Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi 2020/1056 Esas 2022/156 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1056
Karar No: 2022/156
Karar Tarihi: 24.02.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Mardin 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 24/12/2019 gün ve E:2018/978, K:2019/2482 sayılı kararın; dilekçede belirtilen nedenlerle ve 2577 sayılı Kanun'un 45.maddesi uyarınca istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma dilekçesi verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; davacı tarafından, Mardin İli, Nusaybin İlçesi'nde 14/03/2016 tarihinden itibaren ilan edilen sokağa çıkma yasağının devamı sırasında konutunda ve ev eşyalarında meydana gelen zararların tazmini istemiyle davalı idareye yapılan başvuru üzerine "zarar tazmin talebinin bekletilmesine" ilişkin. Mardin Valiliği (4) No'lu Zarar Tespit Komisyonunca tesis edilen 15/02/2018 tarih ve 47/04/2018/67 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesi'nce; uyuşmazlıkta, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacıya ait taşınmazın bulunduğu Mardin İli, Nusaybin İlçesinde sokağa çıkma yasağının uygulandığı, ev ile ev eşyalarının zarar gördüğü ve bu zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması için Zarar Tespit Komisyonuna başvuruda bulunulduğu, başvuru üzerine davacının beyanları doğrultusunda taşınır eşyaya yönelik olarak "1 adet çocuk odası yatak, elbiseler, 2 adet halı zarar görmüş, 1 adet 120 ekran Led TV ve 1 adet bulaşık makinesinin çalınmış olduğu" fiziki zarara yönelik olarak ise; "giriş kapısı demir kapı zarar görmüş" olduğu kaydını içeren bila tarihli hasar tespit formu düzenlendiği, buna karşın Komisyonca tesis edilen işlemde; "...bahse konu taşınmazın sigortalı olduğu, bahse konu taşınmazda meydana gelen zararla ilgili olarak sigorta şirketine müracaat edildiği ancak henüz ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir. Mükerrer ödemeye mahal verilmemesi için müracaatçının zarar tazmini talebinin sigorta şirketince meydana gelen zararla ilgili olarak müracaatçıya yapılacak ödemeden sonra yeniden ele alınmak üzere Yönetmelik hükümlerine göre talebin bekletilmesine..." şeklinde karar verildiği, davalı idare tarafından savunma dilekçesi ekinde dava dosyasına sunulan sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulmasına ilişkin olarak yapılan ara karara cevaben ilgili sigorta şirketi tarafından dava dosyasına ibraz edilen 24/04/2019 tarihli yazıda davacı adına düzenlenmiş herhangi bir sigorta poliçesine rastlanmadığı bilgisinin yer aldığı, bu durumda, davacının taşınır ve taşınmaz eşyalarında meydana gelen zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında olduğu ve söz konusu Kanun kapsamında "bekletme kararı" verilmesine yönelik bir düzenlemenin yer almadığı anlaşılmakla, davacı tarafından davalı idare nezdinde yapılan başvurunun Mardin Valiliği 4 No'lu Zarar Tespit Komisyonu tarafından anılan Kanun kapsamında değerlendirilerek istemin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, "...talebin bekletilmesi" yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
Davalı idare tarafından; Zarar Tespit Komisyonu tarafından icrai nitelik taşıyan herhangi bir karar verilmediği, uyuşmazlık konusu yerin sigortalı olduğu ve davacı tarafından sigorta şirketine müracaat edildiği, sigorta şirketince olumlu veya olumsuz bir cevap verilmediği, bu nedenle başvuru dosyasının beklemeye alındığı, işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek, istinaf incelemesi ile kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanunun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir."; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, "Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar." kuralına yer verilmiş, aynı maddenin devamında ise, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların bu Kanun kapsamında karşılanmayacağı"; 5. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde, ''Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderlerinin zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen ve 9. veya 10. maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak''; 9. maddenin 5. fıkrasında, ''Bu Kanun kapsamındaki zararlardan dolayı, zarar gören kişilere gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından yapılan ödemeler sebebiyle Devlete rücu edilemez''; 11. maddenin 1. fıkrasında, ''5. maddenin (b) bendine göre belirlenen miktarlar, mahsup tarihindeki değerleri üzerinden 8 ve 9. maddelere göre hesaplanacak toplam gayrisafi ifa bedelinden düşülür." hükümlerine yer verilmiştir.
 
Yukarıda yer verilen Kanunun gerekçesinde, "Kural olarak idarenin hukukî sorumluluğu kusur esasına dayandığı, sözü edilen kuralın istisnası olarak, idarenin önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararların, nedensellik bağı ve kusur koşulu aranmadan karşılanması gerektiği .... ortaya çıkan zararın paylaştırılması, toplumun diğer kesimleri ile zarara uğramış kişiler arasında fedakarlığın denkleştirilmesi, hakkaniyet ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin bir gereği olduğu, kişilere verilen zararlar, ister terör örgütlerinin eylemlerinden, ister terörle mücadele sırasında Devletçe alınan tedbirlerden kaynaklanmış olsun; bu zararların belirtilen ilkeler uyarınca karşılanması, Devlete olan güveni pekiştirecek; vatandaş-Devlet kaynaşmasını artıracak, terörle mücadeleye ve toplumsal barışa önemli katkıda bulunacağı, terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerinin kazandığı olağanüstü başarının sosyal ve ekonomik tedbirlerle desteklenmesi zorunluluğu toplumumuzun bütün kesimlerince kabul edildiği" hükümlerine yer verilerek Kanunun getiriliş amacı açıklanmıştır.
 
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin Mahsup Edilecek Miktarlar başlıklı 23.maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, ''Sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca karşılanan tazminatlar ile tedavi ve cenaze giderleri hesaplanan gayri safi zarar miktarından mahsup edilir." hükmü yer almaktadır.
 
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin uğradığı zararların kusursuz sorumluluk hükümlerine göre, sosyal risk ilkesi gereğince tazmin edildiği ve öncelikle sigorta şirketlerince karşılanacağı, sigorta şirketlerince karşılanmayan kısım için başvuru yapılacağı anlaşılmaktadır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, Mardin İli, Nusaybin İlçesi'nde 14/03/2016 tarihinden itibaren ilan edilen sokağa çıkma yasağının devamı sırasında Dicle Mahallesi Aygün Sokak No:26 D:1 adresinde bulunan konutunda ve ev eşyalarında meydana gelen zararların tazmini istemiyle davalı idareye yapılan başvuru üzerine "davaya konu taşınmazın sigortalı olduğu, sigorta şirketince meydana gelen zararla ilgili yapılacak ödemeden sonra talebin yeniden değerlendirileceği'' gerekçesiyle ''zarar tazmin talebinin bekletilmesine" ilişkin Mardin Valiliği (4) No'lu Zarar Tespit Komisyonunca tesis edilen 15/02/2018 tarih ve 47/04/2018/67 sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Olayda, davacıya ait Dicle Mahallesi Aygün Sokak No:26 D:1 Nusaybin/MARDİN adresinde bulunan taşınmazın Axa Sigorta A.Ş. ile akdedilen sözleşme uyarınca sigortalı olduğu, zararı doğuran olayların meydana geldiği sokağa çıkma yasağı tedbirinin poliçe geçerlilik süresi içerisinde uygulandığı, her ne kadar taşınmaza ilişkin davacının akrabası A. I. tarafından sigortalanmış ise de, davacı vekilinin idare mahkemesine sunduğu 18.12.2018 havale tarihli dilekçesinde "A.I. adına kayıtlı sigorta poliçesinin N. I.'ın oturduğu eve ait olduğu" hususunun açıkça belirtildiği, dolayısı ile dava konusu taşınmazın sigorta kapsamında olduğu görülmektedir.
 
Uyuşmazlıkta sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde davacıya ait taşınmaz ve içerisinde mevcut bulunan eşyalara ilişkin zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında karşılanması gerekmekte ise de, davalı idarenin yalnızca sigorta şirketi tarafından karşılanmayan tutarlardan ötürü sorumluluğunun doğacağı açıktır.
 
Bu durumda, davalı idarenin yalnızca sigorta şirketi tarafından karşılanmayan tutarlardan ötürü sorumluluğunun bulunması karşısında, aynı zarara ilişkin mükerrer ödemeye mahal vermemek maksadıyla davacının zarar tazmin talebinin sigorta şirketince poliçe kapsamında ilgilisine yapılacak ödemeden sonra yeniden ele alınmak üzere bekletilmesine ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde, işlemin tesis edildiği tarih itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
 
Öte yandan, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten sonra, sigorta şirketi tarafından sigorta alacaklısının talebinin reddedilmesi ve/veya ödeme yapılması durumunda, Zarar Tespit Komisyonu'nca olayın yeniden değerlendirilerek mevcut duruma göre yeni bir karar verileceği de açıktır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Mardin 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 24/12/2019 gün ve E:2018/978, K:2019/2482 sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, idare mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, posta giderinden ibaret 76,80 TL yargılama giderinin davacı tarafından davalı idareye verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00 TL avukatlık ücretinin davacı tarafından davalı idareye verilmesine, istinaf gideri için tahsil edilen paranın kullanılmayan kısmının ilgilisine iade edilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46/1- (b).maddesi uyarınca 30 gün içinde Danıştay'da temyiz yolu açık olmak üzere, 24.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 
 


Full & Egal Universal Law Academy