Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2021/93 Esas 2022/98 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/93
Karar No: 2022/98
Karar Tarihi: 26.01.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Davacılar tarafından, hissedarı olduğu Diyarbakır ili, Eğil ilçesi, Balaban mahallesinde kain, eski 110 (yeni 130 ada 4 parsel) parseldeki taşınmazı kapsayan toplulaştırma işleminin iptali istemiyle açılan davada; Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 30/10/2020 gün ve E:2019/946, K:2020/1363 sayılı "dava konusu işlemin iptaline" ilişkin kararın, davalı idare vekili tarafından; Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu, taşınmazda 5 adet müşterek bulunduğu, parselin doğu tarafında sulama şebekesi ve parsel yolunun geçtiği, ayrıca yola cepheli yerin makineli tarıma elverişli olmadığı, yeni urumda parsele geometrik bir şekil verildiği, baz istasyonu olduğu düşünülen yapının eski 110 parselde olduğuna ilişkin arşivde bir kayda rastlanılamadığı, idarelerin aleyhine harca hükmedilemeyeceği ileri sürülerek istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı (Değişik 6545 S.K./19. md.) 45. maddesinin 4. fıkrasında; Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir." hükmüne yer verilmiş, 46. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde, İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar hakkında verilen kararların, aynı fıkranın (l) bendinde ise 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uygulanmasından doğan davalar hakkında verilen kararların başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği; belirtilmiştir.
 
Uyuşmazlıkta, iki farklı davacı tarafından 2577 sayılı Kanunun 5. Maddesi uyarınca tek dilekçeyle dava açılması yoluna gidildiğinden, istinaf incelemesinin her bir davacı açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi Dairemizce uygun görülmüştür.
 
İstinaf istemine konu kararın, davacılardan Y.K. yönüyle değerlendirmesinden;
 
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan idarece tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
 
Bakılan davada, davacılardan Y.K.'ın, Diyarbakır ili, Eğil ilçesi, Balaban mahallesinde kain, eski 110 (yeni 130 ada 4 parsel) parselde hissedar olduğu iddiasıyla bakılan dava açılmış ise de; bu konuya ilişkin olarak Takbis sistemi üzerinden alınan tapu kayıtlarına göre, anılan davacının, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten sonra, dava tarihi olan 08.04.2019 tarihinden ise önce ki bir tarih olan 18.09.2018 tarihinde, 797 yevmiye sayılı tapu işlemi ile taşınmazda ki hissesini dava dışı A.K.'a satmış olduğu, dolayısıyla davacının dava tarihi itibariyle anılan taşınmazda malik olmadığı anlaşılmaktadır.
 
Bu durumda, davacılardan Y.K. açısından davanın ehliyet yönüyle reddi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen istinafa konu İdare Mahkemesi kararında, anılan davacı açısında isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
 
İstinaf istemine konu kararın, davacılardan İ.K. yönüyle değerlendirmesinden;
 
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların istinaf yolu ile incelenip kaldırılabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinde yazılı nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
 
Dosyadaki belgeler ile istinaf dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden; istinaf başvurusuna konu kararın ve dayandığı gerekçenin, davacılardan İ.K.'a ilişkin kısmı yönüyle hukuka ve usule uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
 
1- İstinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE,
 
(a) Diyarbakır 1. İdare Mahkemesince verilen 30/10/2020 gün ve E:2019/946, K:2020/1363 sayılı, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararının; Y.K.'a ilişkin kısmının ve davacılar lehine hükmedilen 2.590,00-TL avukatlık ücretine ilişkin kısmının KALDIRILMASINA,
 
(b) 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14 ve 15/1-b maddeleri uyarınca Y.K. yönünden davanın EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
 
2- İ.K.'a ilişkin kısmı yönüyle, istinaf başvurusunun REDDİNE,
 
3-Dava sonuç olarak kısmen ehliyet ret, kısmen iptalle sonuçlandığından, davadaki haklılık durumu nazara alınarak;
 
(a) Davacılar tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.077,80-TL ilk aşama yargılama giderinin, takdiren 1.038,90-TL tutarının davacılardan Y.K. üzerinde bırakılmasına, kalan 1.038,90-TL tutara ilişkin kısmı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 3.890,00-TL avukatlık ücretinin (ilk derece Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan avukatlık ücretinin, bu kararla kaldırıldığı dikkate alınarak ve mükerrer ödemeye sebep olunmayacak şekilde) davalı idareden alınarak davacılardan İ.K.'a verilmesine,
 
(b) Davalı idare tarafından karşılan ve posta giderinden oluşan 59,50-TL tutarın, takdiren 29,75-TL'sinin davalı idare üzerinde bırakılmasına, kalan 29,75-TL tutara ilişkin kısmı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmasız işler için belirlenen 2.550,00-TL avukatlık ücretinin davacılardan Y.K.'dan alınarak davalı idareye verilmesine,
 
(c) Davalı idarenin 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olması nedeniyle, istinaf safhasında başlangıçta peşin alınmayan 162,10-TL istinaf başvurma harcının, 81,05-TL kısmının davacılardan Y.K.'dan tahsili için ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
 
4- Posta gideri avansından artanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra Mahkemesince ilgili tarafa re'sen iadesine,
 
5- Kararın tebliğinden itibaren otuz (30) gün içinde Danıştay'a gönderilmek üzere Dairemize verilecek dilekçe ile Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 26.01.2022 tarihinde, kararın Y.K.'a ilişkin kısmı açısından oybirliğiyle, İ.K.'a ilişkin kısmı yönüyle oyçokluğuyla karar verildi.
 
AZLIK OYU:
 
3083 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinde belirlenen ilkelere göre; toplulaştırma yapılırken maliklere mümkün olduğu ölçüde eski arazisine eşdeğer ve tek parselde arazi verilmeye çalışılacağı, maliklerin istekleri dikkate alınarak arazisinin yoğun olduğu bölgede veya en büyük parselinin etrafında toplanarak arazi verilmeye çalışılacağı, umumi yola (asfalt, şose) bitişik olan parseller yine imkanlar ölçüsünde aynı yerde verilmesi gerektiği ve toplulaştırma alanındaki işletme yapı ve tesisleri ile bağ, bahçe vb. sabit tesisler imkan ölçüsünde maliklerine verileceği belirlenmiştir.
 
Uyuşmazlıkta her ne kadar Mahkemesince; "taşınmazın yol ile bağlantısının kesilmiş olması nedeniyle taşınmazın ekonomik değerinin davacılar aleyhine değiştiği, toplulaştırmaya dahil edilen parsel ile yeni tahsis edilen yerlerin ilişkisinin gözetilmeyerek hukuka ve fiili duruma aykırı işlem tesis edildiği, davacılara taşınmazın bulunduğu yol bağlantılı konumunun korunarak yer verilmesinin mümkün olduğu görüldüğünden, dava konusu toplulaştırma işleminde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu toplulaştırma işleminin iptaline karar verilmiş ise de dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen toplulaştırma ilkelerinin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazın ( 130 ada, 4 parsel ) çok küçük bir kısmının Eğil-Balaban yoluna bitişik olduğu, bahse konu yolun taşınmaza artı ekonomik değer katacak nitelikte bir yol (şehirler arası yol vb.) olmadığı, kaldı ki taşınmazın başka bir yola cephesi bulunduğundan yolunun olmaması gibi bir durumun bulunmadığı, öte yandan yapılan toplulaştırma işlemi sonucunda yeni tahsis edilen parselin büyük oranda eski taşınmazın üzerinden verildiği dikkate alındığında dava konusu toplulaştırma işleminin 3083 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği hükümlerine uygun olduğu sonucuna varıldığından aksi yönde verilen mahkeme kararının kaldırılması gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.


Full & Egal Universal Law Academy