgelerindeki hataların düzeltilmesi amacıyla yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Yukarıda aktarılan Kanun hükümleri uyarınca; nüfus kaydına ilişkin kimi işlemlerin yargısal, kimi işlemlerinse idari kararlarla yapılması esasının benimsendiği anlaşılmıştır.
 
Bu durumda, 5490 sayılı Kanun'un 35. maddesinin (1) numaralı fıkrasında; olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hataların nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltileceği ve aynı Kanun'un 38. maddesinde; aile kütüklerine tescil edilmesi gereken bilgilerden; dayanak belgesinde bulunduğu halde nüfus kütüklerine hatalı veya eksik olarak tescil edilen ya da hiç yazılmayan bilgiler veya mükerrer kayıtların maddî hata kapsamında değerlendirileceği, bu tür maddî hataların Genel Müdürlükçe ya da nüfus müdürlükleri tarafından düzeltileceği veya tamamlanacağı yönündeki düzenlemeler dikkate alındığında, davalı idarenin mevzuat ile kendisine verilmiş bir görevi zamanında ve halen yerine getirmemesi sebebiyle açılan davalarda oluşan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, değinilen mevzuat hükümleri uyarınca idari yargı mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
 
Olaya bir başka açıdan yani geçici koruma kimlik belgesi alan kişi için Türk vatandaşları ve yabancı kişiler yönünden getirilen yabancı nüfus kütüğü kayıtlarının tutulup tutulmayacağı ve dolayısıyla bu kayıtlardaki düzeltme işlemlerinin nasıl yapılacağı, bu düzeltme işlemlerinin hangi kamu kurumunun görev ve yetkisi içerisinde olduğu yönünden de irdelenmesi ve geçici kimlik belgesinde düzeltme yapılması için İl Göç İdaresine yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin idari bir işlem mi olduğu yoksa bu düzeltme talebinin nüfus davası niteliğinde açılacak bir dava neticesinde verilecek karara göre mi yapılacağına da bakmak gerekmektedir.
 
6458 sayılı Kanunun 91. maddesinde; "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir. Bu kişilerin Türkiye'ye kabulü, Türkiye'de kalışı, hak ve yükümlülükleri, Türkiye'den çıkışlarında yapılacak işlemler, kitlesel hareketlere karşı alınacak tedbirlerle ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon, merkez ve taşrada görev alacak kurum ve kuruluşların görev ve yetkilerinin belirlenmesi, Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almış, bu kanuna dayanılarak düzenlenen Geçici Koruma Yönetmeliğinde ise ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen acil veya geçici koruma amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanarak, geçici koruma kimlik belgesi verileceği düzenlenmiş, bu Yönetmeliğin 22. maddesinde, bu kimliğin Göç İdaresi Müdürlükleri tarafından verileceği, geçici koruma kimlik belgesi verilenlere ise Nüfus Kanunu kapsamında yabancı kimlik numarası verileceği düzenlendikten sonra aynı Yönetmeliğin 25. maddesinde ise geçici kimlik belgesinin, kimlik sahibine yalnızca Türkiye'de kalış hakkı sağlayacağı, ancak bu belgenin Kanunda düzenlenen ikamet izni veya ikamet izni yerine geçen belgelere eş değer sayılmayacağı, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı tanımayacağı, süresinin ikamet izni toplamında dikkate alınmayacağı ve sahibine Türk vatandaşlığı başvuru hakkı sağlamayacağı düzenlenmiştir. Ayrıca Yönetmeliğin 12.maddesinde geçici koruma kimlik belgesinin sona erme ve iptal halleri arasında ise, kanunda yer alan (6458 kastedilmiştir.) diğer yasal kalış sürelerinden birisi ile kalış hakkı kazanılması ya da Türk vatandaşı olunması geçici koruma kimlik belgesinin iptal halleri arasında sayılmıştır.
 
Özetle; geçici koruma altına alınan yabancı için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü nezdinde düzenlenen geçici koruma kimlik belgesi ikamet izni almış olma statüsü vermediği gibi bu kimlik belgesinin Nüfus Kanunu açısında tek bağının da yabancı kimlik belgesi numarası verilmesi olduğu anlaşılmaktadır.
 
Dolayısıyla Yabancıların Nüfus Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmeliğin geçici koruma kimlik belgesi sahiplerini de kapsadığını söylemeye hukuken olanak bulunmamaktadır. Çünkü bahsedilen Yönetmelik Türkiye'de herhangi bir amaçla en az altı ay süreli yabancılara mahsus ikamet tezkeresi alan yabancıların kimlik bilgilerinin ve beyan edecekleri nüfus olaylarının yabancılar kütüğünde tutulmasına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek üzere yayımlanmıştır.
 
Daha açık bir ifade ile; geçici koruma kimlik belgesi sahibi kişinin Türkiye kalış hakkı vardır ancak bu Kanunun tanımladığı gibi bir ikamet izni değildir. Dolayısıyla bu kişinin Yasada tanımlanan kalış şekillerinden birisiyle ikamet izni alması halinde statüsü geçici koruma altındaki yabancı olmaktan, ikamet sahibi yabancıya dönüştüğünde Yabancıların Nüfus Kayıtlarının Tutulmasına İlişkin Yönetmelik kapsamına girebilecek olup, haricinde ise geçici koruma kimlik sahibi olarak tüm iş ve işlemleri Göç İdaresi Genel Müdürlüğü nezdinde gerçekleştirilecektir. Bu nedenle de Yabancıların Nüfus Kayıtlarının Tutulması Hakkındaki Yönetmeliğin 21. maddesinde yer alan hükmün (Nüfus Kanununa göre işlem yapılacağına atıf yapan hüküm kastedilmektedir.) geçici koruma kimlik sahibi kişiler yönünden uygulanması hukuken mümkün değildir.
 
Nitekim Geçici Koruma Yönetmeliği haricinde bu geçici koruma kimlik belgesi sahibi yabancıların işlemlerine ilişkin Usul ve Esasların Belirlendiği ve İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan Genelgede de; geçici koruma kimlik belgelerin nasıl düzenleneceği, bu belgeler verilirken hangi dayanak belgenin esas alınacağı, dayanak belgenin olmaması halinde beyana göre nasıl düzenleneceği, ve beyanda yalan olması halinde ne yapılacağı, bu belgelerin güncellemesinin nasıl yapılacağı, belgelerdeki lafzi ve maddi hatalar dışındaki farklılıklar üzerine ne yapılacağı ve nasıl hareket edileceği, adli kovuşturmanın nasıl devreye gireceği, doğum tarihi değişikliklerinin nasıl ve hangi usulle yapılacağı ve diğer bir çok düzeltme işleminin nasıl yapılacağı ayrıntılarıyla açıklanmış ve tüm bu işlemlerin de İl Göç İdareleri tarafından gerçekleştirileceği belirtilerek, kişiler tarafından geçici kimlik belgelerindeki kimlik bilgileri ile ibraz ettikleri dayanak belge arasında (pasaport, uyruğunun kimlik belgesi, doğum belgesi, evlenme cüzdanı vb) bariz farklılıkların olması halinde de adli yönden nasıl hareket edileceği ve düzeltmelerin böyle durumlarda nasıl yapılacağı da izah edilmiştir.
 
Yukarıda açıklanan tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; ülkemize sığınan ve kendisine geçici koruma kimlik belgesi verilen kişinin halen geçici koruma altındaki bir yabancı olduğu ve ülkemizde ikamet izni alan yabancı statüsünde olmadığı, geçici koruma kimlik belgesinde düzeltilmesi istenen hususları düzeltme yetkisinin ise İl Göç İdarelerinde olduğu ve bu düzeltme işleminin ise Nüfus Kanununda bahsedilen nüfus davalarından birisi olarak kabul edilemeyeceği göz önüne alındığında; ilk derece mahkemesi tarafından işin esasına girilerek bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iade edilmesi gerekmektedir.
 
Son olarak; "Suriye uyruklu olan ve 06/04/2018 tarihli geçici koruma kimlik belgesi ile Türkiye'de yabancı statüsünde bulunan davacılardan, R. E. H.'ın doğum tarihinin 07/08/2005, R. E. H.'ın doğum tarihinin 04/12/2006 olarak tespitine ve bu hususlara ilişkin geçici koruma kimlik belgesi kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesi istemiyle" Elazığ 4. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan davada "davanın idari yargı yerinde iptal davası olarak ikame edilmesi gerektiği" gerekçesiyle verilen karar üzerine Elazığ 1. İdare Mahkemesinde açılan davada da Elazığ İdare Mahkemesi'nin kendisini görevli görmeyerek görevli yargı yerinin tespiti için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilen dosyayı inceleyen Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 29/11/2021 tarihinde verdiği E:2021/428, K:2021/628 sayılı kararda bu işlemlerde idari yargının görevli olduğu hüküm altına alınmıştır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulüne, Gaziantep 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 24/09/2020 tarih ve E:2020/772, K:2020/741 sayılı "davanın görev yönünden reddine" ilişkin kararın kaldırılmasına, yukarıda aktarılan hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, verilecek yeni kararda Mahkemece hüküm altına alınacağından istinaf yargılama giderleri hakkında bu aşamada ayrıca hüküm kurulmasına gerek olmadığına, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca temyiz yolu kapalı olmak üzere (kesin olarak), 25.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.(¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy